31 Aralık 2015 Perşembe

* Ölünün kırkıncı günü (Osman Ünlü'nün 02.01.2016 tarihli yazısı)

02 Ocak 2016, Cumartesi

Ölünün kırkıncı günü

 

 

Sual: Ölenin arkasından dua etmek, sadaka vermek, hayır yapmak için, kırkıncı, elliüçüncü gibi belli günleri, geceleri beklemek doğru mudur, dinimizde böyle bir şey var mıdır?

Cevap: Ölünün kırkıncı gün burnu düşmesi, elliüçüncü gecesi çürümeye başlaması ve bu gecelerde mevlit okutmalı gibi sözler doğru değildir. Bunlar, Ahmet isminde bir türbedarın rüyada gördüm diyerek uydurup söylediği şeylerdir. Meyyite yapılan her hizmet ibadettir. İbadetler, yalnız âyet-i kerime, hadis-i şerifler ve müctehidlerin sözü ile belli olur. Şunun, bunun emri ile, rüya ile ibadetler değiştirilemez. İbadetleri değiştirmek, bozmak isteyenlerin imanı gider. Ölülere Kur'an-ı kerim okumak, sadaka vermek, dua etmek gibi yardımları yapmak için, elliüçüncü gecesini beklememeli, birinci günü yaparak, imdadına bir an önce yetişmelidir. Bu yardımları, yedinci, kırkıncı, elliüçüncü gecelere bırakmak, boğulmak üzere olan birine, biraz bekle yardıma birkaç gün sonra geleceğim demeye benzer. Muhammed Ma'sûm hazretleri Mektûbât kitabında buyuruyor ki:

"Âdet, riya, gösteriş olarak değil de, Allah rızası için, fakirlere yemek, sadaka verip, sevaplarını meyyitin ruhuna göndermek, iyi olur ve büyük ibadet olur. Fakat, bunun belli gün veya gecede yapılması için güvenilir bir haber yoktur, yani aslı yoktur."

Hıristiyanlar, ölülerine, kırkıncı gün mezarlıkta ayin yapmakta ve bunun âdetleri olduğunu söylemektedirler. Ölüler için sadaka, mevlit gibi hayratın belli günlerde yapılmasının Müslümanlara Hristiyanlardan geçmiş olduğu anlaşılmaktadır.

***

Sual: Cenaze namazı kılındıktan sonra, tabutun başında dua etmek, konuşma yapmak, dinimizce uygun mudur?

Cevap: Cenaze namazı kılındıktan sonra tabutun yanında dua etmek caiz değildir. Zübde-tül-makâmât'ta diyor ki:

"İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin cenaze namazı kılındıktan sonra, durup dua yapılmadı. Hemen mezarlığa götürüldü. Cenaze namazından sonra, ayakta dua etmenin mekruh olduğu, fıkıh kitaplarında yazılıdır. Bazı imamlar yapıyorlar ise de, sünnete uygun değildir." Cenaze namazı kılındıktan sonra dua etmenin, konuşma yapmanın caiz olmadığı Bezzâziyye fetvasında da yazılıdır.

***

Sual: Büyük olan oğlan ve kız çocukları öldüğünde, kefenleri, aynen büyükler gibi mi olur?

Cevap: Büyük oğlan, adam gibi kefenlenir. Büyük kız, kadın gibi kefenlenir. Küçük oğlan bir, küçük kız, iki parça kefene sarılır. Ölü doğan çocuk, düşük ve insan uzvu mesela kolu kefenlenmez, bir beze sarılıp gömülür.

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

* Dualardan sonra Fâtiha okumak

02 Ocak 2016, Cumartesi

Dualardan sonra Fâtiha okumak

 

 

Sual: Namazlardan ve dualardan sonra Fâtiha sûresini okumak bid'at mıdır?

Cevap: Namazlardan ve dualardan sonra Fâtiha sûresini okumak bid'at mıdır, değil midir? Bunun cevabını Hâdimî "rahmetullahi teâlâ aleyh" (Berîka) kitabının yüzotuzyedinci sahifesinde uzun yazıyor. Kısaca bildirelim: Bid'at diyenler ve değildir diyenler oldu. Çoğuna göre, dua okuması bildirilen yerlerde, Fâtiha okumak daha iyidir. Namazlardan sonra dua edilmesi de, hadîs-i şeriflerde bildirilmiştir. (Bid'at), İslamiyetin sâhibinin izni olmadan yapılan ibadetlerdir. Fâtiha sûresi duaların en iyisini bildirmek için nazil oldu. Bunun namazlardan ve dualardan sonra okunmasına bid'at diyen az değildir. Herkesin birlikte yüksek sesle okumaları yasaktır. İmam, fâtiha dediği zaman, herkesin sessizce okumaları iyi olur. Çünkü, duaların sonunda hamd etmek müstehabtır. Hamd etmenin en iyisi de, Fâtiha okumaktır. Farzla sünnet arasında okumak ve isteklerine kavuşmak için okumak mekruhtur. (Fâideli Bilgiler s. 439)

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

30 Aralık 2015 Çarşamba

* Boğularak, yanarak ölenler şehittir (Osman Ünlü'nün 01.01.2016 tarihli yazısı)

01 Ocak 2016, Cuma

Boğularak, yanarak ölenler şehittir

 

 

Sual: Suda boğularak veya yangında yanarak ölenler, eğer imanları varsa şehit olarak mı ölürler?

Cevap: Boğularak, yanarak, garip, kimsesiz olarak, duvar ve enkaz altında kalarak ölenler, ishalden, bulaşıcı hastalıklardan, lohusalıkta, sara hastalığında, cuma gecesinde ve gününde, din bilgilerini öğrenmekte, öğretmekte ve yaymakta iken ölenler, âşık olup, aşkını, iffetini, namusunu saklarken ölenler, zulüm ile hapsolunup ölenler, Allah rızası için müezzinlik yaparken, İslamiyete uygun ticaret yaparken, çoluk çocuğuna din bilgisi öğretirken ve ibadet yapmaları için çalışırken vefat edenler, her gün yirmibeş kere "Allahümme bârik lî filmevt ve fî-mâ ba'd-el-mevt" okuyanlar, duhâ, kuşluk namazı kılanlar, her ay üç gün oruç tutanlar, yolculukta da vitir namazını terk etmeyenler, ölüm hastalığında, kırk kerre "Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü min-ez-zâlimîn" okuyanlar, her gece Yasîn okuyanlar, abdestli olarak yatanlar, devamlı olarak dinini korumak için dünyalık verenler, gıda maddeleri getirip ucuza satanlar, soğukta gusül abdesti alınca hastalanıp ölenler, her sabah veya akşam devamlı olarak üç kere "E'ûzü billâhissemî'il'alîmi mineş-şeytânirracîm" ile Haşr suresinin sonunu okuyanlar ahiret şehidi olurlar.

***

Sual: Allahü teâlânın gönderdiği bütün peygamberler, günah işlemekten korunmuşlar mıdır ve bedenî kusurlar kendilerinde bulunmaz mı?

Cevap: Peygamberler, insanları, Allahü teâlânın beğendiği yola kavuşturmak, doğru yolu göstermek için gönderilmişlerdir. Resûl demek, yaratılışı, huyu, ilmi, aklı, zamanında bulunan bütün insanlardan üstün, kıymetli, muhterem bir zat demektir. Hiçbir kötü huyu, beğenilmeyecek hâli yoktur. Peygamberlerde ismet sıfatı vardır ki, Peygamber olduğu bildirilmeden önce ve bildirildikten sonra, küçük ve büyük hiçbir günah işlemezler. Peygamber olduğu bildirildikten sonra, Peygamber olduğu yayılıncaya, anlaşılıncaya kadar, körlük, sağırlık ve benzerleri ayıp ve kusurları da olmaz. Her Peygamberde yedi sıfatın bulunduğuna inanmak lazımdır ki bunlar; Emânet, sıdk, tebliğ, adâlet, ismet, fetânet ve emnül-azl'dır ki Peygamberlikten azledilmezler. Fetânet, çok akıllı, çok anlayışlı demektir.

***

Sual: Herhangi bir sebeple mezar açıldığında, mezardaki cenazeyi tekrar kefenlemek gerekir mi?

Cevap: Mezardan çıkarılmış, çıplak görülen bir ölü, kokmamış ise, sünnet üzere kefenlenip gömülür. Kokmuş ise, bir beze sarılıp gömülür.

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

29 Aralık 2015 Salı

* Noel gecesini kutlamak (Osman Ünlü'nün 31.12.2015 tarihli yazısı)

31 Aralık 2015, Perşembe

Noel gecesini kutlamak

 

 

Sual: Hıristiyanların ve diğer gayr-i müslimlerin, kutsal kabul ettikleri gün ve geceleri Müslümanların kutlamalarında mahzur var mıdır?

Cevap: İslamiyette, güneş yılının ayları içinde sayılı bir mübarek gün, bir gece yoktur. Nevruz, Noel gecesi, Müslümanlıkta değil, Müslüman olmayanlar arasında değerli sayılır. Dürr-ül-muhtârda deniyor ki:

"Nevruz ve Mihrican günleri şerefine bir şey vermek caiz değildir. Bu günlerin isimlerini söyleyerek veya niyet ederek bir şey hediye etmek haramdır. Eğer bu günlere kıymet vererek yaparsa, kâfir olur. Çünkü bu günlere müşrikler kıymet vermektedir. Ebül Hafs-ı kebîr diyor ki: Bir kimse Allahü teâlâya elli sene ibadet etse, sonra bir müşrike, Nevruz günü şerefine yumurta hediye etse, kâfir olur. Yapmış olduğu ibadetlerin sevapları yok olur. Eğer bir Müslümana hediye eder ve bu güne değer vermezse, âdete uyarak verirse, kâfir olmaz. Fakat, tehlikeden kurtulmak için bir gün önceden veya sonradan vermek iyi olur. Başka bir gün almadığı bir şeyi, o gün satın alırsa, o güne değer vermiş ise kâfir olur. Değer vermeyip, yalnız yemek içmek niyet etmiş ise, kâfir olmaz."

İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:

"Kâfirlerin âdetlerini, kâfirlik alâmetlerini yapıyorlar. Bilhassa, çiçek hastalığı zamanında, bu bela, iyilerinde de, fenalarında da görülüyor. Bu şirkten kurtulabilen ve kâfirlik alametlerinden birini yapmayan kadın, çok azdır. Hinduların bayram günlerine, ateşe tapınanların Nevruz günlerine, Hristiyanların Noel gecelerine ve diğer paskalyalarına hürmet etmek, o zamanlarda, onların âdetlerini, onlar gibi yapmak, şirk olur, küfre sebep olur. Kâfirlerin bayramlarında, Müslümanların cahilleri ve hele kadınlar, kâfirlerin yaptıklarını yapıyor ve bu günleri, Müslüman bayramı zannediyor ve kâfirler gibi, birbirlerine hediye gönderiyorlar. Eşyalarını, sofralarını kâfirlerin yaptığı gibi, süslüyorlar. O geceleri, başka gecelerden ayırt ediyorlar. Bunlar hep şirktir, kâfirliktir. Sûre-i Yûsuf'taki âyet-i kerimede meâlen; (Biz, Allahü teâlânın varlığına, birliğine, her şeyi yaratan O olduğuna inandık, Müslüman olduk diyenlerin çoğu, başkalarına ibadet ve itaat ederek ve daha birçok hareketleri ve sözleri ile, müşrik oluyorlar) buyuruldu."

Büyük Kostantin putperest iken, Hristiyanlığı kabul etmiş ve putperestlikten de birçok şeyi Hristiyanlığa sokturmuştur. Noel gecesinin yılbaşı olmasını da kabul ettirmiş, böylece yeni bir Hristiyanlık dini kurulmuştur.

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

* Âdetlerde değişiklik yapmak

31 Aralık 2015, Perşembe

Âdetlerde değişiklik yapmak

 

 

Sual: Âdetlerde değişiklik yapmak, bid'at sayılır mı?

Cevap: Resûlullahın ibadet olarak yaptığı ve ara sıra bıraktığı şeylere (Sünnet-i hüdâ) veya (Müekked sünnet) denir. Bunları ara sıra yapmayanlara azap bildirilmedi. Hiç terk etmediği ve terk edenlere azap yapılacağını bildirdiklerine (Vâcib) denir. Ara sıra yaptığı ibadetlere (Müekked olmayan sünnet) veya (Müstehab) denir. Âdet olarak yaptıklarına (Sünnet-i zevâid) veya (Edeb) denir. İyi şeylere sağdan, fena şeylere soldan başlamak ve sağ, sol elleri kullanmak edebdir.

Âdetlerde değişiklik yapmak, bid'at değildir. Vera' sahiplerinin yapmaması iyi olur. Hadîs-i şerifte, (Benim sünnetime ve benden sonra, hulefâ-i râşidînin sünnetlerine sarılınız!) buyuruldu. Sünnet sözü, yalnız olarak söylenildiği zaman, İslamiyetin bildirdiği her şey demektir. Bu dinin sahibi olan Resûl "aleyhisselâm", âdetlerde bir şey bildirmedi. Çünkü Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem", insanlara dinlerini bildirmek için geldi. Dünyada muhtaç oldukları şeylerin yapılmasını öğretmek için gelmedi. Hadîs-i şerifte, (Dünya işlerinizi yapmasını siz daha iyi bilirsiniz!) buyuruldu. Dünyanıza faydalı olan şeyleri bulup yapmanız için benim bildirmeme lüzum yoktur demektir. Dini vazifelerinizi, ibadetlerinizi bilemezsiniz. Onları benden öğreniniz demektir. Bunun için âdetler, İslamiyetin dışında kalmaktadır. İslamiyetin dışında olan şeylerde yapılan değişiklikler bid'at olmaz.

Minare, mektep, kitap gibi sonradan yapılmış olan şeyler bid'at yani dinde reform değildir. Bunlar dine yardımcı şeylerdir. İslamiyet bunlara izin vermiş, hatta emir etmiştir. Böyle şeylere (Sünnet-i hasene) denir. İslamiyetin yasak ettiği şeyleri meydana çıkarmağa (Sünnet-i seyyie) denir. Bid'atler, yani dinde reformlar, sünnet-i seyyiedir. Sünnet-i hasene yani dine yardımcı şeylerin (Sadr-ı evvel)de yani Eshâb-ı kirâmın "rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma'în" ve tâbi'în-i izâmın "rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma'în" zamanlarında yapılmaması, onların bu faydalı şeylere ihtiyaçları olmadığı içindi. Onlar, kâfirlerle cihâd ediyor, İslamiyeti dünyaya yayıyorlardı. Onların zamanlarında bid'at sahipleri çıkmamış veya çoğalmamıştı. Kıyamete kadar (sünnet-i hasene) meydana çıkarmak câizdir ve sevaptır. (Fâideli Bilgiler s. 436)

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

28 Aralık 2015 Pazartesi

* Kur’ân-ı kerimde ve hadîs-i şeriflerde açık bildirilmiş şeylerde ictihâd yapılmaz

30 Aralık 2015, Çarşamba

Kur'ân-ı kerimde ve hadîs-i şeriflerde açık bildirilmiş şeylerde ictihâd yapılmaz

 

 

Sual: Ehl-i sünnet âlimlerinin ictihâdları neden bi'ad değildir?

Cevap: Ehl-i sünnet âlimlerinin ibadetlerde, ictihâd ile buldukları bilgiler bid'at değildir. Bu bilgileri bulurken yanılmaları suç olmaz. Dört mezhebin imamları, bu bilgileri, İslamiyetin sahibinin izni ile, İslamiyetin bildirdiği delillerden, senetlerden çıkarmışlardır. Bu bilgiler, İslamiyeti değiştirmiş değil, İslamiyete yardımcı olmuşlardır. Kur'ân-ı kerimde ve hadîs-i şeriflerde açık bildirilmiş şeylerde ictihâd yapılmaz. Bunlar, olduğu gibi kabul edilir. Açık bildirilmemiş bir işi gösteren delili ararken yanılmak suç olmaz. Fakat bu delil yani doğru yol açık olup da, müctehid bu delili bulmakta yanılarak veya bir delilden çıkarılmayıp, akla uyarak yapılan ibadetler, bid'at olur, sapıklık olur. Böyle reformlar, bir müekked sünnetin ortadan kalkmasına sebep olursa, günahı daha çok olur. (Fâideli Bilgiler s. 435)

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com