30 Eylül 2015 Çarşamba

* Deniz dibinde oruç tutmak

 

BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM

Esselâmü aleyküm ve

rahmetüllahi ve berekâtühü

 

01 Ekim 2015, Perşembe

Deniz dibinde oruç tutmak

 

 

Sual: Gündüzleri deniz dibinde gemilere bakım yapılıyor. Çalışanların ağzından, burnundan ve altından içeri su girebiliyor. Özellikle Ramazan ayında orucu bozulmaktan kurtarmak için bir çare var mıdır?

CEVAP

Her mezhepte, elde olmadan yapılan şeylerin orucu bozması farklıdır:

Şâfiî'de abdest alırken mübalağa etmeden, ağza su verilince, boğaza su kaçması orucu bozmaz.

Hanefî'de, ağzından veya burnundan boğazına toz, duman, sinek kaçsa, başkalarının içtiği sigaranın dumanı gelerek, ağzına, burnuna girmesinden sakınmak mümkün olmasa orucu bozmaz.

Hanbelî mezhebinde, orucun bozulmasına mâni olunamayan şeyler orucu bozmaz. Bu durumda olan kimse, Hanbelî mezhebini taklit ederse oruçları sahih olur. (El-fıkhü alel mezahibil-erbea)

 

Twitter'da paylaş | Facebook'ta paylaş

 

 

Pişmanlık tevbedir

Tevbe, kesin söz verip, hep pişmanlık duymaktır,

Günahlardan sakınıp, Hak emrine uymaktır.

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam
İnternet Radyosu

Huzura Doğru TV

Bugünkü ilahi:
·
AğlayaAğlaya

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com

 

 

* Mucize yok mu? (Mehmet Ali Demirbaş'ın 01.10.2015 tarihli yazısı)

 

BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM

Esselâmü aleyküm ve

rahmetüllahi ve berekâtühü

 

01 Ekim 2015 Perşembe

Mucize yok mu?

 

 

Sual: Ateist, (Müslümanlar mucizeye inanır. Hâlbuki ne Kur'anda, ne de evrende bir mucize yoktur. Müslümanlar niye bu kadar saftır?) diyor. Mucize nedir?

CEVAP

Mucize, peygamberlerin gösterdiği harika yani olağanüstü olaylardır. Mesela Musa aleyhisselamın asasının ejderha olması, İsa aleyhisselamın ölüleri diriltmesi, Muhammed aleyhisselamın mübarek parmağından suyun akması ve bu sudan bir ordu içtiği hâlde tükenmemesi gibi olaylardır.

Ateistlere ve çok kişilere göre, mucize, hiç kimsenin yapamadığı olaylardır. Mucize, kelime olarak da, başkalarını âciz bırakan, kimsenin yapamadığı şey demektir. Bu mânâda, kâinatta mucize, sayılamayacak kadar çoktur. Ateist göremiyorsa suç mucizenin midir? Kör, Güneş'i görmüyorsa suç kimin?

Güneş, yıldızlar ve gezegenler Allah'ın birer mucizesi değil midir? Güneş'in yoktan yaratılması, asırlardır ışığının ve ısısının devam etmesi mucize değilse nedir? Gezegenlerin birbirine çarpmadan dönmesi mucize değil midir? Bir âyet-i kerime meali:

(Geceyi gündüzü, Güneş'i, Ay'ı sizin istifadenize vermiştir. Yıldızlar da Onun emrine boyun eğmiştir. Bunlarda, akıl edenler için dersler vardır.) [Nahl 12]

Güneş'ten koptuğu varsayılan Dünya'nın içindeki soğuk sıcak sular, madenler, petrol, denizler ve bitkiler nasıl inkâr edilebilir? (Kendi kendine, tesadüfen oldu) demek kadar büyük saçmalık olur mu?

Vücudumuzun birbirine uyumlu olarak yaratılan bütün organlarına bakalım. Hangi biri kendiliğinden olmuştur? Kalbimizi durmadan saat gibi çalıştıran kimdir?

 

İnsan yapabilir mi?

Kuşların, balıkların, böceklerin, küçüğünden büyüğüne kadar, karıncadan devesine kadar bütün hayvanların yaratılması bir mucize değil midir? Bunları insan yapabilir mi? Kimsenin yapamadığı şeyler mucize değil midir? Bu mucizeler nasıl inkâr edilebilir?

Sayısız bitkilerin, ağaçların, meyvelerin ve sebzelerin yaratılması birer mucize değil midir? Kim bir arpa tanesi yaratabilir? Ateist, bu kadar mucizeleri göremeyecek kadar kördür.

Bu yaratılanların hepsinden daha mükemmel olan ise, insanların yaratılmasıdır. Aklı olan, konuşan, düşünen, karar verebilen bir insanın yaratılması büyük bir mucize değil midir? Bütün bunlara rağmen ateistin yaratıcıyı inkâr etmesi, her şeye tesadüf demesi akıldan, ilimden çok uzaktır. Ahmaklıktan başka şey değildir.

 

Twitter'da paylaş     Facebook'ta paylaş

 

 

 

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com

 

29 Eylül 2015 Salı

* Keramet ve istikamet (Mehmet Ali Demirbaş'ın 30.09.2015 tarihli yazısı)

 

BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM

Esselâmü aleyküm ve

rahmetüllahi ve berekâtühü

 

30 Eylül 2015 Çarşamba

Keramet ve istikamet

 

 

Sual: (İstikamet, kerametten üstündür) sözü ne anlama geliyor?

CEVAP

İmam-ı Muhammed Masum-i Faruki hazretleri gibi büyük zatlar, (İstikamet, kerametten üstündür) buyuruyorlar. Keramet, su üstünde yürümek gibi olağanüstü bir olay demektir. Bu olaylar, peygamber ve evliya zatlardan meydana geldiği gibi fâsık ve kâfirlerden de meydana gelebilir. Kâfirden meydana gelen harikaya, sihir, büyü deniyor. Fâsıktan meydana gelene ise, istidraç deniyor. Bu durum bilinmediği için sapık şeyhlerde görülen istidraçlar, keramet sanılıyor.

Burada istikamet, doğru itikat ve doğru amel üzere olmak demektir. İşte ancak istikamet sahibi bir kimseden meydana gelen harika bir olaya keramet denir. Bu bilinmeyince, kerametle istidraç karıştırılır. Sapık kimseler evliya zannedilir. İstikamet üzere olan Müslüman, çok kıymetlidir, evliyadır. Bunun için, (Büyük zatları tanımak, onları sevmek ve onların yolunda gitmek, en büyük keramettir) buyuruluyor. Ehl-i sünnet itikadında olup da, bu üç şart kendinde bulunan kimse gıpta edilecek büyük bir zattır.

 

Asansörde halvet

Sual: Asansörde halvet olur mu? Yani asansörde bir erkekle bir kadın bulunsa günah olur mu?

CEVAP

Bu husus, asansörün durumuna göre değişir. Mesela dışarıdan içi görülen asansörlerde halvet olmaz. Görünmeyen asansörlerde, katların birinde başka birinin girme ihtimali varsa veya asansörde kamera olduğu biliniyorsa halvet olmayacağı gibi, iki veya daha fazla erkek varsa yine halvet olmaz. Eğer dışarıdan asansöre müdahale imkânı yoksa, tamamen içeriden idare ediliyorsa, kapalı asansörde bir kadınla yabancı bir erkek varsa, o zaman günah olur.

 

Sol eli kullanmak

Sual: Bilgisayarda sağ elimizle fare denilen mouse'u tutarken sol elimizle tesbih çekebilir miyiz? Yani sağ elimiz meşgulken sol elimizi kullanmanın mahzuru var mıdır? Sağ elimiz meşgul olmasa da, kasıtsız sol eli kullanmanın mahzuru olur mu?

CEVAP

Sol eli kullanmanın mahzuru olmazsa da, sağdan başlamak sünnet-i zevaiddir, yani âdete ait sünnettir. Mazeretsiz sol eli kullanmamalı. Ama böyle bir özürle sağ elin terk edilmesinde mahzur olmaz.

 

Twitter'da paylaş     Facebook'ta paylaş

 

 

 

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com

 

* Dinin temel kitaplarında uydurma hadis yoktur

 

BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM

Esselâmü aleyküm ve

rahmetüllahi ve berekâtühü

 

30 Eylül 2015, Çarşamba

Dinin temel kitaplarında uydurma hadis yoktur

 

 

Sual: Bazı mezhepsizler, (İmam-ı Şa'rânî, İmam-ı Gazâlî, İmam-ı Beydâvî, İmam-ı Kurtubî, İmam-ı Busayrî, İmam-ı Rabbânî, Muhyiddin Arabî, Mevlana Celaleddin Rumî, Abdülkâdir Geylânî gibi zatların kitaplarında uydurma hadis olduğunu, hadis âlimleri söylüyor) diyorlar. Bu hadislere bu büyük zatlar sahih demişse, bunlara bizim uydurma dememiz nasıl uygun olur?

CEVAP

Elbette uygun olmaz. Bu iddiada bulunanlar, (İctihad ictihadla nakzolunmaz) hükmünü bilmiyorlar. Bir hadis-i şerifi bir muhaddis kitabına alır, ötekinin ictihadı farklı olduğu için almaz. Almayana göre, bu uydurmaysa da, alana göre sahihtir. Bu husus aşağıda çok güzel açıklanmaktadır.

Merhum hocamız Hüseyin Hilmi Işık Efendi diyor ki: Tasavvuf marifetlerinde mütehassıs, kerametler, harikalar hazinesi, ilim deryası, dört mezhebin ince bilgilerine vakıf, râsih ilimli, hakiki din âlimi, seyyid Abdülhakîm Efendi hazretleri buyuruyor ki:

Kâdî Beydâvî, müfessirlerin baş tacıdır. Tefsir ilminde, en büyük makama yükselmiştir. Her meslekte senettir. Her mezhepte önderdir. Her düşüncede rehberdir. Her fende mâhir, her usulde burhan, önceki ve sonraki âlimlere göre sağlam, kuvvetli ve yüksektir. Böyle derin bir âlimin tefsirinde mevdu hadis var demek, büyük bir cürettir. Dinde derin bir uçurum açmaktır. Böyle sözleri söyleyenin dili, inananın kalbi, dinleyenin kulakları tutuşsa yeridir. Acaba, bu büyük ilim sahibi, mevdu hadisleri sahihlerinden ayıramaz mıydı? Yoksa hadis uyduracak kadar ve böyle yapanlar için, Peygamber efendimizin bildirdiği ağır cezalara aldırış etmeyecek kadar, Allah korkusu yok mu idi?

Usul-i hadis ilminde müctehid olan bir âlim, bir hadisin mevdu olduğunu ispat edince, bu ilmin bütün âlimlerinin de, mevdu demesi lazım gelmez. Çünkü mevdu diyen müctehid, bir hadisin sahih olması için, lüzum gördüğü şartları taşımayan bir hadis için, (Benim mezhebimin usulünün kaidelerine göre, mevdudur) der. Yoksa Server-i âlemin sözü değildir demek istemez. Yani, (Hadis-i şerif denilen bu sözün hadis olması, bence anlaşılmamıştır) demektir. Bu âlime göre hadis olmaması, hakikatte hadis olmadığını göstermez. Hadis usulü ilminin başka bir müctehidi de, hadisin doğru olması için aradığı şartları bu sözde bulunca, (Hadistir, mevdu değildir) diyebilir. O hâlde, Şevkânî'nin, (Bazı tefsirlerin hadisleri mevdudur) demesiyle mevdu olmaz. Mesela Şevkânî'yi, hadis usulü ilminde müctehid tanısak da, onun mezhebinin (Usul-i hadis ilmi) kaidelerince, hadis olduğu meydana çıkmayabilir, fakat mevdu hadis olduğunu hangi cüretle söyleyebilir? Din büyüklerine karşı böyle sözlerde bulunmanın çirkinliği meydandadır. Meşhur dört mezhep arasında ayrılık bulunması, sözlerinin yanlış olacağını göstermediği gibi, hadisler için de böyle düşünmek gerekir! Böyle şeyler, ictihad işi olduğundan, bir müctehidin mevdu demesi ile, hakikatte mevdu olması lazım gelmez.

İmam-ı Muhammed Gazâlî'nin kitaplarında asla, bir mevdu hadis yoktur. Bir hadise mevdu diyenin, her şeyden önce, usul-i hadis ilminde müctehid olması lazımdır. Böyle bir müctehid, usul-i hadis ilminin kaidelerine göre, bir hadisin mevdu olduğunu ispat ederse, yalnız onun mezhebinde mevdu olur. Usul-i hadis ilminde müctehid olan başka âlimlerin mezheplerinde de, mevdu olması lazım gelmez. İmam-ı Gazâlî'nin (İhya-ül-ulum) kitabı, bütün âlimlerin söz birliği ile, doğru ve yüksektir. Bir gayrimüslim, severek yapraklarını çevirirse, Müslüman olmakla şereflenir.

Zındıklar, hadis diye, bazı sözler uydurmuşsa da, Ehl-i sünnet âlimleri, bunları ayırıp, çıkardı. Şimdi din kitaplarımızda bunlardan hiç yoktur. (Seadet-i Ebediyye)

İbni Hacer-i Mekki hazretleri, El-alam bi-kavatı'ıl-islam kitabında İmam-ı Sübkî ve başka âlimlerin kitaplarından alarak buyuruyor ki: (İmam-ı Gazâlî'nin yazılarında kusur bulan kimse, ya hased edip onu çekemeyendir veya zındıktır.) Hanefî mezhebi âlimlerinden İbni Âbidin, (El-Ukud-üd-dürriyye) kitabının sonunda diyor ki: İmam-ı Gazâlî âlim değildi diyen kimse, câhillerin echeli ve fâsıkların en kötüsüdür. O, zamanının (Hüccet-ül-İslâm)ı ve âlimlerin en üstünü idi. Fıkıh ilminde çok kıymetli kitapları vardır. Şâfiî mezhebinin bazı hükümleri, Onun kitapları üzerine kurulmuştur. (Faideli bilgiler kitabı)

Fıkıh ve hadis âlimleri için, İslam bilgilerinden birini biliyor, ötekini bilmiyor diyecek kadar alçalmak, bir Müslümanın yapacağı şey değildir. İslam âlimleri, Kur'an-ı kerim ve hadis-i şeriflerle övülmüş olan çok yüksek zatlardır. Peygamberlerin vârisleridirler. Aralarında iş bölümü yaparak, her biri ayrı ilim kolunu yaymak vazifesini kendi üzerine almıştır. Bu iş bölümü, câhilleri şaşırtmakta, onları başka ilim kollarında yükselmemiş sanmaktadırlar. İmam-ı Şa'rânî hazretleri, (Mizan) kitabında, (Fıkıh bilgilerinin mütehassısı ve fıkıh ilminin kurucusu olan Ebu Hanîfe hazretleri, Abdülkadir-i Geylânî hazretleri gibi büyük bir veli idi. Onun gibi kerametler sahibi idi. Fakat kalb marifetlerini yaymak, ruhları temizlemek vazifesini üzerine almayıp, bedenle yapılacak ibadetleri yani fıkıh bilgilerini yaymak vazifesini, üzerine almıştı. Yetiştirdiği müctehidler de böyle idi) buyuruyor. İslam'ı içerden yıkmak isteyen sinsi düşmanların, gençleri aldatmak için, İslam âlimlerini bu yoldan da lekelemeye çalıştıkları görülmektedir. Böyle söyleyen birinin, kendi yıkıcı planlarını gizlemek için, İslamiyet'i ve İslam âlimlerini yaldızlı ve yuvarlak kelimelerle ballandıra ballandıra övmesine aldanmamalıdır. (Faideli Bilgiler)

Bugün Ehl-i sünnetin temel kitaplarında, hiçbir hurafe, hiçbir mevdu hadis yoktur. Ehl-i sünnet kitaplarında, mesela Beydâvî tefsirinde ve Gazâlî'nin İhya'sında mevdu hadisler var demek bu büyük âlimlere iftiradır. (Faideli Bilgiler)

Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretlerinin yukarıdaki yazısında mesele açıklığa kavuşmuştur. Ancak günümüzün insanının daha iyi anlaması için birkaç örnek verelim:

(İslâm âlimleri, her konuda yükselmişlerdir, aralarında iş bölümü yapmışlardır) buyuruluyor. Fakat tek konuda isimleri duyulmuştur. Mesela İmam-ı Buhârî için, (Fıkıhtan anlamazdı) demek yanlış olduğu gibi, (İmam-ı Şâfiî, hadisten anlamazdı) demek de öyle yanlıştır. İmam-ı Şa'rânî hazretlerinin bildirdiği gibi, İmam-ı a'zam hazretleri, Abdülkadir-i Geylânî hazretleri gibi evliya bir zat olduğu gibi, Abdülkadir-i Geylânî hazretleri de, mezhep imamları gibi fakih bir zattı. Bu inceliği bilmeyen mezhepsizler, (Abdülkadir-i Geylânî, fıkıhtan, hadisten, kelamdan, tefsirden anlamaz. Bunun için onun kitaplarındaki fıkıh bilgilerine, kelam ve tefsir ilmine de itibar edilmez. İmam Ebu Hanife'nin kitaplarındaki hadislere de, tasavvuf hakkındaki bilgilerine, tefsir ve kelam ilmine ait sözlerine itibar edilmez) diyorlar. Hattâ bu alçak mezhepsizlerden bazıları, (Ebu Hanife kendi sahasının dışına çıkmakla haddini aşmıştır) diyorlar. Mezhepsizliğin ne boyutlara vardığını bu sözleri açıkça göstermektedir.

Aslında öteki mezhepsizler de, bunu açıkça söyleyemiyorlar. (Her âlim kendi sahasında konuşmalı) diyerek hainliklerini gizliyorlar. Görüldüğü gibi İslâm âlimleri haddini bilmemekle suçlanmaktadır. İmam-ı Şa'rânî hazretleri, bu âlimlerin her dalda ilim sahibi olduklarını bildiriyor. İmam-ı a'zam hazretleri birçok hükmü âyetlerden ve hadislerden çıkarmıştır. Onun kitaplarındaki hadislere inanmazsak, onlardan çıkardığı fıkıh hükümlerine de itibar edemeyiz. Tefsir ve kelam ilmini bilmiyorsa, (Fıkh-ı ekber) kitabındaki itikat bilgilerine de güvenemeyiz. İmam-ı a'zam hazretlerinin âyetten ve hadisten anladığı yanlış olursa, başka kimin anladığı doğru olur ki?

(Fâtihasız namaz olmaz) ve bu konudaki başka hadisleri de esas alan Şâfiîlere göre imam arkasında Fâtiha okumak farzdır. Hanefîlere göre tahrimen mekruhtur, haram da denmektedir. Buna rağmen Hanefîler Şâfiîlerinkine yanlış demiyorlar. Deseler de geçerli olmaz. Durum böyle iken, (Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında uydurma hadis vardır) diyenin art niyetli olduğunda şüphe yoktur.

 

Twitter'da paylaş | Facebook'ta paylaş

 

 

Danışmak

Evde yapılan hesap, bazen çarşıya uymaz,

Ehline danışanlar, asla pişmanlık duymaz.

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam
İnternet Radyosu


Huzura Doğru TV

Bugünkü ilahi:
·
Abime

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com

 

 

28 Eylül 2015 Pazartesi

* Bio enerji, evrensel enerji

 

BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM

Esselâmü aleyküm ve

rahmetüllahi ve berekâtühü

 

29 Eylül 2015, Salı

Bio enerji, evrensel enerji

 

 

Sual: Bio enerji, evrensel enerji gibi isimlerle Türkiye'de tedavi yapılıyor. Benim çok tecrübem oldu. Yurtdışını bilmiyorum ama Türkiye'de bu isimlerle veya daha başka isimlerle ortaya çıkanların yaptıkları işin bilimsel olmadığını, cinlerle irtibatlı bir iş olduğunu çok gördüm. Çok kimse de, biz çok rahatladık diyorlar. Bu nasıl oluyor?

CEVAP

Birçok hastalığı cinlerin yaptığı doğrudur. Cinci, o hastayla görüşüyor, alaçi, malaçi, kakalaçi yapıyor. Abrakadabra diyor. Sonra hastalık yapan cinle görüşüyor. (Birkaç ay bu hastaya dokunma) diyor. O kişi de, (Yeni bir enerji verdiler, bu enerji sayesinde, hastalıklarımdan kurtuldum, oh be dünya varmış) diyor. Aradan bir süre geçince, tekrar cinleri gönderiyor, yine hastalık yapıyor. Tekrar bir miktar para daha veriyorlar. O cinlere (Yine bir süre daha dokunmayın) deniyor. Böylece işlerini yürütüyorlar. Türkiye'de bilimsel olanları var mı bilmiyoruz.

 

Twitter'da paylaş | Facebook'ta paylaş

 

 

Önce kendini kurtar

Can kurtarma devridir, önce can, sonra canan,

Demişler kaptan olur, gemisini kurtaran.

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam
İnternet Radyosu

Huzura Doğru TV

Bugünkü ilahi:
·
sol cennetin irmaklari

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com