15 Aralık 2015 Salı

* Hazret-i Mevlânâ, ney çalmadı, dönmedi (Osman Ünlü'nün 17.12.2015 tarihli yazısı)

17 Aralık 2015, Perşembe

Hazret-i Mevlânâ, ney çalmadı, dönmedi

 

 

Sual: Mevlânâ hazretleri ney çalmış mıdır, ellerini açıp dönmüş müdür, eğer ney çalmadı ve dönmediyse, bu yapılanlar nedir?

Cevap: Mevlânâ Celâleddîn Rûmî hazretleri, evliyanın büyüklerindendir. Babası Bahâeddîn-i Veled hazretleri büyük âlim ve veli idi. Nefehât kitabında; "Beş yaşında iken kiramen katibin meleklerini, evliyanın ruhlarını görürdü" denmektedir. Divanında otuzbin, Mesnevisinde kırkyedibin beyit vardır.

Allahü teâlânın aşkı ile dolmuş, evliyânın büyüklerinden olan, Celâleddîn-i Rûmî hazretleri, ney ve başka hiçbir çalgı çalmadı, raks etmedi. Dünyaya nur saçan Mesnevîsine, her memlekette, birçok dillerde şerhler, açıklamalar yapılmıştır. Bunlardan en kıymetlisi, Mevlânâ Câmî'nin kitabıdır ki bu kitapta deniyor ki:

"Mesnevînin birinci beytinde, 'Dinle neyden, nasıl anlatıyor ayrılıklardan şikâyet ediyor' deniyor. Ney, İslam dininde yetişen kâmil insan demektir. Bunlar, kendilerini ve her şeyi unutmuş, her an, Allahü teâlânın rızasını aramaktadır. Ney, Farsçada 'yok' demektir. Bunlar da, kendi varlıklarından yok olmuştur. Ney denilen çalgı, içi boş bir çubuk olup, bundan çıkan her ses, onu çalan kimseden hâsıl olmaktadır. O büyükler de, kendi varlıklarından boşalıp, kendilerinde, Allahü teâlânın ahlakı zahir olmaktadır. Neyin üçüncü manası, kamış kalem demektir ki, bundan da, insan-ı kâmil kastedilmektedir. Kalemin hareketi ve yazması kendinden olmadığı gibi, kâmil insanın hareketleri ve sözleri de, hep Allahü teâlâdandır."

İkinci Abdülhamîd Han zamanında Ankara Valisi olan Âbidîn Paşa, Mesnevî şerhinde, neyin, insan-ı kamil olduğunu, dokuz türlü ispat etmektedir.

Sonraları, bazı cahiller, neyi, çalgı sanarak, ney, dümbelek gibi, şeyler çalmaya, dans etmeye başladılar. Oyun aletleri, o tasavvuf üstadının türbesine konuldu. Celâleddîn-i Rûmî hazretleri, yüksek sesle zikir bile yapmazdı. Nitekim Mesnevîsinde:

"Pes zi cân kün, vasl-ı cânânrâ taleb, bî leb-ü bî gâm mîgû, nâm-ı Rab!" buyuruyor ki; "O halde, sevgiliye kavuşmayı, can-u gönülden iste. Dudağını ve damağını oynatmadan, Rabbin ismini kalbinden söyle!" demektir.

Sonradan gelen din cahilleri, ney, saz, def gibi çalgılar çalarak, gazel okuyup dönerek, dans ederek, nefslerini zevklendirmişlerdir. Bu günahlara ibadet adını verebilmek, kendilerini din adamı tanıtabilmek için, Mevlânâ da böyle çalar ve oynardı. Biz mevlevîyiz, onun yolunda gidiyoruz diyerek, yalan söylemişlerdir.

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

0 yorum: