02 Şubat 2012, Perşembe | ||||
Yaralı yeri yıkamak | ||||
Sual: S. Ebediyye'de, (Bir yara iyi olduktan sonra, üzerindeki ilaca, merheme, sargıya mesh etmek caiz olmaz, bunları çıkarıp, altını yıkamak lazımdır. Eğer bunları kaldırmakta harac olursa, diğer üç mezhepten biri taklit edilir. Çünkü bunlar, kendiliğinden hâsıl olmamıştır, ortada bir zaruret de yoktur. Diğer üç mezhepte de harac varsa, altlarını yıkamak sakıt olur) deniyor. İyi olan yaranın altını yıkamak niye harac oluyor? Hanefî'de olduğu gibi, diğer üç mezhepte de, iyi olmuş yaranın altını yıkamak lazım değil midir? CEVAP Dört mezhepte de, iyi olmuş yaranın altını yıkamak lazımdır. Yukarıda anlatılmak istenen şey şudur: (İyi olmuş yara üstündeki sargıyı çıkarmakta, bir harac varsa, sargıyı çıkarmadan, üstünü mesh etmek, üç mezhepten hangisinde caizse, o mezhep taklid edilir. Eğer üç mezhepte de harac varsa, o sargının altını yıkamak gerekmez.) Şöyle bir örnek verelim: Diş çürüğü, tedavi edilip, üzerine dolgu yapılırsa, gusülde bunu çıkarmakta harac vardır. Diğer üç mezhebin ikisinde, ağzın içini yıkamak farz olmadığı için, bu iki mezhepten birisi taklit edilir. Eğer bu iki mezhepte de, ağzın içini yıkamak farz olsaydı, o zaman dört mezhepte de, dolguyu çıkarmakta harac olacağı için, dolgunun altını yıkamak sakıt olurdu, yani yıkamak gerekmezdi. Ama diğer iki mezhepte çıkış yolu olduğu için, zaruret olmuyor. Eğer hiçbir mezhepte çıkış yolu olmasaydı, işte o zaman zaruret olurdu. Bu inceliği bilmeyenler, (Diş dolgusu zarurettir) diyerek Hanefî Müslümanları cünüp gezdiriyorlar. Ortada bir çıkış yolu varken, zaruret demek ne kadar yanlıştır. Zaruret, başka çare bulamamak demektir. Hâlbuki burada bir çare, bir çıkış yolu vardır. Bu çareyi yok sanmak, ya taassup veya cehalettir. Bu cehalet, (Mezheplerin farklı hükümleri rahmettir) mealindeki hadis-i şerifi anlayamamaktan kaynaklanıyor. Hicran O tatlı bakışları, unutulmaz sözleri, Zamanla hayâl olur, ayrılık yaman olur. Neşelendirir bizi, gülümseyen gözleri, Bunlarla avunuruz, hayli bir zaman olur. Geziyoruz habersiz, sağımız solumuzdan, Hedefe giden engel, kalkmalı yolumuzdan, Birisi tutup bizi, kaldırsa kolumuzdan, Sıkıntılar içinde, günümüz hicran olur. Ayıplasalar bile, hiç kimseyi takmayız, Gönlümüzde yaşatır, yabancıya bakmayız, En yüce yâr olarak, dilden hiç bırakmayız, Onu anlayan herkes, gerçek bir insan olur. Ayrılık zindan gibi, gönüller kan ağlıyor, Gözyaşları durmuyor, ırmak gibi çağlıyor, Bu ayrılık ateşi, ne ciğerler dağlıyor, Ortalık kararırsa, her yer toz duman olur. Gece gündüz demeden, gönül onu anıyor, Gözümüz sulanıyor, ciğerimiz yanıyor, Hâlimizi bilmeyen, bizi deli sanıyor, Derler bunlar çok geçmez, yıkılır viran olur. Sevenlerin mâşuku, bilenlerin hayranı, Gözlerin aydınlığı, gönüllerin fermanı, Ağrılı elemlerin, yükseliyor figanı, Bozulur bütün işler, hep karman çorman olur. Gidilecek tek kapı, tutunulacak daldır, Düşecek insanları, sıkı tutan bir eldir En yüce bir emeldir, ruhlardaki temeldir, Şifalı sohbetleri, bizlere ihsan olur. Bir film gibi geçer, buğulu gözümüzden, Hasretlik çizgileri, okunur yüzümüzden, Dönemeyiz biz asla, verilen sözümüzden, Sevilenin sevgisi, canlara canan olur. Tarih olan anılar, hayâlde canlanıyor, Yeniden yaşanıyor, kalb heyecanlanıyor, Ayrılık acısından, gözümüz kanlanıyor, Perişan hâlimize, sözleri derman olur. Bizim gibi bir seven, dünyada yok diyoruz, Kimse böyle sevemez, itiraf ediyoruz, Böyle büyük bir aşkla, hedefe gidiyoruz, Kalbler, korkunç dalgalı, koca bir umman olur. | ||||
Bugünkü ilahi: | ||||
Dini sualler için | Üye olmak için Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo Mail grubu sayfası: Google | Yahoo www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net | ||||
1 Şubat 2012 Çarşamba
* Yaralı yeri yıkamak
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder