6 Ağustos 2011 Cumartesi

* Resim yapmak

08 Ağustos 2011, Pazartesi

Resim yapmak

.

 

Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, resim hakkında özetle diyor ki:

Zaruretsiz canlı varlıkların resimlerini yapmayı dinimiz yasaklamıştır. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:

(Âhirette en şiddetli azaba müstahak olanlar şunlardır:

1- Bir peygamberin katili,

2- Bir peygamberin öldürdüğü,

3- Ana babasından birinin katili olanlar,

4- Canlı varlıkların suretini yapanlar,

5- İlminden faydalanılmayan âlimler.)

(Kıyamet gününde Cehennemden müthiş bir boyun uzar. Bu boyundaki başın her tarafa bakarak dehşet saçan iki gözü, gayet hassas iki kulağı ve söylediği yıldırım gibi kelimelerle dinleyenleri şaşkına çevirecek bir de konuşması vardır. Şöyle der: Ben şu üç sınıf insana azapla görevliyim: 1- İnatçı cebbarlar, 2- Şirke girenler, 3- Resim yapanlar.)

(Resim yapanların yeri Cehennemdir. Orada, resim yapanın her yaptığı resim için bir şahıs yaratılarak kendisine işkence eder.)

(Kıyamette canlı resmi yapanlara, "yaptığınız resme can verin" denir ve azaba maruz kalırlar.)

(Rahmet melekleri, köpek veya resim bulunan odaya girmezler.)

(Canlı resmini çizene, o resme can verinceye kadar azap edilir.)

Açıklama: Elbette bunun, yaptığı resme can vermesi asla mümkün olmaz, azabı da ebedî olması gerekir. Burada ebedî demek, uzun müddet demektir. [Cezasını çektikten sonra Cennete girer.]

(Kıyamette, en şiddetli azaba uğrayacak olan, Allah'ın yaratma sıfatını taklit edendir. Cenab-ı Hak buyurur ki: "Benim yaratmam gibi yaratmaya kalkışan kadar, zâlim, haddini bilmez kimse yoktur.")

Açıklama: (Hiçbir ressam, Cenab-ı Hakk'ın yaratıcılık sıfatını taklit maksadıyla resim yapmaz. Bu bakımdan bu hadis-i şerifin onlarla alâkası yoktur) denilemez. Çünkü hiçbir ressamın, Allahü teâlâ ile yaratmak yarışına kalkma ihtimali olmadığını Peygamberimiz de bilir. Ancak bu hareketi ne niyetle olursa olsun yaratmak gibi telâkki edilecek ve o derecede yaratmaya özenmiş sayılacaktır.

Ölü diri birinin resmine senelerce tapılsa, o resim bundan bir şey anlamaz. Suçluların resmini çizmek veya ileride suç işleyecekse resimlerini saklamak, zaruret olduğu için, (Zaruretler mahzurlu şeyleri mubah kılar) kaidesine göre, bunun günahı olmaz.

Tarihi şahsiyetlerin, yaptıkları üstün hizmetlerin hatırlanmasına vesile olacak resimlerin, heykellerin saygıyla anılması ve gelecek nesiller için teşvik örneği hâlinde bulunmasının faydalı olacağı iddiası doğru değildir. Dinimiz, bunları resim yönünden başka, faydasız ve boş masraf olmaları yönüyle de yasaklar. Çünkü heykellerin yerine, o gibi yüksek zatların adına nispet edilen bir takım hayrat ve iyilikler yapılsa, herkes faydalanır. Üstelik sevabından da işaret edilen kimseler istifade etmekle gerek hatırlatma ve gerek saygı vazifesini yerine getirme maksatları daha ciddî, daha iktisadî bir surette hâsıl olur. Sonra ölülerden, dirilerden kimseye zerre kadar faydası olmayan bu ruhsuz resimlerin, heykellerin, ibret alacak gözlere karşı hakikî bir faydası olmaz.

Hazret-i Ömer adına bir heykel dikilmemiş olması, onun şanlı icraatına zerre kadar bir eksiklik meydana getirmez. Resul-ü Ekrem efendimiz için bir heykel dikmek bir saygı değil, aksine son derece edepsizliktir. İsa aleyhisselamın duvarlara konan resimlerine esef duymamak mümkün değil.

Hazret-i Ömer'in zamanında fethedilen beldelerden Kisra Sarayında maddî kıymet ve güzelliği cihetiyle bugün milyonlara, belki milyarlara değişilebilen ziynetli bir halı ganimetler arasında ele geçirilmişti. Halife hazret-i Ömer'in emriyle o kıymetli halı, kesilip küçük parçalar hâline getirilerek gazilere verilmiştir. Bu olaya hayret edenler çıkabilir. Hâlbuki iyi düşünülünce Hazret-i Ömer'in bu meseledeki kararı yine kendisine yakışan büyüklükten ileri gelir. Çünkü yeni bir dine sahip olan bir milletin başına, daha çok kadınlara yaraşan bir masraf ve ziynet iptilâsını musallat etmemek için böyle yapılması lüzumluydu. Dünyayı hiçe sayan Hazreti Ömer'e göre böyle şeylerin hiç önemi yoktur. Eğer bu gibi fazla ihtişamın bir hükümdar için faydası olsaydı Kisra devletine faydası olur, onu yıkılmaktan korurdu.

Tabiat manzarası olan şahane tablolar bile, insanlığın doğrudan doğruya ihtiyaç duyduğu şeylerden sayılmaz. Ama bu gibi güzel tablolara, bazı servet sahipleri milyonlar vermekten çekinmez. Hâlbuki bu parayla birçok fakir sevindirilebilir.

Canlı varlıkların resmini yapmak ve bunları evlerde bulundurmaktaki yasağın hikmetini putperestliği önlemek olarak düşünenler vardır. (Bugün bu resimlere, heykellere tapacak kadar şaşkın yoktur. Yahut ben asla resme tapmam) diyerek kendi kendine fetva veren bazı ukalâlar, akıl ve idrakten yoksundur. Bu, (İçkinin yasaklığının sebebi, sarhoşluk verdiği içindir. Ben sarhoş olmayacak kadar içiyorum) demeye benzer. Her hususta emre aynen uyan hizmetçi, sebep arayan, anlam veren hizmetçiden daha çok makbul olur.

Çok büyük bir âlimin en cahil ve en ahmak bir uşağına karşı verdiği emirlerin, uşak tarafından, (Bizim efendinin muradı şöyle olmalıdır, böyle olmalıdır) tarzında verilecek manalara göre yapılması pek garip yanlışlıklar doğurur. Hâlbuki Cenab-ı Hak veya Resul-i Ekrem ile bizim aramızdaki nispet, misalde gösterilen nispet ve mesafeye de kıyas edilemez. Onun için falan hükmün sebebi şudur diye hüküm veremeyiz. İşte resmin yasaklığının sebebi de yukarıda söylediğimizden ibaret değildir. Başka nice hikmetleri vardır. Dinî hükümlerin gizli hikmetlerini açıklamaya kalkmak bizim gibi âcizlerin işi değildir. Böyle yüksek işlere karışmak haddini aşmak olur.

 

Bugünkü şiirimiz:

·Ramazan manileri – 8

Dinimiz İslam
İnternet Radyosu

Huzura Doğru
TV

Bugünkü ilahi:
·Mezhepsiz Reşit Rıza

 

Üye olmak için | Üyelikten ayrılmak için | Dini sualler için | Mail grubu sayfası

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net

 

 

0 yorum: