24 Aralık 2016 Cumartesi

* Peygamber Efendimiz biliyordu... (Osman Ünlü'nün 26.12.2016 tarihli yazısı)

26 Aralık 2016, Pazartesi

Peygamber Efendimiz biliyordu...

 

 

 

Sual: Peygamber Efendimiz, ümmetinin başına gelecekleri biliyor mu idi ve biliyorsa tavsiyesi ne olmuştur?

Cevap: Peygamber Efendimiz, ümmetinin başına gelecekleri biliyordu ve bunları da haber verdi. Mesela bir hadis-i şerifte;

(Benden sonra, ümmetim arasında ayrılıklar olacaktır. O zamanda olanlar, benim sünnetime ve Hulefâ-i râşidînin sünnetine yapışsın! Dinde meydana çıkan şeylerden uzaklaşsın! Dinde yapılan her yenilik bidattir. Bidatlerin hepsi dalalettir. Dalalet sahiplerinin gidecekleri yer, Cehennem ateşidir) buyuruldu.

Bu hadis-i şerif, bu ümmette çeşitli ayrılıklar olacağını haber vermekte ve Resûlullah efendimizin ve Onun dört halifesinin yolunda olana sarılınız denmektedir. Sünnet, Resûlullah efendimizin, sözleri, bütün ibadetleri, işleri, itikatları, ahlakı ve bir şey yapılırken görünce, mani olmayıp susması demektir. Nitekim bir hadis-i şerifte de buyuruldu ki:

(Ümmetim arasına fesat yayıldığı zaman, sünnetime yapışan için yüz şehit sevabı vardır!) Yani nefse, bidatlere ve kendi aklına uyarak İslâmiyetin hududu dışına çıkıldığı zaman, benim sünnetime uyana, kıyamet günü yüz şehit sevabı verilecektir. Çünkü fitne fesat zamanında İslâmiyete uymak, kâfirlerle harp etmek gibi güç olacaktır.

***

Sual: Dinen zaruret ve harac ne demektir?

Cevap: İnsanı bir şey yapmaya zorlayan semavi sebebe, yani insanın elinde olmayarak hasıl olan sebebe Zaruret denir. İslâmiyetin emir ve yasak etmesi, tedavi edilemeyen şiddetli ağrı, bir uzvun yahut hayatın telef olmak tehlikesi ve başka bir şey yapamamak mecburiyeti hep zarurettir. Bir farzın yapılmasına mani veya haram işlemeye sebep olanı önlemenin meşakkatli, güç olmasına Harac denir.

***

Sual: Eshab-ı kiramın veya dört mezhep imamının, birbirini taklid edip birbirlerine uydukları olmuş mudur?

Cevap: Bir müctehidin kendi ictihadına göre amel etmesi lazımdır. Başka müctehide uyması caiz değildir. Eshab-ı kiramın hepsi müctehid idi. Bunun için bazı işlerde birbirlerine uymamışlardır. Bunun gibi, imam-ı Ebu Yusuf'un, bir cuma günü, tekrar abdest almaması ve imam-ı Şafii'nin, imam-ı a'zam Ebû Hanife'nin kabri yanında namaz kılarken, rükudan sonra ellerini kaldırmaması, başkasını taklid olmayıp, kendi ictihadlarına göre hareket etmelerindendir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

0 yorum: