2 Aralık 2009 Çarşamba

* Sabır istemek gerekir

www.dinimizislam.com

bilgi@dinimizislam.com

04 Aralık 2009, Cuma

Sabır istemek gerekir

 

Sual: (Allah’tan sabır istememeli; çünkü sabır istemek, bela istemek anlamına gelir. Buna ise herkesin gücü yetmez) deniyor. Sabır istemek kötü mü?

CEVAP

Hayır, kötü değildir. Biz bela ve musibet istemiyoruz. (Başımıza bela ve musibet gelirse, bunlara karşı sabırlı olmamızı nasip et) diye dua ediyoruz. İki âyet-i kerime meali şöyledir:

(Sabır ve namazla Allah’a sığınıp yardım isteyin.) [Bekara 45]

(Ey iman edenler, sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin; çünkü Allah elbette sabredenlerle beraberdir.) [Bekara 153]

Görüldüğü gibi Allahü teâlâ, (Sabırla yardım isteyin) buyuruyor. Allahü teala ile beraber olmak için sabır istemek ve sabır ehli olmak ne büyük nimettir.

Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:

(Allahü teala kendisinden sabır isteyeni sabırlı kılar.) [Tirmizi]

Peygamber efendimiz de, şöyle dua ederdi:

(Ya Rabbi, beni çok şükreden ve çok sabredenlerden eyle!) [Bezzar] (Demek ki sabreden kul olmayı istemek gerekiyor.)

(Ya Rabbi, sıhhat, afiyet ve güzel ahlak ver! Kaza ve kaderine rıza gösterenlerden eyle!) [Taberani]

Resulullah efendimiz, Allah’tan sabır isteyen birine buyurdu ki:

(Allah’tan bela mı istiyorsun, önce afiyet iste!) [Tirmizi]

Bu hadis-i şerif, diğer hadis-i şeriflere aykırı değildir. O kimse, hem bela hem de sabır istiyormuş. (Ya Rabbi, vereceğin belaya sabır ver) demek yerine, (Ya rabbi bela verme, bela gelirse sabrını da ver) diye dua etmenin mahzuru olmaz.

 

Yalan dünya

 

Herkesin başında yel gibi esti.

Balta ile vurdu, kellesin kesti.

 

Nicesinin gül yüzünü soldurdu,

Gözünün içine toprak doldurdu.

 

Nicesinin ateşinde kavurdu.

Harman gibi küllerini savurdu.

 

Gelmiş idi nice kükremiş aslan,

Dişlerini döktü vermedi aman.

 

Dünyada ne bahçe kalır, ne de gül,

Külhanda, ne ateş kalır, ne de kül.

 

Burada ne bostan kalır, ne de bağ,

Hep ölür, ne hasta kalır, ne de sağ.

 

Asla yoktur, bu dünyanın amanı,

Bir gün yıkar başa bu köhne hanı.

 

Fani dünya her geleni ağlattı,

Gözlerinden kanlı yaşlar çağlattı.

 

Hazret-i Âdem’e yaptı çok hile,

Senelerce ona çektirdi çile.

 

Oğlu Kâbil, Hâbil’i öldürünce,

Çok ağladı, ölüsünü görünce.

 

Çile bir mirastır, Âdem babadan,

Hep böyle gelmiştir bu âlem baştan.

 

Zalim dünya bin bir çeşit zulmeder,

Kıyamete kadar hep böyle gider.

 

Nuh, bin sene davet etti Hak dine,

Fakat inanmadı kavmi kendine.

 

Münkirlere dâhildi bir oğlu da,

Gemiye binmedi boğuldu suda.

 

Odunları yığdı, bir ateş yaktı,

Halil İbrahim’i içine attı.

 

Hakkın emri geldi ateş yakmadı,

Nemrut yine küfrünü bırakmadı.

 

Dünya, Yakub’a ciğer dağlattı,

Yıllarca Yusuf’um diye ağlattı.

 

Yusuf’u da bir kuyuya attırdı,

Yetmedi bu köle diye sattırdı.

 

Züleyha, ne çekti aşkın elinden,

Düşmedi Yusuf’un adı dilinden.

 

Sırrı ifşa oldu, el âlem duydu,

Aşk onu ne hâlden, ne hâle koydu.

 

Zengin iken fakir eyledi onu,

Aziz iken hakir eyledi onu.

 

Yunus bu dünyanın cefası çoktur,

Sevenlerine de vefası yoktur.

 


Bugünkü sesli yayını dinlemek için tıklayın:

·İlimsiz Tarikat

 

Üye olmak için | Üyelikten ayrılmak için | Dini sualler için | Mail grubu sayfası

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net  

0 yorum: