23 Ocak 2016, Cumartesi | |
Sevap ve azap | |
Sual: Niçin sevap ve azap oluyor? Cevap: Azap, kötü iş yaptığından dolayı, biri sana kızıp, intikam almak için, canını yakması değildir. Sevap da, işini beğendiği için, mükâfat değildir. O gün, Allahü teâlâdan başka, intikam alacak kimse yoktur. İnsanın kanı, safrası bozulduğu veya başka zararlı şeyler vücutta çoğaldığı zaman, bedendeki değişikliğe, hastalık dediğimiz gibi ve ilaç tesir ettiği zaman hâsıl olan hâle sıhhat dediğimiz gibi, insanda şehvet ve asabiyet artınca, cana bir ateş düşer. İşte insanın felâketinin sebebi, bu ateştir. Bunun için, hadîs-i şerifte, (Gadab, yani asabiyet, Cehennem ateşinden bir parçadır) buyuruldu. Akıl ışığı kuvvetlenip, şehvet ve asabiyet ateşini söndürdüğü gibi, iman nuru, Cehennem ateşini söndürür. Nitekim, Cehennem, müminlere: (Ey mümin! Çabuk geç ki, nurun ateşimi söndürüyor) diyecektir. Bu söz, ses ile olmayacak, su yangını söndürdüğü gibi, Cehennem, müminin nuruna dayanamayıp sönecektir. Şehvet ateşi de, akıl nuru ile söner. Kıyamette, sana azap için başka yerden bir şey getirmeyecekler. Nitekim, (Cehennem, dünyada yaptığınız kötü işlerden başka bir şey değildir. Bunların, size geri çevrilmesidir) buyuruldu. O hâlde, Cehennem ateşinin tohumu, insanın şehveti ve gadabıdır. Bunlar insanın içindedir. İlm-i yakîn ile bilen, bunları görebilir. Nitekim, sûre-i Tekâsürdeki 5.ci ve 6.cı âyet-i kerimede mealen, (İlm-i yakîn ile bilseydiniz, Cehennemi elbette görürdünüz) buyuruldu. Zehir insanı hasta yapar. Hastalık da, insanı mezara sokar. Fakat, zehir ve hastalık insana kızmış ve intikam almış denilemez. Günah ve şehvet de, kalbi hasta eder. Bu hastalık, kalbin ateşi olur. Bu ateş, Cehennem ateşi cinsinden olup, dünya ateşi gibi değildir. Mıknatıs taşı, demir parçalarını kendine çektiği gibi, Cehennem ateşi de, bu ateşi taşıyanları kendine çeker. [Cehennemin ve Cehennem zebanilerinin, yani azap meleklerinin] kızması ve intikam alması olmaz. Sevap işleyenlerin hâli de böyledir. Allahü teâlâ, insanların yaptığı işleri iki kısma ayırdı. Bir kısmını beğendiğini, bunları yapanlardan razı olduğunu, her iş karşılığında, bunlara nimetler, rahatlıklar, iyilikler vereceğini vaat etti. Vaat ettiği iyiliklerin ölçü birimine, (Ecr) ve(Sevap) denir. Dünyada yapılan her iyiliğe karşılık olarak, ahirette çeşitli miktarlarda nimetler verilecektir. Nimetlerin verileceği yere, (Cennet) denir. Allahü teâlâ insanların yaptığı işlerden bir kısmını beğenmediğini, bunları yapanlardan razı olmadığını, fakat pişman olup tövbe edenleri veya şefaate kavuşanları affedeceğini, affedilmeyenlerin kötü işlerine kıyamette, çok acı karşılıklar vereceğini, Cehennem ateşinde yakacağını bildirdi. Bu acı karşılıklara, (Azap) denir. Azapların şiddetlerini, çokluğunu bildiren ölçü birimine, (İsm) ve(Günâh) denir. Allahü teâlânın beğendiği şeylere (Hayrat, Hasenat), yani iyi şeyler denir. Beğenmediklerine (Seyyiat), kötü şeyler denir. Allahü teâlâ, hangi işlerin Hasenat olduklarını, hangi işlerin de Seyyiat olduklarını bildirdi. Hasenat yapanlara sevap vereceğini vaat etti. Allahü teâlâ, vaadinde sadıktır. Sözünden hiç dönmez. O hâlde, Kıyamet günü, nimet ve azap olarak, başka yerden bir şey getirilmeyecek, dünyada yapılanların karşılıklarına kavuşulacaktır. (Tam İlmihâl s. 680 - 681) | |
Dini sualler için | Üye olmak için Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo Mail grubu sayfası: Google | Yahoo | |
21 Ocak 2016 Perşembe
* Sevap ve azap
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder