31 Ocak 2021, Pazar | |
İslâmiyet, inanmak, öğrenmek ve yapmak dinidir | |
Sual: İslâmiyet, inanması, yapması, sakınması lâzım olan şeyleri, güzel ve çirkin huyları öğrenmek ve emirlere uymak, herkese iyilik yapmak dini değil midir? Bazı kimselerin ağzına ateş alması gibi şeylerin dinde yeri var mıdır? Cevap: Şeyh ve tarikatçı olarak ortaya çıkan bazı kimselerin, ağızlarına ateş koyduklarını, ağızlarından alevler çıktığını, bir yanağına bıçak, şiş sokarak öteki yanağından çıktığını, sokak ortasına yatarak, üzerinden kamyon geçirildiği hâlde, kendilerine hiçbir şey olmadığını görenlerden işitiyoruz. Bunların keramet olduğunu söylüyorlar. Görenler de inanıyorlarmış. Allahü teâlâ bunların Mûsâ aleyhisselâm zamanında da bulunduğunu haber veriyor. Bunlara keramet değil, sihir diyor. Böyle, göz boyamaları, (Fetâvâ-yı hadîsiyye)nin yüzondokuzuncu sahifesinde ve (Mektûbât)ın 266. cı mektubu sonunda ve üçüncü cildinde uzun bildirilmiş, haram olduklarına fetva verilmiştir. Bu büyücü, üfürükçü şeyhlerin, tarikatçıların yalan sözleri, (Hadîka) ve (Berîka)da da uzun yazılıdır. Bunların din adamı değil, Müslümanları aldatan şeytan oldukları acı acı bildirilmiştir. Bu gösterileri, din değildir. Dinsizliktir. Avrupa’daki, Japonya’daki kâfirler de, sahnelerde, sirklerde, bunlarınkinden daha acîb, daha garîb şeyler gösteriyorlar. İslâmiyet, oyun, komedi, maskaralık, müzik dini, sihirbazlık, cambazlık, hokkabazlık dini değildir. İslâmiyet, inanması, yapması, sakınması lâzım olan şeyleri, güzel ve çirkin huyları öğrenmek ve emirlere uymak, herkese iyilik yapmak dinidir. (Tam İlmihal s. 908) | |
Dini sualler için | |
31 Ocak 2021 Pazar
* İslâmiyet, inanmak, öğrenmek ve yapmak dinidir
* Dünya işleri, ibadetlere mâni olmamalı (Osman Ünlü Hocanın 31.01.2021 tarihli yazısı)
31 Ocak 2021, Pazar | |
Dünya işleri, ibadetlere mâni olmamalı | |
Sual: İş sebebiyle, namazları ve diğer ibadetleri vaktinde yapmamak, geciktirmek, sonraya bırakmak, dinen uygun olur mu? Cevap: Bu konuda Kimyâ-i se'âdet kitabında deniyor ki: Dünya işleri, ahiret için çalışmaya mâni olmamalıdır. Ahiret için ticaret yeri camilerdir. Münâfıkûn sûresi, 9. âyet-i kerimesinde meâlen; (Mallarınız ve çocuklarınız, Allahü teâlâyı, hatırlamanıza mâni olmasın!) buyuruldu. Hazret-i Ömer buyurdu ki: “Ey tüccarlar! Önce ahiret rızkını kazanın! Sonra dünya rızkına çalışın!” Ticaretle meşgul olan din büyükleri, sabah ve akşamları ahiret için çalışır, Kur’ân-ı kerim okur, ders dinler, tövbe ve dua eder, ilim öğrenir ve gençlere öğretirlerdi. İnsanların amellerini yazan ikişer melek, her sabah ve akşam değişmektedir. Bir hadis-i şerifte; (Melekler insanların amel defterlerini götürdükleri zaman, başında ve sonunda iyi iş yazılı ise, gün ortasında yapılanları ona bağışlarlar) buyuruldu. Başka bir hadis-i şerifte de buyuruldu ki: (Gündüz ve gece melekleri, sabah ve akşam, gidip gelirken birbirleri ile karşılaşırlar. Hak teâlâ, giden meleklere, 'kullarımı nasıl bıraktınız?' buyurur. 'Ya Rabbi! Namazda bulduk ve namaz kılarken bıraktık' derler. Allahü teâlâ da, 'şahit olun, onları affettim' buyurur.) Müslüman tüccarlar, sanat sahipleri, gündüzleri de, ezan sesini duyunca, işini hemen bırakıp, camiye koşmalıdır. Dinini seven ve kayıran bir imam bulursa, ona uymalı, dinini dünyaya değişen, ibadete haram, bidat karıştıran, Müslümanlıktan haberi olmayan imam ve hafızların yanına, sesine, sözüne yanaşmamalıdır. Din Büyükleri; (Ticaretleri, satışları, Allahü teâlâyı unutmalarına sebep olmaz) âyet-i kerimesine mana verirken diyor ki: “Demirciler vardı. Demir döğerken, ezan okununca, çekici kaldırmış iken, demire vurmaz, bırakıp namaza koşarlardı. Ve terziler vardı. İğneyi kumaşa sokunca, ezan okunsaydı, o hâlde bırakıp, cemaate koşarlardı.” *** Sual: Namaz kılarken öksürür gibi ses çıkarmak veya boğazını temizlemek için öksürür gibi yapmak, hırıltılı ses çıkarmak, namazı bozar mı? Cevap: Bir kimsenin, namaz kılarken, boğazından, özürsüz, öksürür gibi ses çıkarması namazını bozar. Ancak bu hâl, kendiliğinden olursa bozmaz. Okumayı kolaylaştırmak için yapılırsa, zararı olmaz. | |
Dini sualler için | |
30 Ocak 2021 Cumartesi
* Tasavvuf bilgileri imanı kemâle ulaştırır
30 Ocak 2021, Cumartesi | |
Tasavvuf bilgileri imanı kemâle ulaştırır | |
Sual: “Tasavvuf bilgileri imanı kemâle ulaştırır” ne demektir? Cevap: İmam-ı Rabbani hazretleri Mektûbât kitabının üçüncü cild 3. Mektupta buyuruyor ki: Tasavvuf bilgileri imanı kemâle ulaştırdıklarından, burada Allahü teâlâdan başka maksûd olmamak lâzımdır. Çünkü, başka maksûd olursa, bazen, nefsin yardımı ile, bunun arzusu, Allahü teâlânın maksûd olmasını aşabilir. Onu ele geçirmek, Allahü teâlânın rızasına kavuşmak arzusunu bastırarak, ebedî, sonsuz felâkete sebep olabilir. Bunun için, imanın kâmil olmasında, başka maksûdların kalmaması, mutlaka lâzımdır. Böylece, imanın azalması veya sönmesi önlenmiş, emniyete alınmış olur. Evet, bazı bahtiyarlar, ihtiyâr ve iradelerinden kurtulduktan sonra, bunlara yeniden irade ve ihtiyâr verilir. İrâde-i cüz’iyyeleri kendilerinden gittikten sonra, bunları, irâde-i külliye ile şereflendirirler. [Tasavvuf bilgileri imanı kemâle ulaştırır dedik. Tasavvuf, Muhammed aleyhisselâmın yolunda, izinde yürümek demektir. Yani, her sözünde, her işinde, her şeyde İslâmiyete yapışmaktır. Ne yazık ki, uzun zamandan beri birçok cahiller, fasıklar, alçak maksatlarına kavuşmak için, büyük âlimlerimizin isimlerini, âlet olarak kullanıp, çeşitli ocaklar kurmuş, İslâmiyetin, dinin bozulmasına, yıkılmasına sebep olmuşlardır. Hele son zamanlarda, bid’atler ve haramlar az veya çok, bütün tekkeleri kaplamış, tarikatçılık, İslâmiyeti yıkmak için en tesirli bir âlet hâlini almıştı. Tekkelere müzik sokuldu. Çalgı çalarak, teganni ederek, dans ederek yapılan taşkınlıklara ibadet denildi. (Dinî Türk mûsikîsi) diye bid’atler uyduruldu. Bunların bid’at olduğu, Kâdî-zâdenin (Birgivî vasıyyetnâmesi) şerhinde uzun yazılıdır.] (Tam İlmihal s. 908) | |
Dini sualler için | |
* Ölçüde, tartıda, hile etmemeli(Osman Ünlü Hocanın 30.01.2021 tarihli yazısı)
30 Ocak 2021, Cumartesi | |
Ölçüde, tartıda, hile etmemeli | |
Sual: Alışveriş yaparken, ölçüde, tartıda hile yapmayı, aldatmayı dinimiz yasak etmemiş midir? Cevap: Bu konuda Kimyâ-i se'âdet’te deniyor ki: “Ölçüde hile etmemeli, doğru tartmalıdır. Kur’ân-ı kerimde, Mutaffifîn suresi, birinci ayetinde meâlen; (Verirken noksan, alırken fazla ölçenlere acı azaplar yapacağım) buyuruldu. Büyüklerimiz, her aldıklarını biraz noksan, verdiklerini de, biraz fazla ölçerdi. 'Bu az fark, Cehennem ile aramızda perdedir' derlerdi. Bunu tam doğru ölçememek korkusundan yaparlardı. 'Yedi kat yer ve yedi kat gökler genişliğinde olan Cenneti, birkaç kuruşa satanlar ve birkaç arpa tanesi için, Cehennem azabı ile müjdelenenler ne kadar ahmaktır' buyururlardı... Resulullah efendimiz her ne satın alsaydı, parasını biraz fazla verirdi. Fudayl bin İyâd hazretleri, oğlunu bir şey satın alıp, vereceği altının kirlerini temizlerken görünce; 'Ey oğlum! Bu yaptığın iş, sana iki nafile hacdan ve iki umreden daha faydalıdır' buyurdu... Büyüklerimiz buyuruyor ki: Fasıkların en kötüsü, alırken çok, satarken az ölçenlerdir. Manifaturacılardan, kumaşı alırken gevşek, satarken gergin tutup ölçenler de böyledir. Kemiğini, âdetten fazla koyan kasaplar da böyledir. Hububat içine toz toprak karıştırıp satan köylüler de böyledir. Malın iyisi ile kötüsünü karıştırıp, hepsini iyi diye satan pazarcılar da böyledir. Bunların hepsini yapmak haramdır... Velhasıl, alışverişte herkese karşı doğru hareket etmek vaciptir. Hatta, kendine söylenmesini istemediği sözü başkalarına söylememelidir. Böyle haramlardan kurtulmak için de, kendini, din kardeşinden üstün görmemek lazımdır. Bunu da, herkesin yapması güçtür. Bunun için Allahü teâlâ, (Hepiniz Cehennemden geçeceksiniz!) buyuruyor. Amma, herkes Allahü teâlâdan korkusuna göre, oradan çabuk veya geç kurtulacaktır.” *** Sual: Anadolu'da, bazı eşyalar ariyet olarak alınmaktadır. Ariyetle ödünç aynı şeyler midir, farkları var mıdır? Cevap: Ödünç vermek, ariyet vermek demektir. Ancak ariyet, bir malı, kullanmak için vermektir. Daha sonra malın kendisi geri alınır. Ödünç verilen mal ise, geri alınırken, misli, aslı satılmış olup, semen, bedel alınmış olur. Mecellede deniyor ki: “Ariyet, ücretsiz olarak kullanmak için verilen mala denir.” | |
Dini sualler için | |
29 Ocak 2021 Cuma
Haftalık Bülten ( 29 Ocak 2021 )
|
--
Bu gruba aboneliğinizi iptal etmek için şu adrese e-posta gönderin:
sorularla-islamiyet+unsubscribe@googlegroups.com
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "Sorularla Islamiyet" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için sorularla-islamiyet+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Bu tartışmayı web'de görüntülemek için https://groups.google.com/d/msgid/sorularla-islamiyet/CAPnFgdgTXHb%3DQDxsW2jF1imEUKddXFbfUWQsNonibYgKYZJ%3DWQ%40mail.gmail.com adresini ziyaret edin.
* Ödünç istemek, lazım olunca caizdir (Osman Ünlü Hocanın 29.01.2021 tarihli yazısı)
29 Ocak 2021, Cuma | |
Ödünç istemek, lazım olunca caizdir | |
Sual: Bir kimse, satın almak istediği her şey için, başkasından ödünç para isteyebilir mi? Cevap: Ödünç istemek ancak lazım olunca caiz olur. Lazım olmak da üç türlüdür: 1- Lüzûm-i îcâbî yani nafakası olmayanın veya kazancı şüpheli olanın, helal nafaka almak için, ödünç istemesidir. Setr-i avret için çamaşır parası da böyledir. 2- Lüzûm-i aklî yani evi olmayan kimsenin, memleketin âdetine göre, kira veya satın almak için ödünç istemesidir. Soğuktan korunmak için, elbise parası da böyledir. 3- Lüzûm-i istihsânî yani mevkisi, vazifesi sebebi ile, âdete uygun giyinmek için, ödünç istemektir. Bu üç lüzum için, faizsiz ödünç istemek caiz olur. Yalnız bunlara ödünç verilir, zalimlere, fasıklara ödünç verilmez. Gerçekten ihtiyacı olana ödünç verilir. İhtiyacı olmayana, malını lüzumsuz yerlere, harama harcedene verilmez. Başkasına ödünç vererek, kendini sıkıntıya düşürmek de doğru değildir. Nisaba malik olmayan kimsenin, kurban kesmek için ödünç istemesi caiz değildir. *** Sual: Çocuğa içki içirilse, bu çocuk günaha girmiş olur mu? Cevap: Çocuğa günah olmaz çünkü mükellef, sorumlu değildir. Ancak büyüklere haram olan şeyleri, çocuğuna yaptıran kimse, haram işlemiş olur. *** Sual: Vekalet nedir, bir kimse nasıl vekil yapılır? Cevap: Vekalet; bir kimsenin, bir işi yapmak için, başkasını kendi yerine koyması, başkasına iş havale etmesi demektir. Yerine geçirilen başka kimseye vekil denir. Vekil edene de, sahip denir. Bir kimsenin sözünü başkasına götürene resul veya haberci denir. Birini vekil yapmak, icab ve kabul ile olur. Yani, “Seni vekil yaptım” ve “Kabul ettim” sözleri veya yazıları ile olur. Vekil, cevap vermeden, işi yapmaya başlasa, kabul etmiş olur. İş habersiz yapıldıktan sonra, sahibinin, izin verdim demesi ile de, vekil etmiş olur. Kiracı kira ile, kiradaki malı tamir etmeye vekil yapılabilir. *** Sual: Namazda kaç rekat kıldığını şaşıran, nasıl hareket eder? Cevap: Bir kimse, kaç rekat kıldığını unutsa, bu şaşırması, ilk olarak başına geldi ise, selam verip namazı tekrar kılmalıdır. Şaşırmak âdeti ise, düşünüp, çok zan ettiğine göre kılar. Kuvvetli zan edemezse, az kıldığını kabul ederek tamamlar. Namazı kıldığında şüphe eden kimse, vakit çıkmadı ise, tekrar kılar, çıktı ise kılmaz. | |
Dini sualler için | |