29 Kasım 2015 Pazar

* Fitne çoğaldığında fitneye karışmamalıdır (Osman Ünlü'nün 01.12.2015 tarihli yazısı)

01 Aralık 2015, Salı

Fitne çoğaldığında fitneye karışmamalıdır

 

 

Sual: Dedikoduların, fitnelerin, fesadın çoğaldığı zamanlarda, bir Müslüman nasıl hareket etmelidir?

Cevap: Böyle zamanlarda nasıl hareket edilmesi gerektiği hakkında, İmam-ı Rabbani hazretleri bir talebesine hitaben yazdığı mektupta buyuruyor ki:

"Yavrum, fitnelerin yayıldığı, fesatların çoğaldığı zamanlar, tövbe ve istiğfar zamanıdır. Kenara çekilmeli, fitnelere karışmamalıdır. Fitneler çoğalıyor. Gün geçtikçe yayılıyor. Peygamber efendimiz, (Kıyamet yaklaştıkça fitneler çoğalır. Gece başlarken karanlığın artması gibi olur. Sabah evinden mümin olarak çıkan çok kimse akşam kâfir olarak döner. Akşam mümin iken gece sefalarında imanları gider. Böyle zamanlarda evinde kapanmak fitneye karışmaktan hayırlıdır. Kenarda kalan, ileri atılandan hayırlıdır. O gün oklarınızı kırınız! Silahlarınızı, kılıçlarınızı bırakınız! Herkesi tatlı dil, güler yüzle karşılayınız! Evinizden çıkmayınız!) buyurdu."

Her Müslümanın, Ehl-i sünnet âlimlerinin böyle nasihatlerine uyması, mezhepsizlerin, sapıkların, din cahillerinin isyana teşvik eden, fitneyi körükleyen zararlı, uydurma tefsirlerine, kitaplarına aldanmaması lazımdır. Âdil veya zalim olsun, kendi devletine isyana, vatandaş kanı dökmeye, birbirine saldırmaya cihat değil, fitne, fesat çıkarmak denir. Peygamber efendimiz, (Fitne çıkarana Allah lanet etsin!) buyurmuştur. Müslüman, isyan etmez, fitneye karışmaz. İçinde yaşadığı ülkenin kanunlarına da karşı gelmez.

***

Sual: İnsanı sonsuz felaketten, Cehenneme gitmekten kurtaracak olan şey nedir?

Cevap: Ahirette azaplardan kurtulmak, ancak Muhammed aleyhisselama tabi olmaya bağlıdır. Muhammed aleyhisselamın bildirdiği ve gösterdiği yolda giden, Allahü teâlânın sevgisine kavuşur. Ona tabi olan, Allahü teâlâya sadık bir kul olmak saadetine erer. Dünyaya gelmiş olan 124 binden fazla Peygamberin en büyükleri, Ona tabi olmayı istemiştir. Musa aleyhisselam, Onun zamanında bulunsaydı, O büyüklüğü ile beraber, Ona tabi olmayı severdi. İsa aleyhisselamın gökten inip Onun dini yolunda yürüyeceğini herkes bilir. Onun ümmeti olan Müslümanlar, Ona tabi oldukları için bütün insanların hayırlısı ve en iyileri oldu. Cennete gireceklerin çoğu bunlar oldu ve Cennete herkesten önce gireceklerdir.

***

Sual: Yemek yerken nasıl niyet etmelidir?

Cevap: Yemekleri, keyif için, lezzet için yememeli, Allahü teâlânın emirlerini yerine getirmeye kuvvet bulmak için diye niyet etmeli öyle yemelidir.

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

* Su içme adabı

01 Aralık 2015, Salı

Su içme adabı

 

 

Sual: Su içerken nelere dikkat etmelidir?

Cevap: Yemeye ve içmeye başlarken, Besmele okumalıdır. Yemek ve içmek sonunda Elhamdülillah demelidir. Bunlar sünnettir.

Nehirden, havuzdan eğilip ağız ile içmemelidir. İbrik, testi ağzından da içmemelidir. Fincanın, bardağın kırık yerinden içmemelidir. Sap olan yerinden de içmemelidir. Sağ el ile içmelidir. İçtiği suya bakmalıdır. Üç nefeste içmelidir. Soluğu suya değil, bardağın dışına vermelidir. Resulullah (sallallahü aleyhi ve sellem) serin şerbet içmesini severdi. (Ayakda içmeyiniz!) buyururdu. Zemzem suyu, abdest aldıkdan sonra kalan su ve ilaç yutmak için içilen su ayakda içilebilir. Yolcu her suyu ayakta içebilir denildi. Aç karna su içmemelidir.

Suyu yavaş yavaş içmelidir. Ağzı doldurarak içmemelidir. Nefes verirken bardağı ağızdan çekmelidir. Kaynar şeyi soluyarak içmemeli. Soğutup sonra içmelidir. Suya birşey düşerse, parmakla veya kürdanla almak kolaysa almalı, alınamazsa suyun bir parçasını dışarı dökerek gidermelidir. Suyun hepsini bir solukda içmemelidir. Müslümanın ve hele salih insanların artığını içmek bereketlidir.

Birkaç kişiye su verirken, önce âlimlere, sonra yaşlılara, en son çocuklara verilir. Yerken, yürürken, otururken de bu sıra gözetilir. Kendisi sonra içmelidir. Yanında oturanlara birşey verirken, kendi sağında olandan başlanır. Sonra onun sağındakine olarak devam edilir. Sağdakinin izni ile önce soldakine verilebilir. Hadis-i şerifte, (Günahı çok olan, çok su dağıtsın!) buyuruldu. (Seadet-i Ebediyye s.648-650)

Su içerken bir solukta içmemeli, üç defada içmelidir. Terli iken soğuk su içmemeli, uyku arasında su içmemeli, çok su içmemelidir. Bunların hepsinin vücuda zararları vardır. Bir toplantıda su istendiği zaman, baş taraftan su vermeye başlamalı, sağdan dolaşmalıdır. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: (Su içeceğiniz vakit ayakta içmeyiniz! Vücudunuza zararlıdır. Yalnız abdestten artan su ve zemzem-i şerif ayakta içilebilir.) Yemekten sonra bir saat geçmeyince su içmemeli, vücuda iyi değildir. (İslam Ahlakı s.496)

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

28 Kasım 2015 Cumartesi

* Vesvese duası

30 Kasım 2015, Pazartesi

Vesvese duası

 

 

Sual: Vesveseden, kötü düşüncelerden kurtulmak için hangi dua okunabilir?

Cevap: Celaleddin-i Suyuti hazretleri (rahmetullahi aleyh) Kitâbürrahme fittıbb-i velhikme kitabında, 150. kısmında buyuruyor ki:

Şeytanın vesvesesinden, sıkıntıdan kurtulmak için, her gün bu duayı okumalıdır:

"Yâ Allah-ür-rakîb-ül-hafîz-ür-rahîm. Yâ Allah-ül-hayy-ül-halîm-ül'azîm-ür-raûf-ül-kerîm. Yâ Allah-ül-hayy-ül-kayyüm-ül-kâimü alâ külli nefsin bimâ kesebet, hul beynî ve beyne adüvvî!" (Seadet-i Ebediyye s.741)

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

* Buhtunnasar’ın gördüğü rüya (Osman Ünlü'nün 30.11.2015 tarihli yazısı)

30 Kasım 2015, Pazartesi

Buhtunnasar'ın gördüğü rüya

 

 

Sual: "Eski hükümdarlardan Buhtunnasar bir rüya görmüş, Peygamberlerden Danyal aleyhisselam da bu rüyayı tabir ederek Peygamber efendimizin geleceğini müjdelemiştir" diye bir şey anlatılıyor. Böyle bir şey olmuş mudur, aslı var mıdır?

Cevap: Evet, bu hadise doğrudur. Şevâhid-ün nübüvve kitabında Tabiin'den Ka'bul Ahbar hazretlerinin şöyle rivayet ettiği bildirilmektedir:

"Asuri devletinin hükümdarı Buhtunnasar bir rüya görür ve gördüğünü de unutur. Kâhinlerine rüyasının tabirini sorar. Onlardan, 'rüyayı söyle ki tabir edelim' cevabını alınca da çok kızar, ölümle tahdit eder. Bu haber halk arasında yayılır. O sırada Peygamberlerden Danyal aleyhisselam Buhtunnasar'ın hapsindedir. Zindancıyla, rüyayı tabir edebileceği haberini gönderir ve Buhtunnasar'ın yanına götürülür. İçeri girince Buhtunnasar'a secde etmez. Niçin secde etmediği sorulunca Danyal aleyhisselâm;

- Rabbim bana, başkasına secde etmemem şartıyla rüya tabiri ilmini öğretti. Eğer sana secde edersem o ilmi benden alır. Senin rüyanı tabir edemem. Sana secde etmemem hem benim için, hem de senin için iyi olacağı için secde etmedim, buyurur. Bunun üzerine Buhtunnasar;

- Sen Rabbinin ahdine vefa ettiğin için sana itimat edilir. Rabbinin ahdine vefa eden, iyi kimsedir. Benim rüyamı ve tabirini biliyor musun, der. Danyal aleyhisselam buyurur ki:

- Sen rüyanda bir put gördün. Üst tarafı altından, ortası gümüşten, uçları bakırdan, topukları demirden, ayakları saksıdan idi. Sen bu puta bakarken, aniden gökten bir taş düştü ve o putu toz hâline getirdi. Sonra gördün ki, o puta isabet eden taş büyüdü, büyüdü ve bütün yer ve gökyüzünü kapladı... Buhtunnasar bunları dinleyince;

- Doğru söyledin, gördüğüm rüya böyle idi. Şimdi bu rüyayı tabir eyle der. Danyal aleyhisselam da şöyle tabir eder:

- O gördüğün put çeşitli ümmetlerdir. Gökten inen ve o putu toz hâline getiren taş ise âhir zamanda gelecek olan bir dindir. Allahü teâlâ âhir zamanda bir Peygamber gönderecek ve Onun dini bütün dinleri yürürlükten kaldıracak, yeryüzünün tamamına yayılacaktır."

***

Sual: Adalet kelimesini değişik tarif edenler oluyor. Adalet deyince ne anlayacağız, esas tarifi nedir?

Cevap: Adalet, bir âmirin, memleketi idare için koyduğu kanun, çizdiği hudut içinde hareket etmektir. Zulüm ise bu kanunun, bu hududun dışına çıkmaktır. Adaletin esas tarifi ise, kendi mülkünde olanı kullanmak demektir. Zulüm de, başkasının malına, mülküne tecavüzdür. Adaletin dinimizdeki tarifi de budur.

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

* Müzik günah mı?

29 Kasım 2015, Pazar

Müzik günah mı?

 

 

Sual: Dinimiz müziğin her türlüsünü yasak mı etmiştir? Günah denince, herkes günahkar olmakla suçlanmış olmaz mı?

Cevap: Müzik, her çeşit çalgı insanları alkolikler ve morfinmanlar gibi gaflet içinde, uyuşuk yaşatmaktadır. Böylece nefisleri azdırarak seadet-i ebediyyeden mahrum kalmasına sebep olmaktadır. İslam dini insanları bu afetten, bu sonsuz felaketten korumak için müziği kısımlara ayırmış, zararlı olanlarını haram kılmış, yasak etmiştir.

Dürr-ül-mearif dördüncü sayfasında buyuruluyor ki: "Aletsiz, çalgısız olan sese sima yani teganni denir. Alet ile, çalgı ile birlikte olan insan sesine gına yani müzik denir. Gınanın haram olduğunu bütün âlimler sözbirliği ile bildirmişlerdir. İsra suresinin 64. ayetinin, gınayı haram ettiğini bildiren âlimler vardır."

İbni Âbidin dördüncü ciltte şahitliği kabul edilmeyenleri anlatırken buyuruyor ki: "Sıkıntısını gidermek için kendi kendine şarkı söylemek günah değildir. Vaaz ve hikmet bulunan şiir dinlemek caizdir. Çalgı olarak, yalnız kadınların düğünlerde def çalması caizdir." Fakat erkek kadın bir arada bulunmamalıdır. Hadika'da el afetlerini bildirirken buyuruyor ki: "Harpte, hac yolunda ve askerlikte davul ve benzeri aletleri çalmak caizdir." Mekteplerde, milli ve siyasi toplantılarda ve bayramlarda bando, marş çalmak caiz olduğu buradan anlaşılmaktadır.

Musikinin haram ve zararlı olduğunu bildirmekten maksadımız, buna tutulmuş olan binlerce insanı fasık ve günahlı olmakla lekelemek değildir. Şunu bildirmek isterim ki, bu satırları yazanın günahları okuyucularınınkinden kat kat fazladır. Masum, günahsız olan ancak Peygamberlerdir (aleyhimüsselam). Yayılmış olan günahları bilmemek de, ayrıca günahtır. Sözbirliği ile bildirilen haramları helal sanarak sıkılmadan işleyen kâfir olur. Günahlarımızın çokluğunu düşünerek Rabbimize karşı her zaman mahcup, boynu bükük olmalıyız. Her gün tövbe etmeliyiz. (Seadet-i Ebediyye s.718-734)

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

27 Kasım 2015 Cuma

* Gayrimüslim çocuklarının suçu nedir? (Osman Ünlü'nün 29.11.2015 tarihli yazısı)

29 Kasım 2015, Pazar

Gayrimüslim çocuklarının suçu nedir?

 

 

Sual: İslam memleketlerinde dünyaya gelen çocuklar, ana babasından, hocalarından görerek Müslüman oluyor. Gayrimüslim memleketlerdeki çocuklar ise, Müslümanlıktan mahrum kalıyor. Böyle yetişen çocukların Cehenneme gitmesi haksızlık olmaz mı?

Cevap: Adalet ile ihsanı karıştırmamalıdır. Allahü teâlâ her memleketteki kulları için, adaleti fazlası ile yapmıştır. Âkıl ve bâliğ olmadan ölen gayrimüslim çocuklarını Cehenneme sokmayacaktır. Âkıl ve bâliğ olduktan sonra Muhammed aleyhisselamın dinini duymadan ölenlere de azap yapmayacaktır. Bunlar İslam dinini, Cenneti, Cehennemi işittikten sonra merak etmez, öğrenmez ise, inat edip inanmazsa, o zaman azap göreceklerdir. Âkıl ve bâliğ olanlar, ana babanın çevrenin tesiri altında kalmaz. Eğer kalsaydı İslam memleketlerinde, İslam terbiyesi altında yetişen yüz binlerce Müslüman evladı, İslam düşmanlarının yalanlarına aldanmaz, dinsiz hatta din düşmanı olmazdı. Bunlar âkıl ve bâliğ olduktan hatta hoca, hafız olduktan sonra dinden çıkmakta, din düşmanı olmakta ve önderlik yapmaktadırlar. Anasına, babasına, akrabasına yobaz, gerici diyerek alay etmektedirler. Bu misaller ana baba terbiyesinin tesirinin devamlı olmadığını açıkça göstermektedir. Diğer taraftan, birçok gayrimüslimin, ilim, fen adamlarının Müslüman olduğu da görülmektedir. Az da olsa dinini değiştirmeyenlerin bulunması, ana terbiyesinin tesirinin, bazen devamlı olduğunu gösteriyor denirse, bir çocuğun Müslüman evladı olması, İslam terbiyesi ile yetişmesi, Allahü teâlânın bir ihsanıdır. Kafir çocuklarına bu ihsanı yapmıyor. Fakat kimseye ihsan yapmaya mecbur değildir ve ihsan yapmamak zulüm olmaz.

Bakkaldan bir kilo pirinç alsak, tam bir kilo tartması adalet, noksan tartması zulüm, biraz fazla vermesi ihsan olur. Bu ihsanı istemek kimsenin hakkı değildir. İşte Allahü teâlânın İslam terbiyesi ile yetiştirmesi, büyük ihsanıdır. Gayrimüslim çocuklarına bu ihsanı yapmaması zulüm olmaz.

***

Sual: Kur'andaki âyet ve sure sayıları net ve kesin değil midir?

Cevap: Kur'an-ı kerimde 114 sure ve 6236 âyet vardır. Âyetlerin sayısının 6236'dan az veya daha çok olduğu bildirildi ise de, bu ayrılıklar, büyük bir âyetin, birkaç küçük âyet sayılmasından veya birkaç kısa âyetin, bir büyük âyet yahut surelerin başındaki Besmelelerin bir veya ayrı ayrı âyet sayılmasından ileri gelmiştir. Bu hususta Bostan-ül-ârifin kitabında geniş bilgi vardır.

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com