19 Kasım 2018 Pazartesi

* İslâmiyetin yasak ettiğini yapmak, nefsi kuvvetlendirir

25 Kasım 2018, Pazar

 

İslâmiyetin yasak ettiğini yapmak, nefsi kuvvetlendirir

 

 

 

 

Sual: Nefsi zayıflatmak, aklı kuvvetlendirmek ve kalpte ihlâs hâsıl olması için ne yapmak, nasıl hareket etmek gerekir?

Cevap: İslâm âlimleri buyuruyorlar ki, (Allahü teâlâ insanda üç şey yarattı: Akıl, kalp ve nefs. Bunların hiçbiri görülmez. Varlıklarını eserleri ile, yaptıkları işlerle ve dinimizin bildirmesi ile anlıyoruz. Akıl ve nefs dimağımızda, kalp göğsümüzün sol tarafındaki yüreğimizdedir. Bunlar, madde değildir. Yer kaplamazlar. Buralarda bulunmaları, elektriğin ampulde, mıknatısın endüksiyon bobininde bulunması gibidir. Akıl, fen bilgilerini anlamağa çalışır. Bunları anlar. İslâmiyete uygun olanlarını, fenalarından, zararlı olanlarından ayırır. İyileri, fenaları, İslâmiyet ayırmaktadır. İslâmiyeti bilen ve uymak isteyen akla (Akl-ı selîm) denir. Aklı az olan, hep şaşıran kimseye (Ahmak), aklı hiç olmayana (Mecnun) denir. Selim olan akıl, İslâmiyetin bildirdiği iyi şeyleri kalbe bildirir. Kalp de, bunları yapmağı irade ederek, dimağdan çıkan hareket sinirleri vâsıtası ile, azalara, organlara yaptırır. İyi veya fena şeyleri yapmak arzusunun kalbe yerleşmesine (Ahlâk), (Huy) denir. Nefs, bedene tatlı gelen şeylere düşkündür. Bunların iyi, fena, faydalı, zararlı olduklarını düşünmez. Arzuları, İslâmiyetin emirlerine uygun olmaz. İslâmiyetin yasak ettiği şeyleri yapmak, nefsi kuvvetlendirir. Daha beterini yaptırmak ister. Fena, zararlı şeyleri, iyi gösterip, kalbi aldatır. Kalbe bunları yaptırarak, zevklerine kavuşmak için çalışır. Kalbin nefse aldanarak, fena huylu olmaması için, ahkâm-ı islâmiyyeye uyarak kalbi kuvvetlendirmek ve nefsi zayıflatmak lâzımdır. Aklı kuvvetlendirmek, İslâm bilgilerini okuyup, öğrenmekle olduğu gibi, kalbin kuvvetlenmesi, yani temizlenmesi de, ahkâm-ı islâmiyyeye uymakla olur. İslâmiyete uymak için, ihlâs lâzımdır. (İhlâs), işleri, ibadetleri, Allahü teâlâ emrettiği için yapmak, başka hiçbir menfaat düşünmemektir. Kalpte ihlâs hâsıl olması, kalbin zikir etmesi ile, yani Allah ismini çok söylemesi ile olur. Zikrin nasıl yapılacağını, Mürşid-i kâmilden öğrenmek ve akılda bulunan ve his organlarından gelen dünya düşüncelerini kalpten çıkarmak şarttır. Dünya düşüncesi hiç kalmazsa, kalp kendiliğinden zikir etmeğe başlar. Şişedeki su boşalınca, havanın şişeye kendiliğinden, hemen girmesi gibidir. Kalbi dünya düşüncelerinden korumak, kalbin Mürşid-i kâmilin kalbinden feyz [Nur] alması ile olur. Kalpten kalbe (feyz), muhabbet yolu ile akar. Mürşidin başka memlekette bulunması veya vefat etmiş olması, feyz gelmesine mâni' olmaz. (Mürşid), İslâm bilgilerini iyi bilen ve İslâmiyete tam uyan, ihlâs sâhibi, Ehl-i sünnet âlimidir. İslâmiyete uymak, kalbi kuvvetlendirdiği gibi, nefsi zayıflatır. Bu sebep ile (nefs), kalbin İslâmiyete uymasını, Mürşid-i kâmilin sohbetinde bulunmağı, kitaplarını okumağı istemez. Dinsiz, imansız olmasını ister. Akıllarına uymayıp, nefislerine uyan kimseler, bunun için, dinsiz olmaktadır. Nefs ölmez. Fakat, gücü kuvveti kalmayınca, kalbi aldatamaz.) (İslâm Ahlâkı s. 9)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

0 yorum: