31 Aralık 2020 Perşembe

* Kalpte iman bulunduğuna alamet

31 Aralık 2020, Perşembse

 

Kalpte iman bulunduğuna alamet

 

 

 

Sual: Bir kalpte iman bulunduğuna alâmet nedir, Peygamber efendimizin anne ve babasının kâfir olduğunu söyleyenler hakkında ne söylenebilir?

Cevap: Çok şaşılır ki, zamanımızda da İslâm âlimi olarak tanınan, fakat yetmişiki fırkanın en zararlısı (İsmailiyye) ağzı ile konuşan zavallılar görülmektedir. Peygamber efendimizin “aleyhisselâm” annelerinin ve babalarının kâfir olduğunu ve Peygamber efendimizin “aleyhisselâm” nübüvveti tebliğden önce putlara kurban kestiğini söyleyerek, vesika olarak da bazı Şii kitaplarını göstererek ve bunlar gibi nice yıkıcı yazılarla temiz gençleri aldatmağa, zehirlemeğe çalışmaktadırlar. Böylece bozguncuların maksadı; İslâm dinini baltalamak, gençlerin imanını çalmak, onlara küfrü bulaştırmak olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Hadîs-i şerifte: (Kur’ân-ı kerime kendi aklı ile mana veren kâfir olur), buyuruldu. Din âlimleri edepli idi. Dikkatli konuşurlardı ve yazarlardı. Yanlış bir şey söylemeyeyim diye, çok düşünürlerdi. Ulu orta konuşmak, İslâmiyeti (Edille-i şer’ıyye)den, yani dört ana kaynaktan alarak değil de, kendi yanlış görüşleri ile ve bozuk düşünceleri ile anlatmağa kalkışmak, değil bir İslâm âliminin, herhangi bir Müslümanın bile yapacağı şey değildir. Peygamberimizin “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” ve Eshâb-ı kiramın “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” büyüklüğünü anlamayan cahillerin, itikadı zedeleyen yıkıcı sözlerini ve yazılarını öldürücü zehir bilmeliyiz.

Allahü teâlâ, kalplerimizde, sevdiklerinin sevgisini arttırsın. Düşmanlarını sevmek felâketine düşürmesin! Bir kalpte iman bulunduğuna alâmet, Allahü teâlânın sevdiklerini sevmek, sevmediklerini sevmemektir.] (İslâm Ahlâkı s. 183)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için

Üye olmak için  |  Üyelikten ayrılmak için

 

Google mail grubu sayfası

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

 

 

* Noel gecesini kutlamak!.. (Osman Ünlü Hocanın 31.12.2020 tarihli yazısı)

31 Aralık 2020, Perşembe

 

 

Noel gecesini kutlamak!..

 

 

 

Sual: Hıristiyanların ve diğer gayr-i müslimlerin, kutsal kabul ettikleri gün ve geceleri Müslümanların kutlamalarında mahzur var mıdır?

Cevap: İslamiyette, güneş yılının ayları içinde sayılı bir mübarek gün, bir gece yoktur. Nevruz, Noel gecesi, Müslüman olmayanlar arasında değerli sayılır. Dürr-ül-muhtârda deniyor ki:

“Nevruz ve Mihrican günleri şerefine bir şey vermek caiz değildir. Bu günlerin isimlerini söyleyerek veya niyet ederek bir şey hediye etmek haramdır. Eğer bu günlere kıymet vererek yaparsa, kâfir olur. Çünkü bu günlere müşrikler kıymet vermektedir. Ebül Hafs-ı kebîr diyor ki: Bir kimse Allahü teâlâya elli sene ibadet etse, sonra bir müşrike, Nevruz günü şerefine yumurta hediye etse, kâfir olur. Yapmış olduğu ibadetlerin sevapları yok olur. Eğer bir Müslümana hediye eder ve bu güne değer vermezse, âdete uyarak verirse, kâfir olmaz. Fakat, tehlikeden kurtulmak için bir gün önceden veya sonradan vermelidir. Başka günlerde almadığını, o gün satın alırsa, o güne değer vermiş ise kâfir olur. Değer vermeyip, yalnız yemek içmek niyet etmiş ise, kâfir olmaz.”

İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:

“Kâfirlerin âdetlerini, kâfirlik alametlerini yapıyorlar. Bilhassa, çiçek hastalığı zamanında, bu bela, iyilerinde de, fenalarında da görülüyor. Bu şirkten kurtulabilen ve kâfirlik alametlerinden birini yapmayan kadın, çok azdır. Hinduların bayram günlerine, ateşe tapınanların Nevruz günlerine, Hıristiyanların Noel gecelerine ve diğer paskalyalarına hürmet etmek, onların âdetlerini, onlar gibi yapmak, şirk olur, küfre sebep olur. Kâfirlerin bayramlarında, Müslümanların cahilleri, kâfirlerin yaptıklarını yapıyor ve kâfirler gibi, birbirlerine hediye gönderiyorlar. Bunlar hep şirktir, kâfirliktir. Sure-i Yusuf'taki âyet-i kerimede mealen; (Biz, Allahü teâlânın varlığına, birliğine, her şeyi yaratan O olduğuna inandık, Müslüman olduk diyenlerin çoğu, başkalarına ibadet ve itaat ederek ve daha birçok hareketleri ve sözleri ile, müşrik oluyorlar) buyuruldu.”

Büyük Kostantin putperest iken, Hıristiyanlığı kabul etmiş ve putperestlikten de birçok şeyi Hıristiyanlığa sokturmuştur. Noel gecesinin yılbaşı olmasını da kabul ettirmiş, böylece yeni bir Hıristiyanlık dini kurulmuştur.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için

Üye olmak için  |  Üyelikten ayrılmak için

 

Google mail grubu sayfası

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

 

 

Sorularla İslamiyet Youtube Canlı Yayın Duyurusu

--
--
Bu gruba aboneliğinizi iptal etmek için şu adrese e-posta gönderin:
sorularla-islamiyet+unsubscribe@googlegroups.com

---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "Sorularla Islamiyet" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için sorularla-islamiyet+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Bu tartışmayı web'de görüntülemek için https://groups.google.com/d/msgid/sorularla-islamiyet/CAPnFgdgiJg_-N4G3zrAYbjwKUgfUSMSNVvefndZucCHLnMkFDw%40mail.gmail.com adresini ziyaret edin.

30 Aralık 2020 Çarşamba

* Eshâb-ı kiramın hepsi âlim ve âdil idi

30 Aralık 2020, Çarşamba

 

Eshâb-ı kiramın hepsi âlim ve âdil idi

 

 

 

Sual: Ehl-i sünnet kime denir? Eshâb-ı kiramın üstünlüğüne inanmayan onlar hakkında kötü düşünenler var. Onların hepsi âlim ve âdil değil miydi?

Cevap: Eshâb-ı kiramın “aleyhimürrıdvân” hepsini sevenlere (Ehl-i sünnet) denir. Eshâb-ı kiramın hepsi âlim ve âdil idi. İnsanların efendisinin “sallallahü aleyhi ve sellem” sohbetinde, hizmetinde bulunmuşlar ve Ona yardımcı olmuşlardır. En az sohbette bulunanı bile, Eshâb-ı kiramdan olmayan en yüksek Veliden daha yüksektir. O İslâm güneşinin, O Allahü teâlânın habibinin bir sohbetinde, bir teveccühünde hâsıl olan hâller, o mübarek nefesleri ve nazarları tesiri ile zuhur eden kemâller, o huzura, o yakınlık saadetine kavuşamayanlara nasip olmamıştır. Eshâb-ı kiramın hepsi “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” daha ilk sohbette, nefislerine uymaktan kurtulmuşlardır. Hepsini sevmekle emrolunduk. (Şir’atül İslâm) şerhinin ilk sahifelerinde: (Eshâb-ı kiramın “aleyhimürrıdvân” hepsinin hakkında, mümkün olduğu kadar, iyi söyleyiniz, onların hiç birine sakın dil uzatmayınız) diye yazıyor. Yetmişiki fırkaya gelince: Kimi ifrata vararak, taşkınlık yaptı, kimi tefrite düşerek haklarını vermedi, kimi akla güvendi, kimi felsefeye ve eski yunan felsefecilerine aldandı. Böylece din-i İslâmda olmayan, hatta yasak olan şeyleri yaptılar. Bidate sarıldılar. Sünneti, yani İslâmiyeti bıraktılar. Ebû Bekr-i Sıddîk, Hazret-i Ömer “radıyallahü anhümâ” gibi, Eshâb-ı kiramın “aleyhimürrıdvân” icmâ’ ile en üstünü olanlarını, hatta Peygamber efendimizi “aleyhisselâm” çekemeyenler zuhur etti. Peygamber efendimizin miraca, cesedi ve ruhu birlikte olarak götürüldüğünü inkâr edenler türedi. (İslâm Ahlâkı s. 182)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için

Üye olmak için  |  Üyelikten ayrılmak için

 

Google mail grubu sayfası

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

 

 

* Hazret-i İsa'nın doğumu belli değil midir? (Osman Ünlü Hocanın 30.12.2020 tarihli yazısı)

30 Aralık 2020, Çarşamba

 

 

Hazret-i İsa'nın doğumu belli değil midir?

 

 

 

Sual: Hazret-i İsa'nın doğum gecesi ve miladi takvimin başlangıcı olarak kabul edilen Noel gecesi belli değil midir?

Cevap: İsa aleyhisselam, Peygamberlik vazifesini yapmaya başladığı zaman, Yahudilerden bazıları, onu beklenilen Mesih kabul ettiler. Ancak, Onun sözlerini, Yunan felsefesi ve putperest cemaatlerin fikirleri ışığında, tefsire tabi tuttular. Böylece, İsa aleyhisselamın hakiki dini, değiştirildi. İsa aleyhisselamın yolunu öğretmek yerine, Onun şahsını yüceltme teşebbüsleri, bu değişikliğin ilk işaretleri idi.

Dr. Morton Scott Enslin, Christian Beginnings kitabında diyor ki:

“İsa aleyhisselamın kim olduğunu araştırma, her şeyi Onun şahsiyeti ile ilgi kurarak açıklama gayretleri, kendisi için uydurulan ve kendisinin hiçbir zaman söylemediği şeyleri, kendisinin tebliğ ettiği, Allahü teâlânın kullarından istediği şeyleri ve tövbeye çağırdığı hususunu unutturdu. Böylece, ümmetine tebliğ ettiği ahkamın öğrenilmesi ve itaat edilmesi yerine, şahsiyetinin açıklanıp anlaşılması lazım olan bir kimse hâline geldi.”

Eski çağdaki putperestlerde, tanrıların ve kahramanların efsanevi hikâyelerine mitoloji denir. Hayali tanrıların ölmesi veya dirilmesi ile kendilerinin kurtulacağı zannolunurdu. Kurtarıcı tanrıya inanan kavimlerin ayinlerinin en mühimi, kişinin tanrı ile birleştiğine, bütünleştiğine inandıkları, sembolik et yeme ve içki içme ayinleridir. Her bir kurtarıcı tanrının, kış başlangıcında doğduğuna inanıldı. Kış başlangıcı ise, Julian takvimine göre 25 Aralık'tır. Hıristiyanlar da, İsa aleyhisselamı "kurtarıcı bir tanrı!" yaparak, bu tarihte doğduğunu kabul ettiler ve bu geceyi milat ve Noel olarak her sene kutlamaya başladılar.

Newyork Üniversitesinde tarih profesörü olan, Waelance Ferguson diyor ki:

“Hıristiyanların yortuları, putperest yortuları ile aynı tarihlere rastlar. Mesela, Noel tarihi, İran ve Roma'da güneş tanrısı Mithras'ın doğum tarihi idi. Ayrıca bu tarih çok eskiden beri putperest dünyasında önemli bir yortu günü idi.”

İsa aleyhisselam, gizli dünyaya gelip ve dünyada az kalıp, göğe çıkarıldığından ve kendisini ancak oniki havari bilip, İseviler az ve asırlarca gizli yaşadıklarından, milat, yani Noel gecesi doğru anlaşılamamıştır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için

Üye olmak için  |  Üyelikten ayrılmak için

 

Google mail grubu sayfası

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

 

 

29 Aralık 2020 Salı

* Müsafeha etmek

29 Aralık 2020, Salı

 

Müsafeha etmek

 

 

 

Sual: Müsafeha etmek nedir ve nasıl yapılır?

Cevap: Müsafeha her zaman yapılır. Yalnız namazlardan sonra müsafeha âdet mekruhtur. Muhammed Hâdimî “rahime-hullahü teâlâ” (Berîka) kitabının 1220. ci sahifesinde diyor ki, (Hadîs-ül-câmi’de (İki erkek veya iki kadın Müslüman karşılaştıkları zaman, müsafeha ederlerse, ayrılmadan önce, günahları mağfiret olunur) buyuruldu. Müsafeha etmek, sünnet-i müekkededir. Müsafeha ederken birbirine sarılmak, öpüşmek câiz değildir.) Kadınların birbirleri ile, yabancı erkeklerin göremeyecekleri yerlerde, müsafeha etmeleri câizdir.]

Ey Oğul! Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Her kim bir mümin kardeşini ziyaret eylese, bunların her birerlerine Cennette birer derece verilir.) [Yalnız bu ziyaret Allah rızası için olacak, başka maddî ve şahsî bir menfaat mukabili olmamak şartı ile.] Ve yine Resûl-i ekrem “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdular ki: (Her kim bir mümin kardeşini ziyaret eyleyip müsafeha ederek üç kere elini sallasa, ellerini ayırmadan her ikisinden Hak teâlâ razı olur. Ağaçtan yapraklar döküldüğü gibi, o şahıslardan günahlar öylece dökülür.)

Müsafeha ettikten sonra, ölülerin, hocaların ve sair geçmişlerinin ve bütün ehl-i imanın affı için dua etmek lâzımdır. Bu arada, Peygamber “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimize salâtü selâm getirmek şarttır. (İslâm Ahlâkı s. 406)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için

Üye olmak için  |  Üyelikten ayrılmak için

 

Google mail grubu sayfası

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

 

 

* Namazda tereddüt olursa... (Osman Ünlü Hocanın 29.12.2020 tarihli yazısı)

29 Aralık 2020, Salı

 

 

Namazda tereddüt olursa...

 

 

 

Sual: Bir kimse, namazı kaç rekat kıldığında tereddüt ederek, biraz düşünse, secde-i sehiv yapması gerekir mi?

Cevap: Namaz kılan bir kimsenin, kaç rekat kıldığını şaşırıp, namaz içinde düşünmesi, sonraki rüknün veya vacibin, bir rükün zamanı kadar gecikmesine sebep olursa, bu arada, âyet ve tesbih okusa bile, secde-i sehiv yapması lazım olur. Namazın içindeki farzlara rükün denir. Bir âyet okumak, rüku ve iki secde, son rekatte oturmak, birer rükündür. Namazda düşünmek, bir farzı veya vacibi geciktirince, secde-i sehiv lazım oluyor. Mesela, son rekatte oturunca düşünürse, selam vermesi gecikirse, secde-i sehiv lazım olur. Fazla okuduğu salevat ve dua, sünnet olarak değil, düşünce, dalgınlık sebebi ile olduğu vakit, vacibin gecikmesi suç oluyor. Başka bir namazı kılıp kılmadığını veya dünya işlerinden herhangi birini düşünürse, bir rüknün gecikmesine sebep olsa bile, secde-i sehiv lazım olmaz.

***

Sual: Maliki ve Şafii mezheplerinde, sabah namazının dışındaki namazlar yalnız yolculukta mı birleştirilerek kılınabilir?

Cevap: Maliki ve Şafii mezheplerinde, seferde, yolculukta, hastalıkta ve ihtiyarlıkta, yaşlılıkta öğle ile ikindi ve akşam ile yatsı namazları cem edilebilir, birleştirilerek kılınabilir. Yani, ikisinden birisi, diğerinin vaktinde kılınabilir.

***

Sual: Sabah namazının farzını kılarken güneş doğarsa, bu namazı yeniden kaza mı etmek gerekir?

Cevap: Sabah namazının farzını kılarken, güneş doğmaya başlarsa, bu namaz sahih olmaz. İkindinin farzını kılarken güneş batarsa, bu namaz sahih olur. Bir kimse, akşam namazını kıldıktan sonra, tayyare ile, uçakla batıya gidince, güneşi tekrar görse, güneş batınca akşamı tekrar kılar.

***

Sual: Namazda okunan surelerde, bir kelime unutulup atlanır, okunmazsa, namaz bozulur mu?

Cevap: Namazda sureleri okurken, bir kelime unutulunca, mana değişmezse, namaz bozulmaz. Mesela “ve cezâü seyyietin seyyietün mislühâ” derken, seyyietün denmezse, namaz bozulmaz. Eğer mana değişirse, namaz bozulur. Mesela “lâ yü'minûn” derken, lâ denmezse namaz bozulur çünkü mana değişmektedir.

***

Sual: Abdest alırken başın tamamını mesh etmek şart mıdır?

Cevap: Hanefi mezhebinde, başın her tarafını, bir kerre mesh etmek sünnettir. Maliki mezhebinde ise farzdır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için

Üye olmak için  |  Üyelikten ayrılmak için

 

Google mail grubu sayfası

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com