29 Şubat 2016 Pazartesi

* Ameldeki mezheplerin hepsi haktır (Osman Ünlü'nün 02.03.2016 tarihli yazısı)

02 Mart 2016, Çarşamba

Ameldeki mezheplerin hepsi haktır

 

 

Sual: Mevcut olan ameldeki mezheplerin hepsi hak mıdır, bunlardan birine uyan, doğru yolda mı olur?

Cevap: Konu ile alakalı olarak Mîzân-ül kübrâ kitabının önsözünde deniyor ki:

"Unutulmuş olan mezheplerin ve bugün mevcut bulunan dört mezhebin hepsi haktır. Birinin, başkası üzerine üstünlüğü yoktur. Çünkü, hepsi aynı din kaynağından alınmışlardır. Bütün mezheplerde, yapılması kolay işler yani ruhsat bulunduğu gibi, yapılması güç yani azimet olan işler de vardır. Azimet olan işi yapabilecek kimsenin, kolay işi yapmaya kalkışması, din ile oynamak olur. Azimeti yapmaktan aciz olan, özürlü olan kimsenin ruhsat olanı yapması caiz olur. Böyle kimsenin ruhsat olanı yapması, azimet yapmış gibi çok sevap olur. Aciz olmayanın, kendi mezhebindeki ruhsatları yapmaması, azimetleri yapması vaciptir. Hatta, kendi mezhebinde yalnız ruhsatı bulunan işin, başka mezhepte azimeti varsa, o azimeti yapması vacip olur. Mezhep imamlarından birinin sözünü beğenmemekten veya kendi düşüncesini onun sözünden daha üstün sanmaktan, çok sakınmalıdır. Çünkü, başkalarının ilimleri, anlayışları, müctehidlerin, ilimleri ve anlayışları yanında, hiç gibi kalır."

***

Sual: Peygamberlerin en üstünleri hangileridir ve bunlara ne isim verilir?

Cevap: Muhammet aleyhisselam Habibullahtır. İbrahim aleyhisselam Halilullahtır. Musa aleyhisselam Kelimullahtır. İsa aleyhisselam Ruhullahtır. Âdem aleyhisselam Safiyyullahtır. Nuh aleyhisselam Neciyyullahtır. Bu altısı, diğer Peygamberlerden daha üstündür. Bunlara Ülül'azm denir. Hepsinin üstünü, Muhammet aleyhisselamdır.

***

Sual: Aynı kadından ve ayrı zamanlarda süt emen bir oğlan ile bir kız çocuğu, büyüdükleri zaman, birbiri ile evlenebilir mi?

Cevap: Aynı kadından süt emen bir oğlan ile bir kız çocuğu, süt babaları başka olsa ve başka senelerde emmiş olsalar bile, bu iki çocuk, birbiri ile, birbirlerinin çocukları ve torunları ile evlenemez.

***

Sual: Market veya bir bakkala borç para veren kimsenin, verdiği borç para bitene kadar buralardan alışveriş yapması uygun olur mu?

Cevap: Konu ile alakalı olarak "İbni Âbidîn" ve "Dürer"de deniyor ki:

"Bakkala borç para verip, o para bitinceye kadar ondan mal satın almak haramdır. Çünkü, istifade etmek şartı ile ödünç vermek faiz olur."

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

* Radyo, tv, sinema gibi neşir vasıtaları

02 Mart 2016, Çarşamba

Radyo, tv, sinema gibi neşir vasıtaları

 

 

Sual: Radyo, tv, sinema gibi neşir vasıtaları iyi midir? Sinemaya gitmek, televizyon seyretmek günah mıdır?

Cevap: Radyo, sinema, televizyon neşir vâsıtasıdır. Kitap, gazete, mecmua gibidir. Bunlar, tabanca gibi, bir vâsıta, bir alettir. Tabancayı, bir kabahatsiz, günahsız, zararsız kimseye karşı kullanmak günahtır. Muharebede, düşmana karşı kullanmak ise, çok sevaptır. Görülüyor ki, tabanca kullanmak, hep günahtır demek veya her zaman sevaptır diye kestirip atmak, doğru değildir.

Bunun gibi, radyo ve filmler, iyi insanlar tarafından hazırlanır, Allahü teâlânın beğendiği şeyleri bildirir, İslamiyetin faydalarını, ahlâk, ticaret, sanat, fabrikaların çalışması, tarih olayları, askerlik gibi din ve dünya bilgileri verirse, böyle radyoyu dinlemek, böyle filmleri ve televizyonları görmek günah olmaz, mubah olur. Faydalı kitap ve mecmua okumak gibi, her Müslümana lâzım olur. Fakat bunlar, din düşmanları, ahlâksızlar tarafından hazırlanır, haram, çirkin, şarkılar, çalgılar bulunursa ve zararlı şeylerin propagandası yapılırsa, böyle radyoları dinlemek, televizyonları görmek ve böyle film gösterilen sinemalara gitmek câiz olmaz. Böyle olan gazete ve kitapları, romanları okumak gibi, haram olur.

(Hadîka) ve (Berîka)nın sonlarında diyor ki, (Def, tambur ve her nevi çalgıyı evinde, dükkânında bulundurmak, kendisi kullanmasa bile, satmak, hediye, ariyet, kiraya vermek günahtır). Mubah ile günah karışık olursa ve radyoda, televizyonda, filmde veya bunların görüldüğü, dinlenildiği yerde, haram şeyler varsa, günaha girmemek için mubahı, hatta sevabı terk etmek lâzım olur. Nitekim, müminin davetine gitmek sünnet olduğu hâlde, haram bulunan davete gitmemeli, haramdan, mekruhtan sakınmak için sünneti terk etmelidir. (Tam İlmihâl s. 730)

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

28 Şubat 2016 Pazar

* İnsanın aslı, hayvan değildir (Osman Ünlü'nün 01.03.2016 tarihli yazısı)

01 Mart 2016, Salı

İnsanın aslı, hayvan değildir

 

 

Sual: İnsan veya hayvanların birbirine dönüşmesi, insanın, hayvanların en gelişmiş şekli denmesi, aklen ve dinen mümkün müdür?

Cevap: Paleontolojik devirlerde, canlılarda zamanla tekamül görülmekte, fakat bu değişmeler, her cins varlığın kendi içinde olmaktadır. Mesela, dördüncü zamanın yeni tabakalarında "kromanyon" ismi verilen insan iskeleti bulunmuştur. Bizim iskeletimizden farklı olduğu hâlde, paleontoloji mütehassısları bunlara, ilk insanlar demiştir. Diğer taraftan, üçüncü zaman sonunda yaşayan, "antropoit" denilen ve bugünkülere benzemeyen, maymun iskeletleri bulunmuştur. Antropoloji mütehassısları, bunların maymun olduğunu söylüyor. Fen taklitçileri ise, yaptıkları tercümelerde, kromanyon insanına ve antropoit maymununa, insanın ceddi olan veya insanla maymun arasında geçit teşkil eden fosil diyorlar.

Biyologlar, insan ile hayvan arasındaki farkı, yalnız madde bakımından inceliyor. Halbuki, insan ile hayvanlar arasında en büyük fark, insanın ruhudur. İnsanlarda ruh vardır. İnsanlık şerefi hep bu ruhtan gelmektedir. Bu ruh, ilk olarak, Âdem aleyhisselama verildi. Hayvanlarda bu ruh yoktur. Maddecilerin, felsefecilerin bu ruhtan haberleri olmadığı için, insanı maymuna yakın sanabilirler. İlk insanların şekli, yapısı, maymuna benzese de, insan insandır. Çünkü, ruhu vardır. Maymun ise hayvandır. Çünkü bu ruhtan ve ruhun hasıl ettiği üstünlüklerden mahrumdur. Görülüyor ki, insan ile hayvan, tamamen ayrıdır. Aralarında, hiçbir zaman, bir geçit olamaz, birbirine dönemez. Halbuki, hayvanlardan insana en yakın maymun olduğu, asırlar önce, İslam kitaplarında, mesela İbni Haldûn'un "Tarihi mukaddemesinde" ve "Ma'rifetnâmede" yazılıdır.

***

Sual: Evlenecek gençlerin dinî nikâh akitlerini yapmak için mutlaka imamın olması mı gerekir?

Cevap: Dinî nikâh akdinde imam bulunması, belli şeyler okuması şart değildir. Çünkü bu, "imam nikâhı" değil, "dinî nikâh" akdidir. Evlenecek bir Müslüman, önce gerekli kanuni işleri tamamlar sonra, düğünden önce, İslam nikâhını da yaptırır.

Nikâhta bulunanlara, şeker, meyve veya şerbet gibi tatlı verilmesi, düğünde ise, etli ve tatlı yemek vermek, düğün ziyafetine çağırılınca, yemeğe gitmek, def, davul çalarak düğünü tanıdıklara duyurmak sünnettir.

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

* Kur’ân-ı kerimin benzerine de saygı göstermelidir

01 Mart 2016, Salı

Kur'ân-ı kerimin benzerine de saygı göstermelidir

 

 

Sual: Kur'ân-ı kerimi, teyp bandı, plâk, cd vs. üzerine almak câiz olur mu? Bunlara da saygı göstermek gerekir mi? Bunları dinlemek de sevap mıdır?

Cevap: Teyp bandına ve gramofon plâğına Kur'ân-ı kerim almak, kâğıt üzerine yazmak gibidir. Teyp ve gramofon, müzik, şarkı, keyif, oyun ve eğlence için kullanılıyor ise de, kâğıt ta, roman, açık resim, eğlence ve fuhuş dergileri olmaktadır. Kur'ân-ı kerim kâğıda yazılınca (Mushaf) olur. Mushaf, Kur'ân-ı kerimin okunmasına ve öğrenmesine ve ezberlenmesine sebep ve vâsıta olduğu için kıymetlidir. Mushaf yazmak ve hediye etmek, bunun için, çok sevaptır. Bant ve plâk da, Kur'ân-ı kerimin benzerini işiterek öğrenilmesine ve ezberlenmesine vâsıta olmaktadırlar. Kur'ân-ı kerimi, bu niyet ile, teyp, plâk üzerine almak câiz olur. Bunlara da, Mushaf-ı şerife olduğu gibi hürmet etmek, bunlara başka şeyler doldurmamak, yükseğe koymak, üzerlerine bir şey koymamak, abdestsiz tutmamak, kâfirlere, fasıklara vermemek, başka şeyler bulunan bantlar ve plâklar arasına koymamak, fısk, oyun, eğlence yerlerinde çalmamak lâzımdır. Kur'ân-ı kerim dinlemek için kullanılan gramofon ve teyp hiçbir zaman fısk meclislerine götürülmemeli, bunlarda hiçbir zaman, haram olan çirkin şeyler çalınmamalıdır. Çalgı çalmakta kullanılan bir gramofonun ve teybin Kur'ân-ı kerim dinlemek için de kullanılması, şarkı, gazel okuyan fasık bir hâfızın okuduğu Kur'ân-ı kerimi dinlemeğe benzer ki, bunun câiz olmadığı yukarıda bildirildi. Kısacası, Kur'ân-ı kerim bulunan bantlar ve plâklar Mushaf-ı şerif gibi kıymetlidirler. Bunlara da saygısızlık yapmak, küfre sebep olur. Şu kadar var ki, bunlardan Kur'ân-ı kerimi dinlemek, hâfız dinlemek olmaz. Tam benzerini dinlemek olur. Kur'ân-ı kerimi dinlemek sevabı hâsıl olmaz. Çünkü, Kur'ân-ı kerimi tilâvet etmek, yani okumak demek, şuurlu bir kimsenin, Kur'ân-ı kerim okuduğunu bilen insanın okuması demek olduğu (Redd-ül-muhtâr)ın beşyüzonaltıncı sahifesinde yazılıdır. Fakat, benzerini de saygı ile dinlemek farzdır. Küçük çocuğun şuursuz olarak okuduğunu dinlemenin de lâzım olduğu (Redd-ül-muhtâr)ın üçyüzaltmışaltıncı sahifesinde yazılıdır.

Radyoda İslamiyetin yasak ettiği şeyler dinlenmez, hep faydalı ve sevap şeyler dinlenirse, bunlar arasında okunan Kur'ân-ı kerimi ve evde teypte, Müslümana yakışan şeylerin, nasihatlerin, derslerin arasında okunan Kur'ân-ı kerimi, öğrenmek için dinlemek câiz olur. Fakat, bunun Kur'ân-ı kerimin aslını dinlemek olmadığı, Elmalılı Hamdi efendi tefsirinin üçüncü cildinin 2361. ci sahifesinde yazılıdır. Kur'ân-ı kerimi, Peygamberimizin "sallallahü aleyhi ve sellem" ve Eshâb-ı kiramın okudukları gibi okumak ve dinlemek ibadet olur. Başka türlü okumak ve bunu dinlemek, ibadeti değiştirmek olur, bid'at olur. Bid'at ise, günahların en büyüğüdür. (Tam İlmihâl s. 726)

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

27 Şubat 2016 Cumartesi

* Hiçbir mahlukta ilahlık sıfatı yoktur (Osman Ünlü'nün 29.02.2016 tarihli yazısı)

29 Şubat 2016, Pazartesi

Hiçbir mahlukta ilahlık sıfatı yoktur

 

 

Sual: Şirk nedir, bir insanın resmine hürmet etmek de şirk olur mu?

Cevap: Küfrün, inkârın çeşitleri vardır. Bunların en kötüsü, en büyüğü ise şirktir. Bir kötülüğün her çeşidini bildirmek için, bunların en kötüsü söylenir. Bunun için, âyet-i kerimelerde ve hadis-i şeriflerde bulunan şirk kelimesinden, her çeşit küfür, inkâr manası anlaşılır. Şirk, Allahü teâlâya ortak koşmak, Onu başka varlıklara benzetmek demektir. Benzeten kimseye Müşrik, benzetilen şeye Şerik denir. Bir kimsede, bir şeyde, ülûhiyyet yani ilahlık sıfatlarından birisinin bulunduğuna inanmak, onu şerik yapmak olur. Allahü teâlâya mahsus olan sıfatlara, ülûhiyyet sıfatları denir. Sonsuz var olmak, yaratmak, her şeyi bilmek, hastalara şifa vermek, ülûhiyyet sıfatlarındandır. Bir insanda, güneşte, herhangi bir mahlukta, ülûhiyyet sıfatı bulunduğuna inanarak, ona tazim, hürmet etmeye, yalvarmaya, ona ibadet etmek, tapınmak denir. O şeyler put olur. Böyle zan olunan insanın heykelleri, resimleri ve mezarları önünde de, tazim edici şeyler söylemek, yapmak da, ibadet etmek, şirk olur. Bir insanda ülûhiyyet sıfatlarından birinin bulunduğuna inanmayıp, Allahın sevgili kulu olduğuna veya vatana, millete hizmetleri olduğuna inanarak, bunun resmine, heykeline, tazim etmek şirk olmaz. Fakat, herhangi bir insanın resmine hürmet etmek haram olduğu için, tazim, hürmet eden bir Müslüman fasık olur.

***

Sual: Mahşer günü Peygamberlerden başka şefaat edecek olanlar da var mıdır?

Cevap: Ehl-i sünnet âlimleri, senetleri ile bildirerek buyuruyorlar ki:

"Kıyamet günü, her Peygamber şefaat edecektir. Sırasıyla âlimler, şehitler, salihler, Kur'ân-ı kerimi tecvid ile, teganni etmeden ve Allah için okuyan hafızlar, küçük çocuklar şefaat edecektir. Böyle olduğunu bildiren hadis-i şerifler, 'Kurtubî tezkiresi muhtasarı'nda ve 'Birgivî vasıyyetnâmesi'nde yazılıdır. Çocukların cenaze namazını kılarken, 'Ya Rabbî! Bu çocuğu şefaatçi eyle!' diye okunacağı, bütün fıkıh kitaplarında yazılıdır."

***

Sual: Dağdaki yetişmiş otları, ağaçları ve oradan çıkan suları herkes kullanabilir mi?

Cevap: Mecellenin 1254. Maddesinde deniyor ki:

"Mubah olan otları, ağaçları, suları herkes kullanabilir. Kimse yasak edemez. Başkasına zarar verirse, yasak olunur."

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

* Muhammed aleyhisselâmın en büyük mucizesi, Kur’ân-ı kerimdir

29 Şubat 2016, Pazartesi

Muhammed aleyhisselâmın en büyük mucizesi, Kur'ân-ı kerimdir

 

 

Sual: Muhammed aleyhisselâmın en büyük mucizesi, Kur'ân-ı kerim midir?

Cevap: Allahü teâlâ, Muhammed sallallahü aleyhi ve selleme en büyük mucize olarak (Kur'ân-ı kerimi) vahiy etmiştir. Kur'ân-ı kerim, mucize olduğu muhakkak olan en büyük kitaptır. Hâlbuki Araplar, Muhammed aleyhisselâmdan, semadan bir kitap indirilmesini veya bir dağı altına çevirmesini istiyorlardı. Kur'ân-ı kerim, bu hususu ne güzel beyan buyurmaktadır. Ankebût sûresinin elli ve ellibirinci âyetlerinde mealen, (Müşrikler, ne olur rabbinden [Muhammed aleyhisselâmın nübüvvetine delâlet eden İsa aleyhisselâmın sofrası, Mûsâ aleyhisselâmın asası gibi] mucizeler indirilmiş olsaydı dediler. [Ey habibim] Sen onlara de ki, mucizeler Allahü teâlânın kudreti ve iadesi ile olur. [Ne zaman ve nasıl isterse öyle yaratır. Bunları yapmak benim elimde değildir.] Doğrusu ben ancak Onun azabını size tebliğ edici, haber vericiyim. Kur'ân gibi bir kitabı sana indirmiş olmamız, onlara [mucize olarak] yetmez mi? Bunda, inanan kavim için, rahmet ve nasihat vardır) buyurulmuştur. O hâlde, Muhammed aleyhisselâmın en büyük mucizesi, Kur'ân-ı kerimdir. (Bu Allah kitabı değildir, onu Muhammed yazmıştır) diyebileceklere karşı da, Allahü teâlâ, yukarıda meal-i şerifini bildirdiğimiz, Ankebût sûresinin kırksekizinci âyetinde cevap vermiştir. Böyle şüphelere mahal bırakmamıştır. Allahü teâlâ, Muhammed sallallahü aleyhi ve sellemin böyle bir kitabı yazacak bir kudrette olmadığını ve Kur'ân-ı kerimin kendisi tarafından vahiy edildiğini teyit etmektedir. Esasen Muhammed aleyhisselâmı Peygamber olarak seçerken, Onun bilhassa ümmî, yani okuma yazma öğrenmemiş olmasını bildirmiş ve bu sebepten Kur'ân-ı kerimin ancak Allahü teâlâ tarafından vahiy edilebileceğinin anlaşılmasını istemiştir. (Herkese Lâzım Olan Îmân s. 315)

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com