30 Kasım 2016 Çarşamba

* Talak, nikâh bağını çözmektir (Osman Ünlü'nün 1.12.2016 tarihli yazısı)

1 Aralık 2016, Perşembe

Talak, nikâh bağını çözmektir

 

 

Sual: Halk arasında, zaman zaman "hanımına üç talak verdi" diye ifadeler kullanılıyor. Talak vermek ne demektir, nerede ve niçin kullanılır?

Cevap: Talak kelimesi, lügatte yani sözlük anlamı itibarı ile, bağlı bir şeyi çözmek demektir. Müslüman bir erkeğin hanımını, dinen boşamasında kullanılır ki, nikâh bağını çözmek demektir. Boşanmak için konulmuş olan kelimeleri erkeğin hanımına karşı söylemesi ile talak hasıl olur. Talak veren erkeğin akıllı, baliğ, erginlik yaşına ulaşmış ve uyanık olması lazımdır. Sarhoşun, hastanın ve tehdit edilen kimsenin sözü ile veya mektupla talak vaki olur. Mektup hanımının eline ulaştığı anda, nikah bağı çözülmüş olur. Delinin, çocuğun, bunağın, baygının, uyuyanın, hastalıkla ve kızarak dalgın olanın söylemesi ile talak olmaz. Kızarak dalgın olmak, söylediğini bilmemek demektir. Bu da iki türlü olur: Manasını bilmeden, kasıt ve arzu etmeden söyleyince, talak vaki olmaz. Manasını bilerek ve isteyerek söyleyip, sonra söylediğini bilmemek, hatırlamamaktır. Bu sözünü iki şahit işitip, sonra söylerlerse, talak vaki olur.

***

Sual: Kadın sütü ile pişen yemeği, çocuğa yedirince, süt çocuğu olur mu?

Cevap: Kadın sütü ile pişmiş yemeği yemekle, süt çocuğu olmaz. Pişmemiş ise, yarıdan çok olunca, süt çocuğu olur. İmam-ı Şafii hazretleri, süt yarıdan az olunca da, süt çocuğu olur dedi. Kadının sütü, çocuğun burnuna damlatılırsa, süt çocuğu olur.

***

Sual: Din kitaplarında nafakadan bahsediliyor. Nafaka denilince ne anlaşılır ve neler nafakanın içine girmektedir?

Cevap: Konu ile alakalı olarak Nikâye kitabının Farisi şerhinde buyuruluyor ki:

"Nafaka, insanın yaşayabilmesi için lazım olan şey demektir. Bu da, yiyecek, giyecek ve ev olduğu Hadîkada ve İbni Âbidînde yazılıdır. Yani mutfak masrafı, giyim eşyası masrafı, ev kirası ile ev eşyası masrafıdır. Bu masraflar, şehrin âdetine, piyasaya, akraba ve arkadaşlara göre ayarlanır. Zamana ve hâle göre değişir. Her memlekette başkadır.

***

Sual: Bir baba, kız ve erkek çocuklarına ne zamana kadar nafaka vermekle yükümlüdür?

Cevap: Erkek çocuğa, baliğ oluncaya kadar nafaka verilir. Kız çocuklara evleninceye kadar ve baliğ olan hasta oğula iyi oluncaya kadar babası bakar. Bunlar zengin ise, kendi malları ile nafakalanırlar.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

* Cahil yobazlar

1 Aralık 2016, Perşembe

Cahil yobazlar

 

 

Sual: Yobaz ne demektir ve cahil yobaz diye kimlere denir?

Cevap: (Yobaz) kelimesi, kaba, cahil, bozuk ve sapık düşüncelerini ve siyasi kanaatlarını din bilgisi olarak ileri süren kimse demektir. Bozuk düşüncelerini, yanlış kanaatlarını kabul ettirmek için, din bilgilerini yanlış söyler. Bunlardan bazıları, taşıdıkları etiketlerinden, sığındıkları kanun maddelerinden, çoğu da Müslümanların imanlarını istismar etmekten güç alırlar. Büyük halk topluluklarını arkalarına takarak ihtilâl çıkarmağa, bölücülüğe, kardeş kavgasına sebep olurlar. Yobazların en zararlısı ve en tehlikelisi, mal, para, makam elde etmek için yabancı ideolojilerin, dinde reformcuların ve mezhepsizlerin propagandalarını yaparak, milletin imanını, ahlâkını bozan, satılmış, din ve fen ve siyaset yobazlarıdır.

Din ve dünya bilgilerinden mahrum olan, fakat kendilerini ilim adamı, akıllı sananlar (Cahil yobazlar)dır. Bunlar, bölücülük yaptıkları gibi, din düşmanlarına çabuk aldanıp, zararlı yollara kolayca sürüklenebilirler, Osmanlı tarihini kana boyayan Patrona Halil, Kabakçı Mustafa, mehdî olduğunu iddia eden kızılbaş Celali gibi kimseler bu kısım yobazlardandır. (Herkese Lâzım Olan İman s. 124)

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

28 Kasım 2016 Pazartesi

* İslamiyet, bozulmadan devam edecektir (Osman Ünlü'nün 30.11.2016 tarihli yazısı)

30 Kasım 2016, Çarşamba

İslamiyet, bozulmadan devam edecektir

 

 

Sual: Zamanımızda İslâmiyeti bozmak, yok etmek isteyenler, önceki asırlara göre daha da çoğalmıştır. Böyle din düşmanlarının çalışması, İslâmiyeti yok edebilir mi?

Cevap: Din bilgilerinin kıyamete kadar bozulmadan devam edeceğini, hem Kur'ân-ı kerim, hem de hadis-i şerifler, haber veriyor. Nitekim Hicr suresinin 9. âyet-i kerimesinde mealen;

(Bu Kur'ânı, sana ben indirdim. Onu elbette ben koruyacağım) buyuruldu. Yani, kâfirler, Onu değiştiremeyecek ve asla Onun nurunu söndüremeyeceklerdir buyuruldu. Hak, doğru yol üzere olan bir cemaat, kıyamete kadar devam edecektir. Resûlullah efendimiz buyurdu ki:

(Ümmetimden, hak üzere olan, doğru yolda yürüyen, her zaman bulunacaktır. Bunlara karşı duranlar, bunlara zarar yapamaz. Bunlar, Allahü teâlânın takdir ettiği saate kadar, işlerini yapacaktır.)

Her yüz senede bir, bu dini kuvvetlendiren âlimler yaratılacaktır. Yetmişiki fırka meydana çıktı, itikadı bozulanlar çoğaldı. Ehl-i sünnet de, cahiller, fasıklar da çoktur. Fakat, hak üzere olan da vardır. Din, ilk asırda olduğu gibi, safiyetini muhafaza etmektedir. Mişkât-ül-mesâbîhde Sevbân hazretlerinin haber verdiği hadis-i şerifte;

(Bir zaman gelecek, ümmetimden bir kısmı müşriklere katılacak. Onlar gibi, putlara tapacak. Yalancılar çıkacak. Kendilerini Peygamber sanacaklar. Halbuki, ben Peygamberlerin sonuncusuyum. Benden sonra Peygamber gelmeyecektir. Ümmetim arasında, doğru yolda olanlar, her zaman bulunacaktır. Onlara karşı olanlar Allahın emri gelinceye kadar, onlara zarar yapamayacaktır) buyuruldu.

Bu hadis-i şerif gösteriyor ki, dinde reformcular, zındıklar, bu dini, kıyamete kadar, hiçbir zaman bozamayacaklardır. Dünyanın her yerindeki kütüphanelerde bulunan İslâm kitapları arasında bozuk, yıkıcı, bölücü olanları pek çok ve her gün çoğalmakta ise de, bunlar arasında doğru olanları da vardır. Bunlar hiçbir zaman yok olmayacak ve hiçbir kimse yok edemeyecektir. Bunlar, Allahü teâlânın hıfzı, koruması ve emanı altındadırlar. Bu kitapları arayıp, bulup, okuyup saadete kavuşanlara müjdeler olsun.

***

Sual: Kazaya kalan oruçları tutarken, arka arkaya mı tutmak gerekir?

Cevap: Arka arkaya olduğu gibi, ayrı ayrı günlerde de, bir gün için, bir gün oruç tutarak kazalar ödenebilir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

* Vakfın tescili

30 Kasım 2016, Çarşamba

Vakfın tescili

 

 

Sual: Vakfı tescil ettirdikten sonra vazgeçilebilir mi?

Cevap: (Fetâvâ-i Feyziyye)de diyor ki, (Bir kimse, sıhhatte iken evini vakıf ve zevcesinin oturmasını, o vefat edince, kirasının Medine-i münevvere fukarasına verilmesini şart etse, mütevelliye teslim edip mahkemede tescil ettirdikten sonra ölse, vârisleri bu vakfı bozamazlar. Bir kimse evini vakıf edip, bunun satılarak parasının fakirlere dağıtılmasını şart etse, böyle vakıf câiz olmaz, bâtıl olur. Çünkü, vakıf malı satmak sahih değildir. Mülkümü vakıf ettim diyen kimse, tescil ettirmeden önce vazgeçebilir. Tescil ettirdikten sonra vazgeçemez. Bir kimse, birisinde olan alacağını bir cihete, [yani bir yere] vakıf etse, parayı alamadan önce ölse, vârisleri bu vakfı bozabilirler. Bir kimse, evini vakıf edip kiraya verilmesini ve kirasının, oğullarından yalnız Ahmet'e verilmesini şart etse, diğer çocuklarına bir şey verilmez. Bir kimse, mütevellisi bulunduğu vakıf paranın bir kısmını tüccara, esnafa mudarebe ve sermeye olarak verip, birkaç sene bunlardan yalnız kârları alıp vakfın masraflarına harç etse, sonra yerine başkası mütevelli olsa, tüccarlar iflas veya firar etseler, yeni mütevelli, eskisine sermayeleri tazmin ettiremez. Vakıf paranın mütevellisi, bunları tüccarlara muamele ile ödünç verse, sonra azil olsa, yeni gelen mütevelli bu paraları geri isteyince, buna vermeğe mecburdurlar. Rehin alarak muamele ile ödünç vermesi şart edilmiş olan vakıf parayı, mütevellisi, rehinsiz ödünç verip, ödünç alan, iflas ederek ölse, para geri alınmasa, bunu mütevelli öder. Bunun gibi, vekil sahibinin bildirdiği şarta uymayarak zarara sebep olursa, bu zararı tazmin eder. Mütevelli, imam-ı Ebû Yusuf'a göre "rahmetullahi teâlâ aleyh", vakıf sahibinin vekilidir. İmam-ı Muhammede göre "rahmetullahi teâlâ aleyh", fakirlerin vekilidir. Belli bir yerde saklanması şart edilmiş olmayan vakıf para, mütevellinin evinde yangında zayi olsa, mütevelli ödemez. Bir vakıf dükkanı, mütevelli, ecr-i misli ile kiraya verirken, kiracıdan câize olarak, yani hava parası da alsa, kiracı bu câize parayı geri alabilir. Vakıf parayı, eşkıya, mütevelliden zor ile alsa, mütevelli tazmin etmez. Vedia olan eşya da böyledir. Mütevelli, vakfın kirasını almak için birini vekil etse, vekil aldığı kirayı kendi ihtiyaçlarına sarf etse, bunu mütevelli değil, bu vekil tazmin eder. Kadı, vakıfta şart edilmiş olmayan bir vazife ihdas edemez. Mesela, vakıf Cami'de bir müezzin varken, ikinci müezzin beratı veremez. Zeyd, bir vakfa birkaç sene mütevelli olup, kadı o senelerin hesaplarını tetkik ile kabul ve tasdik eylese, câiz olur. Şüphe eden olursa, cevap talep eder. Bir vakfın nâzırı, bunun tevliyetini de kendi üzerine alamaz. Vakıf sahibinin tayin ettiği mütevelli, nâzırın bilgisi altında, vakfı idare eder). (Tam İlmihal s. 862)

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

* Mezhep imamına uymayan fasık olur (Osman Ünlü'nün 29.11.2016 tarihli yazısı)

29 Kasım 2016, Salı

Mezhep imamına uymayan fasık olur

 

 

Sual: Bir kimse, dininin emir ve yasaklarını öğrenmek için mutlaka bir mezhebe tabi olması, uyması mı lazımdır?

Cevap: Mezhebe uymanın, aklı faydasız hâle getirir sözü, cahilliktir. Allahın dini, aklın, fehmin, idrakin üstündedir. Din işlerinde aklı koruyan en büyük ilaç, müctehidleri taklit etmektir. İctihaddan, tefsirden ve hadisten haberi olmayan cahiller için, mezhep imamlarının büyüklüğünü kabul edip, inanıp, onu taklit etmekten başka çare yoktur. Cahillerin, mezhep imamına uymasının vacip olduğunu, İslâm âlimleri söz birliği ile bildirmişler ve Mîzân-ül-kübrânın önsözünde vesikaları ile birlikte yazılıdır.

Mezhep imamına uymayan fasık olur. Dört mezhebin ittifakla bildirdiği ve her memlekete yayılmış olan bir hükmü kabul etmeyenin kâfir olacağını, fıkıh kitapları meselâ İbni Âbidîn bildirmektedir.

Mezhep imamlarının helal, haram, vacip dedikleri şeyler vardır. Âyetten ve hadisten işaretler bulmadıkça, bunları söylememişlerdir. Dört mezhebin imamları, gökteki yıldızlar gibidir. Başkaları, yerde dolaşan insanlar gibidir. Halîfe Hârûn-ür-Reşîd, İmâm-ı Mâlik hazretlerinin yanına gelip;

"Kitaplarını her tarafa yaymayı ve ümmetin yalnız bunlara uymasını istiyorum" deyince;

"Ya Emir-el mü'minin! Amelde âlimlerin ihtilaf etmesi ayrılması, Allahü teâlânın bu ümmete rahmetidir. Her müctehid, sahih bildiği delile tabi olur. Hepsinin çıkardığı hüküm hidayettir. Hepsi Allah yolundadır" dedi. Böylece mezheplerin doğru yolda olduğunu bildirdi.

Farz, vacip ve müekked sünnet olan ibadetlerde, meşhur ve sahih hadisler delil olurlar. Bütün bunlara rağmen İmâm-ı a'zam Ebû Hanîfe hazretleri, zayıf hadisleri de, kendi reyine tercih ederdi. Çünkü İmam-ı Beyhekî hazretlerinin El medhal kitabında bildirdiği hadis-i şerifte;

(Kur'ân-ı kerime tabi olmak, hepinize farzdır. Onu terk etmeniz için hiçbir özür olamaz. Kur'ân-ı kerimde bulamadığınız işlerde, sünnetime uyunuz. Sünnetimde de bulamazsanız, Eshâbımın sözüne uyunuz! Çünkü, Eshâbım gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız, hidayeti bulursunuz. Eshâbımın ihtilafı, sizin için rahmettir) buyuruldu. Bu hadis-i şerif, amelde, ibadetlerde, mezhep imamlarından birine uyanın, hidayete, doğru yola kavuşacağını göstermektedir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

* Vakfın idaresi

29 Kasım 2016, Salı

Vakfın idaresi

 

 

Sual: Vakfı kimler idare edebilir? Nakledilen şeyler vakfedilebilir mi? Sarf edileceği cihetleri belli olan vakıf para başka vakıf ihtiyacına sarf edilebilir mi?

Cevap: (Fetâvâ-i Hayriyye)de diyor ki, (Vakfın nâzırı veya herhangi vazifelisi, suç işlemedikçe azlolunamazlar. Vakfı kiraya vermek, mütevellinin vazifesidir. Hâkim, vali karışamaz. Bir vakfın, bir nâzırı ve bir mütevellisi olsa, mütevelli nâzırın haberi olmadan bir şey yapamaz. Kayyım, mütevelli ve nâzır aynı hakka maliktirler. Bir kimse bir çadırı veya vagonu mescid yapsa, muhtelif yerlere götürülüp, içinde namaz kılınsa, böyle mescid olmaz. Mescidin yeri değiştirilemez. Nakil olunan şeyin vakfı, âdet olmadıkça câiz değildir. Fakat bunu yapana sevab vardır. Mâni olmamalıdır. Vâkıfın tayin ettiği kimse nâzır ve mütevelli olur. Nâzır ve mütevelli vâkıfdan sonra ölürse, bunların vasiyet ettiği olur. Bunlar yoksa, kadı, yani hâkim bir mütevelli tayin eder. Bu tayinde, vâkıfın evlat ve yakınlarından ehl olanların tercih hakları vardır. Vakfın mütevellisi emir eder, idare eder. Akit yapar. Alış-veriş yapar. Kâtip de, bunları yazar. Deftere geçirir. Mütevelli, yapacağını kâtibe sormaz. Yaptıklarını bildirir. Harap olup istifade edilemeyen bir vakfı, bundan daha faydalı olan başka bir mal ile veya altın, gümüş ile değiştirmek câizdir ve bunu ancak kadı yapar. Hâkim-i şer'in, İslâmiyete uygun hükmü değiştirilemez. Çeşitli ictihad yapılmış olan şeylerde, kadının yani hâkimin hükmü, ihtilâfları ortadan kaldırır).

(Behcet-ül fetâvâ) sahibi "rahmetullahi teâlâ aleyh" diyor ki, (Gelirinin sarf edileceği cihetleri belli olan vakıf paradan hâsıl olan gelirin bir kısmı bu cihetlere verilip, bir kısmı da mütevellide kalsa, bu para, aynı vâkıfın olsa bile, başka bir vakıf caminin ihtiyaçlarına sarf edilemez). (Tam İlmihal s. 862)

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com