15 Kasım 2017 Çarşamba

* Sebepler, Allahü teâlânın kudretini ilan ediyor

17 Kasım 2017, Cuma

 

 

Sebepler, Allahü teâlânın kudretini ilan ediyor

 

 

 

Sual: Her şeyin yaratılması, Allahü teâlânın varlığını, kudretini nasıl belli ediyor?

Cevap: İmam-ı Rabbani hazretleri Mektûbât kitabının birinci cildi 266. mektupta buyuruyor ki: Hareket eden cismin cansız olması, bir failin, bir kuvvet sahibinin mevcut olduğunu, akıl sahiplerine haber veriyor. Bütün sebepler, vasıtalar da böylece, Allahü teâlânın varlığını, kudretini akıl sahiplerine ilan ediyor, bildiriyor. Fakat eblehler, ahmaklar, cismin hareketini görünce, kendiliğinden hareket ediyor sanarak, kuvvet sahibini, faili göremeyip anlayamıyor. Akılları olmadığından, hareket eden cansız cismi, kuvvet sahibi zan ediyor. Bunu hareket ettiren kuvveti, faili inkâr ediyor, kâfir oluyorlar. Allahü teâlânın her şeyi sebeplerle, vasıta ile yapması, yaratması, ahmakların, akılsızların inkârına, küfrüne sebep oluyor. Akıl ve vicdan sahiplerine de hidayet, kurtuluş yolunu gösteriyor. Sebepleri, vasıtaları görerek, Allahü teâlânın varlığını, birliğini, kudretini anlamak, ancak Peygamberlerin "aleyhimüssalevâtü vesselâm" irşadı ile, uyandırması ile olmaktadır. İnsan aklı bunu, kendiliğinden anlayamıyor. Bazı kimseler, arada sebepler bulunmaması, her şeyin sebepsiz yaratılması, büyüklüğe daha uygun olur sanıyor. Sebeplerde tesir yoktur, sebepler karışmadan her şey doğrudan doğruya, Allahü teâlânın yaratması ile var oluyor diyorlar. Bunlar anlamıyor ki, sebepleri aradan kaldırmak, hikmeti [yani Allahü teâlânın uygun gördüğünü], âdetini bozmak demektir. Bu hikmette ise, nice faydalar vardır. Ya Rabbi! Bu varlıkta, hiçbir şeyi hikmetsiz, yersiz, uygunsuz yapmadın! Peygamberlerin hepsi "aleyhimüssalevâtü vetteslîmât" her işlerinde, sebeplere yapışırdı ve bununla beraber, işlerin yaratılmasını Allahü teâlâdan dilerdi. Meselâ, Yakup "aleyhisselâm" çocuklarını Suriye'den, Mısra gönderdiği zaman, nazar değmesin diye, (Hepsi bir kapıdan girmeyip, ayrı kapılardan girmelerini) nasihat etti. Bununla beraber, nazar değmemesini Allahü teâlâdan dileyip, (Bu nasihati yapmakla, Allahü teâlânın sizin için dilediğini değiştiremem. Çünkü tedbir, kaderi değiştiremez. Her zaman Onun dediği olur. Sizi Ona emanet ediyorum. Ona güveniyorum. Herkes de, her işinde yalnız Ona güvenmelidir. Herkesin, zavallı bir vasıtadan başka bir şey olmadığını düşünerek, yalnız Ona güvenenlerin imdadına elbette yetişir) dedi. Allahü teâlâ, bu hâli Yûsüf sûresinde, (O âlim idi. Kaza ve kaderimi biliyordu. Ona bildirmiştim. Fakat insanların çoğu, kaza ve kaderimi anlamıyor) mealindeki altmışsekizinci âyetinde bildiriyor ve beğeniyor. [Beyt:

İnsan tedbir alır, sebeplere yapışır, takdiri bilmez,

Allahın takdiri, kulun tedbiri ile değişmez!] (Mektûbât Tercemesi s. 360)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google

 

Mail grubu sayfası: Google

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

0 yorum: