5 Aralık 2016, Pazartesi | |
İyi din adamları | |
Sual: Hakiki din alimleri, ahiret adamlarının vasıfları nelerdir? Cevap: Hakiki din adamlarında üç sıfat bulunur: Akıl sahibi, ilim sahibi, din sahibi. Bu üç sıfatı da birlikte taşıyan din adamına (Din âlimi) denir. Bir sıfatı noksan olursa, onun sözüne güvenilmez. İlim sahibi olmak için, akıl ve nakil ilimlerinde mütehassıs olmak lâzımdır. Dünyaya gönül kaptırmayan, mal, mevki, şöhret kazanmak, başa geçmek sevdasında olmayan din âlimleri, ahiret adamlarıdır. Peygamberlerin "aleyhimüsselâm" vârisleri, vekilleridir. Mahlûkların en iyisi bunlardır. Kıyamet günü, bunların mürekkebi, Allahü teâlâ için canını veren şehitlerin kanı ile tartılacak ve mürekkep, daha ağır gelecektir. (Âlimlerin uykusu ibadettir) hadîs-i şerifinde methedilenler, bunlardır. Ahiretteki sonsuz nimetlerin güzelliğini anlayan, dünyanın çirkinliğini ve kötülüğünü gören, ahiretin ebedî, dünyanın ise fâni, geçip tükenici olduğunu bilen onlardır. Bunun için kalıcı olmayan, çabuk değişen ve biten şeylere bakmayıp, bâkî olana, hiç bozulmayan ve bitmeyen güzelliklere sarılmışlardır. Ahiretin büyüklüğünü anlayabilmek, Allahü teâlânın sonsuz büyüklüğünü görebilmekle olur. Ahiretin büyüklüğünü anlayan da, dünyaya hiç kıymet vermez. Çünkü, dünya ile ahiret birbirinin zıddıdır. Birini sevindirirsen öteki incinir. Dünyaya kıymet veren, ahireti gücendirir. Dünyayı beğenmeyen de, ahirete kıymet vermiş olur. Her ikisine birden kıymet vermek veya her ikisini aşağılamak olamaz. İki zıt şey bir araya getirilemez. [Ateş ile su bir arada bulundurulamaz.] Tasavvuf büyüklerinden bazısı, kendilerini ve dünyayı tamamen unuttuktan sonra, birçok sebepler, faydalar için, dünya adamı şeklinde görünürler. Dünyayı seviyor, istiyorlar sanılır. Hâlbuki, içlerinde hiç dünya sevgisi, arzusu yoktur. Sûre-i Nûrun otuzyedinci âyetinde mealen bildirdiği gibi, (Bunların ticaretleri, alışverişleri, Allahü teâlâyı hatırlamalarına hiç mâni olmaz.) Dünyaya bağlı görünürler. Halbuki, hiç bağlılıkları yoktur. Hâce Behâüddîn-i Nakşibend Buhârî "kuddise sirruh" buyuruyor ki, (Mekke-i mükerremede Mina pazarında, genç bir tacir, aşağı yukarı, ellibin altın değerinde alış-veriş yapıyordu. O esnada, kalbi, Allahü teâlâyı bir an unutmuyordu). (Herkese Lâzım Olan İman s. 126) | |
Dini sualler için | Üye olmak için Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo Mail grubu sayfası: Google | Yahoo | |
4 Aralık 2016 Pazar
* İyi din adamları
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder