28 Haziran 2021 Pazartesi

* Allahü teâlânın rahmetine kavuşmak

                                                                                                 

28 Haziran 2021, Pazartesi

 

Allahü teâlânın rahmetine kavuşmak

 

 

 

Sual: Allahü teâlânın rahmetine kavuşmak için ne yapmalıdır? İtaat ve ibadet yapmadan rahmetine kavuşulamaz mı?

Cevap: Hüccet-ül-islâm İmam-ı Gazâlînin (Eyyühel Veled) kitabında buyruluyor ki: Bir insan ne kadar ilim edinse, ne kadar kitap okusa, bildiklerini yapmadıkça faydası olmaz. Allahü teâlânın emir ettiği, beğendiği iyi şeyleri yaparak onun merhametini kazanmaz isen, rahmetine kavuşamazsın. Bir âyet-i kerimede mealen, (İnsan yalnız çalışmakla ve ibadet yapmakla saadete kavuşur) buyuruldu. Bu âyet-i kerime, sonra başka âyet ile değiştirildi, diyen olursa; böyle söyleyen değişsin, yıkılsın. Eğer bu âyet değiştirildi dersen, diğer âyetlere ne diyeceksin? Bir âyet-i kerimede mealen, (Allahın rahmetine kavuşmak isteyenler, emirlerini yapsınlar) buyuruldu. Âyet-i kerimelerde mealen, (Dünyada yapılanların karşılıklarını göreceklerdir) ve (İman edip, ibadet yapanlar ve haramlardan kaçanlar, elbette Cennetlere girecek, nimetlere kavuşacaklardır) ve (Cennet yalnız iman edip, ibadet edenler içindir) ve (Allahü teâlâya ve Onun Peygamberlerine itaat edenler, ahirette Peygamberlere ve sıddıklara ve şehitlere ve salihlere verilen nimetlere ortak olacaklardır) buyuruldu. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” hadîs-i şerifte, (Müslümanlık beş şey üzerine kurulmuştur: Birincisi, Allahü teâlâya ve Muhammed aleyhisselâmın Onun Peygamberi olduğuna inanmak, ikincisi her gün beş vakit namaz kılmak, üçüncüsü, senede bir kere malının kırkta birini Müslüman olan fakirlere zekât vermek, dördüncüsü, Ramazan-ı şerif ayında her gün oruç tutmak, beşincisi, Mekke-i mükerremeye giderek, ömründe bir kere hac etmek) ve bir hadîs-i şerifte, (İman, altı şeye kalp ile inanmak ve inandığını dili ile söylemek ve Allahü teâlânın emirlerini beğenmektir) buyurdu. İnanmakla ve söylemekle iman hâsıl oluyor, ibadet etmekle kemale gelip cilalanıyor. İmam-ı a’zam Ebû Hanife “rahmetullahi aleyh” vasiyetnamesinde buyuruyor ki:(İman, dil ile söylemek ve kalp ile inanmaktır). Amelin lâzım olduğunu gösteren daha sayabildiğin kadar vesikalar vardır. Eğer bu sözümden, (Şu halde insanlar amelleri için Cennete girecek, Allahü teâlânın rahmetiyle, ihsanıyla girmeyecekmiş) dersen, sözlerimi anlamamış olursun. Demek istiyorum ki, insan Allahın lütfu, ihsanı ile Cennete girecektir. Fakat itaat ve ibadet yaparak rahmete kavuşmaya hazırlanmaz ve layık olmazsa Allahın lütfu ve rahmeti ona gelmez. Nitekim bir âyet-i kerimede mealen, (Rahmetim, muhsinler için, yani emirlerimi kabul edip yapanlar içindir) buyuruldu. Allahü teâlânın rahmeti yetişmezse, kimse Cennete giremez. Cennete yalnız iman ile girilecektir, denilirse, evet öyledir, lakin birçok tehlikeleri atlattıktan sonra girilecektir. İman ile gitmeyen, Cennete girmeyecektir. Cennete girmek için ahirete iman ile gitmek ve diğer tehlikeleri de atlatmak lâzımdır. Fakat bu zaman da Cennetin en aşağı derecesine kavuşabilir. (Hak Sözün Vesîkaları s. 359)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için

Üye olmak için  |  Üyelikten ayrılmak için

 

Google mail grubu sayfası

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

 

 

 

* Gusül gerektiğinde acele etmelidir (Osman Ünlü Hocanın 28.06.2021 tarihli yazısı)

28 Haziran 2021, Pazartesi

 

 

Gusül gerektiğinde acele etmelidir

 

 

 

Sual: Bir kimse, gusül gerektiren bir durumda, boy abdestini almakta acele mi etmeli veya ne zamana kadar bunu geciktirebilir?

Cevap: Cünüp kimse, kılmadığı namaz vakti çıkıncaya kadar gusül etmezse, günah olmaz. Daha fazla geciktirmesi büyük günahtır. Hadis-i şerifte;

(Kirlenince, çabuk gusül abdesti alın! Çünkü kirâmen kâtibîn melekleri, cünüb gezen kimseden incinir) buyuruldu. İmâm-ı Gazâlî hazretleri buyurdu ki:

“Bir kimse, rüyada bana dedi ki; ‘Bir miktar zaman cünüb kaldım. Şimdi üzerime ateşten gömlek giydirdiler. Hâlâ ateş içindeyim.”

Peygamber efendimiz buyuruyor ki: (Gusül abdesti almaya kalkan bir kimseye, üzerindeki kıl adedince yani pek çok sevap verilir. O kadar günahı affolur. Cennetteki derecesi yükselir. Guslü için ona verilecek sevap, dünyada bulunan her şeyden daha hayırlı olur. Allahü teâlâ, meleklere, bu kuluma bakınız! Gece, üşenmeden kalkıp, benim emrimi düşünerek, cünüblükten guslediyor. Şahit olunuz ki, bu kulumun günahlarını af ve mağfiret eyledim buyurur.)

***

Sual: Cünüp kimse, boy abdesti almadan bir şey yiyip, içebilir mi?

Cevap: Cünübün elini ve ağzını yıkamadan yiyip içmesi tenzihen mekruhtur. Çünkü ağzına, eline sürülen su, müstamel olur. Müstamel suyu içmek ise mekruhtur. Hayız gören kadın böyle değildir. Çünkü hayız hâlinde iken gusül abdesti alması emrolunmadı.

***

Sual: Cünüpken uyumanın dinen mahzuru var mıdır?

Cevap: Cünüpken uyumak, günah değildir.

***

Sual: Bir erkek, hanımı ile beraber aynı kaptan su alarak boy abdesti alabilir mi?

Cevap: Zevcesi, hanımı ile birlikte, bir kurnadan, bir kaptan gusül alması caizdir.

***

Sual: Namaz kılmaya başlamak için, niyet ne zaman yapılır?

Cevap: İftitah tekbiri söylerken niyet edilir. Daha önce de niyet etmek caizdir. Hatta, cemaat ile namaz kılmak için evinden çıkan kimse, niyet etmeden imama uysa, caiz olur. Fakat yolda, namazı bozan şeylerden birini yapmamak lazımdır. Yürümek ve abdest almak zarar vermez.

***

Sual: Hayız hâlindeki bir kadın, çocuğunu emzirebilir mi?

Cevap: Hayız hâlindeki kadın, göğsünü yıkamadan, çocuğunu emzirebilir. Cünüb kadının, göğsünü yıkamadan emzirmesi mekruh olur.

***

Sual: Abdestli iken çocuğunu emziren bir kadının abdesti bozulur mu?

Cevap: Çocuk emziren kadının abdesti bozulmaz.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için

Üye olmak için  |  Üyelikten ayrılmak için

 

Google mail grubu sayfası

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

 

 

27 Haziran 2021 Pazar

* Allahü teâlâya kulluk ve itaat etmek

                                                                                                 

27 Haziran 2021, Pazar

 

Allahü teâlâya kulluk ve itaat etmek

 

 

 

Sual: Taat ve ibadet etmek ne demektir? İslamiyete uymadan Allahü teâlâya kulluk yapılamaz mı?

Cevap: Hüccet-ül-islâm İmam-ı Gazalinin (Eyyühel Veled) kitabında buyruluyor ki: Nasihatların hülasası, özü, Allahü teâlâya kulluk ve itaat etmenin ne demek olduğunu bildirmektir. Taat demek ve ibadet demek, Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâma tâbi olmak demektir. Yani, bütün sözlerini ve hareketlerini Onun emirlerine ve nehiylerine uydurmak demektir. Yani her söylediğin ve her yaptığın ve söylememen ve yapmaman, hep Onun emri ile olmaktır. Şunu iyi bil ki, ibadet şeklinde yaptığın işler, eğer Onun emri ile olmadı ise, ibadet olmaz, belki günah olur. Eğer namaz ve oruç iseler de böyledir. Nitekim biliyorsun ki, Ramazan Bayramının birinci günü ve Kurban Bayramının her dört günü oruç tutmak günahtır, isyan etmektir. Halbuki, oruç bir ibadettir. Fakat, emir ile olmadığından günah oldu. Bunun gibi, başkasından zor ile alınan elbise içinde veya böyle bir yerde namaz kılmak da günahtır. Halbuki namaz bir ibadettir. Fakat, emir ile olmayınca isyan oluyor. Bunlar gibi, bir kimsenin, nikâhlı ailesi olan bir kız ile her türlü oyun ve latifeler yapması ibadettir, yani sevabdır. Bunun sevabı hadîs-i şerif ile bildirilmektedir. Halbuki yapılan şey oyun ve eğlencedir. Fakat emir ile olduğundan sevabdır. Görülüyor ki, ibadet demek, yalnız namaz kılmak, oruç tutmak değildir. İbadet demek, İslamiyetin emirlerine uymak demektir. Çünkü, namaz ve oruç, İslamiyete uygun olunca, ibadet olurlar. (Hak Sözün Vesîkaları s. 363)

               

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için

Üye olmak için  |  Üyelikten ayrılmak için

 

Google mail grubu sayfası

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

 

 

 

* Fasıkları ve facirleri sevmek (Osman Ünlü Hocanın 27.06.2021 tarihli yazısı)

27 Haziran 2021, Pazar

 

 

Fasıkları ve facirleri sevmek

 

 

 

Sual: Günah işleyenleri, İslamiyetin doğru olarak öğrenilmesine mâni olanları sevmenin bir vebali, günahı olur mu?

Cevap: Allahü teâlâya isyan edene Fasık, kötü kimse denir. Başkalarının isyan etmesine, fıskın yayılmasına sebeb olana Facir denir. Haram işlediği bilinen fasık sevilmez. Bidati, yani bozuk inanışları yayanları ve dini öğrenmeye mâni olanları sevmek, günahtır. Hadis-i şerifte;

(Fasıkın fıskına mâni olmaya kudret varken, kimse mâni olmazsa, Allahü teâlâ, bunların hepsine, dünyada ve ahirette azap yapar) buyuruldu. Ömer bin Abdül'azîz hazretleri buyuruyor ki:

“Allahü teâlâ, bir kimse günah işlediği için, başkalarına da azap yapmaz ise de, açıkça günah işleyenler görülüp de, görebilenler mâni olmadığı zaman, hepsine azap yapar.”

Allahü teâlâ, Yuşa aleyhisselama vahyderek;

(Kavminden kırk bin salih kimseye ve altmış bin fasık kimseye azap yapacağım!) buyurunca, Yuşa aleyhisselam;

-Ya Rabbî! Fasıklar, azabı hak etmiştir. Salihlere azap yapmanın sebebi, hikmeti nedir? diye arz edince Allahü teala;

(Benim gadab ettiklerime, onlar gadab etmedi. Birlikte yediler, içtiler) buyurdu.

Malına, canına, evladına ve Müslümanlara zarar geleceği, yani fitneye sebep olacağı zaman, bidat sahiplerine ve zalimlere emr-i ma'rûf yapmak lazım olmaz. Açıkça günah işleyen fasıkları, yalnız kalb ile sevmemek kafîdir. Tatlı ve yumuşak sözlerle nasihat vermek lazım olur.

***

Sual: Bulunduğu yerde kıble yönünü bilemeyen bir kimse, Müslüman olmayanlara veya günah işleyenlere de, kıble istikametini sorabilir mi?

Cevap: Mihrab bulunmayan, hesap, yıldız gibi şeylerle de anlaşılamayan yerlerde, kıbleyi bilen, salih Müslümanlara sormak lazımdır. Kâfirlere, fasıklara ve çocuklara sorulmaz. Kâfirlere, fasıklara, muamelatta inanılırsa da, diyanatta yani ibadetlerde inanılmaz. Aslında böyle durumlarda kıbleyi bilen bir kimseyi aramaya da lüzum yoktur. Kendisi araştırır, karar verdiği cihete, yöne doğru kılar. Sonradan, yanlış olduğunu anlarsa, namazı da iade etmez.

***

Sual: Küçük çocuğun elini soktuğu su kabındaki su ile abdest ve gusül alınabilir mi?

Cevap: Küçük çocuğun elini suya sokması, kedinin artığı gibidir. Yani, eli temiz olduğu bilinmiyorsa, bu su ile abdest almak veya içmek, tenzihen mekruh olur.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için

Üye olmak için  |  Üyelikten ayrılmak için

 

Google mail grubu sayfası

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

 

 

26 Haziran 2021 Cumartesi

* Namazda şaşıran ne yapar? (Osman Ünlü Hocanın 26.06.2021 tarihli yazısı)

26 Haziran 2021, Cumartesi

 

 

Namazda şaşıran ne yapar?

 

 

 

Sual: Namaz kılan bir kimse, kaç rekat kıldığında şüphe ederse, ne yapması gerekir?

Cevap: Kaç rekat kıldığını şaşırıp, namaz içinde düşünmesi, sonraki rüknün veya vacibin, bir rükün zamanı kadar gecikmesine sebep olursa, bu arada, âyet ve tesbih okusa bile, secde-i sehiv lazım olur. Bir âyet okumak, rükü ve iki secde, son rekatte oturmak, birer rükündür. Düşünmek, farzı veya vacibi geciktirince, secde-i sehv lazım oluyor. Mesela, son rekatte oturunca düşünürse, selam vermesi gecikirse, secde-i sehv lazım olur. Fazla okuduğu salevat ve dua, sünnet olarak değil, düşünce sebebi ile olduğu vakit, vacibin gecikmesi suç oluyor. Başka bir namazı kılıp kılmadığını veya dünya işlerinden herhangi birini düşünürse, bir rüknün gecikmesine sebep olsa bile, secde-i sehv lazım olmaz. Namaz bittikten sonra, kaç rekat kıldığında şüphe ederse, buna vesvese denir. Namazdan sonra, bir adil Müslüman, yanlış kıldın derse, tekrar kılması iyi olur. İki adil kimse söylerse, tekrar kılması vacip olur. Adil olmazsa, sözünü dinlemez. İmam doğru, cemaat ise, yanlış kıldık derse, imam kendine güveniyorsa veya bir şahidi olursa, tekrar kılınmaz.

***

Sual: İbadetler fazla zan etmekle kabul olduğu gibi, iman bilgileri de çok zan etmekle kabul olur mu?

Cevap: İbadetler, fazla zan edilmekle, doğru olur. İman, itikat ise, çok zan ile doğru olmaz, iyi bilinmekle doğru olur.

***

Sual: Hamama veya havuza giden kimse, hamamdaki kurnalardan ve havuzdaki sudan abdest, gusül alabilir mi?

Cevap: Hamama giren kimse, kurnayı veya havuzu dolu görse, içine necaset bulaştığını bilmedikçe, o su ile abdest ve gusül alabilir. Su akıtıp, kurnayı taşırmaya lüzum yoktur.

***

Sual: Domuzun, köpeğin ve yırtıcı hayvanların artığı olan su ile abdest ve gusül alınabilir mi?

Cevap: Domuzun, köpeğin, yırtıcı hayvanların ve henüz fare yiyen kedinin artıkları, etleri ve sütleri kaba necasettir. Bunları yemek, içmek haramdır. Artıklarını abdestte, gusülde ve temizlikte kullanmak caiz değildir. İlaç olarak da kullanılmaz. Mâliki mezhebinde domuz ve köpek temizdir. Fakat bunları yemek, Mâlikî mezhebinde de haramdır.

***

Sual: Kıble, Kâbe binasının kendisi midir?

Cevap: Kıble, Kâbe'nin binâsı değil, arsasıdır. Yerden Arş'a kadar, o boşluk kıbledir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için

Üye olmak için  |  Üyelikten ayrılmak için

 

Google mail grubu sayfası

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com