31 Ocak 2018 Çarşamba

* İstinca

2 Şubat 2018, Cuma

 

 

İstinca

 

 

 

Sual: İstinca ne demektir ve nasıl yapılır? Başkasının yanında avret yerini açmadan suyla istinca yapamayacak olan ne yapar?

Cevap: Önden ve arkadan necaset çıkınca, bu yerleri temizlemeğe istinca denir. Gaz, taş çıkınca temizlemek, yani taharetlenmek lâzım değildir. İstinca, yani taharetlenmek sünnet-i müekkededir. Yani helâda abdest bozulduktan sonra erkek ve kadının, taş ile veya su ile, önünü ve arkasını temizleyerek, idrar ve pislik bırakılmaması sünnettir. Kaç kere yıkamak lâzım olduğu sünnet değildir. Taş ile temizlendikten sonra, ayrıca su ile yıkamak sünnettir. Fakat, başkasının yanında avret yerini açmadan su ile istinca yapamayacaksa, pislik fazla olsa bile, su ile istincadan vazgeçer. Avret yerini açmaz. Namazı öyle kılar. Açarsa fasık olur. Haram işlemiş olur. Tenha bir yer bulunca su ile istinca yapar ve namazı iade eder. Abdest bozmak için ve gusül abdesti almak için, zaruret olunca erkek, erkekler arasında ve kadın, kadınlar arasında avret yerini açabilir sözü zayıftır. Gusül yerine teyemmüm etmek lâzım olur. Çünkü, İbni Âbidîn, yüzdördüncü sahifede buyuruyor ki, (Bir emri yapmak, bir haram işlemesine sebep olursa, haramı işlememek için, o emir [tehir edilir veya] terk edilir, yapılmaz). Haram işlememek için farz terk edilince, haram işlememek için sünnet elbette terk edilir. (İbni Âbidîn sahife: 105). Mekruh işlememek için bile, sünneti terk etmek lâzım geldiği, (Uyûn-ül-besâir)de yazılıdır. (Tam İlmihal s. 157)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google

 

Mail grubu sayfası: Google

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

* Her konuda bilgiçlik taslamak (Osman Ünlü'nün 2.2.2018 tarihli yazısı)

2 Şubat 2018, Cuma

 

 

Her konuda bilgiçlik taslamak

 

 

 

 

Sual: Bazı kimseler, hangi konudan söz açılsa hemen söze başlayıp bir şeyler anlatıyorlar. Bir kimse her şeyi bilebilir mi ve böyle her konuda öne atılmak, bilgiçlik taslamak dinen uygun mudur?

Cevap: Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şeriflerinde;

(Âlim olduğunu söyleyen kimse, cahildir) buyurmuşlardır.

Her sorulana cevap veren, her gördüğünden mana çıkaran ve her yerde bilgi satan kimse, cahilliğini ortaya koyar. Bilmiyorum, öğrenip de söylerim diyenin, âlim olduğu anlaşılır. Resûlullah Efendimize; en kıymetli yer neresidir, denildikte;

(Bilmiyorum, Rabbim bildirirse söylerim) demiştir. Bunu Cebrail aleyhisselama sormuş, ondan da, aynı cevabı almıştır. O da, Allahü teâlâya sormuş;

(Mescitler)dir cevabını almıştır. A'râf sûresinin; (Affet ve ma'rûfu emr et) mealindeki 198. âyet-i kerimesi gelince, Cebrail aleyhisselâmdan bunu açıklamasını istemiş, o da, Rabbimden öğreneyim, diyerek gitmiştir. Tekrar geldiğinde, Allahü teâlâ;

(Senden uzaklaşana yaklaş! Senden esirgeyene ihsan et! Sana zulmedenleri affet!) emrini verdi dedi. Şa'bî hazretleri, kendisine sorulanlardan birine bilmiyorum deyince;

- Sen Irak memleketinin müftüsüsün, bilmiyorum demek, sana yakışır mı? dediklerinde;

- Meleklerin üstünleri bilmiyoruz dediler, benim söylememden ne çıkar, buyurdu. İmâm-ı Ebû Yusuf hazretleri, bir suale bilmiyorum deyince;

- Hem Beyt-ül-mâldan maaş alıyorsun, hem de cevap vermiyorsun, dediler.

- Beyt-ül-mâldan, bildiklerim kadar ücret alıyorum. Bilmediklerim için alsaydım, Beyt-ül-mâlda bulunanların hepsi yetişmezdi dedi.

Nefsine uymayan cahil ile arkadaşlık etmek, nefsinin esiri olan din adamı ile arkadaşlık etmekten iyidir. Din adamı olduğu için tekebbür etmek, cahil olmanın alametidir. Çünkü, ilim, tevazua sebep olur, kibirden meneder.

***

Sual: Bir kimse, hastalığı sebebiyle, gusül için teyemmüm yapabilir mi?

Cevap: Gusül abdesti alınca, hasta olmaktan veya hastalığının şiddetlenmesinden yahut uzamasından korkan kimse, teyemmüm eder. Bu korku, kendi tecrübesi ile yahut Müslüman, adil bir tabibin, doktorun söylemesi ile belli olur.

***

Sual: Namazda, herhangi bir yerini kaşıyanın namazı bozulur mu?

Cevap: Bir rükünde, üç kere bir yerini kaşımak, yahut elini kaldırarak birbirine vurmak namazı bozar.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google

 

Mail grubu sayfası: Google

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

 

30 Ocak 2018 Salı

* Yemek ve namazda temizlik

1 Şubat 2018, Perşembe

 

 

Yemek ve namazda temizlik

 

 

 

Sual: Yiyeceklerde ve namaz kılınacak elbise, ayakkabının temiz olmasında nelere dikkat etmelidir?

Cevap: Deniz hayvanlarından, yemesi câiz olmayanlar da, temizdir. Buğday içine deve pisliği düşüp un yapılmış ise veya sıvı yağ veya süt içine düşmüş, sonra çıkarılmış ise, üç sıfatından biri görülmedikçe yiyip içmek câiz olur. Pis kumaşın temiz tarafında namaz kılınır. Ayakkabısı, çorabı, mesti temiz olan kimse necis yerde namaz kılarsa, kabul olmaz. Bunları çıkarıp, bunların üstüne basarsa kabul olur. Bunların altı pis olunca da böyledir. Tavuk kesilip, tüyleri dökülmek için, karnı yarılmadan, kaynar suya konursa necis olur. Ebüssüûd efendi fetvası, dördüncü sahifesinde buyuruyor ki, (Bir tavuk boğazlanıp içi ve kursağı çıkarılmadan, kaynar suda haşlasalar, yolsalar, yemesi helal olmaz, haramdır. Kesip içi ve kursağı çıkarılıp, içi yıkandıktan sonra haşlanırsa, tüylerine necaset bulaşmamış ise, yemesi helal olur). (Redd-ül-muhtâr)da diyor ki, (Kaynamayan sıcak suda bırakılan, içi boşaltılmamış tavuğun yalnız derisi necis olur, yolunup, içi boşaldıktan sonra, üç kere, soğuk su ile yıkanınca, her yeri temiz olur. İşkembe de, böyle üç kere yıkamakla temiz olur).

Herhangi eti, şarap veya ispirto ile kaynatınca, et necis olur. Hiçbir suretle temizlenemez. Üç kere temiz su ile kaynatıp, her birinde soğutulunca, temiz olur da denildi. Necaset karışmış sütü, balı, pekmezi temizlemek için, biraz su ile karıştırıp, su uçuncaya kadar kaynatılır. Sıvı yağı temizlemek için, su ile çalkalayıp, üste ayrılan yağ alınır. Katı yağ su ile kaynatılır. Sonra alınır. (Tam İlmihal s. 156)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google

 

Mail grubu sayfası: Google

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

* Dünya kazancına dini alet etmek (Osman Ünlü'nün 1.2.2018 tarihli yazısı)

1 Şubat 2018, Perşembe

 

 

Dünya kazancına dini alet etmek

 

 

 

 

Sual: Mal, mülk, makam, mevki elde etmek için dini kullanmak, dindar görünmek, dinimiz açısından uygun olur mu?

Cevap: Riya, bir şeyi olduğunun tersine göstermektir ki kısaca, gösteriş demektir. Ahiret amellerini yaparak ahiret yolunda olduğunu göstererek, dünya arzularına kavuşmak demektir ki kısaca, dünya kazancına dini alet etmektir. İbadetlerini göstererek, insanların sevgisini kazanmaktır. Sözleri veya ibadetleri riya ile olan kimsenin, din bilgisi varsa, buna Münafık denir. Din bilgisi yoksa, buna Din yobazı denir. Fen bilgisi olmayıp da, kendisini fen adamı tanıtıp, kendi görüşlerini, fen bilgisi olarak söyleyip, Müslümanları aldatmaya, bunların dinlerini, imanlarını bozmaya çalışan İslâm düşmanlarına Zındık veya Fen yobazı denir. Din yobazlarına ve fen yobazlarına aldanmamalıdır.

Başkalarının sevgisine ve methetmelerine, övmelerine kavuşmak için, dünya işleri ile, onlara iyilik yapmak, riya olur. İbadet ile olan riya bundan daha fenadır. Allahü teâlânın rızasını hiç düşünmeden yapılan riya, hepsinden daha fenadır. İbadet yaparak Allahü teâlâdan dünya menfaatlerini istemek, riya olmaz. Yağmur duasına çıkmak, istihare yapmak, böyledir. Ücret ile imamlık, hatiplik, muallimlik yapmak, sıkıntıdan, hastalıktan ve fakirlikten kurtulmak için âyet-i kerimeler okumak da, böyledir denildi. Bunlarda hem ibadet, hem de menfaat niyetleri bulunmaktadır. Ticaret maksadı ile hacca gitmek de böyledir. İbadet niyeti hiç bulunmazsa riya olurlar. İbadet niyeti çok olursa, sevap hasıl olur. İbadetlerini başkalarına göstermek, onlara öğretmek ve teşvik etmek niyeti ile olursa, yine riya olmaz ve çok sevap olur. Ramazan orucunu tutmakta riya olmaz. Allahü teâlânın rızası için namaza başlayıp, sonradan hasıl olan riyanın zararı olmaz. Riya ile yapılan farzlar sahih olur, ibadet borcu ödenmiş olur ise de, sevabı olmaz.

***

Sual: Cuma namazı kılmak için, cemaatin belli bir sayıda olması gerekir mi?

Cevap: Cuma namazı cemaatle kılınır. Bunun için cemaatin, imamdan başka Hanefi mezhebinde üç, Şafii mezhebinde kırk, Maliki mezhebinde ise oniki erkeğin olması yetişir. Hutbeyi dinleyen cemaatin hepsi gidip, başkalarının kılmaları caizdir. Hanefi mezhebinde, misafir ve hasta ile de cemaat hasıl olur.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google

 

Mail grubu sayfası: Google

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

 

29 Ocak 2018 Pazartesi

* Müslüman isyan etmez, fitne çıkarmaz (Osman Ünlü'nün 31.1.2018 tarihli yazısı)

31 Ocak 2018, Çarşamba

 

 

Müslüman isyan etmez, fitne çıkarmaz

 

 

 

 

Sual: Seyyid Kutb'un, Cihân Sulhu kitabında “Müslümanlar ihtilalci olur. Zulüm, haksızlık yapan hükûmete karşı ihtilal yapar” deniliyor. Bu söz doğru mudur?

Cevap: Bu söz, İslâm âlimlerinin bildirdiklerine uymamaktadır. Müslümanlar ihtilal yapmaz, fitne ve fesat çıkarmaz. Zalim olan hükûmete de isyan etmek günahtır. Kanunlara, emirlere karşı gelmek, cihad olmaz, fitne çıkarmak olur. Seyyid Kutb, Mevdûdî ve bunlara aldananlar, Hac sûresinin 39. âyetine yanlış mana verdikleri için, bu felakete düşmüşlerdir. Bu âyette mealen;

(Müminlere saldıran zalimlerle cihad etmeye izin verildi) buyuruldu. Mekke’de kâfirler, Müslümanlara zulmedip, yaralayınca, öldürünce, bunlarla dövüşmek için, tekrar tekrar izin istediler. İzin verilmedi. Medine’ye hicret edilince, bu âyet gelerek, yeni kurulan İslâm devletinin, Mekke’deki zalimlerle cihad yapmasına izin verildi. Bu âyet-i kerime, Müslümanların, zalim hükûmete isyan etmeleri için değil, insanların İslâm dinini işitmelerine, Müslüman olmalarına mâni olan zalimler ile cihad yapması için, İslâm devletine izin vermektedir. Siyer-i kebîrdeki hadîs-i şeriflerde;

(Emîre isyan eden kimseye Cennet haramdır.)

(Adil ve zalim, her emîrin emri altında cihad ediniz!) buyuruldu. Kitaplarda yazılı olan cihad, başka memleketlerdeki kâfirlerle harp etmek demektir. Beyhekînin bildirdiği hadîs-i şerifte;

(Bozuk bir işi düzeltemediğiniz zaman, sabrediniz! Allahü teâlâ onu düzeltir) buyuruldu. Bu hadîs-i şerif, kanunlara karşı gelmeyi, ihtilal yapmayı değil, meşru yollardan nasihat verip sabretmeyi emir buyurmaktadır. Tirmizî ve Taberânîde bildirilen hadîs-i şerifte;

(Cihadın en kıymetlisi, zalim sultan yanında, doğru yolu gösteren bir söz söylemektir) buyuruldu.

Âlimlerin gücü yettiği kadar emr-i ma'rûf yapması lazımdır. Fakat emr-i ma'rûf yaparken, fitne çıkmamasına çok dikkat etmelidir...

Görülüyor ki, Müslümanlar ihtilal yapmaz. Fakat, zulme, haksızlığa da teslim olmaz. Meşru yollardan hakkını arar. Hükûmetin meşru emirlerine uymak, her Müslümana vaciptir. Hiç kimsenin haram olan emirleri yapılmaz. Fakat, buna isyan edilmez, fitne çıkarılmaz. Zalimlerle münakaşa etmemelidir. Zira fitne çıkarmak, Müslümanların ezilmelerine sebep olmak haramdır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google

 

Mail grubu sayfası: Google

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com