26 Haziran 2020 Cuma

Haftalık Bülten ( 26 Haziran 2020 )

Sitemize yeni eklenen soru cevaplardan, sizin için seçtiğimiz bazılarını aşağıdaki bağlantılardan okuyabilirsiniz.
SORU CEVAP VİDEOLARIMIZ
SORU - CEVAP ARŞİVİNDEN
FEYYAZTV BELGESEL VİDEOLARIMIZDAN
n6
n5
n8
FEYYAZTV ESERLERİ

Bu eserde:
Niçin bir mezhebe tabi olmak gerektiğini...
Mezheplerin arasındaki ihtilafın sebeplerini...
İctihadın ne olduğunu...
Müctehidlerin tabakalarını...
Ve mezheplerle alakalı pek çok sorunun cevabını bulacaksınız.

www.feyyaz.tv
 
ANDROID UYGULAMALARIMIZ

  
IOS UYGULAMALARIMIZ

 
Mail grubumuzdan çıkmak için buraya tıklayınız

--
--
Bu gruba aboneliğinizi iptal etmek için şu adrese e-posta gönderin:
sorularla-islamiyet+unsubscribe@googlegroups.com

---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "Sorularla Islamiyet" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için sorularla-islamiyet+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Bu tartışmayı web'de görüntülemek için https://groups.google.com/d/msgid/sorularla-islamiyet/8cd38f86-4bbf-4413-ab96-659670119255o%40googlegroups.com adresini ziyaret edin.

25 Haziran 2020 Perşembe

* Farzı, özürsüz vaktinde yapmamak büyük günahtır

25 Haziran 2020, Perşembe

 

Farzı, özürsüz vaktinde yapmamak büyük günahtır

 

 

 

Sual: Bir farzı, özürsüz vaktinde yapmayana ne ceza verilecektir ve bundan kurtulmanın çaresi nedir? Namaza ehemmiyet vermemekle tembellikle kılmamak aynı mıdır?

Cevap: Büyük İslâm âlimi, ondördüncü asrın müceddidi, zahirî ve bâtıni ilimlerin mütehassısı, medreset-ül-mütehassısîn müderrislerinden, tasavvuf kürsüsü profesörü Seyyid Abdülhakîm Efendi “rahime-hullahü teâlâ”, derslerinde, camilerde vaazlarında ve sohbetlerinde sık sık buyururdu ki, (Bir farzı, özürsüz olarak vaktinde yapmamak büyük günahtır). Vaktinden sonra hemen kaza etmemenin de, daha büyük günah olduğu, kitaplarda yazılıdır. (Farzın vakti geçtikten sonra, bu farzı yapacak kadar zaman içinde bu farz özürsüz olarak kaza edilmezse, geciktirme günahı [6 dakikada] bir misli artar. Bundan sonra, yine bu kadar zaman içinde kaza etmezse, bir misli daha artar. Böylece, farzı yapacak kadar zamanların her biri [yani 6 dakika] geçtikçe, günahlar, kat kat artarak, sayılamayacak ve düşünülemeyecek kadar çoğalır.) Bir farzın kazası özürsüz olarak yapılmayınca, günahı böyle artıyor. Beş vakit namazın her biri, her gün farz olduğu için, her kazanın günahı her gün yeniden başlıyor. Beş vakit namaz için, bir günde, yukarıda bir farz için bildirilenin beş misli çoğalıyor. Aylarca, senelerce kılınmayan namazların günahlarının ne kadar çok olacağı, buradan anlaşılabilir. Bu müthiş, bu korkunç günahların altından kurtulabilmek için, her çareye başvurmak lâzımdır. İmanı olan ve aklı başında olan kimsenin, gece gündüz kaza namazı kılarak, Cehennemdeki namaz kılmamak azabından kurtulması için çalışması lâzımdır. Çünkü, özürsüz olarak, tembellikle, üşenerek kılınmayan bir namaz için, yetmişbin sene, Cehennemde azab çekileceği bildirildi. Yukarda açıklanan sayısız namaz günahları için Cehennemde ne kadar çok azab çekileceğini düşünen bir Müslümanın uykusu kaçar, yemekten içmekten kesilir. Dünyası zindan olur. Evet, namaza ehemmiyet vermeyen, vazife kabul etmeyen kâfir olur, mürted olur. Mürted, Cehennemde sonsuz azab çekecektir. O, zaten Cehenneme de, azaba da, namazın ehemmiyetine de inanmamaktadır. Dünyada, hayvan gibi yaşamakta, zevkinden ve zevkine vasıta olan parayı, malı toplamaktan başka bir şey düşünmemektedir. (Her ne olursa olsun, her kime ne zarar, ziyan olursa olsun, yalnız bana gelsin), onun prensibidir. Onun zevk ve safası için her şeyin, herkesin feda olması, umuru bile değildir. İmanı ve aklı yoktur. Böyle kimsede, merhamet olmaz. Canavardan, en korkunç hayvandan daha zararlı olur. Onun insanlıktan, merhametten, iyilikten söylemesi, havaya yazı yazmak gibidir. Kendi menfaati, hayvanî, şehvânî arzularına kavuşması için birer tuzaktır.

Farzlara ehemmiyet verip, tembellikle yapmayan kimse, mürted olmaz. İmanı gitmez. Fakat, bir farzı yapmayan Müslüman, iki büyük günaha girer. Birincisi, o farzın vaktini ibadetsiz geçirmek yani farzı geciktirmek günahıdır. Bunun affolması için (tevbe etmek), yani pişman olmak, üzülmek, bir daha geciktirmeyeceğine karar vermek ile olur. İkincisi, bu farzı terk etmek, yapmamak günahıdır. Bu büyük günahın affolması için, bu farzı hemen kaza etmek, yani vaktinden sonra hemen yapmak lâzımdır. Kazayı geciktirmek de, ayrıca büyük günah olur. (İslâm Ahlâkı s. 118)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

 

 

* Haccın vücup şartları (Osman Ünlü Hocanın 25.06.2020 tarihli yazısı)

25 Haziran 2020, Perşembe

 

 

Haccın vücup şartları

 

 

 

Sual: Bir Müslümana haccın farz olması için, sadece o Müslümanın zengin olması kâfi midir?

Cevap: Haccın şartları, farzları, vacipleri ve sünnetleri vardır. Bir Müslümana haccın farz olabilmesi için, o Müslümanda, haccın şartlarının tamamının bulunması lazımdır. Haccın şartları da iki kısımdır. Birinci kısım, haccın vücup şartlarıdır ki İmâm-ı a'zam hazretlerine  göre, sekizdir ve şunlardır:

1-  Müslüman olmak.

2- Kâfir memleketinde olanın da, haccın farz olduğunu işitmesi lazımdır.

3- Akıllı olmak.

4 -Bâliğ, erginlik yaşına ulaşmış olmak.

5- Hür olup, köle olmamak.

6- Geçim ihtiyacından fazla olarak hacca götürüp getirecek ve geride kalanlara yetecek kadar, helal parası olmak.

Buradaki ihtiyaç da, zekâttaki gibidir. Haram malı olana, hacca gitmek değil, bunları sahiplerine ödemek farzdır. Haram mal ile hacca giden, hac yapmamak azabından kurtulur ise de, hac sevabı kazanamaz. Gasbedilen yerde namaz kılmaya benzer. Böyle kimselerin ibadetlerine mâni olmamalıdır. Günahlar ibadetlere mâni değildir. Parasının helal olduğunda şüphesi olan, sevap kazanmak için, Yahya Efendi fetvâsında yazılı olduğu gibi, bir kimseden ödünç alıp bununla hacca gitmelidir. Borcunu şüpheli parası ile ödemelidir. Müttekîler, her ihtiyaçlarını temin ederken, böyle yapmışlardır.

7- Hac vakti gelmiş olmak. Hac vakti, Arefe ve bayram günleri olmak üzere, beş gündür. Yolda geçen zaman da düşünülerek, vücup şartları, bu zaman başında mevcut olan kimsenin ömründe bir kerre hacca gitmesi farz olur. Dâr-ül-islâmda bulunup malı olan kimsenin, hac vakti gelince, kendine hac farz olup olmadığını bilmese de, hacca gitmesi farz olur.

8- Hacca gidemeyecek kadar, kör, hasta, çok ihtiyar ve sakat olmamak.

***

Sual: Hacca gidecek kimse, öncelikli olarak, elindeki hac paraları da dâhil zekâtını mı verecektir yoksa zekâtını hac yaptıktan sonra mı verecektir?

Cevap: Zekâtı, nisâba malik olduktan bir hicri sene sonra, vermek farz olur. Zekât vermek farz olduğu bu zaman, herkes için başkadır. Bu zaman, hac zamanından evvel ise, malın, paranın hepsi için zekât verilip, geri kalan para ile hacca gidilir. Zekât vermek zamanı, hac zamanına rastlarsa veya hac zamanından sonra ise, önce hacca gidilir. Hacdan sonra, elde mevcut paranın zekâtı verilir.

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

 

 

 

 

24 Haziran 2020 Çarşamba

* Çalışmak rızkı arttırmaz

24 Haziran 2020, Çarşamba

 

Çalışmak rızkı arttırmaz

 

 

 

Sual: Riyazet yaparak ibadetleri zorlukla yapacak duruma düşmek caiz midir? Çalışmak rızkı arttırır mı?

Cevap: Abdüllah Mûsulî, (Muhtâr) kitabının şerhi olan (İhtiyâr) kitabında diyor ki, (Farzları yapamayacak kadar zayıflatan riyazet, yani az yemek câiz değildir. Kendinin ve çoluk çocuğunun nafakasını kazanacak ve borçlarını ödeyecek kadar çalışıp kazanmak farzdır. Bu niyet ile çalışan kimse, borcunu ödeyemeden ölürse, azab çekmez. Hadîs-i şerifte, (Her erkeğin çalışıp [nafakasını] kazanması farzdır) buyuruldu. Bundan fazlası için çalışmamak câizdir.

Adem aleyhisselam buğday eker ve ekmek yapardı. Nuh aleyhisselam neccar, marangoz idi. İbrahim aleyhisselam kumaş tüccarı idi. Davud aleyhisselam demirci idi. Süleyman aleyhisselam zenbil yapardı. Muhammed aleyhisselam, önce koyun güderdi. Sonra ticaret yaptı. Sonra cihad yapardı. Asker idi. Ebû Bekr-i Sıddık “radıyallahü anh”, kumaş tüccarı idi. Ömer-ül-Faruk, kösele dikerdi. Osmân-ı Zinnûreyn gıda maddeleri ithalatçısı idi. Ali “radıyallahü anhüm” işçilik ve cihad yapardı “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în”. Çoluk çocuğunun bir yıllık nafakasını toplayacak kadar çalışmak mubahtır. Müslümanlara yardım için, cihad etmek için, fazla çalışıp kazanmak müstehabdır, iyidir. Hadîs-i şerifte, (İnsanların en iyisi, insanlara faydalı olandır) buyuruldu.)

Gösteriş için, övünmek için kazanmak tahrimen mekruhtur. Mültekâ kitabında haramdır denildi. Çalışmak rızkı arttırmaz. Rızkı veren, Allahü teâlâdır. Çalışmak, sebebe yapışmaktır. Sebeplere yapışmak sünnettir. (Kıyâmet ve Âhiret s. 309)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

 

 

23 Haziran 2020 Salı

* Azimet veya ruhsatla amel etmek

23 Haziran 2020, Salı

 

Azimet veya ruhsatla amel etmek

 

 

 

Sual: Azimet veya ruhsatla amel etmek nedir ? Ruhsat ile telfik arasında ne fark vardır? Farzı yapmamak veya haramı yapmak için hile yapmak câiz midir?

Cevap: Hadîs-i şerifte, (Allahü teâlâ, emir ettiği şeyleri yapmanızı sevdiği gibi, izin verdiği şeyleri yapmanızı da sever) buyuruldu. Zaruret olduğu zaman, haram işlemeğe ve farzı terk etmeğe (ruhsat), izin verilmiştir. Yani azab yapılmaz. Zaruret zamanında da, dinin emirlerini yapmağa (azimet) denir. Bazen, azimet olanı yapmak daha iyidir. Meselâ, ölüm ile korkutulan kimsenin, imanını gizlememesi böyledir. Öldürülürse, şehit olur. Bazen ruhsat olanı yapmak, daha iyi olur. Yolcunun oruç tutmaması böyledir. Yolcu, orucu tutarak hastalanır, ölürse günaha girer.

Ahkâm-ı islâmiyyeye uymaktan kurtulmak için, mezheplerin ruhsatlarını, kolaylıklarını araştırıp, bunlara göre iş yapmak câiz değildir. Böyle araştırmağa (Telfik) denir. İhtiyaç olunca, başka mezhebe geçmek veya birkaç şeyi başka mezhebe göre yapmak câizdir. Farzı yapmamak veya haramı yapmak için hile yapmak haramdır. Buna, (Hîle-i bâtıla) denir. Bir şey, farz veya haram olmadan önce, farz veya haram olmasını önlemek câizdir. Buna (Hîle-i şer’ıyye) denir. (Kıyâmet ve Âhiret s. 309)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com