16 Şubat 2020 Pazar

* Mezhepsizlerle beraber olanlar

17 Şubat 2020, Pazartesi

 

Mezhepsizlerle beraber olanlar

 

 

 

Sual: Bazıları bir cemiyet kuruyorlar. Bunu, İslâmiyete hizmet ve Müslümanları uyandırmak için yaptık diyorlar. Burada her çeşit insan, itikatları bozuk kimseler toplanıyor. Mezhepsiz kimseler ve Ehl-i sünnet mezhebinden birkaç kişi, yüksek kürsülere oturmuşlar, nutuk söylüyorlar. Bunlara ne denir? Bu cemiyeti kurmaktan maksatları, sünnî ve diğer bidat fırkaları arasındaki ayrılığı yok etmek imiş. Birbirlerinin sözlerini, inanışlarını red etmemeleri, kardeşçe geçinmeleri lâzım imiş. Âlimler, birbirlerine uymayan inanışlarını, düşüncelerini söylememeli ve yazmamalı imiş. Ayrılık, münakaşa, helâk olmaya sebep olur, diyorlar. Bu sözleri doğru mudur? Yoksa, bozuk ve azgınlık mıdır?

Cevap: Hindistan’ın büyük âlimlerinden Ahmed Rızâ hân Berilevî “rahmetullahi teâlâ aleyh”, (Fetâvel-Haremeyn) ismindeki fetva kitabında buyuruyor ki:

Bu yaptıkları haramdır. Dalalettir. İlmi az olan Müslümanları, mezheplerine karşı soğutmaktır. Müslümanlar, sapık din adamlarının Ehl-i sünnet âlimi olarak tanınanlar ile işbirliği yaptıklarını, hepsinin kürsülerde oturduklarını görünce, onları da büyük ve kıymetli sanırlar. Onlara da hürmet ederler. Bu ise, büyük günahtır. İslâm dini, bidat sahiplerine hakaret edilmesini, sert davranılmasını emir ediyor. Onlara saygı gösterilmesini men’ ediyor. İslâm âlimleri, akait kitaplarında, mesela (Şerh-ul-mekâsıd) kitabında, (Bidat sahiplerine sert davranmak, onları aşağı görmek, red ve tard etmek lâzımdır) dediler. Müslümanlar, onları yüksek yerlerde görünce, kalpleri meyleder. Sözlerini dinlerler. Şeytanın aldatması ile, onları sevmeğe başlarlar. Bunların doğru yoldan kaymalarına sebep, onlarla işbirliği yapanlardır. Ayrı inanışlı kimselerin bir araya gelmeleri, dinin yıkılmasına sebep olur. Müslümanları uyandıracağız diyenler, bunları zehirlemekte, felâkete sürüklemektedirler.

Bidat yayıldığı zaman, bunu red etmek ve zararlarını, kötülüğünü yaymağa çalışmak, farzdır. Bunun farz olduğunu İslâm âlimleri sözbirliği ile bildirmişlerdir. Selef-i sâlihîn ve bugüne kadar gelen âlimler, hep böyle yaptılar. Bidat sahiplerini red etmeyen, onları kendi hâline bırakan kimse, Müslümanların sözbirliğinden ayrılmış olur. İslâm cemaatinden uzaklaşmış olur. Bidatleri ve bidat işleyenleri sevmiş olur. Bu ise, Ehl-i sünnet mezhebini ve bu doğru yolda olan Müslümanları kötülemektir. Marufu nehyetmek ve münkeri emir etmektir. Müslümanları, Allahü teâlânın lanetine sürüklemektir. Büyük âlim, Müslümanların imamı Ahmed ibnü Hacer-il-Mekkî hazretleri (Es-Savâ’ık-ul-muhrika) kitabının önsözünde diyor ki, (Bu kitaptaki yazıların hakikatlerini, özlerini kavrayacak kadar derin ilme malik olmadığım hâlde, bu yazıları yazmağa beni sürükleyen sebep, Hatîb-ül-Bağdâdinin (El-Câmi’) kitabında bildirdiği şu hadîs-i şerif olmuştur: (Fitneler, bidatler yayıldığı ve Eshâbım kötülendiği zaman, hakikati bilen, bildiğini bildirsin! Bildiğini bildirmeyenlere, Allahü teâlâ ve melekler ve bütün insanlar lanet eylesin! Allahü teâlâ, bunların ibadetlerini ve hiç bir iyiliklerini kabul etmez).) (Böyle davranmak, fesat çıkarmak olur, günahtır. Bunlar kendilerini yok etmektedirler) sözü, Allahü teâlâya iftiradır. İslâm âlimlerini kötülemektir. Ehl-i sünnet mezhebinden ayrılmaktır. Mühim bir farzı inkâr etmek, buna haram demektir. (Fâideli Bilgiler s. 425)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

 

0 yorum: