01 Şubat 2012, Çarşamba | ||||
İki niyetli namaz | ||||
Sual: İbni Abidin'in, (Redd-ül muhtar) kitabının Cuma namazı bahsinde, (Cuma namazı sahih olursa, kılınan zuhr-i âhire niyet etmek, cumanın dört rekât sünneti yerine geçer. Çünkü güvenilen kavle göre, sünnetleri kılarken, sünnet diye niyet etmek şart değildir) deniyor. Burada, zuhr-i âhir kılınınca, sünnet diye niyet edilmese de, cumanın son sünneti kılınmış oluyor. Buradan zuhr-i âhir yani son öğle namazının farzını kılarken, vaktin son sünnetine de niyet edilebileceği, niyet edilmese de, sünnetin kılınmış olacağı anlaşılmıyor mu? CEVAP Elbette öyledir. Büyük âlim İbni Abidin hazretleri yine buyuruyor ki: (Camiye girince, iki rekât namaz kılmak sünnettir. Buna Tehıyyetül-mescid denir. Camiye girince, farz, sünnet, kaza gibi herhangi bir namaz kılmak, tehıyyetül-mescid yerine geçer. Bunlara, ayrıca tehıyyetül-mescid diye, niyet etmek gerekmez. Ama vaktin farzıyla vaktin sünnetine birlikte niyet etmek böyle değildir. İkisine birden niyet edilirse, yalnız farz namaz sahih olur. Bir mescide girince, herhangi bir namaz kılarken, ayrıca niyet etmeden, bunlarla Tehıyyetül-mescid namazı da kılınmış olur, fakat Tehıyyetül-mescid namazına da niyet edilirse, niyet sevabı da hâsıl olur.) Seyyid Abdülhakim Arvasî hazretleri de, (Sünnet namaz demek, farzdan başka kılınan namaz demektir. Farzdan önce veya sonra olan sünnet yerine kaza kılan, bu kaza namazıyla, sünnet namazın tarifine uyduğu [farzdan başka bir namaz kılınmış olduğu] için, sünneti de kılmış olmaktadır) buyurdu. Görülüyor ki, sünnet yerine kaza kılınca, yani sünneti kılarken kazaya da niyet edince, hattâ niyet etmese de, sünnet terk edilmiş olmuyor. (İslam Ahlakı) Sünnetleri önceden adayıp, adak olarak kılmanın daha iyi olduğu (Halebi)de ve (Tahtavi)nin (Merakıl-felah) haşiyesinde, (Nafile namazlar) bahsinin sonunda yazılıdır. Böylece, öğle sünnetini kılmadan önce, (Dört rekât namaz kılmak nezrim olsun) dese, sonra adak namazı olarak niyet edip kılsa, hem vacib sevabı kazanır, hem de öğle namazının sünnetini kılmış olur. Kulun, kendine vacib ettiği namazı kılmasıyla, sünnet terk edilmiş olmayınca, Allahü teâlânın farz ettiği kaza namazı kılınınca, sünnet elbette terk edilmiş olmaz. Hem kaza, hem de sünnet kılınmış olur. (S. Ebediyye) Redd-ül-muhtar, Dürr-ül-münteka, Merakıl-felah şerhinde ve Cevhere'de diyor ki: (Beş vakit namazı terk etmek, yani özürsüz kılmamak, büyük günahtır. Hastalıkla veya başka özürle fevt etmek [kaçırmak] günah değildir.) Bunun için, sabah sünnetinden başka namazların sünnetleri yerine de, terk edilmiş namazları kaza etmelidir. Böyle kaza kılınınca, nafile sevabı da hâsıl olduğu, Cevhere, Fütuh-ul-gayb, Nevadir-i-fıkhiyye ve Eşbah kitaplarında yazılıdır. (Hak Sözün Vesikaları) Kâmil evliya Zâhirde muhtaç görünür hizmete, Bâtınıysa, imdat eder herkese. Zâhirine bakan aldanır elbet, Özünü görene ulaşır himmet. Hak teâlâ, dostlarını gizledi, Bâtını zâhirle mestur eyledi. Zâhiri, İslam'ın bir aynasıdır, Bâtını da, Hakk'ın nazargâhıdır. Âşığa, dertlerin verdiği sefa, Nimetlerde bile, bulunmaz asla. Bunlara inanmaz, gaflette olan, Hâlbuki hepsini bildirdi Kur'an. Veli sohbetinde bulunsa kişi, Kalb gözü açılır, nur dolar içi. Nefsin arzuları, hoş gelmez olur, Bu sırrın perdesi, hemen çözülür. İslamiyet'e uy, bir veli ara! Onu sevmek de, yetişir sana. Bu iki nimete, ermiş olanlar, Kâmil evliyadan, feyiz alırlar. Resulün kalbinden fışkıran nurlar, Muhabbet yolundan bunlara akar. Abdülhakîm Arvâsî, bir velîdir, Sözleri, işleri, buna delildir. Seyyid Fehim, ona verdi icazet, Her hâlinde, görünürdü keramet. Ârifi tanımak zor olur sanma! Her işi uygundur Resulullah'a. Sözü, işi, Peygambere uymayan, Her ne derse desin, uzak dur ondan! Ameller, yapılan işler demektir, Amellerle iman, İslamiyet'tir. İman inanmaktır, amel de yapmak, İkisi iledir Müslüman olmak. İnananlar yetmiş üç fırka oldu, Yalnız, Ehl-i sünnet hak yolu buldu. | ||||
Bugünkü ilahi: | ||||
Dini sualler için | Üye olmak için Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo Mail grubu sayfası: Google | Yahoo www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net | ||||
31 Ocak 2012 Salı
* İki niyetli namaz
Feyyaz BiliÅim Bilgilendirme Maili
| |||||||||||||
| |||||||||||||
| |||||||||||||
| |||||||||||||
| |||||||||||||
| |||||||||||||
30 Ocak 2012 Pazartesi
* Keramet ve istidrac (Mehmet Ali Demirbaş'ın 01.02.2012 tarihli yazısı)
01 Şubat 2012, Çarşamba | |
Keramet ve istidrac | |
Sual: Olağanüstü hâlleri görülen her kimseye, mesela, deniz üstünde yürüyen bir şeyhe keramet sahibi denir mi? CEVAP Olağanüstü hâller bazılarında görülebilir. Deniz üstünde yürüyen kişi, eğer peygamberse, bu hâline mucize, evliya ise keramet, fâsık veya bid'at ehliyse istidrac, kâfirse sihir denir. Demek ki, her olağanüstü hâli görülen kimseye keramet sahibi demek yanlış olur. Çok kimse, istidraçla kerameti ayıramadığı için sapıkların kurbanı oluyor. Tarikat şeyhi denilen kimse, Ehl-i sünnet değilse, denizde yürüse, havada uçsa, ağzına ateş alsa, böyle hâller, istidrac veya sihirdir. Onun için uçan herkesi evliya sanmamalı. Ehl-i sünnet olup olmadığına, dinimizi, fıkıh bilgilerini, helâli haramı bilip bilmediğine bakmalı. Bundan dolayı, ilk önce, Ehl-i sünnet itikadını ve ilmihâl bilgilerini iyi öğrenmeli. Bunları bilen kimse, bid'at ehli şeyhlerin tuzağına düşmekten kurtulur. Günahlar unutturulur Sual: Tevbe ettiğimiz bir günah, ahirette yine karşımıza çıkar mı? CEVAP Hayır, tevbe eden hiç günah işlememiş gibi olur. Bir hadis-i şerif meali şöyledir: (Allahü teâlâ, tevbe edenin günahlarını, yazıcı meleklerine unutturduğu gibi, kulun kendi organlarına ve dünyada bunu bilenlere de unutturur. O kimse, Allahü teâlâya kavuşunca, artık silinmiş günahından dolayı aleyhine şahitlik edecek kimse kalmaz.) [İ. Asakir] Yaşlılarda halvet Sual: Yaşlı erkekle yaşlı kadının, beraber yolculuğa çıkmaları ve yalnız bir odada kalmaları günah olur mu? CEVAP Yabancı kadınla, bir yerde yalnız kalmaya halvet denir ki, haramdır. Fakat ihtiyar kadınla müsafeha etmek ve yalnız kalmak caiz olur. (S. Ebediyye) Çok ihtiyar kadınla, ihtiyar erkek sefere çıkabilir ve yalnız kalabilir. (Eşbah) Eşarba mesh etmek Sual: Kadın olarak, dışarıda abdest alırken, saçımızın görünmemesi için, eşarbın üstüne mesh etmek caiz olur mu? CEVAP Hayır, caiz olmaz. Hanefi'de başın tamamını mesh etmek sünnet, dörtte birini mesh etmekse farzdır. Bunun için, eşarbı çözmeden, saçlar görünmeden dörtte birini mesh etmek gerekir. Mesela başın arka kısmı da mesh edilebilir. Maliki'yi taklit edenin başının tamamını mesh etmesi farzdır. | |
Dini sualler için | Üye olmak için Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo Mail grubu sayfası: Google | Yahoo www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net |
* Ötanazi
31 Ocak 2012, Salı | ||||
Ötanazi | ||||
Sual: Ötenazi caiz midir? CEVAP Fransızcası euthanasie'dir. Ötenazi değil, doğrusu ötanazidir. Kelime olarak ölme hakkı demektir. Tedavisi mümkün olmadığı söylenen hastalıklarda, ilaç verip uyutarak veya başka şekilde, insanı veya hayvanı öldürmek demektir. Batılılar buna, acı çektirmeden öldürme diyorlar. Ölüm acısının dehşetini bilmedikleri için böyle yanlışlıklar yapıyorlar. Ölüm acısı, dünya acılarının hepsinden daha acıdır. Bir kâfir, uyku hapı içerek veya narkozla her tarafı uyuşturulduktan sonra da ölse, çok şiddetli olan ölüm acısını duyar. Peygamber efendimiz buyuruyor ki: (Allahü teâlâya yemin ederim ki, ölüm meleğini görmek, bin kılıç darbesinden daha şiddetlidir.) [Ebu Nuaym] Ölüm acısından bir damla, dağ üzerine konsa, dağ tamamen erirdi. Şerh-i Hutab'da da böyle bildiriliyor. (Şir'a şerhi) Avrupalılar, acı çekmeyeceğini zannederek, hayvanların başına tokmak vurup bayıltarak öldürüyorlarmış. Bu iş, hayvanlara eziyettir, haramdır. Hâlbuki boğazından Besmeleyle kesilince, hayvanlar acı duymaz. Şehidler ve mümin olanlar da, ölüm acısını duymazlar. Acıyı duyurmayan Allah'tır. Dinin emrine uygun kesilen hayvan acı duymaz. Peygamber efendimiz, (Abdestli olarak ölen, ölüm acısı çekmez, çünkü abdest, imanlı olmanın alametidir) buyuruyor. Salih mümin, kurşun yağmuruna tutulsa, bu acıyı duymaz. Bir hadis-i şerifte, (Şehid, ölürken acı duymaz) buyuruluyor. (Beyheki) Yusuf aleyhisselamın güzelliği karşısında, kadınlar ellerini kestikleri hâlde, bunun acısını duymadıkları gibi, mümin de, ölürken rahmet meleklerini ve Cennetteki makamını görüp, kalbi oradaki nimetlerle meşgulken ölüm acısını duymaz. (Şir'a şerhi) Acı ve sıkıntı sebebiyle ölümü istemek caiz değildir. Bir hadis-i şerif meali: (Sıkıntılardan dolayı ölümü istemeyin! Dayanamayan, "Ya Rabbi, hakkımda yaşamak hayırlı ise, yaşamayı, ölmek hayırlı ise, ölümü nasip et!" desin!) [Buhari] Ötanazi, hastanın kendi rızasıyla olursa intihar olur. İntihar ise, büyük günahtır. İntihar bir kurtuluş değil, acı azaplara kendini atmaktır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir: (Bir şeyle canına kıyana, Cehennemde onunla azap edilir.) [Buhari] Kur'an-ı kerimde de mealen, (Kendinizi öldürmeyiniz!) buyuruldu. (Nisa 29) Hastanın rızasıyla değil de, yakınlarının izniyle veya doktorun takdiriyle, acı çekmesin diye hasta öldürülürse, bu da cinayet olur. Cinayet de, yani insan öldürmek de, intihar gibi büyük günahtır. İki hadis-i şerif meali şöyledir: (Allah'a şirk koşmak, ana babaya asi olmak, adam öldürmek ve yalan yere yemin etmek büyük günahtır.) [Buhari] (Doğuda bir adam öldürülür de, batıda olan buna razı olursa, onu öldürme günahına ortak olur.) [İ. Gazali] Üç âyet-i kerime meali de şöyledir: (Bir mümini kasten öldürenin cezası, içinde ebediyen kalacağı Cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lanetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.) [Nisa 93] (Âdem peygamberin oğlu Kabil, kardeşi Habil'e "Seni öldüreceğim" dediği zaman, Habil, "Sen beni öldürmek için elini uzatsan da, ben seni öldürmek için elimi sana uzatmam, ben, âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım" dedi.) [Maide 27, 28] (Geçim endişesiyle, çocuklarınızı öldürmeniz, çok büyük günahtır.) [İsra 31] Bu vesikalardan anlaşıldığına göre, ötanazi, intihar veya cinayettir, İslâmiyet'e aykırıdır. Hayvanları, tokmakla veya şokla bayıltarak öldürmek de hayvanlara eziyettir. İslâmiyet'in emrine uyan, dünyada da, âhirette de rahat eder. Namaz Önemli bir öğüttür bir Müslümana, Müminin miracı, namazdır namaz. Âhirette yoldaş olacak sana, Kalblerin ilâcı, namazdır namaz. Gazâ meydanları, bak ne söylüyor: (Allah için cihad, nimettir) diyor, Tekbir sesleriyle, yer gök inliyor, Göğe çıkarıcı, namazdır namaz. İslâm'ın şartıdır, Hakk'ın emridir, Kılan, kötülükten, daim beridir, Fani dünya, tohum ekme yeridir, Başımızın tacı, namazdır namaz. Kötülükler, kalbden derhal silinir, Kul olmanın zevki, iyi bilinir, Mahşer yerine ak yüzle gelinir, Kılana duacı, namazdır namaz. Yükselen ecdadım, namazla erdi, (Namazsız bir mümin olur mu?) derdi, Rıza-i Hak için, korkup titrerdi, Rızanın aracı, namazdır namaz. Hoca, namaz yoksa, yapılan boştur, İster füzelerle, Merih'e koştur! Yaradan'ın emri, ne kadar hoştur, Ruhun gıdası, namazdır namaz. | ||||
Bugünkü ilahi: | ||||
Dini sualler için | Üye olmak için Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo Mail grubu sayfası: Google | Yahoo www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net | ||||
* Ölüleri yıkamak (Mehmet Ali Demirbaş'ın 31.01.2012 tarihli yazısı)
31 Ocak 2012, Salı | |
Ölüleri yıkamak | |
Sual: Ölüleri yıkamak, önceki dinlerde de var mıydı? CEVAP Evet, ölüleri yıkamak her dinde vardı. Bir hadis-i şerif meali şöyledir: (Âdem aleyhisselam vefat edince melekler Cennetten hanut ve kefen getirip su ve sedir yaprağıyla yıkadılar. Üçüncüsünde kâfur koydular. Üç parça kefenle kefenleyip namazını kıldılar. Lahd yapıp defnettiler. Sonra çocuklarına dönüp, "Ey Âdemoğulları, ölülerinize işte böyle yapın" dediler.) [Fetava-i Fıkhiyye] Çalgı bulunan yerde Sual: Çalgı aleti veya bilgisayar bulunan odada namaz kılmak caiz midir? CEVAP Din kitaplarımızda deniyor ki: Çalgı aleti bulunan odada namaz kılmak mekruh olur. (Tergib-üs-salat, Nisab-ül-ahbar) Çalgı da dinlenen ve bakması haram olan resimlere de bakılan cihazlar çalgı aleti gibidir. (S. Ebediyye) Şu halde, radyo, TV, bilgisayar, video gibi aletlerde çalgı çalınıyorsa veya bakması haram olan resimler, görüntüler bulunuyorsa çalgı aleti gibidir. Orada kılınan namaz mekruh olur. Bu aletlerle hiç çalgı çalınmıyorsa veya bakması haram olan resimler bulunmuyorsa, bu aletlerin bulunduğu odada namaz kılmak mekruh olmaz. Büyüklere hizmet Sual: Büyüklere hizmet edip onların rızalarını alanlar Cennete gider mi? CEVAP Evet, Allah'ın sevgili kulları olan büyük zatlara hizmet elbette daha çok sevabdır. Şu olay bunu gösteriyor: Bir Müslümanın hesabı görülüyor, günahları çok, sevapları az geliyor. Tam Cehenneme gönderilecekken, bir küçük torba sevap hanesine geliyor ve birden sevap tarafı ağır geliyor. Yalnız Müslüman merak ediyor, (Bu nedir, ben hangi iyiliği işledim ki böyle beni cennetlik yaptı?) diye meleklere soruyor. Torbayı açıp bakıyorlar ki, iki kürek toprak. Melekler de (Bu neyin nesi, biz de bilmiyoruz, Allahü teâlâya soralım) diyorlar ve arz ediyorlar. Allahü teâlâ buyurur ki: (O, benim veli bir kulum defnedilirken kabrine iki kürek toprak atmıştı. Benim sevgili kulumu seven, ona iyilik eden bir kulumu hiç Cehenneme sokar mıyım?) | |
Dini sualler için | Üye olmak için Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo Mail grubu sayfası: Google | Yahoo www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net |