BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM Esselâmü aleyküm ve rahmetüllahi ve berekâtühü | |||||||
10 Şubat 2014, Pazartesi | |||||||
Büyük zatlara hüsnüzan | |||||||
| |||||||
Sual: Eskiden talebeler, bağlı oldukları hocalarına, büyük zatlara hüsnüzan ederler miydi? CEVAP Elbette hüsnüzan ederlerdi. İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki: İyi biliniz ki, bu yola bağlı olanları beğenmemek, öldürücü zehirdir. Bu büyüklerin sözlerine, işlerine karşı gelmek, insanı sonsuz felakete götürür, uçuruma sürükler. Hele kendi rehberini beğenmez, ona karşı gelirse, üstadını incitirse, neye varacağını düşünmeli! Bu büyüklere inanmayan, bunların bereketlerine kavuşamaz. Bunlara karşı gelen, her zaman ziyan eder, aldanır. Rehberin her işi, her sözü iyi ve güzel görünmedikçe, onun yüksekliklerinden hiçbirine kavuşamaz. Üstadına aşırı sevgisi ve bağlılığı olmakla beraber, içinde ona karşı kıl kadar bir beğenmemek bulunursa, bunu kendi için felaket, yıkım bilmeli. Onun üstünlüklerinden hiçbirine kavuşamayacağını anlamalı. Bu zamanda, doğru ile yanlış, iyi ile kötü birbiriyle karışıktır. Rehberin işlerine, iyi gözle bakmalıdır. (1/313) Resulullah efendimiz, Allahü teâlânın elçisi ve vekilidir. Vekil, kendisine verilen yetki bakımından, asıl gibidir, onu temsil eder. Vekile itiraz, asıl şahsa itirazdır, vekili tasdik, aslı tasdiktir. Vekili üzmek, aslı üzmektir. Ona itaat, asla itaattir. Allahü teâlâ, (Resulüme itaat, bana itaattir) buyurmaktadır. Resulullah efendimizin tayin ettiği kumandanı kabul etmemek, Resulullah efendimize itiraz etmek olduğu gibi, Resulullah’ın vârisi olan büyük zatları ve onların vekilini kabul etmemek de, o büyük zatlara itiraz etmektir. İtiraz, görünüşte vekile ise de, hakikatte, o büyük zata yapılmıştır. Vekili beğenmemek, o büyük zatı beğenmemektir. Onu eksik, kusurlu görmek, o büyük zatı kusurlu görmektir, (Büyük zat, bu işi yanlış yaptı) demektir. Hâlbuki işi ehline vermek farzdır. Nisâ sûresinde mealen, (Allahü teâlâ, size emanetleri ehline vermenizi emreder) buyuruluyor. Büyük zatlara (İşi ehline vermedi) demek çok çirkindir. Ebu Cehil, (Kureyş büyükleri, zenginler dururken, bir yetim, peygamber olamaz) diyerek Resulullah’ın peygamberliğini kabul edememişti. Ebu Cehil, burada Allahü teâlâyı suçluyor, (Bu işe layık olmayan birini peygamber yaptın) demek istiyordu. Silsile-i aliyye büyüklerinden, mesela Mevlânâ Halid-i Bağdadî hazretleri, (Bu büyük zatların gözünden düşmek, yedi kat gökten düşmekten kötüdür) buyuruyor. Yedi kat gökten düşen ölür, imanı varsa şehit olur. Ama hocasının kalbinden düşen, Cehenneme düşer. Çünkü hocasının kalbi, başka bir kalbe bağlıdır. O diğer kalb de, bir başka kalbe bağlıdır. Bu silsile yoluyla Resulullah efendimize, oradan da Allahü teâlâya gider. Onun için, din büyüklerine karşı bir edepsizlik yapmaktan çok sakınmalıdır. O büyükler, talebelerine, evlatlarından çok düşkündür. Onların talebesine ne yapılsa, hocasına gider. Çünkü onlar, (Her talebemiz bizim evladımızdır) buyuruyor. Evlada yapılan babaya yapılmış gibidir. Evlada hediye verilse, babası kendisine verilmiş gibi sevinir. Evladı üzmek, babayı üzeceği gibi, talebeyi üzmek de hocayı üzer. Bunun da nereye varacağını düşünmelidir. Twitter’da paylaş | Facebook’ta paylaş | |||||||
Dut Bal gibi tatlıdır dut, Taze ye, ister kurut! Yerlere dökülmesin, Örtüyü altına tut! | |||||||
Bugünkü ilahi: | |||||||
Dini sualler için | Üye olmak için Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo Mail grubu sayfası: Google | Yahoo www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.myreligionislam.com | |||||||
9 Şubat 2014 Pazar
* Büyük zatlara hüsnüzan
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder