2 Ağustos 2008 Cumartesi

[dinimizislam] Mehmet Ali Demirbaş’ın bugünkü yazısı (Ticaret malının zekâtı verilir 4.8.2008)

 

www.dinimizislam.com

bilgi@dinimizislam.com

4 Ağustos 2008, Pazartesi

Ticaret malının zekâtı verilir

 

Sual: Bakkallık yapıyorum, aynı zamanda zeytin bahçemiz de var. Zeytinlerin uşrunu dün verdim. Kalan zeytini satıp parasıyla bakkaliye malzemesi alıp satıyorum. Yarın zekât günümdür. Dükkândaki malların zekâtını yarın vereceğim. Uşrunu verdiğim zeytinlerden elde ettiğim paranın yine uşrunu veya zekâtını verecek miyim? Kitaplarda, uşru verilen mal satılıp paraya çevrilince veya ticaret malı olunca zekâtı verilir deniyor. Zeytinlerin uşrunu dün verdim. Şimdi, bir de yarın zekâtını vermek yanlış değil mi? Uşru verilen bir ürün, yıllarca elde kalsa zekâtı verilir mi? Bu ürünü satıp paraya çevirince para nisaba dâhil edilir mi?

CEVAP

Ticaret bir iştir, yalnız niyetle olmaz. Başlamak da lazımdır. Ticareti terk etmekse, yalnız niyetle olur. Altın ve gümüş eşya ve kâğıt paralar, her ne suretle ele geçerse geçsin, zekât malı olurlar. (Tam İlmihal)

Siz o parayı ticarette kullanıyorsunuz, zekâtını da vermeniz gerekir. Zaten paraya çevrilince ticaret malı oluyor. Nisabı bulmuşsa zekâtını vermek gerekiyor. Uşru verilen mal, satılıp paraya dönünce zekât malı yani ticaret malı oluyor. Malın vasfı değişiyor. Vasfı değişmeseydi, yıllarca kalsa, zeytinin tekrar uşru verilmezdi. Ticaret malı olmadığı için zekâtı da olmazdı; ama şimdi vasfı değişti, zekâta tâbi oldu.

Kâfire namaz, zekât, oruç gibi hiç bir ibadet farz değildir. Kâfir Müslüman olunca iş değişir, namaz, oruç farz olur. Çünkü kâfir değişti, Müslüman oldu. Bunun gibi, nisabı buluyorsa zekât vermek de farz olur. Tersi de olabilir. Müslüman, kâfir olursa, artık ona hiç bir ibadet farz olmaz; çünkü eski özelliğini kaybetti.

Yabancı bir kız, yabancı erkeğe haramdır. Nikâh yapılınca helali olur; çünkü konumu değişti. Tersi de olur. Yani karı koca nikâhlıyken, boşandıkları an yabancı olurlar. Yine konumu değişmiş oldu.

İmam Fatiha okuyunca cemaatin âmin demesi sünnettir. İmamın sesi mikrofona verilince sesin özelliği değişiyor, âmin diyenlerin namazı bozuluyor. Mikrofon, ses enerjisini elektrik enerjisine dönüştürüyor. Hoparlör de, elektrik enerjisini ses enerjisine dönüştürüyor. Mikrofona, mikrofondan hoparlöre verilen ses, tıpa tıp sahibine benzese de farklı bir sestir. Meydana gelen yeni ses, konuşanın kendi sesi değildir. Elektrik tesiriyle hâsıl olan, mıknatıs kuvvetlerinin titrettiği demir levhanın, husule getirdiği başka bir sestir. İşte başka bir sese âmin diyen cemaatin namazı bozulmuş oluyor.

Netice: Uşru verilen mal, kırk yıl kalsa, uşru da zekâtı da verilmez; ama ticaret malı olursa veya satılıp paraya çevrilirse zekât malı olur. Bir gün sonra da zekât günü gelse zekâtını vermek gerekir. 

 

 

Dinimiz İslam Mail Grubu

Gruba üye olmak için: http://www.dinimizislam.com/mailgrubu.asp

Üyelikten çıkmak için: dinimizislam-unsubscribe@googlegroups.com

Dini sualleriniz için:  http://www.dinimizislam.com/sorucevap.asp

  Sual-cevap arşivi: http://groups.google.com/group/dinimizislam

 

 

İnternet sitelerimiz

www.dinimizislam.com - www.mehmetalidemirbas.com - www.evlilikrehberi.net   

NOT: www.mehmetalidemirbas.com sitesindeki bütün yazılar seslendirilmektedir. 

Seslendirilmesi bitenler dinlenebilir.

 

0 yorum: