30 Nisan 2012 Pazartesi

* İmanda ortak nokta (Mehmet Ali Demirbaş'ın 02.05.2012 tarihli yazısı)

02 Mayıs 2012, Çarşamba

İmanda ortak nokta

 

Sual: (Hristiyanlarla iman birliğimiz olduğu için, ortak olan kelimede buluşuyoruz. Onlar da, Allah'a inanıyorlar) deniyor. İmanda birliğimiz var mı? Allah inancında ortak mıyız?

CEVAP

Hayır, iman birliğimiz olmadığı gibi, Allah inancında bile ortak noktamız yoktur.

Biz, (Allah birdir) deriz; onlar teslise inanırlar, (Tanrı üçtür) derler.

Biz, (Allah mekândan münezzehtir) deriz; onlar, (Tanrı göktedir) derler.

Biz, (Allah insana veya hayâl edilen hiçbir şeye benzemez, oğlu kızı yoktur, doğmamıştır ve doğurmamıştır) deriz; onlar (Tanrı baba) ve (Tanrının oğlu vardır, melekler tanrının kızlarıdır) derler. Melek diye kanatlı kız resimleri yaparlar.

Biz, (Allah hiçbir şeyi yapmaya mecbur değildir) deriz; onlar (Tanrı, günahkâr doğan insanların kurtuluşu için biricik oğlunu, suçsuz kuzusunu kurban etmek zorunda kaldı) derler. Hâşâ (Oğlunu kurban etmeden insanları affedemezdi) derler.

Biz, (Allah madde değildir, onunla birleşme olmaz) diyoruz. Hristiyanlar ise şöyle diyor: (İlahımız İsa, havarileriyle son akşam yemeğinde, ekmeği bölüp, "Alın yiyin, bu benim bedenimdir" demiş ve şarabı verip, "İçin, bu benim kanımdır, benden sonra bunu hatırlayın" demiş.)

Bunun için kiliselerde, papazların bir ekmek üzerine dua okuyunca, bu ekmeğin Hazret-i İsa'nın eti olacağına, ekmeği parçalara ayırınca onun kurban edilmiş sayılacağına, bir tastaki şaraba okuyunca, onun kanına dönüşeceğine ve ekmek parçalarını alıp şaraba batırarak yiyenin, tanrıyla birleşeceğine inanırlar. Görüldüğü gibi, imanın altı şartı olan iman birliğinde değil, sadece Allah inancında bile bir birliğimiz yoktur.

 

Domuz sütüyle beslenen kuzu

Sual: Domuz sütüyle beslenen kuzunun eti yenir mi?

CEVAP

Evet yenir. Necaset yiyen hayvanın etinin yenebilmesi için, deveyle sığır 10, koyun 4, tavuk 3 gün hapsedilir, yani necaset yedirilmez. (İbni Abidin - S. Ebediyye)

Başka bir kavle göre, deve 40, sığır 20, davar 10, tavuk 3, serçe 1 gün hapsedilir. (Hindiyye)

 

Tertip sahibi

Sual: Yatsıyı kılmadan yatan tertip sahibi biri, uyuyakalsa, uyanınca sabah namazını kılacak kadar zaman kaldığını görse, önce yatsıyı mı kılması gerekir?

CEVAP

Vaktin dar olması, tertibi düşürür. Yani sadece sabah namazını kılar. (Hindiyye)

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net

 

* Vakit çıkacaksa

01 Mayıs 2012, Salı

Vakit çıkacaksa

 

Sual: Çobanlık yapıyorum. Dağın neresinde su olduğunu biliyorum. Bir kilometre mesafede su var. Ancak oraya gidene kadar, namaz vakti çıkar. Bu durumda teyemmüm ederek namaz kılabilir miyim?

CEVAP

Vakit çıkacaksa, teyemmümle kılınır. Vakit çıkmayacaksa kılınmaz. Çünkü İslam Ahlakı kitabında, (Suyun bulunduğu yer, bir milden uzaksa, teyemmüm caizdir. Bir milden yakınsa ve vakit geçmeyecekse, teyemmüm etmek caiz değildir) deniyor. Bir mil 1920 metredir. Bir kilometre bir milden azdır. Vakit de çıkacağı için teyemmüm caiz oluyor.

 

Diş dolgusu zaruret mi?

Sual: Bir arkadaş, diş dolgusunun zaruret olmadığını, yaradaki sargıya benzetilemeyeceğini, çünkü diğer hak mezheplerden ikisinde çıkış yolu bulunduğunu söyleyerek şöyle diyor:

(Derinin üstünü yıkamak dört mezhepte de farzdır. Hiçbir mezhepte çıkış yolu olmadığı için, bu durum zaruret olup, yara üzerindeki sargının altını yıkamak gerekmez. Böyle meseleler karşısında, önce kendi mezhebimizde, bu konuda zayıf da olsa, bir kavil var mı diye bakılır, zayıf kavil de yoksa, diğer mezheplere bakılır. Hiçbir mezhepte çıkış yolu bulunmazsa, o zaman zaruret olur. Diş dolgusu için başka mezheplerde çıkış yolu vardır. Mâlikî ve Şâfiî'de gusülde ağzın içini yıkamak farz değildir. Bundan dolayı diş dolgusuna zaruret demek ve sargıya benzetmek yanlıştır.)

Bu bilgi doğru mudur?

CEVAP

Evet, doğrudur. Sitemizde de böyle yazıyor.

 

Banyoya girerken

Sual: Banyomuzda klozet var. Banyoya girerken sağ ayakla mı, yoksa sol ayakla mı girmek gerekir?

CEVAP

Banyo yapmak maksadıyla girince, sağ ayakla, klozet için girilince, sol ayakla girilir. Çıkarken tersine yapılır.

 

Çağlar mı?

 

Hâlim kötü yoldaşım,

Kurtulmaz dertten başım,

Akıp giden gözyaşım,

Yüreğimi dağlar mı?

 

Hasretim nazlı yâre,

Bulunmaz derde çare,

Memleketten avare,

Beni burda eğler mi?

 

Erdim bunca yaşıma,

Kalmışım tek başıma,

Göğüs geren karşıma,

Bağrı taşlı dağlar mı?

 

Toprağında, taşında,

Kirpiğinde, kaşında,

Bulutlar, dağ başında,

Şöyle sulu ağlar mı?

 

Kaybettim arkadaşı,

Ağrır bağrımın başı,

Yunus'un akan yaşı,

Irmak olup çağlar mı?

 

 

Dinimiz İslam
İnternet Radyosu

Huzura Doğru
TV

Bugünkü ilahi:
·Gelin Allah Diyelim

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net

 

 

* Mezhebe göre tefsir (Mehmet Ali Demirbaş'ın 01.05.2012 tarihli yazısı)

01 Mayıs 2012, Salı

Mezhebe göre tefsir

 

Sual: (Dört mezhepteki âlimler, taraflı hareket etmişler, âyetleri kasten kendi mezheplerine göre tefsir etmişler, hattâ kendi mezheplerini desteklemek için, âyetlere yanlış mâna vermişlerdir) deniyor. Böyle bir suçlama uygun olur mu?

CEVAP

Çok çirkin bir suçlamadır. Müfessir, kelam-ı ilahiden, murad-ı ilahiyi anlayandır. Müfessir olmayan, Kur'an-ı kerimi tefsir edemez. Hiçbir Ehl-i sünnet âlimi de, kendi görüşüne göre tefsir yazmamıştır. Bunun aksine bir örnek gösterilemez.

Tefsir, Peygamber efendimizin mübarek lisanından, Eshab-ı kirama ve onlardan Tabiîn ve Tebe-i tabiîne ve böylece sağlam, kıymetli insanların söylemesiyle gelen haberlerdir. Yani tefsir, yorum değildir, nakle dayanan sağlam bilgidir.

Resulullah, Kur'an-ı kerimin hepsinin tefsirini Eshab-ı kirama bildirmiştir. (Hadika)

Tefsir, murad-ı ilahiyi anlamak demektir. Kendiliğinden verdiği mânâ doğru olsa bile, meşru yoldan çıkarmadığı için, hata olur. Verdiği mânâ yanlışsa, kâfir olur. (Berika)

Üç hadis-i şerif meali:

(Kur'an-ı kerimi kendi görüşüyle açıklayan, doğru olsa da, hata etmiştir.) [Nesai]

(Kur'ana ehliyeti olmadan mânâ veren, Cehennemde azap görecektir.) [Tirmizi]

(Kur'anı kendi görüşüne göre tefsir eden kâfir olur.) [Deylemi, M. Rabbani]

Hazret-i Ebu Bekr-i Sıddık da, (Kur'an-ı kerimi kendi görüşümle tefsire kalkarsam, beni hangi toprak kabul eder, hangi gök beni gölgeler?) buyurmuştur. (Şir'a)

Dört mezhebin âlimleri, Allah'tan korkmuyor muydu da, kendi mezheplerine uygun tefsir yaptı iftirası ortaya atılıyor? Böyle asılsız iftiralara, mezhep düşmanlarına asla itibar etmemelidir.

 

Kur'anın harflerini değiştirmek

Sual: Kur'an-ı kerimi tecvide göre, okunduğu gibi yazan yurt dışından gelen Mushaflar var. Bu caiz olur mu?

CEVAP

Caiz olmaz. Kur'an-ı kerimi, İslam harfleriyle okunduğu gibi yazmak söz birliğiyle haramdır. Böyle yapmak Selef-i salihin'in yaptıklarını beğenmemek, onları cahil bilmek olur. Mesela, Kur'an-ı kerimde, (Ribu) yazılıdır, fakat (Riba) okunur. Bunu, okunduğu gibi (Riba) yazmak caiz değildir. (S. Ebediyye)

Âlimlerimiz söz birliğiyle bildiriyor ki: Kur'an-ı kerimde bulunmayan bir harfi ekleyen veya bir harfini değiştiren kâfir olur. (Kitab-üt-tibyan fi adab-i hamelet-il-Kur'an, Hazinet-ül-esrar)

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net

 

29 Nisan 2012 Pazar

* Şartsız bildirilenler

30 Nisan 2012, Pazartesi

Şartsız bildirilenler

 

Sual: Şartsız bildirilen hadisler gibi, şartsız bildirilen âyetlerde de şartlar var mıdır?

CEVAP

Elbette vardır. Mezhepsizler, şartlarını bilmeden, âyetten anladıklarını söyleyip, (Kur'an böyle söylüyor) diyerek yanlış görüşlerini din gibi ortaya atıyorlar. Birkaç örnek verelim. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:

(İnanmadıkları hâlde, "Allah'a ve âhiret gününe inandık" diyen insanlar vardır.) [Bekara 8]

Mezhepsizler, (Bakın Allah'a ve âhiret gününe inanmak yetiyor ki Kur'anda böyle bildiriliyor) diyorlar. Hâlbuki Peygamber efendimiz, mümin olmak için imanın altı şartına da inanmak gerektiğini bildirmiştir. Yalnız Allah'a ve âhirete inanan mümin olmaz. İmanın diğer şartlarına da inanması lazımdır. Bir başka âyet-i kerime meali şöyledir:

(Allah'a ve âhiret gününe inanıp yararlı iş yapanların ecirleri Rablerinin katındadır. Onlar için artık korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir.) [Bekara 62]

Burada Allah'a ve âhiret gününe imandan başka bir de yararlı işler bildirilmiştir. İmanın diğer şartlarına inanmayan kimse sadece bunları yapsa mümin olamaz, Cennete giremez. Bir başka âyet-i kerime meali şöyledir:

(Onlar gayba inanırlar.) [Bekara 3]

Demek ki gayba da inanmak şarttır. Bir başka âyet-i kerime meali de şöyledir:

(Onlar, sana indirilene, senden önceki kitaplara ve âhirete iman ederler.) [Bekara 4]

Burada da farklı olarak Kur'an-ı kerime ve diğer kitaplara iman bildiriliyor. Bunlara inanılmadan sadece Allah'a ve âhirete inanan mümin olmaz. Bir başka âyet-i kerime meali de şöyledir:

(Asıl iyilik; Allah'a, âhirete, meleklere, kitaplara, nebilere inanmaktır.) [Bekara 177]

Burada da diğerlerinden farklı olarak meleklere ve peygamberlere iman etmek gerektiği bildiriliyor. Bunlara inanmayan insan diğerlerine inansa da mümin olamaz. Yukarıda bildirilen şartlara inanılsa kadere inanılmasa yine mümin olamaz. Kaderle ilgili birçok âyet-i kerime vardır. Birinin meali şöyledir:

(Biz, her şeyi kaderle yarattık.) [Kamer 49]

Bir hadis-i şerif meali ise şöyledir:

(Kadere inanmak, iman esaslarındandır.) [Ebu Davud, Tirmizi]

Demek ki, bir âyete bakarak hüküm vermek çok yanlış oluyor. O konudaki başka âyetlere ve bu âyetleri açıklayan hadis-i şeriflere ve ayrıca hadis-i şerifleri açıklayan İslâm âlimlerinin bildirdiği hükümlere bakmak şarttır.

Şartsız bildirilen hadis-i şerifler gibi şartsız bildirilen âyet-i kerimelerde de bazı şartlar vardır. Bu şartları, hadis-i şeriflerden ve İslam âlimlerinin açıklamalarından öğrenmek gerekir.

 

Yazıklar olsun

 

Halkı ağıtla soyar,

Ahmak yerine koyar,

Gider masona uyar,

Yazıklar olsun ona!

 

Çevresini uyutur,

Hak hukuku unutur,

Kanımızı kurutur,

Yazıklar olsun ona!

 

Derler ki yalan üfür!

Eline alır mühür,

Mümine basar küfür,

Yazıklar olsun ona!

 

Kitabı yere atar,

Dini dünyaya satar,

Evliya zata çatar,

Yazıklar olsun ona!

 

Pabucu alıp kaçar,

Soysuza kucak açar,

Nifak tohumu saçar,

Yazıklar olsun ona!

 

Sanma hocaya gider,

Önce locaya gider,

Kur'ana tarihsel der,

Yazıklar olsun ona!

 

Kirli işte adı var,

Çok işte fesadı var,

Ne kötü inadı var,

Yazıklar olsun ona!

 

Çetelere karışmış,

Zulümde çok yarışmış,

İyilerle vuruşmuş,

Yazıklar olsun ona!

 

Kur'an okumuş sazla,

Evlenmiş müşrik kızla,

Birlik olmuş hırsızla,

Yazıklar olsun ona!

 

Öper zünnarı, haçı,

Eşinin açık saçı,

Bunlar yalnız birkaçı,

Yazıklar olsun ona!

 

 

 

Dinimiz İslam
İnternet Radyosu

Huzura Doğru
TV

Bugünkü ilahi:
·Geldi Geçti Ömrüm Benim

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net

 

 

28 Nisan 2012 Cumartesi

* Mektubat-ı Rabbani (Mehmet Ali Demirbaş'ın 30.04.2012 tarihli yazısı)

30 Nisan 2012, Pazartesi

Mektubat-ı Rabbani

 

Sual: İmam-ı Rabbani hazretlerinin yazdığı Mektubat'ın özelliği nedir?

CEVAP

İtikad ve fıkıh bilgilerini, tasavvufun marifetlerini açıklayan ve Müslümanlara her konuda yol gösteren, çok kıymetli bir eserdir. Mektuplarının kitap hâline getirilmesi de, bizzat İmam-ı Rabbani hazretlerinin bilgisi dâhilinde olmuştur. Birinci cildin son mektubunu yazınca, (Muhammed Haşim'e gönderilen bu mektupla, Resullerin ve Eshab-ı Bedir'in sayısına uygun olduğundan, 313 mektupla birinci cildi burada bitirelim) buyurmuştur.

İstifade edebilmek için, her mektubu, bize yazılmış gibi düşünerek okumalı. Bir mektubunda buyuruyor ki:

Bu mektup görünüşte belli bir kişiye yazılmışsa da, gerçekte okuyan herkese yazılmış demektir. (Kılıç, kullanan içindir) sözü meşhurdur. (1/221)

Yine bir mektubunda buyuruyor ki:

Resulullah efendimiz, (İslamiyet garip olarak başladı. Son zamanlarda, başladığı gibi, yine garip olur. Garip olan o Müslümanlara müjdeler olsun!) buyurdu. Bundan önceki idare zamanında Müslümanlar, o kadar garip olmuştu ki, kâfirler açıkça Müslümanlığı kötülüyor, Müslümanlarla alay ediyorlardı. Dinsizliklerini, ahlâksızlıklarını, sıkılmadan açıklıyorlardı. Çarşıda, pazarda kâfirleri ve dinsizliği övüyorlardı. Müslümanların, Allahü teâlânın emirlerinden birçoklarını yapması, [söylemesi ve yazması] yasak edilmişti. İbadet edenler, İslamiyet'e uyanlar ayıplanıyor ve kötüleniyordu. Şimdi ise, böyle düşmanlık, öyle kin ve inat görülmüyor. Bazı kusurlar varsa da, inatla değil, bilinmediği içindir. Bugün Müslümanlar da, kâfirler gibi serbest konuşabilmekte, onlardaki hürriyete kavuşmaktadır. Eski kin ve düşmanlığın başımıza gelmemesi, Müslümanların zulüm ve işkenceye düşmemesi için, uyanıp dua edelim. Din düşmanlarına fırsat vermeyelim. Bugün sizin, sözle [ve kalemle] yaptığınız cihad, cihad-ı ekberdir yani büyük cihaddır.

Ubeydullah-i Ahrar hazretleri, (Eğer şeyhlik yapsaydım, hiçbir şeyh, bir yerde, bir mürid bulamazdı, ama bana başka vazife verildi. O vazife de, İslamiyet'i yaymak ve kuvvetlendirmektir) buyurdu. Bunun için, sultanlara, gidip nasihat verirdi. Tesirli sözleriyle, hepsi doğru yola gelirlerdi. Onlar vasıtasıyla İslamiyet'i yayardı. (1/65)

Mektubat'ın özeti iki şeydir:

1- Allahü teâlânın dinine sarılmak, onu öğrenip tatbik etmek.

2- Dinini öğrendiği zatı sevmek.

Bu ikisini yapan kurtulur.

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net

 

* Kur'an, tesbih ve sadaka

29 Nisan 2012, Pazar

Kur'an, tesbih ve sadaka

 

Sual: Kur'an okumak, zikir çekmek, sadaka vermek ve nafile oruç tutmak gibi ibadetlerin hangisi daha sevabdır?

CEVAP

Kur'an-ı kerim okumak, daha sevabdır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:

(Namazda Kur'an okumak namaz dışında okumaktan daha faziletlidir. Namaz dışında Kur'an okumak, [Namazlardan sonra okunan] Sübhanallah, Elhamdülillah ve Allahü ekber söylemekten daha sevabdır. Bu tesbihleri söylemek, sadakadan, sadaka ise, nâfile oruçtan daha faziletlidir. Oruç ise Cehennem ateşine karşı kalkandır.) [Beyhekî]

 

Yara kabuğunun düşmesi

Sual: Yara kabuğunun düşmesiyle, su değmemiş kuru yer kalacağı için, abdest bozulmuş olur mu?

CEVAP

Hayır, abdest bozulmuş olmaz. (S. Ebediyye)

 

Yumurtayı yıkamak

Sual: Kabuğunu yıkamadan, yumurtayı suda kaynatıp, yemek haram mıdır?

CEVAP

Yumurtanın kabuğu necis olmadığı için yıkamadan kaynatıp yemek haram olmaz, ama mekruh olur. Yıkayarak kaynatmalıdır.

 

Taş olan ekmek

 

Zengin kadının biri,

Yaşar krallar gibi.

 

Uşaklar, hizmetçiler,

Erzakla dolu kiler.

 

Fakat kadın çok cimri,

Gelse fakirin biri,

 

Konuşturmadan kovar,

Başından hemen savar.

 

Yandaki viranede,

Yıkık dökük hanede,

 

Yaşar başka aile,

Başlarında gaile.

 

Dururlar hasta ve aç,

Yavan ekmeğe muhtaç.

 

Dul anne ve üç çocuk,

Mevsim kış, hava soğuk,

 

Fakir, zengine varır,

Ağlayarak yalvarır:

 

"İstemeye utandım.

Affınıza sığındım,

 

Bir parça ekmek verin!

Rıza-i Hakka erin!

 

Aç ve hasta küçükler,

Sizlerden medet bekler."

 

Cimri dönüp giderken,

Der, aldırış etmeden:

 

"Hiç ekmeğim yok inan,

Olsa vermez mi insan?

 

Ekmek varsa taş olsun!

Kuru gözüm yaş olsun!"

 

Fakir kadın üzülür,

Gözünden yaş süzülür.

 

Boynu büküktür yine,

Naçar döner evine.

 

Zengin kadın neşeli,

Sağı solu döşeli.

 

Hazırlar sucukları,

Çağırır çocukları.

 

"Bulunamaz bahane,

Sofra yine şahane…

 

Kızarmış yağlı ekmek,

Ne hoştur bunu yemek.

 

Çağırın hizmetçiyi,

Alıp gelsin tepsiyi!"

 

Hizmetçi kızın biri,

Şaşkınlıkla içeri,

 

Dalıp yıldırım gibi,

Der ki, "Aman yâ Rabbi!

 

Gördüm ki ekmekleri,

Taşa dönmüş her biri."

 

"Aptal, bunda ne varmış,

Demek ekmek bayatmış.

 

Haydi, fırına hemen,

Üç ekmek al yeniden!"

 

Hizmetçi koşar gider,

Görevi ifa eder.

 

Ekmeği eve taşır,

Sepet de ağırlaşır.

 

"Ne ağır ekmekmiş bu,

Canım çıktı doğrusu.

 

Merakıma gitmişti pek,

Niye ağır bu ekmek?"

 

Yavaş yavaş açıyor,

Üç tane taş çıkıyor,

 

Şaşırdı cimri ana,

Çığlık atıp divana,

 

Boydan boya yayılır,

Ses kesilip, bayılır.

 

Zaman geçer ayılır,

Olay hemen yayılır.

 

Alır onu endişe,

Pişman yaptığı işe.

 

"Affet Allah'ım beni!

Gerçeği gördüm yeni.

 

Ben doğru yoldan saptım,

Dünya malına taptım.

 

Cimriye çıktı adım,

Belli oldu maksadım.

 

Kimseye acımadım,

Ekmeğe kıyamadım.

 

Sabah gelen fakire,

Yok dedim yalan yere.

 

Gözlerime yaş doldu,

Taze ekmek taş oldu.

 

Tevbe ettim bin kere,

İşte kapanıp yere.

 

Neyim varsa mal, para,

Alsın, fakir fukara."

 

Duası kabul olur,

Kadın cömert kul olur.

 

Gönlü hep nur içinde,

Yaşar huzur içinde.

 

Hoca, aşırı gitme!

Kimseyi mahrum etme!

 

 

Dinimiz İslam
İnternet Radyosu

Huzura Doğru
TV

Bugünkü ilahi:
·Gaflet Uykusunda Yatar

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net