22 Kasım 2017 Çarşamba

* İnsanların akılları ile Allahü teâlâyı bulması

24 Kasım 2017, Cuma

 

 

İnsanların akılları ile Allahü teâlâyı bulması

 

 

 

Sual: Akıl, yaratıldığı şekilde iken, Allahü teâlâya ait şeyleri anlayacak kadar tamam değil, kusurlu ise de, belki zamanla ilerleyerek ve temizlenerek Onun ile bizim anlayamayacağımız bir münasebet yapamaz mı? Melek vasıtası ile Peygamberlere "aleyhimüssalevâtü vetteslîmât" haber gelmeden, bu münasebetle ve kavuşmakla insanlar akılları ile, sonsuz ve hakiki varlığa mahsus şeyleri, doğruca Ondan alamaz mı?

Cevap: İmam-ı Rabbani hazretleri Mektûbât kitabının birinci cildi 266. mektupta buyuruyor ki: Akıl, böyle bir münasebet elde edebilir. Fakat, akıl, dünyada kaldıkça, bu bedene de bağlı kalır. Bu bağlılıktan kurtulamaz. Bu iğreti varlıktan alâkası kesilmez. Vehim, her zaman, aklın etrafında, hayâl daima yanında bulunur. (Gadab), yani kızgınlık ve (Şehvet), yani nefsin arzuları, hep onunla beraber kalır. Hırs ve menfaat, onu yalnız bırakmaz. İnsanlığın, lüzumlu alâmeti olan, şaşırmak ve unutkanlık, ondan hiç ayrılmaz. Bu dünyanın hassası olan, yanılmak ve iyiyi kötü ile karıştırmak, ondan sıyrılmaz. O hâlde, akla her şeyde, nasıl inanılır? Aklın vereceği kararlar ve emirler, vehmin karışmasından ve hayâlin tesirinden kurtulamaz ve unutkanlık tehlikesi ve şaşırmak ihtimâlinden korunamaz. Hâlbuki, bu kusurların hiçbiri, meleklerde yoktur. Bu pislikler ve kötülükler onlarda bulunmaz. Bunun için, melekler elbette yanılmaz. Meleklere itimat olunur. Meleğin getireceği haberlere vehmin karışması, unutkanlık tehlikesi ve şaşırmak ihtimâli yol bulamaz. Bazı vakitler, ruh yolu ile gelen bazı bilgileri, his uzuvları ile bildirmek istediğim zaman, vehim ve hayâl yolundan, doğru olmayan, bazı başlangıçların meydana çıktığını ve elimde olmayarak, ruhtan gelen bilgilere karıştığını ve bunları bildirirken, aralarını ayıramadığımı duyuyorum. Bazı vakit de, bunları ayırt etmeği bildiriyorlar. İşte bundan dolayı, ruhani bilgilere yanlışlık karışarak, hepsinden itimat kalkıyor. Şöyle de cevap verilir ki, aklın ilerlemesi ve temizlenmesi, ancak Allahü teâlânın beğendiği şeyleri yapmakla, yani ahkâm-ı islâmiyyeyi öğrenip yapmakla olabilir. Bunun için de, Peygamberlerin "aleyhimüssalevâtü vesselâm" sözlerini, haberlerini öğrenmek lâzımdır. Onlar haber vermedikçe, akıl ilerleyemez ve temizlenemez. Bazı kâfirlerde ve fâsıklarda görülen, safâ ve parlaklık alâmetleri, kalbin temizliği değil, nefsin parlaklığıdır. Nefsin parlaması da, yolu şaşırtmaktan, zarar ve ziyandan başka bir şey ele geçirmez. Bazı kâfirlerin ve fâsıkların, nefslerinin parlaklığı zamanında, bilinmeyen bazı şeyleri, haber vermelerine, (İstidrâc) denir. Yani, bunları derece derece, yavaş yavaş felâkete, azaba sürüklemek içindir. Allahü teâlâ, hepimizi böyle belâlardan korusun. Peygamberlerin en büyüğü "aleyhi ve aleyhimüssalevâtü vetteslîmât ve alâ âlihi ve âli küllin" hürmetine, bizi böyle şeylerden korusun! (Mektûbât Tercemesi s. 364)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google

 

Mail grubu sayfası: Google

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

0 yorum: