31 Ekim 2016 Pazartesi

* Rehin vermek

2 Kasım 2016, Çarşamba

Rehin vermek

 

 

 

Sual: Rehin vermek ne demektir ve neler rehin verilebilir?

Cevap: Rehin vermek, yani ipotek (hypotéque) etmek demek, bir sebepten dolayı, bir şeyi hapis etmek, alıkoymak demektir. İslâmiyette ise, ödenecek mal karşılığı olarak, bir malı, alacaklıda veya başka âdil bir kimsede, emanet bırakmak demektir. Rehin ancak, mal borcu için verilir. Öldürmek, yemin hakları, işçinin iyi çalışması, misafirin hırsızlık etmemesi için rehin istenmez. Rehin zor ile alınmaz. Rehin, akit ile, yani icap ve kabul ile, yani sözleşme veya mektuplaşma ile yapılır. Rehini verip, almaları, yani malın teslim olunması da lâzımdır. Teslim olunmadan önce, borçlu rehini vermekten vazgeçebilir. Rehin bırakılan malın, satılmağa elverişli olması şarttır. Tartı ile, hacim ile ölçülen her şey, altın, gümüş eşya, para, rehin verilebilir. Ortak olan bir şeydeki kendi payını rehin vermek caiz değildir. Ağaçtaki meyveyi ağaçsız olarak, tarladaki ekini tarlasız olarak rehin vermek ve meyveli ağacı meyvesiz olarak, ekinli tarlayı ekinsiz rehin vermek caiz değildir. Evi, eşyası ile de rehin vermek caizdir. Hayvan, üzüm şırası rehin verilir. Alacaklı, rehinden vazgeçebilir. Borçlu vazgeçemez. Rehin, borç ödeninceye kadar hapis olunur. Önce, borç ödenir. Sonra, rehin geri verilir. Borçlu ölürse, bunun vârisi, rehini satarak, parası ile borcu öder. Sonra, rehini alıp, müşteriye teslim eder. Geri kalan parası, başka alacaklılara verilir. Satış semeninin ödeme zamanı gelince borçlu, rehini satmak için, alacaklıyı veya başka bir âdil kimseyi vekil edip sattırır veya kendi satar. Semenden borcu ödeyip, sonra rehin kurtarılır. Borçlu, rehindeki malını, alacaklının izni olmadan satamaz. Satmak için, isteyemez. Alacaklı, rehini alırken, bunu ileride satmağa kendisinin vekil edilmesini şart edebilir. Borçlu bunu kabul edince, sonra azledemez. Borçlu ölürse de, azil olmaz. Rehin helâk olursa, kıymeti az ise, aradaki farkı borçludan ister. Rehin, alacaklının borcu istemesine mâni olamaz. Malı olup da ödünç aldığını ödemezse, onu hapis ettirmesine de mâni olamaz. (Tam İlmihal s. 853)

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

* Âlim görünenlere aldanmamalıdır (Osman Ünlü'nün 2.11.2016 tarihli yazısı)

2 Kasım 2016, Çarşamba

Âlim görünenlere aldanmamalıdır

 

 

Sual: Bazı kimseler, Kazanlı Mûsâ Beykiyef gibilerinin fikirlerini savunarak İslâma hizmet ettiklerini söylüyorlar. Dinde değişiklik yapmak isteyen böyle kimselerin kitapları okunur mu?

Cevap: Âlim görünen ve din adamı denilen herkesin sözüne veya kitabına uyarak amel etmek caiz değildir. Kıymetli kitaplardan toplanmış, tercüme edilmiş Ehl-i sünnet âlimlerinin yazdıkları ilmihâl kitaplarını okumalıdır. Böyle tercüme edilmemiş, kafadan yazılmış ilmihâl kitaplarını ve uydurma tefsirleri okumak, insanı dünya ve ahiret felaketlerine sürükler. Kazanlı Mûsâ Beykiyef, Kur'ân-ı kerime ve hadis-i şeriflere inanmayıp, yeni bir din uydurup, buna İslâmiyet demektedir. Yaldızlı kelimelerle, Müslümanlara gerici, Ehl-i sünnet âlimlerine yobaz demektedir. Kur'ân ve hadisler, bugünkü fen bilgileri ile yetişmiş olan gençlerin uyacakları bir din değildir diyerek, uydurduğu düşüncelerine din demekte, kitapları ile gençleri aldatmaktadır. Buna aldananlar, çıkardıkları dergilerde bozuk, alçak yalanlarla Ehl-i sünnet âlimlerine saldırmaktadırlar. Böylelerinin Ehl-i sünnet kitaplarını okuyarak, doğru yola kavuşmalarını temenni ederiz.

***

Sual: Namazda rükuya giderken, iki ayağı birbiri ile birleştirmek gerekir mi?

Cevap: Konu ile alakalı olarak Halebî-i kebîr ve Dürr-ül-muhtârda deniyor ki:

"Rükuda sünnetlerden birisi de, topuk kemiklerini birbirine bitiştirmektir." Bunun için, rükuya eğilirken, sol ayağın topuğu, sağ ayak yanına getirilir. Secdeden kıyama yani ayağa kalkarken açılır.

***

Sual: Gayr-i müslimlerin kestiği hayvanın etini yemekte bir mahzur var mıdır?

Cevap: Konu ile alakalı olarak Hadîkada deniyor ki:

"Ehl-i kitabın dar-ül-harpte kesmiş oldukları hayvan, aksi sabit olmadıkça, temiz kabul edilir. Mecusinin, kitapsız kafirlerin etli yemeklerini yemek, hayvanı onların kestiği kati olarak bilinmediği için, tenzihen mekruhtur. Şimdi kasaptan alınan etler de böyledir."

***

Sual: Ayağında çorabı olmayan kimse, temiz ayakkabısı ile namaz kılabilir mi?

Cevap: Konu ile alakalı olarak Hadîkada deniyor ki:

"Ayakkabı ile kılınan namazın sevabı, çıplak ayakla kılınandan kat kat fazladır. Üzerinde necaset görülmedikçe, sokakta gezilen ayakkabı da böyledir. Vesvese ve şüpheye ehemmiyet verilmez."

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

30 Ekim 2016 Pazar

* Her ihtiyaç, özür sayılmaz

1 Kasım 2016, Salı

Her ihtiyaç, özür sayılmaz

 

 

 

Sual: Mesken almak için fâizle ödünç almak caiz midir? Her ihtiyaç, fâizle ödünç almak için özür sayılır mı?

Cevap: İmam-ı Rabbânî Ahmed-i Fârûkî Serhendî "kuddise sirruh" birinci cildin, yüzikinci mektubunda buyuruyor ki: İhtiyaçları helalden temin edecek yol çoktur. [Bu yolları aramak lâzımdır. Arayıp bulamazsa, ancak nafaka ihtiyacı, yani gıda, elbise ve mesken ihtiyacı, zaruret hâlini alır. Bu da, ancak mesken için vâki olmaktadır.] Bu zamanda, şüpheli olmayan kazanç kalmadı diyorsunuz. Evet öyledir. Fakat, elden geldiği kadar, şüphelilerden kaçınmak lâzımdır. Tarlayı abdestsiz sürmek, tohumunu abdestsiz ekmek, rızkın bereketini, tayyib [güzel] olmasını giderir demişlerdir. Hindistan'da, böyle çalışan, hemen yok gibidir. Fakat, Allahü teâlâ, kulundan, elinden geldiği kadar yapmasını istemektedir. Fâiz ile para alıp ziyafet vermekten sakınmak, herkes için çok kolaydır. Helale haram, harama helal diyen kâfir olur. Fakat bu, katî, meydanda olan helal ve haramlar içindir. [Helal, haram oldukları, Nass ile açık bildirilmiş olan yahut açık Nass yok ise de, dört mezhepte de sözbirliği ile bildirilenler içindir.] Zan olunanlar için değildir. Hanefî mezhebinde mubah olan çok şey vardır ki, Şâfiî mezhebinde mubah değildir. Bunun aksi de vardır. Her ihtiyaç, özür sayılırsa, fâizin haram olacağı yer kalmaz. Fâizin haram edilmesi abes, lüzumsuz bir emir olur. Oruç, yemin kefareti niyeti ile de, fakirleri doyurmak için, fâiz ile borç almak caiz değildir. Fakir doyuramayan, oruç tutar. (Tam İlmihal s. 852)

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

* Secdede gözetilecek hususlar (Osman Ünlü'nün 1.11.2016 tarihli yazısı)

1 Kasım 2016, Salı

Secdede gözetilecek hususlar

 

 

Sual: Namaz kılarken, secdede nelere dikkat etmeli, secdeyi nasıl yapmalıdır?

Cevap: Secdede el parmakları, birbirine bitişik, kıbleye karşı, kulaklar hizasında, baş iki el arasında olmalıdır. Alnı temiz yere, yani taş, toprak, tahta, yaygı üzerine koymak farz olup, burnu da beraber koymak vacip denildi. Özürsüz yalnız burnu koymak caiz değildir. Yalnız alnı koymak mekruhtur. Secdede en az üç kere Sübhâne rabbiyel-a'lâ denir. İki ayağı veya hiç olmazsa her birinin birer parmaklarını yere koymak farzdır veya vacibtir. Sünnet de denilmiştir. Yani, iki ayak yere konmazsa namaz sahih olmaz veya mekruh olur. Secdede, alın, burun ve ayaklar yerden az zaman kalkmış olursa, zararı olmaz. Secdede ayak parmaklarını bükerek, uçlarını kıbleye çevirmek sünnettir. Erkekler, kolları ve uylukları, karından ayrı bulundurur. Elleri ve dizleri yere koymak sünnettir. Topukları kıyamda, birbirinden dört parmak eni kadar uzak, rükuda, kavmede ve secdede bitişik tutmak sünnettir.

***

Sual: Seferî olan bir kimsenin, mukim olan bir imama uyarak vaktin farzını kılmasında, mezhepler arasında bir farklılık var mıdır?

Cevap: Seferî olan bir kimsenin mukim olan imama uyması, Hanefi mezhebinde, vaktin farzını eda ederken caiz, Şafii mezhebinde hem eda, hem kaza ederken caiz, Maliki mezhebinde ise ikisinde de mekruhtur.

***

Sual: Müslüman olup itikadı bozuk olanlar, kâfirler gibi Cehennemde sonsuz olarak mı kalacaklardır?

Cevap: Müslüman olan, yani Ehl-i kıble olup, ibadet eden, fakat, itikadı Ehl-i sünnet itikadına uymayan ve tövbe etmeden ölen kimseye, Cehennemde azap edilecek ise de, böyle Bidat sahibi Müslümanlar, Cehennemde sonsuz kalmayacaktır.

***

Sual: Namazdan sonra dua ederken, kolları, sağa, sola doğru geniş olarak mı açmalıdır?

Cevap: Namazdan sonra dua ederken, erkekler kolları göğüs hizasına kaldırır, dirsekler fazla bükülmez. Kollar, sağa sola doğru açılmaz, birbirine yakın, ileri doğru tutulur. Hastalık veya soğuk gibi sebeple ellerini kaldıramayan kimse, şehadet parmağı ile işaret eder. Duadan sonra, sübhâne rabbike... ayet-i kerimesini okuyup, eller yüze sürülür.

***

Sual: Necis boya ile boyanan kumaş, yıkanınca temiz olur mu?

Cevap: Necis boya ile boyanan kumaş ve beden, üç kere yıkanınca temiz olur.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

29 Ekim 2016 Cumartesi

* Her şeyi yaratan Allahü teâlâdır (Osman Ünlü'nün 31.10.2016 tarihli yazısı)

31 Ekim 2016, Pazartesi

Her şeyi yaratan Allahü teâlâdır

 

 

Sual: Allahü teâlâya tam iman edebilmek için, nasıl inanmalı, neleri bilmelidir?

Cevap: Konu ile alakalı olarak Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri, İ'tikâdnâme kitabında buyuruyor ki:

"İmanın altı şartından birincisi, Allahü teâlânın bütün varlıkların yaratıcısı olduğuna inanmaktır. Dünya ve ahiret âleminde bulunan her şeyi, maddesiz, zamansız ve benzersiz olarak yoktan var eden, ancak Allahü teâlâdır diye kesin inanmaktır. Her maddeyi, atomları, molekülleri, elementleri, bileşikleri, organik cisimleri, hücreleri, hayatı, ölümü, her olayı, her reaksiyonu, her çeşit kuvveti, enerji çeşitlerini, hareketleri, kanunları, ruhları, melekleri, canlı cansız her varı, yoktan var eden ve hepsini, her an varlıkta bulunduran, yalnız Odur. Hiçbir şeyi yok iken, bir anda yarattığı gibi, her zaman, birbirlerinden de var etmektedir. Kıyamet günü, her şeyi bir anda yine yok edecektir.

Her varlığın yaratanı, sahibi, hâkimi Odur. Onun hâkimi, amiri, üstünü yoktur diye inanmak lazımdır. Her üstünlük, her kemal sıfat, Onundur. Onda, hiçbir kusur, hiçbir noksan sıfat yoktur. Dilediğini yapabilir. Yaptıkları, kendine veya başkasına faydalı olmak için değildir. Bir karşılık için yapmaz. Bununla beraber, her işinde, hikmetler, faydalar, ve ihsanlar vardır.

Kullarına iyi, faydalı olanı vermeye, kimisine sevap, kimisine azap yapmaya mecbur değildir. Asilerin, günah işleyenlerin hepsini Cennete koysa, ihsanına yakışır. İbadet edenlerin hepsini Cehenneme atsa, adaletine uygun olur. Fakat iman edenleri Cennete sokacağını, bunlara sonsuz nimetler vereceğini, kâfirlere ise, Cehennemde sonsuz azap edeceğini dilemiş ve bildirmiştir. Bütün canlılar iman etse, itaat etse, Ona hiçbir faydası olmaz. Bütün âlem kâfir, azgın, taşkın olsa, karşı gelse, Ona hiçbir zarar vermez. Kul, bir şey yapmak dileyince, O da isterse, o şeyi yaratır. Kullarının her hareketini ve her şeyi yaratan Odur. O dilemezse, yaratmazsa, hiçbir şey hareket edemez. Onun işine, kimse karışamaz. Şirkten, küfürden başka, herhangi büyük günahı işleyip, tövbesiz ölen kimseyi, dilerse affeder, küçük bir günah için de dilerse azap eder. Kâfir, mürtet olarak ölenleri hiç affetmeyeceğini, bunlara sonsuz azap edeceğini bildirmiştir."

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

* Ödünç alıp vermekte fâiz

31 Ekim 2016, Pazartesi

Ödünç alıp vermekte fâiz

 

 

 

Sual: Ödünç alıp vermekte fâiz nasıl olur? Yalnız fazlalık alınan mı yoksa ödünç verilen ve alınanın hepsi mi haram olur?

Cevap: İmam-ı Rabbânî Ahmed-i Fârûkî Serhendî "kuddise sirruh" birinci cildin, yüzikinci mektubunda buyuruyor ki: (Daha fazlasını ödemesi şartı ile ödünç vermek fâizdir. Yani böyle olan sözleşme haramdır. Haram anlaşma ile ele geçen malın hepsi haram olur. Mesela, oniki kile ödemesi şartı ile, on kile buğday ödünç verilse, alınan oniki kilenin hepsi haram olur. [Fazla olan iki kilesi kul hakkı olduğu için geri vermesi vacib olur. On kilesi haram olduğu için sadaka vermesi lâzımdır.] Fâiz ile ödünç vermek ve almak haram olduğu, Kur'ân-ı kerimde açıkça bildirilmiştir. İhtiyacı olanın da, olmayanın da, fâizle ödünç alması haramdır. İhtiyacı olana fâiz haram olmaz demek, Kur'ân-ı kerimin emrini değiştirmek olur. Buradaki ihtiyaç kelimesine, zaruret ve ölüm tehlikesi manasını vermek lâzımdır. Böylece, Mâide sûresinin, (Ölüme sebep olan sıkışık hâle düşen) mealindeki dördüncü âyetinin izninden istifade edilmiş olur. Çünkü, bu âyet-i kerime haramdan af olunabilecek özrü beyan buyurmaktadır. Fâiz ile ödünç almak için her ihtiyaç özür olsaydı, fâizin haram edilmesine sebep kalmazdı. Çünkü, fâiz ödemeği ancak ihtiyacı olan kabul eder. İhtiyacı olmayan kimse, açıktan para vermek istemez. Allahü teâlânın bu yasak emri, yersiz, lüzumsuz olurdu. Allahü teâlânın kitabına, böyle iftira edilemez. Abes, yersiz bir şey bulunması düşünülemez. Her ihtiyacı olanın fâiz ile para alması caiz diye bir ân düşünsek, ihtiyaç da, bir nevi zarurettir. Zaruretin dereceleri vardır. Ziyafet vermek için, fâiz ile para almak ihtiyaç değildir. Meyyitin bıraktığı malda meyyitin ihtiyacı, kefen ve cenaze masrafı olduğu, kitaplarda bildiriliyor. Onun ruhu için ziyafet vermeğe ihtiyaç denilmemiştir. Meyyit, sadakanın sevabına, herkesten çok muhtaç olduğu hâlde, onun ruhu için yemek [helva] dağıtılmasını İslâmiyet emretmemiştir. O hâlde, bunları yapmak, fâizle para almak için ihtiyaç, özür olur mu? Ölünün ihtiyacı kabul edilse bile, fâizle alınan para ile pişen yemekleri yemek helal olur mu? Çoluk çocuğun çok olması, erkeğin askerde bulunması, özür, ihtiyaç sanılarak, fâizle para almak caiz ve helal olur demek, bir Müslümana yakışmaz. Böyle belâya yakalanmış olanlara, emr-i ma'rûf ve nehy-i münker yaparak, doğru yolu göstermek lâzımdır. Bir Müslüman, nasıl olur da, böyle haram işi yapabilir? (Tam İlmihal s. 852)

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com