19 Aralık 2017, Salı | |
Tasavvuf ve sünnete yapışmak | |
Sual: Tasavvuf yollarından sünnete uyan ve bid'atten sakınması fazla olan hangisidir? Cevap: İmam-ı Rabbani hazretleri Mektûbât kitabının birinci cildi 266. mektubunda buyuruyor ki: Tasavvuf yolu çoktur. Bunların içinde en lüzumlusu ve en uygunu sünnete yapışan ve bid'atlerden kaçan büyüklerimizin yoludur. Bu büyükler, her sözlerinde ve her hareketlerinde, sünnete uyup da, kendilerinde hiçbir keşif, keramet, hâl, görüş ve bilişler hâsıl olmaz ise, hiç üzülmezler. Fakat bunların hepsi hâsıl olup da, sünnete uymakta gevşek davranırlarsa, bunları hiç beğenmezler. İşte bunun içindir ki, bunların yolunda simâ' ve raks, [yani mûsikî ve dans gibi şeyler] yasaktır. Böyle şeylerden hâsıl olacak lezzet ve hâllere kıymet vermemişlerdir. Hatta, yüksek sesle zikir etmeğe bid'at demişler. Bundan hâsıl olan şeylere dönüp bakmamışlardır. Bir gün büyük üstadımın huzurunda, sofrada hizmet ediyordum. Kendilerini sevenlerden, şeyh Kemâl yemeğe başlarken, huzurlarında yüksek sesle Besmele çekti. Bu hâl, kendilerine çok tatsız gelip şiddetle men ettiler ve (Bir daha, bizimle beraber yemekte bulunmamasını ona söyleyiniz!) dediler. Üstadım hazretlerinden duymuştum ki, hâce Muhammed Behâeddîn-i Buhârî "kuddise sirruh", Buhara âlimlerini toplayıp, üstadı, seyyid Emîr Gilâl hazretlerinin evine götürdü. Yüksek sesle zikir etmek bid'attir, bundan vaz geçiniz dediler. Seyyid hazretleri de, doğru sözü, her nerede olursa olsun, anlayıp seve seve aldıkları için kabul buyurup, artık yapmayız dediler. [Celâleddîn-i Rûmî "kuddise sirruh" da, zikrin kalp ile, sessiz olacağını (Mesnevî)de yazmaktadır.] Bu yolun büyükleri, zikrin bile yüksek sesle yapılmasını bu derece men' edince, simâ' ve raks, coşmak, zıplamak, nara atmak gibi şeylere, bağırmağa ne demezler? (Mektûbât Tercemesi s. 380) | |
Dini sualler için | Üye olmak için Üyelikten ayrılmak için: Google Mail grubu sayfası: Google | |
17 Aralık 2017 Pazar
* Tasavvuf ve sünnete yapışmak
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder