13 Ocak 2016 Çarşamba

* Dua, uyanık kalb ile yapılır

15 Ocak 2016, Cuma

Dua, uyanık kalb ile yapılır

 

 

Sual: Dua etmek için belli şeyleri ezberleyip yapmak uygun mudur? Dua sessiz mi yapılmalı ve dua etme şartları nasıldır?

Cevap: Hadis-i şerifte, (Beş vakit farz namazdan sonra yapılan dua kabul olur) buyuruldu. Fakat dua, uyanık kalb ile ve sessiz yapılmalıdır. Duayı yalnız namazlardan sonra veya belli zamanlarda yapmak ve belli şeyleri ezberleyip, şiir okur gibi dua etmek mekruhtur. Namazdan sonra, dua bitince, elleri yüze sürmek sünnettir. Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" namaz içinde ve tavafta, yemekten sonra ve yatarken de dua ederdi. Bu dualarında kollarını kaldırmaz ve ellerini yüzüne sürmezdi. Duanın ve her zikrin sessiz olması efdaldir. Tarikatçıların yaptıkları gibi, raks etmek, dönmek, el çırpmak, def, dümbelek, ney, saz çalmak, sözbirliği ile haramdır). (Tam İlmihâl s. 218)

 

Ya'kûb bin Seyyid Alî "rahmetullahi teâlâ aleyh", (Şir'a-tül-islâm) şerhinde diyor ki, hadis-i şerifte, (Dua etmek, ibadettir) buyuruldu. Kabul olmazsa da, sevap hâsıl olur. Duanın kabul olması için şartlar vardır: Helâl yemelidir. Haram lokma yiyenin duası kırk gün kabul olmaz. Dua ihtiyacı gideren, saadete kavuşturan kapının anahtarıdır. Bu anahtarın dişleri, helâl lokmadır. Giydiği de yasak edilmiş olmayan, şüpheli olmayan mal olmalıdır. Dua ederken, kalb uyanık olmalı, kabul edileceğine inanmalıdır. Söylediğinden haberi olmayan gâfilin duası kabul olmaz. Duadan evvel tövbe ve istiğfar etmelidir. Duanın kabulü için acele etmemelidir. Duaya devam etmeli, usanmamalıdır. Allahü teâlâ, dua etmeği ve dua edeni sever. Kabul ettiği hâlde, istenileni vermeği geciktirerek, duanın ve sevabının çok olmasını ister. duayı, hiç olmazsa, yedi kere tekrar etmelidir. Rahat ve huzur zamanlarında çok dua edenin, dert ve belâ zamanlarındaki duaları çabuk kabul olur. Duadan evvel, Allahü teâlâya hamd ve Resûlullaha salât ve selâm söylemelidir. Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" duaya başlarken, (Sübhâne Rabbiyel aliyyil a'lel-Vehhâb) derdi. Evvelâ, günahlarına tövbe etmeli, sonra bütün Müminlerin sıhhat ve selâmetleri için dua etmeli ve her dileğini söyleyip, vermesini cân ve gönülden istemelidir. Akla ve dine uymayan şey istememeli, meselâ, Cennetin sağ tarafında beyaz bir köşk ver dememelidir. Kalbine gelen hayırlı şeyi istemeli, söylediğinin manasını öğrenmelidir. Dua, bir temenni olmamalı, istediği şeye kavuşturacak sebeplere yapışmalıdır. Meselâ, önce taat ve ibâdâta sarılmalı, sonra Allahın rızasına kavuşmak için dua etmelidir. Taatler, ibadetler, rızanın, muhabbetin sebepleridir. Sebeplere yapışmadan yapılan dua kabul olmaz. Buna dua denmez. Faydasız temenni denir. Ümit edilmeyen şeyi istemeğe temenni denir. Ümit edilen şeyi istemeğe recâ denir. İstenilen şeyin sebeplerine kavuşturmasını dilemelidir. Hadis-i şerifte, (Çalışmadan dua eden, silâhsız harbe giden gibidir) buyuruldu. Abdest alıp, diz üstüne, kıbleye karşı oturup, elleri göğüs hizasında ileri uzatıp, avuçları [semaya karşı] açıp, Peygamberlere ve Evliyâya tevessül ederek, Onların hatırları ve hürmetleri için istemeli, sonunda (Âmin) demelidir. Her şeyden önce, af ve mağfiret ve âfiyet için dua etmelidir. Bunların hepsini ihtiva eden çok kıymetli dua, (Allahümme rabbenâ âti-nâ fiddünyâ haseneten ve fil-âhıreti haseneten ve kı-nâ azâbennâr)dır. Kendisi, ehli ve evlâdı için zararlı dua yapmamalı, [meselâ (Yâ Rabbî! Canımı al) dememelidir]. Kabul olursa, pişmanlık fayda vermez. (Tam İlmihâl s. 1036)

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

0 yorum: