18 Ağustos 2014 Pazartesi

* Mezhep taklidi rahmettir

 

BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM

Esselâmü aleyküm ve

rahmetüllahi ve berekâtühü

 

19 Ağustos 2014, Salı

Mezhep taklidi rahmettir

 

 

Sual: İhtiyaç hâlinde gusülde, abdestte, namazda, oruçta, hacda yani her hususta, mezhep taklidi caiz değil mi? Taklit konusu, kitaplarımızda ve merhum hocamızın verdiği cevaplarda açık değil mi?

CEVAP

Elbette yoruma ihtiyaç bırakmayacak kadar açıktır. Kitaplarımızda geçen ifadeler ve merhum hocamızın verdiği cevaplar, aşağıda sarıya boyanmıştır:

Bir kimse, kendi mezhebine göre yapamadığı veya güçlükle yaptığı bir işi, başka bir mezhepte yapılması kolaysa, o mezhebin şartlarına uyarak o mezhebe göre yapması caizdir. (S. Ebediyye) [Kendi mezhebimizde yapılması güç olan bir işi, yapılması kolay olan mezhebe uyarak yapmak caiz oluyor.]

Harac varsa, zaruret olmasa da, hattâ amelden sonra da, başka mezhep taklit edilir. (İslam Ahlakı) [Harac kelimesi, sıkıntı ve meşakkat demektir. Yeniden abdest almak veya gusletmek, bir namazı tekrar kılmak birer haracdır. Şimdi veya bir ay önce, necis elbiseyle namaz kıldığı anlaşılsa, (O namazı Mâlikî'ye göre kıldım) demekle o namazın sahih olduğu aşağıda açıklanacaktır.]

Kendi mezhebine uymayan işi yaptıktan sonra bile, taklit yapmak caiz olur. (S. Ebediyye) [Mesela guslettiğimiz suyun necis olduğu anlaşılsa, başka bir mezhepte ise, bunun necis sayılmadığı biliniyorsa, o mezhep taklit edilir, yeniden temiz su ile yıkanmak gerekmez.]

Başka mezhebi taklit ederken, o mezhepteki şartlara uymak zor; fakat kendi mezhebinde kolay olursa, bu işi yapmak sahih olur. İki mezhep, zaruri telfîk edilmiş olur. (S. Ebediyye) [Yazarlarımızdan rahmetli Mehmet Oruç, daha bizde çalışmadan önce, hacca gidecekti, (Ben Şâfiî'yi taklit ediyorum. Abdestim bozulmadan haccetmem imkânsız, ne yapacağım?) demişti. Merhum hocamıza sorduk. (Tekrar Hanefî'ye göre hareket eder. Bu zaruri bir telfîk olur, caiz olur) demişlerdi.] Böyle durumlar ve sualler çoğalınca, merhum hocamız, Müslümanları sıkıştırmamak, onları rahatlatmak için, Mâlikî mezhebinin hükümlerini kitaplarına yazdılar.  

Bir işi yapmakta harac olursa, zayıf kavle uyulur. Buna uymakta da harac olursa, başka mezhebi taklit ederek yapılır. (S. Ebediyye) [Bir işi yaparken, ihtiyaç olunca zayıf kavle uyuluyor. Ona da uymak zor olursa, başka mezhebe uyularak o iş yapılıyor.]

Her Müslüman, ihtiyaç olunca, bir mezhepten başka mezhebe geçebilir ve harac olduğu zaman, başka mezhebi taklit edebilir. (F. Bilgiler) [Demek ki, bir sıkıntı, bir ihtiyaç olunca, o işi yapabilmek için başka mezhep taklit edilebiliyor.]

Harac varsa, başka mezhebi taklit için, zaruret de bulunması şart değildir. (S. Ebediyye) [Dikkat edilirse zaruret aranmıyor, ihtiyaç, harac varsa taklit ediliyor. Mesela yeniden abdest almak harac oluyor.]

Yolda, nakil vasıtalarında, alışverişte kadınlara dokunma ihtimali olan Şâfiî, Hanefî veya Mâlikî’yi taklit etmelidir. (S. Ebediyye) [Burada taklit edebilir de denmiyor, (Taklit etmelidir) deniyor. Hâlbuki abdesti bozulan kimse tekrar abdest alabilir, zor bir şey değil. Demek ki yeniden abdest almak harac oluyor. Yeniden abdest almamak için, başka mezhebi taklit etmelidir deniyor.]

Hastalık veya ihtiyarlık sebebi ile yani zaruret ile idrar kaçıran Hanefî’nin, tekrar abdest alması, harac, zahmet olacağı için, bu kimse, Mâlikî’yi taklit ederek hemen özür sahibi olur, abdesti bozulmaz. (S. Ebediyye) [Sadece hastaların değil, ihtiyarların bile taklit edebileceği bildiriliyor. (Tekrar abdest almak harac, zahmet olur) deniyor.]

Kendi mezhebine uymayan işi, yaptıktan sonra bile, taklit yapmak caiz olur. Mesela İmam-ı Ebu Yusuf’a, Cuma’yı kıldıktan sonra, (Guslettiğin kuyuda fare ölüsü görüldü) dediler, (Şâfiî mezhebine göre guslümüz sahihtir) buyurdu. (S. Ebediyye) [Yeniden gusletmek imkânsız değildir, sadece haracdır yani zahmettir. Bu zahmetten kurtulmak için mezhep taklidi yapılıyor.]

İdrar, yel kaçıran hastaların ve ihtiyarların abdestlerinin ve namazlarının bozulmaması için, harac ve meşakkat hâlinde, bunların Mâlikî’yi taklit etmeleri ve imam olmaları sahih olur. (S. Ebediyye) [Hastaların ve ihtiyarların deniyor. İhtiyar, hasta gibidir. Abdest almakta zorlanır. Merhum hocamız, yaşlı olanların, özellikle yaşlı ninelerin, düşüp bir yerlerini kırabilirler diye, teyemmüm etmelerini bildirmişti. Nitekim soğuktan hastalanma tehlikesi olan, gusletmeyip teyemmüm edebilir. Hastalanmamak için önceden tedbir almak gerektiği buradan da anlaşılmaktadır.]

Mâlikî’yi taklit edenin, harac olunca, vitir namazını terk etmesi caiz olur. (İslam Ahlakı) [Kendi mezhebimizde vacib olduğu hâlde, harac olduğu için taklit ettiğimiz mezhebe uyarak vitri terk etmek caiz oluyor.]

Abdesti bozan şey, bir namaz vaktinde ve namaz içinde çıkıp, devam etmese de, (Mâlikî’de) özür sahibi olur. Abdesti ve namazı bozulmaz. Hanefîler, Mâlikî’yi taklit ederler. (İslam Ahlakı) [Mesela namaz kılarken, bağırsaktan tenya, solucan çıksa, Hanefî olan Mâlikî'yi taklit ederse, abdesti ve namazı bozulmamış olur. Tenyanın çıkması semavî bir özür oluyor. Bunun gibi elde olmadan yel kaçırmak da semavî bir özürdür.]

Namaz içinde idrar kaçıran Hanefî, hâli müsait olmadığı zaman, Mâlikî’nin bu kavlini taklit eder. Niyet ederek, namazına, özürlü olarak devam eder. (İslam Ahlakı) [Camide namaz kılarken, ilk defa elde olmadan çamaşırına idrar kaçıran kimse, hemen Mâlikî'ye niyet edip özürlü olarak namazına devam eder. Abdesti ve namazı bozulmamış olur. Elde olmadan yel kaçırması da böyle semavî özürdür.]

Mâlikî mezhebinin ikinci kavline göre, özür sahibi olmak için, hastalık sebebiyle çıkan, abdesti bozan bir şeyin bir kere çıkması kâfidir. Bir namaz vakti içinde devamlı çıkması lazım değildir. Namazdan evvel veya namaz içinde idrar, elde olmadan yel kaçıran hastaların ve ihtiyarların abdestlerinin ve namazlarının bozulmaması için, harac ve meşakkat hâlinde, bunların Mâlikî mezhebini taklit etmeleri ve imam olmaları sahih olur. (S. Ebediyye) [Mâlikî’de abdesti bozan şeyin bir kere çıkması yeterli oluyor. Mesela elde olmadan bir kere yel kaçırsa veya çıbanından kan aksa, özürlü oluyor, Mâlikî mezhebini taklit edebiliyor.]

Hastalık veya ihtiyarlık sebebiyle, yani, zaruretle idrar kaçıran Hanefî’nin, tekrar abdest alması, harac, zahmet olacağı için, bu kimse, Mâlikî’yi taklit ederek, hemen özür sahibi olur, abdesti bozulmaz. (S. Ebediyye) [Burada da, (Tekrar abdest almak harac olur, özürlü olacağı için özrü abdestini bozmaz) deniyor.]

İdrar, kan kaçıran ve necaset temizlemekte zahmet çeken, Mâlikî’yi taklit eder. (S. Ebediyye) [Necaseti temizlemek için zahmet çekiliyorsa, Mâlikî'yi taklit ederse, o necaset namaza mâni olmuyor. Mesela çarşıda, bir kadının çamaşırı kirlense, orada temizlemeye imkân yoksa, namaz vakti de çıkacaksa, Mâlikî'yi taklit ederek namazını kılabilir.]

Hastaların, ihtiyarların, abdest almakta harac ve meşakkat olduğu zaman, Mâlikî'yi taklit etmeleri sahih olur. İdrarın kesildiği zamanı belli ise, bu zamanda abdest alması iyi olur. İstibra zamanı uzun süren veya sonraları damlayan ve bir namaz vakti devamlı akmadığı için özürlü olamayan Hanefîler ve Şâfiîler, Mâlikî’yi taklit eder. (S. Ebediyye) [İstibrası uzun süren ve Hanefî'ye göre özürlü olamayan da, Mâlikî'yi taklit edebiliyor.]

Teşehhüt miktarı oturmadan evvel, abdesti kendiliğinden bozulan Hanefî, hemen gidip tazeleyip, namazına devam edebilirse de, baştan kılması efdaldir. Tekrar bozulursa veya abdest almak güç olursa, namaza dururken Mâlikî mezhebini taklit eder. Mâlikî mezhebinde, hastaların, ihtiyarların [böyle durumlarda] namazları bozulmaz. (S. Ebediyye) [Namazda elde olmadan yel kaçırmak veya bir akıntısının gelmesi gibi bir sebeple kendiliğinden abdesti bozulan Hanefî, Mâlikî'yi taklit ederse, abdesti bozulmaz ve namaza devam eder.]

İdrar kaçıran, fakat özür sahibi olamayan, Hanefî mezhebindeki kimse, abdest almaya, gusle ve namaza başlarken, Mâlikî mezhebini taklit etmeye niyet eder. (İslam Ahlakı) [Hanefî'ye göre özürlü olmayan böyle bir kimse, namazda idrar kaçırsa, abdesti de, namazı da bozulmamış olur, idrarı da çamaşırını kirletse yine namazına zarar gelmez.]

Mâlikî’de, ikinci kavle göre, hastada, ihtiyarda, abdesti bozan bir şey hâsıl olursa, hemen özür sahibi olur ve abdesti bozulmaz. Harac hâlinde olan, Hanefîler ve Şâfiîler, bu kavli taklit eder. (İslam Ahlakı) [Sadece hastanın değil, ihtiyarın bile, kendiliğinden abdesti bozulsa, özür sahibi oluyor ve abdesti bozulmamış oluyor. Bu kavle uyan Hanefîlerin abdestleri bozulmamış oluyor.]

Hanefî'de ve Şâfiî’de özür sahibi olamayan hasta ve ihtiyar, Mâlikî’nin ikinci kavlini taklit eder. (İslam Ahlakı) [Özür sahibi olamayan sadece hasta değil, ihtiyar bile, Mâlikî'yi taklit edebiliyor.]

Bir ibadeti, bir işi uyduğu mezheplerin hiçbirine göre sahih olmazsa, buna telfîk denir. Telfîk, hiçbir suretle caiz değildir. (S. Ebediyye) [Taklit edince, taklit ettiğimiz mezhebe göre o iş sahih oluyor. Sahih olmazsa telfîk oluyor. Sahih olduğuna göre, o mezhebin şartlarına uyarak taklit etmek telfîk değil, dinin emrine uymak oluyor.]

 

Bazı kimseler, mezhep taklidini bir ruhsat, bir izin olarak görüyorlar. Mezhep taklidi sadece bir ruhsat değil, bir kurtuluş çaresidir. Ruhsat bile dense, gerektiğinde ruhsatlarla amel etmenin hiç mahzuru olmaz. Hattâ ruhsatla amel etmemek, bazen kendimizi sıkıntıya sokmak olacağı için haram bile oluyor. Nitekim İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:

İhtiyaç olunca, en kolay olan fetvayı vermek daha iyidir. Hattâ kendi mezhebine uygun olmasa da, başka mezhepteki kolay fetva söylenmelidir. Bekara sûresi, 185. âyetinde mealen, (Allahü teâlâ, size kolay olan şeyleri yaptırmak istiyor, güç olanı istemiyor) ve Nisa sûresi, 28. âyetinde mealen, (Allahü teâlâ, ibadetlerinizin hafif, kolay olmasını istiyor. İnsan zayıf, dayanıksız yaratıldı) buyuruldu. [Kolay fetva varken, zor fetva vererek] Müslümanları sıkıştırmak, onları incitmek haramdır. (3/22)

 

Tam İlmihâl’de, (Nefsi, kolaylıkları yapmak istemeyenin, azimetleri bırakıp, ruhsatla amel etmesi efdal olur) deniyor. [Dikkat edilirse, kolay olan bir şeyi yapmak istemeyenin bile, azimeti bırakıp ruhsatla amel etmesi iyi oluyor.]

 

Faideli Bilgiler kitabında da, (Şeytan insana, Allahü teâlânın bildirdiği kolaylıkları yaptırmaz. Mesela mest üzerine mesh ettirmeyip ayaklarını yıkattırır. Bunun için ruhsatla amel etmelidir) deniyor. Yani şeytan, zor işleri yaptırıp ibadetlerden bıkkınlık getirtmek ister. Mest de giyerek şeytana muhalefet edilmeli. Üç hadis-i şerif:

(Allahü teâlânın verdiği kolaylık ve ruhsatlardan faydalanın!) [Buhârî]

(Allahü teâlâ, ruhsatla da amel edilmesini sever.) [Beyhekî]

(Ruhsatlardan faydalanmayan, Arafat Dağı kadar günah işlemiş olur.) [Taberânî] (Dinin verdiği ruhsatlardan istifade etmeyip de, niye Arafat dağı kadar günah işleyelim ki?)

Burada ruhsatla amelin önemi anlatılmaktadır. (Azimetle amele lüzum yok) anlamı çıkarılmamalıdır. Her işte azimete uymak elbette çok iyidir. 

 

Merhum Hocamıza sorulan suallerden misaller:

 

Sual: Istakoz, kerevit tutup satmak caiz mi?

CEVAP:

Hanefî mezhebinde yemesi tahrimen mekruhtur. Bunun için satması da caiz değildir. Nafakası bu yüzden olan kimse, satarken Şâfiî mezhebini taklide niyet etmelidir. Şâfiî’de yemesi ve satması caizdir. [Başka şeyler mesela diğer balıkları satabileceği gibi, başka bir iş de bulabilir. Buna rağmen (Şâfiî’yi taklit etmelidir) deniyor. Edebilir değil, etmelidir deniyor.]

 

Sual: Hasta, Hanbelî mezhebini taklit ederek mi namazlarını cem edebilir?

CEVAP:

Evet. [Hasta kendi mezhebine göre, her vakitte namazını kılabilir. Ama buna rağmen, bir sıkıntı olmaması için Hanbelî’deki bu kolaylıktan faydalanabiliyor.]

 

Sual: Hanefî mezhebine göre Cuma namazının sahih olmadığı yerlerde Şâfiî mezhebi taklit ederek kılınırsa, farz sevabı alınır mı?

CEVAP:

Alınır. [Bunda hiçbir zaruret ve ihtiyaç olmadığı hâlde, sırf sevab kazanmak için bile mezhep taklit edebiliyor.]

 

Sual: Diş dolgusu sebebiyle, Mâlikî mezhebini taklid etmek caiz midir? Bilhassa necaset durumu Mâlikî mezhebinde Şâfiî’ye göre daha müsamahalı olduğu için, bilen kimselerin Mâlikî mezhebini taklid etmesi caiz olur mu?

CEVAP:

Olur. [Şâfiî’yi taklit etme imkânı da varken, sırf necaset konusunda daha kolay diye Mâlikî taklit edilebiliyor. Şâfiî mezhebini taklit ederken Mâlikî'yi taklit edemez sananlar, bu cevaba dikkat etmelidir.]

 

Sual: Hanefî bir kimse, vakit çıkmak üzereyken, temiz elbisesi olmadığı için, dirhem miktarından fazla necaset bulunan elbisesi ile Mâlikî mezhebini taklid ederek namaz kılsa sahih olur mu?

CEVAP:

Olur. [Elde olmadan vaktin çıkması günah olmadığı hâlde, namazı kazaya bırakmamak için mezhep taklit ediliyor. Oruçta da, kazaya bırakmamak için, taklit ederek orucu da kurtarmak gerekiyor.]

 

Sual: Mâlikî Mezhebini taklid ediyorum. Unutarak idrarlı bez cebimde olduğu hâlde namaz kıldım. Namazdan sonra hatırladım. Mâlikî'de bir kavilde necaset namaza mâni olmadığı için o kavli taklid ettim. Namazım sahih oldu mu?

CEVAP:

Oldu. [Görüldüğü gibi tekrar namaz kılmamak için Mâlikî taklit ediliyor. Çünkü tekrar kılmak harac oluyor. Bu haracdan kurtulmak için Mâlikî taklit ediliyor.]

 

 Sual: Unutarak necasetli elbise ile namaz kılan bir Hanefî, namazdan sonra hatırlasa, (Bu namazı Mâlikî Mezhebine göre kıldım) diye niyet etse, kıldığı namaz sahih olur mu?

CEVAP:

Olur. [Burada da aynıdır. Tekrar namaz kılmamak için Mâlikî taklit ediliyor. Hâlbuki namazı iade etme imkânı vardır. 4-5 dakikada tekrar kılabilir. Hiç zor değildir. Ama aynı namazı tekrar kılmak veya tekrar abdest almak harac olduğu için taklit edip namaz kurtarılıyor.]

 

Sual: S. Ebediyye’de (Yolda, nakil vasıtalarında temas korkusu olan Şâfiî, Hanefî Mezhebini taklid etmelidir) buyuruluyor. Ben Şâfiî bir doktorum. Mesleğim icabı kadınlara dokunmam gerekiyor. Sırf muayene sırasında Hanefî Mezhebini taklid etmem caiz olur mu?

CEVAP:

Elbet olur. [Mesleği icabı kadınlara dokunsa da, namaz vakitlerinde abdest alabilir. Hep abdestli durması şart değildir. Buna rağmen, (Elbet olur) denmiş, taklit etmesi bildirilmiş. Yeniden abdest almak zahmet olduğu için mezhep taklidi yapılıyor.] 

 

Sual: Mâlikî Mezhebini taklid eden Hanefî’yim. Mukimken unutup mestlere 24 saatten sonra da mesh ettim. Namazı kıldıktan sonra (Bu namazı Mâlikî'ye göre kıldım) dedim. Namazım sahih oldu mu?

CEVAP:

Unutmak ile caizdir. [Bu sualde, namazı kaza etme imkânı vardır. Ama aynı namazı tekrar kılmak, tekrar abdest almak harac olduğu için, bu namazı Mâlikî'ye göre kıldım demekle namaz sahih hâle geliyor ve kaza etmek gerekmiyor.]

 

Sual: Gaz sıkıştırmasından rahatsızım. Bazen haftada bir abdestimi tutamadığım oluyor. Hastalığım sebebiyle devamlı gaz sıkıştırması oluyor. Namazı bu hâlde kılmam mekruh oluyor mu? Mekruh oluyorsa, Mâlikî mezhebini taklid etmem caiz olur mu?

CEVAP:

Olur. [Abdesti bozulmadığı hâlde, sırf mekruhtan kurtulmak için de Mâlikî taklit ediliyor.]

 

Sual: S. Ebediyye’de hayvan keserken Besmele kasten terk edilse de Şâfiî’de helâl olduğu bildiriliyor. Çalıştığım mezbahada sabah işe başlarken Besmele çekiliyor. Her hayvan keserken çekilmiyor. Bir Besmelenin her hayvana kâfi geleceği zannediliyor. Böyle Besmelesiz kesilmiş hayvanları yemek için Şâfiî mezhebini taklid etmek caiz olur mu?

CEVAP:

Lazım olur. [Burada da, Besmelesiz kesilmiş, yani leş olan o etleri yemekte zaruret yok iken, başka yerden et bulma imkânı da varken, (Taklit lazım olur) deniyor. Mezhep taklidiyle haram et, helâl hâle geliyor. (Besmelesiz kesilen hayvan yenmez) denmiyor, Müslümanlar sıkıntıya sokulmaması için, mezhep taklidinin lazım olduğu bildiriliyor. Avrupa ülkelerinde de böyle Besmelesiz kesilen hayvanları yerken Şâfiî mezhebi taklit edilmelidir.]

 

Sual: S. Ebediyye’de, Mâlikî'de, hastada abdesti bozan bir şey hâsıl olursa, özür sahibi olup abdestin bozulmadığı, harac hâlinde bu kavlin taklid edileceği bildiriliyor. Bir Hanefî’nin veya Mâlikî’yi taklid eden bir Hanefî’nin, abdestli iken elini bıçak kesse, hemen Mâlikî mezhebini taklid etse, abdest bozulmamış mı olur? Yani bu abdestle, Mâlikî mezhebini taklid ederek namaz kılabilir mi?

CEVAP:

Mâlikî mezhebinin farzlarına ve müfsidlerine riayet ederek niyet ederse, namaz vaktini kaçırmamak için taklid eder. [Burada da namazı kazaya bırakmamak için taklit etmesi gerektiği bildiriliyor.]

 

Sual: Dolgu dişten dolayı mezhep taklid edileceğini bilmeyen biri, beş sene önce hacca gidip geliyor. Şimdi Mâlikî’yi taklid etmeden kıldığı namazlar için (Beş yıldır dolgu diş ile kıldığım namazları, Mâlikî mezhebine göre kıldım) diyerek bu namazları kaza etmesine lüzum kalmadığı gibi, (Beş sene önce yaptığım hacda "Gusülde, abdestte ve namazda da Mâlikî mezhebini taklid ettim) dese haccı sahih olur mu?

CEVAP:

Olur. [Burada da haccı ve namazları kurtarmak için mezhep taklit ediliyor. Beş yıl önceki yanlış düzeltiliyor.]

 

Sual: On sene önce Hacca gittim. Şâfiî Mezhebini taklid ediyordum. O zaman Mâlikî Mezhebinin taklid edileceğini bilmiyordum. Kadınlara dokununca abdest bozulduğunu bildiğim için tekrar Hanefî Mezhebini taklid ederek haccımı Hanefî Mezhebine uygun yaptım. Haccım sahih oldu mu?

CEVAP:

Lüzum yok idi. Hacdan sonra taklidi niyet caiz idi. Tekrar gitmek, takva olmaz. İyi olmuş. [Burada da on yıl önceki haccı kurtarmak için mezhep taklit ediliyor. Tekrar gitmek takva olmaz deniyor.]

Bu örnekler, gusül, abdest, namaz, oruç, zekât ve hac gibi her konuda harac olunca taklidin caiz olduğunu göstermektedir.

Twitter’da paylaş   |   Facebook’ta paylaş

 

 

Örnek insan ol

Hayatına, ilmine hayran olmalı herkes,

İmrenerek bakmalı, etmeli sana heves.

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam
İnternet Radyosu

Huzura Doğru
TV

Bugünkü ilahi:
·Dost Olmuşum

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.myreligionislam.com

 

 

0 yorum: