14 Ocak 2011 Cuma

* 16- Günah işleyen kâfir mi?

Açıklama: cid:image001.jpg@01CBB022.285DBE80

Açıklama: cid:image002.gif@01CBB022.285DBE80

Bozuk din kitabı - 16

16 Ocak 2011, Pazar

Günah işleyen kâfir mi?

.

 

Reformcu yazar, her fırsatta, amelin imandan parça olduğunu vurgulamaya çalışarak diyor ki:

(Günah işleyenlere kâfir demiyorum, fakat insanları, inanan ve inanmayan yani Müslüman ve kâfir diye iki gruba ayırıyorlarsa da, bir de, inanıp amel etmeyen grup var. Bunlar, sadece adı Müslüman olan gruptur. Bu üçüncü grup kendini Müslüman sayarsa da ikinci gruptan farkı yoktur. Çünkü onlar yalan söyler, insanları aldatır, içki içer, haramlardan sakınmaz. Bunlar Allah’tan korkmayan tiplerdir. İman eden İslam’a girmiş olursa da, Müslüman olmuş olmaz. Müslüman olmak için iman etmek yeterli değildir. İçki, zina ve faiz de şirke dâhildir.)

CEVAP

Görüldüğü gibi bu ifadelerde de, (Amel imandan bir parçadır) demek istiyor. Günah işleyene kâfir denmez, ama diyerek yine dolaylı yollardan, eğip bükerek mutezile itikadını vurgulamaya çalışmaktadır. Amelin imandan olmadığını daha önce açıklamıştık.

İnsanların Müslüman ve kâfir diye iki gruba ayrılmasını yetersiz buluyor. Hâlbuki insanları Müslüman ve kâfir diye iki gruba ayıran Peygamber efendimizdir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:

(İnsanlar, Mümin ve kâfir diye iki kısma ayrılır.) [Taberani]

Yahudi ve Hristiyan kâfirlerini bile Cennete sokmaya çalışanların, Peygamber efendimizin şefaat edeceğini bildirdiği günahkâr Müslümanları, Cehenneme lâyık görmekten çekinmemelerinin sebebi ne olabilir ki?

 

İman artıp eksilmez

 

Reformcu yazar diyor ki:

(Statükoyu ve statükocuyu yani geleneksel İslam’ı tenkit eden Müslüman'ın imanı artar.)

CEVAP

Bu görüş de mutezile itikadıdır. İman, Amentü’de bildirilen altı esasa inanmaktır. Bunu yediye çıkarmak veya beşe indirmek imana zıttır. Ehl-i sünnet âlimleri, Kur’an-ı kerimde bildirilen imanın artmasından kasıt, parlaklığının, nurunun, kuvvetinin artmasıdır diye açıklamışlardır. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

İmam-ı a’zam Ebu Hanife, (İman artmaz ve azalmaz) buyuruyor, çünkü iman, kalbin tasdîk etmesi, kabul etmesi, inanması demektir. İnanmanın azı, çoğu olmaz. Azalan ve çoğalan bir inanışa, inanmak değil, zan ve vehim denir. İbadetleri, Allahü teâlânın sevdiği şeyleri yapmakla iman cilalanır, nurlanır, parlar. Haram işleyince, bulanır, lekelenir. O halde, çoğalmak ve azalmak, amellerden, işlerden dolayı, imanın cilasının, parlaklığının değişmesidir. Kendisinde azalıp çoğalmak olmaz. (Ebu Bekir’in imanı, ümmetimin imanları toplamından daha ağırdır) hadis-i şerifi, imanın cilası, parlaklığı bakımındandır. (1/266, 2/67)

Statükocu, mevcut durumu korumaya çalışan, reforma karşı direnen demektir. Bu da, mevcut durumdan rahatsız olmak, reform yapmak, hadis-i şeriflere olan inancı sarsmak, Ehl-i sünnet itikadını ve dört hak mezhebi kaldırmak, Ehl-i sünnet âlimlerine olan itimadı yıkmak, türedi yamukları önder kabul etmek gibi gayrimeşru işlere önayak olmaya çalışıyor. Buna mani olmak isteyenlere, yani dinde reforma hayır diyenlere de statükocu, taklitçi, dogmatik yaftasını vuruyor. (Statükoya karşı koyanın imanı artar) diyecek kadar mezhepsizleşiyor.

 

Bugünkü şiirimiz:

·Bulmuşum

Dinimiz İslam
İnternet Radyosu

Bugünkü ilahi:

·Nasıl Doyam Muhammede

 

Üye olmak için | Üyelikten ayrılmak için | Dini sualler için | Mail grubu sayfası

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net

 

0 yorum: