31 Ocak 2015 Cumartesi

* Allah'ın merhameti ve azabı (Mehmet Ali Demirbaş'ın 02.02.2015 tarihli yazısı)

 

BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM

Esselâmü aleyküm ve

rahmetüllahi ve berekâtühü

 

02 Şubat 2015, Pazartesi

Allah’ın merhameti ve azabı

 

 

Sual: (Sonsuz merhamet sahibi Allah, kendi yarattığı kullarını, kâfir de olsa, sonsuz Cehennemde yakmaz) demek doğru mudur? Kâfirler, Cehennemde sonsuz kalmayacak mı?

CEVAP

Kâfirler Cehennemde sonsuz kalacaktır. Söyledikleri çok yanlıştır. Allahü teâlâ elbette sonsuz merhamet sahibidir, fakat kimlere, nasıl merhamet edeceğini de kendisi bildirmiştir. İki âyet-i kerime meali şöyledir:

(O gün merhametim yalnız, benden korkarak kâfir olmaktan ve günah işlemekten kaçınanlara, zekâtını verenlere, Kur’an-ı kerime ve ümmi nebi olan Resule inananlara mahsustur.) [Araf 156, 157]

(İnkârcıları, zâlimleri Allah asla affetmez, onları içinde ebedî kalacakları Cehennem yoluna iletir.) [Nisa 168]

Allahü teâlâ merhamet sahibi olduğu gibi, aynı zamanda intikam alıcı ve ganîdir. İstediğini yapmakta hiç kimseden çekinmez. (Rıyad-un-nasıhin)

 

Oylamaya katılmak gerekir mi?

Sual: Dünya tarihinin en önemli 100 lideri diye oylama yapılıyor. Peygamber efendimizin kazanması için oy vermek gerekir mi?

CEVAP

Hayır, oy vermek gerekmez. Aksine Müslümanlar hiç oy kullanmamalı. Oy kullanmamakla, böyle bir şeyin yanlış olduğunu göstermeli. Oylamada başkası kazanırsa, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber efendimizden hâşâ üstün mü olacak? Peygamber efendimizi, başka insanlarla kıyaslamak, bunun için oylama yapmak hiç caiz olmaz.

Başka bir gün de, (Allah var mı?) diye oylama yapsalar, çoğunluk yok dese, hâşâ doğrusu o mu olacak? İyi kötü, doğru yanlış, oy çokluğu ile nasıl tespit edilir? Kötülerin hâkim olduğu çoğunluğa uymak yanlış olur. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:

(Yeryüzündeki insanların çoğuna uyarsan, seni Allah yolundan saptırırlar.) [Enam 116]

Herkese Lâzım Olan İman kitabında, (Amerika’da, en büyük insan yarışmasında, en çok oy alan Muhammed “sallallahü aleyhi ve sellem” olmuştur) deniyor. Burada, kâfirlerin bile Peygamber efendimizi, takdir ettikleri anlatılıyor. Yoksa (Müslümanlar böyle bir oylamaya katılmalı) denmiyor. Onlar ne yaparsa yapsın, Müslümanlar, böyle anketlere katılmamalı ve oy vermesi için hiç kimseyi teşvik de etmemelidir.

 

Twitter’da paylaş     Facebook’ta paylaş

 

 

 

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.myreligionislam.com

 

 

* Abduhcunun hezeyanları

 

BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM

Esselâmü aleyküm ve

rahmetüllahi ve berekâtühü

 

1 Şubat 2015, Pazar

Abduhcunun hezeyanları

 

 

Sual: Mezheplerin birleştirilmesini savunan ve her mezhepten aklına uygun gelen hükmü alan Mason Abduh’un çömezi bir yazar, özetle diyor ki:

(Fransa, İtalya gibi Dar-ül harb denilen ülkelerde, kâfirlerden faiz alınmaz. Faiz, alın teri dökmeden ve yorulmadan para kazanıldığı için haramdır. Eğer faizi bankadan alıyorsa, bu daha büyük haramdır. Biz, dünyadaki hiçbir gayrimüslim ülke ile savaş hâlinde değiliz, hepsiyle barış hâlindeyiz. Buna ben (Dar-ül sulh) diyorum. Savaş hâlindeki gayrimüslim ülkelerden faiz almak caiz olmadığı gibi, hele barış hâlindeki gayrimüslimlerden de faiz almak hiç caiz olmaz.)

Faiz elbette haramdır. Ancak yazarın dediği gibi, (Alın teriyle kazanılmadığı için haramdır) demek çok yanlış değil mi? O zaman alın teriyle kazanılmayan birçok meslek vardır. Altın veya döviz satanların yahut komisyonculuk yapanların kazandıkları haram mı oluyor?

CEVAP

Bu Abduhcunun hezeyanlarına vesikalı bir cevap vermeye kalkarsak koca bir kitap olur.

Mezhepsizler, her haramın akıllarına göre bir hikmetini bulmaya çalışırlar. Genelde hepsi de yanlış veya eksik olur. Bir mezhepsiz hoca, (Domuzun haram edilmesinin hikmeti, içindeki zararlı trişinlerden dolayıdır) demişti. Ateist bir genç, (O zaman biz domuz etini yüz derecenin üstünde kaynatır, içindeki trişinleri öldürür, domuzu helâl olarak yeriz) demişti. O gence, şöyle demiştik:

(Hayır, sadece trişinden dolayı haram edildiğini söylemek yanlış olur. Besmelesiz kesilen kuzu eti de haramdır. Kuzu etinin sağlığa ne zararı var? Dinimiz haram etmişse, hiç hikmetini araştırmadan, onun haramlığını kabul etmelidir. Bir damla alkol sağlığa zararlı olmasa da, haramdır. Bir damla idrar da öyledir.)

Abduh’un çömezi, faizin haram ediliş sebebini zahmetsizce kazanmaya bağlıyor. Diyelim, faizci, karda kışta, köylere, iş yerlerine, dükkânlara giderek, faizle para verse, arabanın benzinine ve şoförüne para harcadığı, çok yorulduğu için alacağı faiz helâl mi olur? Aksine miras malı da, hiç zahmetsizce gelse helâldir. Hediye alıp vermek helâldir. Zahmet çekilmediği için haram denir mi?

Mezhepsizliğin özelliğinden galiba, (Allah, haram ettiği için haramdır) diyemiyorlar. Müşrikler imkânsız sanarak miracı inkâr etmişlerdi. Günümüzdeki Hamidullahcı mezhepsizler de, (Ta oralara nasıl gider?) diyorlar, onlar da, miracı inkâr ediyorlar. Hazret-i Ebu Bekir, (O, dediyse doğrudur) buyuruyor. Haram olan bir şey için de, Kur’an-ı kerimde veya hadis-i şeriflerde bildiriliyorsa yahut mezhebimiz “haramdır” demişse, hiç tereddüt etmeden ve hikmetini falan araştırmadan haram olduğuna inanmalıdır.

Dâr-ül-harbde, kâfirlere ödünç vererek, onlardan faiz almanın caiz olduğu bütün kitaplarda yazılıdır. Birkaç örnek verelim:

İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki: Dâr-ül-harbde, gayrimüslimlerin mallarını faiz yoluyla almak helâldir. (Redd-ül-muhtar)

İmam-ı a’zam ve imam-ı Muhammed, (Dâr-ül-harbde, Müslümanla kâfir arasında faiz günahı olmaz) buyurdu. (Mültekâ)

Dâr-ül-harbde, bir Müslümanın, faiz yoluyla para kazanmasının caiz olduğu, (Kuduri, Cevhere, Vikâye, Hindiyye, Mebsut, Dürr-ül Muhtar, Redd-ül-muhtar) gibi muteber eserlerde yazılıdır.

Aynı husus Mecma’ul-enhür ve Dürer’de de, (Lâ ribâ beynel müslimi vel harbiyyi fi daril harbi = Dâr-ül-harbde, Müslümanla kâfir arasında faiz yoktur) hadis-i şerifiyle bildirilmektedir. (Faiz yoktur) demek, (Faizli alış verişler caiz olur) demektir

Diyanet Ansiklopedisi’nde de şöyle diyor: Ebu Hanife ve İmam-ı Muhammed’e göre dâr-ül-harbde Müslümanla harbi arasında faiz muamelesi caizdir. (Faiz maddesi s.121)

Abduhcu, (Bankadan almak daha büyük günah olur) dese de, Meşihat-i İslamiyyenin çıkardığı Ceride-i İlmiye kitabının 55. sayısının 1744. sayfasında yazılı fetvada da, (Dâr-ül-harbde kâfir bankasına para yatırıp, bankadan faiz almak, şer’an helâl olur) buyuruluyor.

Her şeyi bir hikmetle, bir sebeple açıklayan başka bir hoca da, kâfir bankasından faiz almanın caiz olduğuna şöyle bir örnek veriyor:

(Faizin haram edilmesinin hikmeti, karşıdaki kişiyi sömürmektir. Mesela 100 lira isteyen kişiye, “50 lira faiz isterim” diyerek onu zor duruma sokmaktır. Bankaya para yatırılınca, banka zor duruma düşmüyor. Banka kazandığı paranın bir kısmını bize veriyor. Mesela 20 lira kâr ediyorsa, “10 lirası senin, 10 lirası benim olur” diyor. Biz bankayı sömürmüyoruz. Bunun için, İtalya, Fransa gibi gayrimüslim ülkelerde bankaların verdiği faizi almak caizdir, günah değildir.)

Hâlbuki kâfir bankasından faiz almanın caiz olduğu din kitaplarında yazılıdır. Böyle aklî bir örneğe hiç ihtiyaç yoktur. Fakat aklını ölçü alanlar için, akla zıt da değildir. Nakle zıt olmadığı için söylemekte mahzur yoktur.

Abduhcu yazarın, (Dar-ül sulh = Barış ülkesi) diye bir tâbir uydurmasının dinde yeri yoktur. Hiçbir İslâm âlimi öyle bir tâbir bildirmemiştir. Bir ülke, ya İslâmiyet'le idare edilir veya gayri İslâmî şekilde idare edilir. İkisinin arasında başka idare şekli yoktur. Yani bir ülke ya (Dar-ül-İslam) veya (Dar-ül harb) olur. Kelime mânâsına bakarak Dar-ül harb için (Savaş yapılan ülke) denmez. Vehhâbîler de, hep böyle kelime üzerinde durarak yanlışlıklar yapıyorlar. Deyimlerde, tâbirlerde kelimeye bakılmaz. Bir başka husus da, bugün bir ülke, kendine, (İslam idaresi) dese, o ülke (Dar-ül-İslam) olmaz. Bir kimsenin adı Veli olsa, o kimseye evliya zat denmediği gibi, bu da öyledir.

Twitter’da paylaş   |   Facebook’ta paylaş

 

 

Hocadan locaya

Önce hocaya gider, çıkıp locaya gider,

(Tarihsel) der Kur’an’a, dine iftira eder.

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam
İnternet Radyosu

Huzura Doğru
TV

Bugünkü ilahi:
·Yaratan Var

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.myreligionislam.com

 

 

30 Ocak 2015 Cuma

* Dine hizmetin şartları nelerdir? (Mehmet Ali Demirbaş'ın 01.02.2015 tarihli yazısı)

 

BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM

Esselâmü aleyküm ve

rahmetüllahi ve berekâtühü

 

01 Şubat 2015, Pazar

Dine hizmetin şartları nelerdir?

 

 

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:

Merhum Hocamız, (Eğer bizim sözümüz ve kitaplarımız tesirli oluyorsa, bu, mübarek hocam Seyyid Abdülhakim Arvâsî hazretlerinin himmetinden dolayıdır. Şu hizmetlerin, bir zerresini şahsımdan bilsem, yanarım, helâk olurum. Bütün bunların hepsi Efendi hazretlerine aittir. Efendi hazretlerinin himmetidir, bereketidir, onun duasının neticesidir. Himmet oradan geliyor) buyururdu. Seyyid Abdülhakim Arvâsî hazretleri de, (Bende ne varsa, mübarek hocam Seyyid Fehim Arvâsî hazretlerine aittir) diye yemin ederdi. Seyyid Fehim Arvâsî hazretlerinin torunu Seyyid Taha Efendi anlatır:

(Bir gün Seyyid Abdülhakim Arvâsî hazretleri ile Bayezid Camii'nden çıkıp, bir taksiye bindik. Daha taksinin kapısını kapatmadan, bir hanım elindeki çocuğu, Efendi hazretlerinin kucağına bırakıp, “Efendim, bu oğlum felçli, yürüyemiyor. Gitmediğimiz doktor kalmadı. Buna bir dua edin” dedi. Efendi hazretleri, başını öne eğdi, bir müddet öyle durdu. Sonra o hanıma, “Al çocuğu” dedi. Hanım çocuğu aldı ama çocuk hareketlendi, yere koyar koymaz koşmaya başladı. O hanım, “Efendi hazretleri, ne dua ettiniz, yine lazım olursa ben okuyayım” dedi. Ben de aynı şeyi sordum. Bana, “Taha sen aklını mı kaçırdın?” dedi. “Efendim, vallahi çocuk düzeldi” dedim. Bunun üzerine bana, “Taha, haddimizi bilelim. Ben bu çocuk kucağımıza atıldığı zaman hocama dedim ki, hocam bu benim işim değil, bu sizin işiniz, ben yokum bu işte. Seyyid Fehim hazretleri geldi, dua etti. Artık ne okudu, ne yaptı ben de bilmiyorum. Yalnız ben bir şey bilirim, bu iş benim değil” buyurdu.)

Bir âlimin, dinde faydalı olabilmesi için, üç şart lazımdır: 1- Bir büyüğe tâbi olması lazımdır. 2- O büyüğe bağlılığının devam etmesi lazımdır. Bağlı olduğu hâlde, sevgi olmazsa, her şey biter. 3- O büyüğün himmetinin devam etmesi lazımdır.

Bu şartlar devam ettikçe, o kimsenin her söylediğinden, yazdığından, diğer insanlar feyz alırlar. Hayatları değişir, dünyaya karşı soğurlar. Âhirete karşı sıcaklık hissederler. Allah’a olan sevgileri artar. Çünkü dini anlatan kişi, o feyzi, membaından, yani büyüklerden aktarmaktadır.

Günümüzde faydalı olmanın tek yolu tanıdıklarımıza, sevdiklerimize Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından vermek ve bir araya gelince, bu büyüklerin kitaplarını okumaktır.

 

Twitter’da paylaş     Facebook’ta paylaş

 

 

 

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.myreligionislam.com

 

 

* Zulüm ve küfür

 

BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM

Esselâmü aleyküm ve

rahmetüllahi ve berekâtühü

 

31 Ocak 2015, Cumartesi

Zulüm ve küfür

 

 

Sual: Hristiyanları öven biri, kiliseyi gölgeliyor diye, Müslüman birinin evini dinamitlemek için hazırlık yaparken, Müslüman onu görür ve hemen polise haber verir. Polisler gelip suçüstü yakalayıp götürmek isterken polislere direnir. Polis de götürmek için zorlar, bunun canı yanar ve kendisini ev sahibinin şikâyet ettiğini anlayınca, (Bu evi hırsızlıktan kazandığı parayla yaptığı için yıkacaktım, şikâyet ekmekle bana zulmediyor, ama yukarıda Allah’ın olduğunu unutuyor. Hem hırsız, hem yolsuz, hem de zâlimdir o) der. Bunu duyan ev sahibi de, (Ben zulmetmedim, evimi de helâl parayla yaptırdım. Şikâyette de, meşru hakkımı kullandım. Diyelim ki benim yaptığım zulüm olsa bile, en fazla günahtır. Ama senin, Hristiyanlar gibi Allah'ın gökte olduğunu söylemen küfürdür. Küfrün cezası, zulüm ve hırsızlığın cezasından çok ağırdır, ebedî Cehennemde kalmaktır) der.

Bu olayda şikâyet eden mi, yoksa şikâyet edilen mi haklıdır?

CEVAP

Biz haklıyı haksızı bilemeyiz. Ancak söylenen sözlerin dine aykırı olup olmadığına bakarız. Hristiyanları övenler, Hristiyanlık inançlarından ne kadar çok etkilenmişler ki, onlar gibi, (Allah göktedir) diyorlar. Allahü teâlâ, mekândan münezzehtir, yani Allah yerde, gökte, yukarıda, aşağıda veya Arş’ta demek de mekân tayin etmek olur. Hattâ (Allah her yerdedir) de denmez. Her yer denince de mekân tâyin edilmiş olur. Allah'a mekân isnat etmek caiz olmaz. Her yeri O yaratmıştır. Yaratılan şey mahlûk olur. Mahlûk Hâlıka, yani yaratıcıya mekân olamaz.

Her fırsatta Hristiyanlığı öven böyle kimseler için, (Kendi gözündeki merteği görmez, başkasının gözünde saman çöpü arar) denir. İyiye, doğruya ve güzele muhalif olan basında da böyle garabetler çok oluyor.

Twitter’da paylaş   |   Facebook’ta paylaş

 

 

Ebedî saadet

Mümin koşar hizmete, sarılır ibadete,

Maksadı kavuşmaktır, ebedî saadete.

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam
İnternet Radyosu

Huzura Doğru
TV

Bugünkü ilahi:
·Affeyle Allahım

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.myreligionislam.com

 

 

Haftalık Bülten (30 Ocak 2015)

 
 Sorularla Islamiyet 
   
 
      Hayırlı Cumalar;
 

Sitemize yeni eklenen soru cevaplardan, sizin için seçtiğimiz bazılarını aşağıdaki bağlantılardan okuyabilir, pdf formatında bilgisayarınıza indirebilirsiniz.

 
 
 
 
      Bülten;
 
ÖnsözAsrımız maalesef birçok manevi hastalığı içinde barındırmaktadır. Ahir zaman olması sebebiyle manevi hastalıklar hızla yayılmakta, panzehir hükmündeki ilimlerden yoksun olanlar da bu hastalıklara yakalanarak uhrevi hayatlarını perişan etmektedirler.Bu hastalıklardan biri de mezhepsizlik hastalığıdır. Sizler de birçok kişiden şu sözleri duymuşsunuzdur:"Ben Kur'an'da olana bakarım.
 
 
 
 
     
 

 
 
 
 
 
 
      Soru - Cevap Arşivinden;
  
 
 
   
 
      Videolarımızdan;
 
51 
Meleklere İman
Melekler vazifelerinde hakiki tesire sahip midirler?
efendimiz 
Gizlenen gerçekler
faraklit 
Gizlenen Gerçekler
İncilde geçen Faraklit kim?
 
 
 
 
 
 
      Feyyaz Yayınları;
 

Video İndir

Bu eserle Rabbimizi, en güzel isimleri ile tanıyacak, bu isimlerin kainattaki tecellilerinde bir tefekkür seyahati yapacak ve aleme Allah hesabına bakmanın lezzetine ulaşacaksınız.

 
 www.seyrangah.tv 
 
 
 
      Android Uygulamalarımız;
 
 
 
 
 
     
 

www.sorularlaislamiyet.com
English | Russian | German | Azerbaijani | Bulgarian | Dutch | Danish | Chinese | Spanish | Greek
Facebook | Twitter

 
 
 
 

--
--
Bu gruba aboneliğinizi iptal etmek için şu adrese e-posta gönderin:
sorularla-islamiyet+unsubscribe@googlegroups.com

---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "Sorularla Islamiyet" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için sorularla-islamiyet+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.