2 Temmuz 2010 Cuma

* Kâfir Müslüman olmaz mı?

www.dinimizislam.com

bilgi@dinimizislam.com

03 Temmuz 2010, Cumartesi

Kâfir Müslüman olmaz mı?

 

Sual: İbni Sebeci denilen kimseler, kâfirlerin Müslüman olmasını niçin kabul etmiyorlar? Hazret-i Ömer ve Hazret-i Vahşi, Müslüman ve sahabi oldukları halde niye onların aleyhine konuşup lanet ediyorlar?

CEVAP

Kur’an-ı kerime inanmadıklarından dolayı lanet ediyorlar. Onlar Eshab-ı kiramın hemen hepsine düşmanlık ediyorlar. Kur’an-ı kerimi Eshab-ı kiram topladığı için, onlara inanmıyorlar. (Sahabenin hepsi Cennetliktir) diye kendileri böyle bir âyet uydurdu diyorlar. Âyet-i kerimelere inanmadıkları için, onlara ne söylense kâr etmez. Bizim sözümüz, onların etkisinde kalanlar içindir.

Bir kâfir Müslüman olursa, ona hâlâ kâfir gözüyle bakılabilir mi? Bu konuda bir âyet-i kerime meali şöyledir:

(Tevbe edip iman edenlerin ve salih amel işleyenlerin günahlarını sevablara çeviririm. Allah çok affedici ve çok esirgeyicidir.) [Furkan 70]

Görüldüğü gibi, bir kâfir Müslüman olunca, bütün günahları sevaba çevriliyor. Allahü teâlânın affı ve mağfireti boldur. Mülk Onundur, dilediğine, dilediği kadar ihsan eder.

Hazret-i Ömer, bir müşrik iken, Müslüman ve sahabi olunca, en yüksek derecelere çıktı. Medine’ye hicretle şereflenen, Allahü teâlânın övdüğü muhacirlerden ve ilk iman edenlerden biri oldu. Bir âyet-i kerime meali:

(Muhacirlerin ve Ensarın önce imana gelenlerinden ve Onların yolunda gidenlerden Allah razıdır. Onlar da Allah’tan razıdır. Allah, Onlar için Cennetler hazırladı.) [Tevbe 100]

Yukarıda bildirilen Furkan suresinin 70. âyet-i kerimesinin Hazret-i Vahşi için indiği, Hadika’da bildirilmektedir.

Hicretin sekizinci yılında, Mekke fethedildiği gün Vahşî, Mekke’den kaçtı. Bir zaman uzak yerlerde kaldı. Sonra pişman olup, kimliğini bildirmeden Medine’de mescide gelip, selam verdi. Resulullah efendimiz selamını aldı. Vahşî dedi ki:

- Ya Resulallah! Bir kimse Allaha ve Resulüne düşmanlık yapsa, en kötü, en çirkin günah işlese, sonra pişman olup temiz iman etse, Resulullah’ın huzuruna gelse, bunun cezası nedir?

Resulullah efendimiz buyurdu ki:

- İman eden, pişman olan affolur. Bizim kardeşimiz olur.

- Ya Resulallah! Ben iman ettim. Pişman oldum. Allahü teâlâyı ve Onun Resulünü her şeyden çok seviyorum. Ben Vahşî’yim.

Resulullah efendimiz, Vahşî adını işitince, Hazret-i Hamza’nın şehid edilmiş hâli gözünün önüne geldi. Ağlamaya başladı.

Vahşî, öldürüleceğini anlayarak kapıya doğru yürüdü. Eshab-ı kiram kılıçlarına sarılmış, işaret bekliyordu. Vahşî, (Son nefesimi alıyorum) derken, Cebrail aleyhisselam geldi. Allahü teâlâ buyurdu ki:

- Ey sevgili Peygamberim! Bütün ömrünü puta tapmakla, kullarımı bana düşman etmeye uğraşmakla geçiren bir kâfir, bir kelime-i tevhid okuyunca, ben onu affediyorum. Sen, amcanı öldürdü diye Vahşî’yi niçin affetmiyorsun? O pişman oldu. Şimdi sana inandı. Ben affettim. Sen de affet!

Herkes öldürün emrini beklerken, Resulullah efendimiz buyurdu ki:

- Kardeşinizi çağırınız!

Kardeş sözünü işitince, saygıyla çağırdılar. Peygamber efendimiz Vahşî’ye, affolunduğunu müjdeleyerek buyurdu ki:

- Fakat seni görünce dayanamıyorum, elimde olmadan üzülüyorum.

Hazret-i Vahşî, Resulullah’ı üzmemek için, bir daha yanına gelmedi. Mahcup, başı önünde yaşadı. Aynı mızrak ve okla yalancı peygamber Müseyleme’yi öldürdü ve büyük hizmet etti. (Eshab-ı kiram kitabı)

Peygamberimiz birkaç kâfire beddua etmişti. (Vahşî’ye niçin lanet etmiyorsun?) dediklerinde, (Mirac’da, Hamza ile Vahşî’yi kol kola, birlikte Cennete girerlerken gördüm) buyurdu. (S. Ebediyye)

İbni Sebecilere kanıp Eshab-ı kirama, Eshab-ı kiramdan bu iki zata lanet eden cahillere yazıklar olsun! Çünkü Eshab-ı kiramın tamamının Cennetlik olduğu Kur’an-ı kerimde açıkça bildiriliyor. İki âyet-i kerime meali:

(Allah, [Eshab-ı kiramın] hepsine de en güzeli [Cenneti] vaat etmiştir!) [Nisa 95]

(Mekke’nin fethinden önce Allah için mal veren ve savaşanlar, daha sonra harcayıp savaşanlarla eşit değildir. Bunların dereceleri, sonradan Allah yolunda harcayan ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber, Allah hepsine de en güzel olanı [Cenneti] vaat etti.) [Hadid 10]

Âyet-i kerimleri açıklayan Resulullah efendimiz de buyuruyor ki:

(Eshabımın hiçbirine dil uzatmayın! Yemin ederim ki, bir kimse, Uhud dağı kadar altın sadaka verse, Eshabımdan birinin bir avuç arpası kadar sevap alamaz.) [Buhari, Ebu Davud]

(Eshabımı seven, beni sevdiği için sever. Beni sevmeyen de onları sevmez. Onları inciten beni incitmiş olur. Beni inciten de Allahü teâlâyı incitmiş olur.) [Buhari]

(Beni gören Müslüman [Eshab] Cehenneme girmez.) [Taberani, İ. Begavi - Mesabih]

(Eshabım, peygamberler hariç, cin ve insanların hepsinden daha üstündür.) [Bezzar]

(Eshabımı kötüleyenler, Müslümanlıktan ayrılır.) [Beyheki]

(Eshabımı kötüleyene Allah lanet etsin!) [Taberani, Beyheki, Hâkim]

(Eshabımı kötüleyen hariç, Kıyamette herkesin kurtulma ümidi vardır.) [Hâkim]

(Eshabım arasında fitne çıkacak, o fitnelere karışanları, Hak teâlâ benim için affedecektir. Bu fitnelere karışan Eshabıma dil uzatanlar Cehenneme girecektir.) [Müslim]

 

Sever demişler

 

İnsanoğlu sıhhati,

Dost olan nasihati,

Dilimiz fesahati,

Sever elbet demişler.

 

Çiftçi döver harmanı,

Hasta bekler dermanı,

Her memleket ormanı,

Sever elbet demişler.

 

Sıcak bekler temmuzu,

Geyik vurur boynuzu,

Hıristiyan domuzu,

Sever elbet demişler.

 

Kimi ister sarayı,

Kimi bozar arayı,

Cimri olan parayı,

Sever elbet demişler.

 

Sevilen eder nazı,

Ozanlar çalar sazı,

Soğukta kalan yazı,

Sever elbet demişler.

 

Hırsız olan çalmayı,

Pinti kimse almayı,

Şişman olan dolmayı,

Sever elbet demişler.

 

Aşan çıkar çizmeyi,

Balık suda yüzmeyi,

Turist ülke gezmeyi,

Sever elbet demişler.

 

Zakir unutmaz zikri,

Şakirler yapar şükrü,

Tefekkür ehli fikri,

Sever elbet demişler.

 

Büyükler sayılmayı,

Baygınlar ayılmayı,

Mümin namaz kılmayı,

Sever elbet demişler.

 

Yollar bulur Roma’yı,

Mümin bekler Cumayı,

Bebeğimiz mamayı,

Sever elbet demişler.

 

Çocuğumuz oyunu,

Çobanımız koyunu,

Soylu olan soyunu,

Sever elbet demişler.

 

Şeytan ara bozmayı,

Sarhoş içip sızmayı,

Nefis hemen kızmayı,

Sever elbet demişler.

 

Sporcu bekler maçı,

Dazlak arzular saçı,

Abduhcu kızıl haç’ı,

Sever elbet demişler.

 

Deli söyler saçmayı,

Hırsız alıp kaçmayı,

Pilot gökte uçmayı,

Sever elbet demişler.

 

Yarış atı geçmeyi,

Sarhoş akşam içmeyi,

Çiftçi güzün biçmeyi,

Sever elbet demişler.

 

Arılar yapar balı,

Ağaç üretir dalı,

Cimri olanlar malı,

Sever elbet demişler.

 

Mümin kılar namazı,

Âlim yapar ikazı,

Âbid Hakk’a niyazı,

Sever elbet demişler.

 

Kimse sevmez namerdi,

Vefa unutmaz merdi,

Milletimiz cömerdi,

Sever elbet demişler.

 

Bayan takar ziyneti,

Düşman bekler gafleti,

Talip olan sohbeti,

Sever elbet demişler.

 

Yemek biberi tuzu,

Maymunlar yerli muzu,

Domuz olan domuzu,

Sever elbet demişler.

 

Gözetmeli devleti,

Devlet eder hizmeti,

Millet böyle nimeti,

Sever elbet demişler.

 

Müminin var izzeti,

Damak anlar lezzeti,

Uzun sözler özeti,

Sever elbet demişler.

 

Hainler kusar kini,

Kimler kazır kökünü?

Tarla dolgun ekini,

Sever elbet demişler.

 

Hoca, bırak hayreti!

Fâsık yapar gıybeti,

Çalışanlar gayreti

Sever elbet demişler.

 

 


İnternet Radyomuz 24 saat yayındadır.

Dinlemek için tıklayın:

Dinimiz İslam İnternet Radyosu


Bugünkü ilahiyi

dinlemek için tıklayın:

· İmdat Eyle Allah'ım

 

Üye olmak için | Üyelikten ayrılmak için | Dini sualler için | Mail grubu sayfası 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net  

0 yorum: