24 Ekim 2011 Pazartesi

* Peygamber mezhebi mi?

25 Ekim 2011, Salı

Peygamber mezhebi mi?

 

Sual: Bir reformcu, (Bana mezhepsiz diyorlar. Dört mezhebin birisinde olmadığım doğrudur, ama en üstün mezhep varken, niye başka mezhebe gireyim? Benim mezhebim bütün mezheplerin üstünü olan Muhammed Mustafa'nın mezhebidir) diyor. Biz hiç böyle bir mezhep duymadık. Dinimizde böyle bir mezhep var mıdır?

CEVAP

Mezhepsizler, reformcular, dini içten yıkmak isteyenler genelde böyle söylüyorlar. Bâtıl da olsa, sapık da olsa böyle bir mezhep yoktur. Asr-ı saadetten bugüne kadar gelen hiçbir âlim, 72 sapık fırkada dâhil, (Ben Peygamber mezhebindenim) dememiştir. Hepsinin hak veya bâtıl bir mezhebi vardı. Mesela Abdülkadir-i Geylani, Hanbelî idi. Ebu Bekr-i Şibli Mâlikî, İmam-ı Rabbani Hanefî idi. İmam-ı Gazali Şâfiî mezhebinde idi. Dört hak mezhep mensuplarından birkaç örnek verelim:

 

Hanefî mezhebinde olan bazı âlimlerin isimleri şöyledir:

İmam-ı a'zam Ebu Hanife, İmam-ı Ebu Yusuf, İmam-ı Muhammed Şeybani, İmam-ı Züfer bin Hüzeyl, İmam-ı Hasan bin Ziyad, Abdullah ibni Mübarek, İmam-ı Matüridi, Ebû Muhammed Cerîrî Taberî, İmam-ı Birgivi, Seyyid Şerif Cürcani, Seyyid Ahmed Tahtavi, Seyyid Şemseddin Hanefî, Davud-i Tai, Fahr-ul-islam Ali bin Muhammed Pezdevi, İbrahim Halebi, Şems-ül-eimme Hulvani, İbni Abidin gibi zatlar, yüzlerce alimden birkaçıdır.

 

Şâfiî mezhebinde olan bazı âlimlerin isimleri şöyledir:

İmam-ı Muhammed bin İdris Şâfiî, İmam-ı Rafii, İmam-ı Nevevi, İmam-ı Buhari, İmam-ı Müslim, İmam-ı Beydavi, Seyyid Ahmed Rifai, Ebul Hasan Eşari, İmam-ı Sübki, İbni Hacer-i Askalani, İbni Hacer-i Mekki, İmam-ı Şa'ranî, Mevlana Halid-i Bağdadi, İbni Ebi-d-dünya, İbni Hibban, İmam-ı Münavi, Ali Cürcani, İmam-ı Begavi, İmam-ı Beyheki, Ebu İshak Şirazi, İmam-ı Fahreddin-i Razi, İmam-ı Maverdi, İmam-ı Taberi, İmam-ı Müzeni, Ahmed bin Ahmed Şihabüddin-i Remli, Ebu Nuaym İsfehani gibi zatlar, yüzlerce âlimden birkaçıdır.

 

Mâlikî mezhebinde olan bazı âlimlerin isimleri şöyledir:

İmam-ı Malik bin Enes, İmam-ı Kurtubi, Ebu Bekr-i Şibli, İbnisserrac, Ebül Abbas-ı Mürsi, İbni Merzuk, Süleyman bin Musa Kilai, Ahmed-i Zerruk, İbrahim Lakani, Ebül-Hasan-i Şazili, Ebu Talib-i Mekki, Echüri Ali, Şeyh Halil, İbni Abdilberr, İbni Battal, Abdülhak İşbili, Şihab-üddin Ahmed bin İdris Karafi, Zerkani, Züvavi İsa, Allame Ahmed Savi Mâlikî gibi zatlar, yüzlerce âlimden birkaçıdır.

 

Hanbelî mezhebinde olan bazı âlimlerin isimleri şöyledir:

İmam-ı Ahmed bin Hanbel, Abdullah-i Ensari, Abdurrahman Cevzi, Muhammed Ali bin İbrahim Husri, Osman bin Merzuk, Zeyn-üd-din Ali bin Ahmed Ermevi, Abdülkadir-i Geylani, İbni Kayyım-i Cevziyye, Meri bin Yusuf Mukaddisi, Hafız Ebu Davud Süleyman bin Eşas Sicstani, Abdurrahman ibni Recep gibi zatlar, yüzlerce âlimden birkaçıdır.

 

Önceleri Hanbelî mezhebinde olan İbni Teymiye bile, Hanbelî mezhebinde olduğunu söylerdi. Yani sapık da olsa mezhepsizim demezdi. Şimdi İbni Teymiye'ye bağlanan sapıklar bile, bir mezhebe bağlı kalmayı aşağılık olarak biliyorlar. (Ben bir mezhebe tâbi olmam, mezhebin hükümlerini incelerim, doğrularına uyarım) gibi sanki mezhebin içinde yanlış ictihadlar varmış gibi bir intiba bırakmaya çalışıyorlar. Bugün için dört mezhepten birinde olduğunu söyleyemeyenler mezhepsizdir.

En büyük iki hadis âlimi İmam-ı Buhari ve İmam-ı Müslim de Şâfiî mezhebindeydi. Abdülkadir-i Geylani hazretleri, Şâfiî iken, Hanbelî mezhebinin unutulmaya yüz tuttuğunu görünce, Hanbeli oldu. Bu olay, farklı mezheplerin bulunmasının rahmet olduğuna ve mezhepsizliğin felaket olduğuna bir delildir.

Başka bir mezhepsiz de, (Hocamız, çok büyüktür. Büyük âlimlerin mezhebi olmaz. Abduh, Mevdudi gibi büyük âlimlerin nasıl mezhebi yoksa, hocamızın da mezhebi yoktur. Onların mezhebi Peygamber mezhebidir. Hocamız herhangi bir âlimden değil, bizzat Resulullah'tan ders almıştır) demişti. Bu, çok çirkin bir itiraftır.

Atalarımız, (Zırva tevil götürmez) ve (Şeyh uçmaz, mürid uçurur) gibi sözleri sanki böyleleri için söylemişler.

Binlerce İslam âlimi geldi, hepsinin bir mezhebi ve bir hocası vardı. Mezhepsiz olan yoktu. Hiçbiri, benim mezhebim Peygamberin mezhebi demedi. Her hocanın bir hocası vardı, bu silsile Resulullah'a kadar ulaşırdı. Hiçbiri, benim hocam Resulullah'tır, ben ondan ders aldım gibi sözler söylememiştir. Şimdikilerin eski âlimlere zıt şeyleri söylemeleri sapıklığın daniskasıdır.

 

Ramazanda kaza

Sual: Ramazanda seferde iken, kaza orucu tutmak sahih olur mu?

CEVAP

İmam a'zama göre, kaza orucu olarak sahih olur, İmameyn'e göre, ramazan orucu tutulmuş olur. (Mülteka)

Böyle seferi olan kimse, nasıl olsa mukim olunca, ramazanda tutmadığı orucu kaza edecektir. O hâlde, seferde oruç tutacaksa, kaza değil, ramazan orucunu tutması daha uygundur.

 

Kaza gerekir

Sual: İhtilam olunca oruç bozuldu sanarak yiyip içene kefaret gerekir mi?

CEVAP

Ramazanda gündüz, uyurken ihtilâm olsa, bir şeye şehvetle bakarken meni gelse, vücuduna krem sürünse, gözlerine sürme çekse orucu bozulmaz. Fakat orucum bozuldu zannederek yiyip içse yalnız kaza gerekir. (Mecma-ul-enhür)

Kefaret gerekmemesinin sebebi, orucum bozuldu diyerek yiyip içmesidir. Bozmadığını bilse kefaret de gerekir.

 

Bugünkü şiirimiz:

·Tevbeye gel, tevbeye

Dinimiz İslam
İnternet Radyosu

Huzura Doğru
TV

Bugünkü ilahi:
·Gururlanma İnsanoğlu

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net

 

0 yorum: