19 Mayıs 2012 Cumartesi

* Eski devirde tarikatlar

20 Mayıs 2012, Pazar

Eski devirde tarikatlar

 

Sual: Gerçek tarikatların ve mürşid-i kâmillerin bulunduğu devirlerde, tarikata girmek farz mıydı? Farz idiyse, bugün o boşluğu nasıl doldurmalıyız?

CEVAP

Tarikata girmek farz değil, müstehabdır. Ahlâk bilgilerini öğrenip kalbi temizlemeye çalışmalı. Bunun için İslâm Ahlakı kitabını okumalı. Bu bilgileri öğrenip onları yapmaya çalışmakla kalb temizlenir. Kalbin temizlenmesi yalnız tarikatla olsaydı, tarikata girmek de vacib olurdu. Kalbi temizlemenin yolları çoktur. Kalbin temizlenmesi vacib, İslâm Ahlâkı kitabındaki bilgileri öğrenmek farzdır. Müstehabı yapmakla vacib yapılır, ama zordur. Farz yapılınca, vacib kendiliğinden yapılmış olur. Piyasadaki sapık tarikatlardan birine giren kimse, dinini bozmuş ve kendini tehlikeye atmış olur. Bu tarikatların sapık olup olmadığı, Ehl-i Sünnet âlimlerinin kitaplarına uygun olup olmamakla anlaşılır. Mesela tarikat şeyhi, (Ben Mehdiyim), (Ben bir mezhebe uymam) gibi bir şey diyorsa veya Eshab-ı kiramdan bazılarını kötülüyorsa, o sapıktır.

 

Kâfirin kul hakkı

Sual: Bir kâfir, Müslüman olunca, bütün günahları affoluyor, hattâ günahları sevaba çevriliyor. Kâfirin kul hakkı varsa, hak sahipleri onu affetmezse ne olacak?

CEVAP

Âyet-i kerimede ve hadis-i şeriflerde (İman edenin bütün günahları affedilir) buyuruluyor. Bütün günahlarının içinde, kul hakları da vardır. Cenab-ı Hak, hak sahiplerinin haklarını verir, hiç kimseyi mağdur etmez.

 

İmama sonradan uyan

Sual: İmama sonradan yetişen kimse, son oturuşta, Ettehıyyatü'yü okuduktan sonra ayağa kalksa, fakat imam az sonra secde-i sehv yapsa, bu kimse, oturup imamla secde-i sehv yapmasa, namazı bozulmuş olur mu?

CEVAP

Ettehıyyatü'yü okuyup ayağa kalkmak yanlıştır. İmamın selam vermesini beklemek lazımdır. Beklemeden ayağa kalkılırsa, namaz bozulmuş olmaz, ama namazın sonunda secde-i sehv yapmak gerekir. (Halebi)

 

Yakup aleyhisselam

 

Kimse bilmez onun acı hâlinden,

Hakk'ın ismi düşmez idi dilinden,

Oğlu uçup gitti Kenan ilinden,

Ağlar Yakup nebi, Yusuf'um diye.

 

Kardeşleri sözde onu aldattı,

Hazret-i Yusuf'u kuyuya attı,

Sandılar ki suyun dibine battı,

Ağlar Yakup nebi, Yusuf'um diye.

 

Yusuf'u hocada okumaz oldu,

O güzel bülbülü şakımaz oldu,

Sokağa, oyuna çıkamaz oldu,

Ağlar Yakup nebi, Yusuf'um diye.

 

Kanadı kırıktı, ağrırdı başı,

Dinmek bilmez idi, gözünün yaşı,

Âhı inletirdi dağı ve taşı,

Ağlar Yakup nebi, Yusuf'um diye.

 

Attılar kuyuya, ölüm kastına,

Yetişmişti imdat Rabbin dostuna,

Hak izniyle çıktı suyun üstüne,

Ağlar Yakup nebi, Yusuf'um diye.

 

Durmadan Yusuf'um diye anıyor,

Evlat hasretiyle ciğer yanıyor,

Bir gün çıkar gelir diye sanıyor,

Ağlar Yakup nebi, Yusuf'um diye.

 

Kardeşleri başvurdular yalana,

Gömleğini boyadılar al kana,

(Kurt yedi) dediler babalarına,

Ağlar Yakup nebi, Yusuf'um diye.

 

Sözlerinin hepsi elbet yalandı,

Kenan'ın kurtları gelip toplandı,

(Biz yemedik) diye içtiler andı,

Ağlar Yakup nebi, Yusuf'um diye.

 

Kuyudan çıkınca onu sattılar,

Kervandaki kölelere kattılar,

Hasetliğin acısını tattılar,

Ağlar Yakup nebi, Yusuf'um diye.

 

Ve Yusuf olunca, Mısır'a sultan,

Kardeşleri görüp oldular pişman,

Özür dilediler hemen o zaman,

Ağlar Yakup nebi, Yusuf'um diye.

 

 

Dinimiz İslam
İnternet Radyosu

Huzura Doğru
TV

Bugünkü ilahi:
·Mecnuna Sordular

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net

 

 

0 yorum: