26 Kasım 2008 Çarşamba

[dinimizislam] Hoparlörden çıkan sesin mahiyeti

www.dinimizislam.com

bilgi@dinimizislam.com

27 Kasım 2008, Perşembe

Hoparlörden çıkan sesin mahiyeti

 

Sual: Hoparlörle ezan okumanın ve namaz kılmanın   mahzuru nedir?

CEVAP

Önce teknik açıdan bakalım:

Hoparlör, telefon, teyp, radyo ve televizyon yayınlarından çıkan sesler, insanın kendi sesi değildir, benzeridir. Ses transdüserleri ve ses tekniği hakkında piyasada çok kitap vardır. Bu kitaplarda deniyor ki:

 Ses dalgalarını elektrik sinyallerine çeviren mikrofonlar, kulakta olduğu gibi, herhangi bir basınç sonucu çarpan havanın etkisiyle, içlerindeki diyaframın titreşmesi sonucunda, çıkışlarında küçük gerilimler [elektrik sinyalleri] elde edilen cihazlardır.

Elektrikli titreşimleri sese çeviren transdüserler, hoparlörler ve kulaklıklardır.

Hoparlör; elektriksel enerjiyi ses enerjisine dönüştüren bir transdüserdir. Transdüser; bir fiziksel büyüklüğü, başka bir fiziksel büyüklüğe çeviren elemana denir. (Ses frekans tekniği, İ. Eren Başaran, Devlet kitapları yayınları s. 599)

Her televizyon vericisi, görüntü bilgisi ve ses bilgisi için, tamamıyla farklı iki sinyal yayınlar. Ses iletiminde frekans modülasyonu [değişmesi], görüntü iletiminde ise genlik modülasyonu kullanılır. (Elektronik iletişim teknikleri, Wayne Tomas, Devlet kitapları yayınları s. 2, 482)

Ana Britannica, Büyük Ansiklopedi, Meydan Larousse, MEB Fizik ve Elektrik dersi kitaplarında da deniyor ki:

(Ses dalgalarını elektrik sinyallerine çeviren sistemlere mikrofon denir. Elektrik dalgalarını [sinyallerini] ses dalgalarına çeviren sistemlere hoparlör denir.

Mikrofonla hoparlör arasında ses nakli olmuyor, yani konuşan insanın kendi sesi nakledilmiyor, sesi yükseltilmiyor, bir enerji dönüşümü oluyor. Mikrofona karşı konuşan insanın sesi, önce elektrik enerjisine dönüşüyor. Buradan hoparlöre giden elektrik sinyalleri tekrar sese dönüşüyor.

Mikrofona giren ses dalgalarının etkisiyle, diyafram, kristal elemanı hareket ettirerek manyetik bobinin uçlarında elektriksel gerilim meydana gelmektedir. Meydana gelen bu elektrik sinyalleri yükseltici vasıtasıyla hoparlöre girmektedir. Ses bilgilerini taşıyan elektriksel akımların, ses bobininde oluşturduğu manyetik alan ve mıknatısın kendi sabit manyetik alanı etkilenerek hoparlör diyaframını titretmektedir. Diyafram titreşerek ses dalgalarını yaymaktadır. Bu orijinal sesin nakli değildir, farklı frekanslarda enerji dönüşümüyle, başka özellikte yeni bir ses meydana gelmektedir. Bu ses, çok benzese de farklı bir sestir. Meydana gelen yeni ses, konuşanın kendi sesi değildir. Elektrik tesiriyle hâsıl olan, mıknatıs kuvvetlerinin titrettiği, demir levhanın oluşturduğu başka bir sestir.

Elektrik sinyallerinin değerleri bilindiğinden, ses kaynağı olmaksızın, hoparlöre benzer elektrik sinyali göndererek benzer ses elde edilmektedir. Mikrofonlarda, diyafram adı verilen esnek ve hassas bir zar bulunur. Titreşen hava molekülleri bu zara çarpınca titreştirir. Bu titreşimlere uygun elektrik sinyalleri elde edilerek ses dalgaları, elektrik sinyallerine çevrilmiş olur. İnsan sesi, mikrofon içinde yok olur. Bunun yerine, indüksiyon akımı ve bundan manyetik dalgalar ve bundan ses dalgaları hâsıl olur.)

Ansiklopedi ve teknik kitaplardan alınan yukarıdaki bilgilerin doğru alınmış olduğunu, bilgisine sunduğumuz uzmanlar da doğruladı. Bunlardan birkaçının isimleri şöyledir:

Prof. Dr. Osman Işıkan

İsmail Salkım: Elektronik mühendisi

İsmail Derdemet: Elektrik mühendisi

Ahmet Kırılmaz: Elektrik mühendisi

Habib Can: Elektrik-elektronik mühendisi

Musa Aras: Elektrik-elektronik mühendisi

S. Süleyman Yılmaz: Elektrik-elektronik mühendisi

Ali Kılıç: Fizik mühendisi

Ahmet Kanter: Fizik ve makine mühendisi

Ahmet Çamırcı: Fizikçi

Hüseyin Gökmen: Fizik mühendisi

Mehmet Poyraz: Elektrik mühendisi

Mahmut Sağırlı: Elektrik mühendisi

Sabahattin Aktuğ: Fizik öğretmeni

Ömer Mehmet Sur: Elektronik öğretmeni

 

Hoparlöre bir de dini açıdan bakalım:

Fizik ve elektrik bilimiyle ilgili kaynak kitaplarda da açıklandığı gibi, imamın sesi hoparlöre verilince, elektrik ve mıknatısın hâsıl ettiği bir ses haline dönüşüyor. Bizim duyduğumuz ses, imamın kendi normal sesi değil, elektrik ve mıknatısın hâsıl ettiği sestir. Yani hoparlörden çıkan ses, elektrik tesiriyle hâsıl olan mıknatıs kuvvetlerinin demir levhayı titreştirmesiyle oluşan bir sestir.

Namazda imamdan başkasının sesine uyulamayacağı ve yalnız salih erkeğin sesine ezan dendiği, bütün muteber fıkıh kitaplarında bildirilmiştir. Hatta kendi sesi olsa da, fasığın, çocuğun veya kadının okuduğuna bile ezan denmez. Bunun için, hoparlörle namaz kıldırmak ve ezan okumak kesinlikle caiz değildir. Dünyanın her yerinde okunmuş olması, doğru olduğunu göstermez. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(Yeryüzündeki insanların çoğuna uyarsan, seni Allah yolundan saptırırlar.) [Enam 116]

Hanefi mezhebinde kıymetli kitapları bulunan, fıkıh uzmanı İbni Abidin hazretleri buyuruyor ki:

 Dağa çarpıp yankılanan ses, insan sesi olarak kabul edilmez. Vasıtasız [aracısız], bizzat insanın söylemesi gerekir. Yankı ile gelen ses, hakiki ses hükmünde olmadığı için, böyle duyulan bir secde âyeti için secde-i tilavet gerekmez. İmamdan başkasının sesine âmin diyenin namazı bozulur. (Redd-ül-muhtar)

Elmalılı Hamdi Yazır, Araf suresinin 204. âyetinin tefsirinde diyor ki:

Kıraat (okumak) bir ihtiyari iştir ki, akıllı ve konuşan bir insanın ağzından çıkanı anlamaya ve anlatmaya yönelik bir maksat taşıyan, sesli olarak okumak demektir. Nitekim vahiy meleği olan Hazret-i Cebrail'in işi bile aslında bir kıraat (Kur'an okuma) değil, bir ikra, yani okutmaktır. Allah'ın yaptığı iş ise vahyi indirmek ve kıraati yaratmaktır. Cansız varlıklardan çıkan seslere kıraat denilemeyeceği gibi, aks-i seda'dan, yani sesin yankılanmasından meydana gelen işe de kıraat denilemez. Bunun içindir ki, fakihler bir kıraatin yankılanmasından hâsıl olan yankının kıraat ve tilavet hükmünde olmadığını, mesela tilavet secdesi gerekmeyeceğini beyan etmişlerdir. Bir kitabı sessiz olarak okumaya kıraat denilemeyeceği gibi, çalan veya çınlayan, yankı yapan bir sesi dinlemek de kıraat dinlemek demek değildir, bir çınlamayı dinlemektir. Şu halde Kur'an okuyan bir okuyucunun sesini aksettiren gramofon veya radyodan gelen sese de kıraat denilemez. Bu gibi sesler bir kıraat değil, bir kıraatin yankısı ve yansımasıdır, bunlara dinleme ve susma emrinin hükmü terettüp etmez. (s. 2361)

Gramofondan [teyp, radyo, TV'de] okunan secde âyetini işitenin, tilavet secdesi yapması gerekmez. (Mezahib-i erbea)

 

Erenlerin himmeti

Erenlerin himmetini,

Gel bize yoldaş edelim,

Her nereye varır isek,

Cümle işi hoş edelim.

 

Dervişlerden kalmam geri,

Rehber ettim iyileri,

Cennetteki hurileri,

Yanımıza yoldaş edelim.

 

 Eski elbise giyeriz,

Gösterişten vazgeçeriz,

Toprak olsa döşeğimiz,

Yastıkları taş edelim.

 

Bugün gülen kişi bunda,

Yarın ağlar imiş onda,

Yunus'la dök gözyaşını,

Yastıkları yaş edelim.


Bugünkü sesli yayını dinlemek için tıklayın:

 

Dinimiz İslam Mail Grubu

Gruba üye olmak için: http://www.dinimizislam.com/mailgrubu.asp

Üyelikten çıkmak için: dinimizislam-unsubscribe@googlegroups.com

Dini sualleriniz için:  http://www.dinimizislam.com/sorucevap.asp

  Sual-cevap arşivi: http://groups.google.com/group/dinimizislam

 

 

İnternet sitelerimiz

www.dinimizislam.com - www.mehmetalidemirbas.com - www.evlilikrehberi.net   

NOT: www.mehmetalidemirbas.com sitesindeki bütün yazılar seslendirilmektedir. 

Seslendirilmesi bitenler dinlenebilir.

 

0 yorum: