30 Haziran 2016 Perşembe

* Kağıt paraların zekâtı

02 Temmuz 2016, Cumartesi

Kağıt paraların zekâtı

 

 

Sual: Kağıt paraların zekâtı verilir mi?

Kağıt paraların zekâtını da vermek lâzımdır. Kağıt liraların zekâtını altın lira olarak vermek lâzımdır. Kağıt olarak verilemez. Kağıt paraların nisapları, çarşıda kullanılan en ucuz altın para ile hesap edilir. Çünkü kağıt paralar, altın karşılığı senetlerdir ve kendi kıymetleri azdır. Altın karşılığı olan itibari kıymetleri hükümetler tarafından konmuştur. Her zaman değişmektedir. Karşılıkları kadar altın liraların kırkta biri veya bunun ağırlığı kadar her çeşit altın verilmelidir. Fakire altını teslim ettikten sonra, ona kolaylık olmak için, altınları piyasadaki kıymetine göre ondan satın alıp, ona kağıt para verilebilir. Nakdeynden, yani altından ve gümüşten başka ticaret eşyasını böyle satın alıp, kendisinin kullanması mekruh olduğu (Buhârî)de yazılıdır. Kağıt olarak verilen zekâtlar sahih olmaz. Tekrar vermek lâzımdır. Sonradan fakir olan, az altın ile devir yaparak kaza eder. Asırlardan beri Müslümanlar, zekâtlarını altın, gümüş olarak vermiştir. Hiçbir din âlimi, fülüs denilen paraların ve borç senedinin zekât olarak verileceğini söylememiştir. 5 Mayıs 1338 [m. 1922] tarihli fetva denilen yazı doğru değildir. Şafiide caiz olmadığı (İkdül-ceyyid)de yazılıdır. (Tam İlmihâl s. 299)

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

* Ramazandan sonra iki gün oruç tutmak (Osman Ünlü'nün 02.07.2016 tarihli yazısı)

02 Temmuz 2016, Cumartesi

Ramazandan sonra iki gün oruç tutmak

 

 

Sual: Ramazanın başlaması ve bayram, hilalin görülmesi ile olmadığı zamanlarda, Ramazan ayından sonra, başı ve sonu için iki gün oruç mu tutmak gerekir?

Cevap: Ramazan ayının ve bayramın, gökteki hilali görmekle değil de, takvimlerdeki hesaba göre başlatıldığı yerlerde, oruca ve bayrama hakiki zamanlarından bir gün önce veya bir gün sonra başlanılmış olabilir. Oruç tutulan birinci ve sonuncu günleri hakiki Ramazana rastlamış olsalar bile, Ramazan olup olmadıkları şüpheli olur. İbni Âbidînde deniyor ki:

"Ramazan olup olmadığı şüpheli olan günlerde, Ramazan orucu tutmak, tahrimen mekruhtur. Müslüman memleketinde olup da, ibadetleri bilmemek özür olmaz." Bunun için, ramazanın takvimlere uyarak başlatıldığı yerlerde, bayramdan sonra, iki gün kaza orucu tutmak lazımdır. Bazı kimseler; "Ramazandan sonra, iki gün kaza orucu tutmak da nereden çıktı? Hiçbir kitapta böyle bir şey yoktur" diyorlar. Kitaplarda yazılı değildir sözü yanlıştır. Çünkü her asırda, her yerde, Ramazan ayı, hilali görmekle başlardı. İki gün kaza orucuna lüzum yoktu. Şimdi, Ramazan ayı, hilalin doğma zamanını hesap etmekle başlatılıyor. Ramazanın başlaması, İslâmiyetin bildirdiği hükme uygun olmuyor. Bu hatayı düzeltmek için, bayramdan sonra iki gün kaza orucu lazım olduğu, Tahtâvînin Merâkıl-felâh hâşiyesinde yazılıdır. Mecmû'a-i Zühdiyyede deniyor ki:

"Şevvâl, bayram hilalini gören bir kimse, iftar edemez. Çünkü bulutlu havada, Şevvâl hilalini, iki erkeğin veya bir erkekle iki kadının gördüm demeleri lazımdır. Açık havada, Ramazan ve Şevvâl hilallerini çok kimsenin gördüm demeleri lazımdır." Kâdîhânda deniyor ki:

"Hilal, şafaktan sonra batarsa, ikinci gecenin, şafaktan evvel batarsa, birinci gecenin hilalidir."

***

Sual: Bilerek orucunu bozan bir kimse, bu bir oruç yerine, kefaret olarak niçin altmış gün oruç tutuyor, bu haksızlık olmuyor mu?

Cevap: Kefaret cezası, mübarek ramazan ayının hürmet, namus perdesini yırtmanın karşılığıdır. İmâm-ı a'zam hazretlerine göre, dört mezhepte de sahih olan Ramazan orucunu bile bile bozmanın cezasıdır. Şâfii mezhebinde, fecirden önce niyet şart olduğundan, fecirden önce niyet etmeyen veya zorla, özürle bozan Hanefiler de, İmâm-ı a'zama göre kefaret yapmaz.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

29 Haziran 2016 Çarşamba

* Kadir gecesi (Osman Ünlü'nün 01.07.2016 tarihli yazısı)

01 Temmuz 2016, Cuma

Kadir gecesi

 

 

Sual: Kadir gecesi, niçin değerlidir, kıymetlidir, diğer gecelerden farkı, özelliği nedir?

Cevap: Kıymetsiz, değeri olmayan bir şey, kıymetli bir kimsenin vermesi ile değerli olur. Kadir gecesi bütün geceler gibi bir gece olmasına rağmen; Allahü teâlâ kıymet verdiği için; bin aydan daha kıymetli olmuştur. Nitekim Kadir suresinde mealen;

(Biz Kur'ânı sana Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır) buyurulmaktadır.

Kur'ân-ı kerim, Ramazanda indi. Kadir gecesi, bu aydadır. Kur'ân-ı kerimde bütün üstünlükler bulunmaktadır. Bu ayda da, o üstünlüklerden hasıl olan bütün iyilikler bulunmaktadır. Bu bağlılıktan dolayı, Kur'ân-ı kerim bu ayda nazil oldu. Bekara suresinin 185. ayetinde mealen;

(Kur'ân-ı kerim, Ramazan ayında indirildi) buyuruldu. Kadir gecesi bu aydadır. Bu ayın özüdür. Kadir gecesi, çekirdeğin içi gibidir. Ramazan ayı da, kabuğu gibidir. Bunun için, bir kimse, bu ayı saygılı, iyi geçirerek bu ayın iyiliklerine, bereketlerine kavuşursa, bu senesi iyi geçerek, hayırlı ve bereketli olur. Allahü teâlâ, hepimizi bu mübarek ayın iyiliklerine, bereketlerine kavuştursun.

Kadir gecesi; Ramazan-ı şerif ayı içinde bulunan bir gecedir. İmâm-ı Şâfii hazretleri 17., imâm-ı a'zam Ebû Hanîfe hazretleri ise, 27. gecesi olması çok vaki olur buyurmuştur. Yirmi ile otuzuncu geceleri arasında arayınız denildi. Kur'ân-ı kerimde övülen en kıymetli gecedir. Kur'ân-ı kerim, Resulullah efendimize bu gece gelmeye başladı. Ravda-tül-ülemâ kitabında, Kadir gecesinin fazileti açıklanırken deniliyor ki:

"Allahü teâlâ; Muhammed aleyhisselamın ümmetine Ramazan ayında beş şey verir ki, onlardan başka kimseye vermemiştir. Beş şeyden beşincisi; Allahü teâlâ, onlara Kadir gecesini verir. Hatta eğer bir kimse, o gecede Allahü teâlâya ibadet etse, günahlarını affeder. O gecede Cehennemden azat olur. O gecede bütün Ramazan ayı müddetince azat olanlar kadar mümin azat olur."

Bu geceyi, Kur'ân-ı kerim okuyarak, teravih ve kaza namazı kılarak, istiğfar ederek geçirmeli, ahirete giden yakınlarımızı da hatırlayarak onlara da dua etmelidir. Peygamber efendimizin hazret-i Aişe validemize tavsiye ettiği şu duayı da çok okumalıdır:

(Allahümme inneke afüvvün kerîmün tühıbbül afve fa'fü annî.)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

28 Haziran 2016 Salı

* Her davete gidilir mi? (Osman Ünlü'nün 30.06.2016 tarihli yazısı)

30 Haziran 2016, Perşembe

Her davete gidilir mi?

 

 

Sual: Davet edilen yere gitmenin lazım olduğu söyleniyor, anlatılıyor ve yazılıyor. Peki her davet olunan yere gidilir mi?

Cevap: Bu konuda İmâm-ı Rabbânî hazretleri Mektûbat kitabında buyuruyor ki:

"Müslümanların haklarını gözetmek lazımdır. Hadis-i şerifte; (Müslümanın Müslüman üzerinde beş hakkı vardır: Selamına cevap vermek, hastasını yoklamak, cenazesinde bulunmak, davetine gitmek ve aksırıp elhamdülillah diyene, yerhamükellah diyerek cevap vermek) buyuruldu. Fakat, çağırılan yere gitmek için, şartlar vardır. İhyâ kitabında diyor ki; "Yemek şüpheli ise, sofrada ipek kumaş, altın, gümüş varsa, tavanda ve duvarlarda canlı resimleri varsa, çalgı çalınıyorsa, oyun oynanıyorsa, böyle olan yere gidilmez. Zalimin, bidat sahibinin ve kötü kimselerin, övünmek için çok para harcamış olanın davetine de gidilmez." Şir'at-ül-islâm kitabında; "Riya, gösteriş için yapılan davete gidilmez" deniyor. Muhît kitabında da; "Oyun oynanan, çalgı çalınan, Müslümanlar çekiştirilen, içki içilen davete gidilmez" denmektedir. Metâlib-ül-mü'minîn kitabında da böyle yazılıdır. Böyle mâniler bulunmayan davete gitmek lazımdır." İbni Âbidînde de deniyor ki

"Haram olan şeyler, odada ise gidilir. Sofrada ise gidilmez. Bilmeyerek gidildiyse, kalbi ile beğenmeyerek oturulur veya bir bahane ile geri dönülür. Çünkü haram işlememek için, sünnet terk edilir. Gıybet söylemek veya dinlemek, çalgıdan ve oyundan daha büyük günahtır. Söz ve makam sahibi ise, sofrada günaha mani olmalı veya geri dönmelidir."

***

Sual: Uzaktan gelen misafire, her gün ikramda bulunmak gerekir mi?

Cevap: Mâ-lâ-büdde kitabında deniyor ki:

"Gelen misafire üç gün ziyafet vermek, müekked sünnettir. Sonraki günlerde müstehabdır."

***

Sual: Selam verirken eğilmek, dinimiz açısından uygun mudur?

Cevap: Bu konuda Berîka kitabında deniyor ki:

"Selam verirken ve selam alırken eğilmek günahtır. Hadis-i şerifte; (Karşılaştığınız zaman, birbirinize eğilmeyiniz, kucaklaşmayınız!) buyuruldu. Allahü teâlâdan başkası için rüku ve secde yapmak haramdır." İbni Nüceym Zeyneddîn Mısrî hazretleri Segâir ve Kebâir kitabında, el ile selam vermek günahtır diyor. İsmail Sivasî hazretleri, bunu açıklarken; "Çünkü, el ile selam vermek, kâfirlerin âdetidir" diyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

27 Haziran 2016 Pazartesi

* Nisap hesabı

29 Haziran 2016, Çarşamba

Nisap hesabı

 

 

Sual: Ticaret eşyasının, nisap miktarını bulmaz ise ve yanında altın da varsa ne yapılır? Altın ile birlikte ticaret eşyası da bulunan kimse, bunların zekâtı olarak yalnız altın veya ticaret malı verebilir mi?

Cevap: İbni Âbidîn "rahmetullahi aleyh" buyuruyor ki: Ticaret eşyasının altın ve gümüş üzerinden kıymetleri, nisap miktarını bulmaz ise ve yanında altın veya gümüş de varsa, eşyanın kıymeti altın veya gümüş kıymetine eklenerek, nisap tamamlanır. Yalnız altını olan, zekâtını, altın olarak verir. Gümüş olarak kıymeti verilmez. Gümüşün zekâtı da, altın olarak verilemez. Yalnız altını veya gümüşü veya kağıt parası olup da, ticaret eşyası bulunmayan kimse, bunların zekâtı olarak, başka mal veremez. Bütün fıkıh kitaplarında da, açıkça bildirildiği gibi, altın veya gümüş ile birlikte, ticaret eşyası da bulunan bir tüccar, her biri ayrı ayrı nisap miktarında olsalar dahi, altın ve gümüş zekâtı olarak da, ticaret malından verebilir. Zekât ve uşur ve haraç ve fıtra ve nezir ve kefaret olarak verilecek mallar yerine bunların kıymetlerini de vermek caizdir. Yani, bunların kendileri mevcut olduğu halde, aynı değerde olan, kendi cinslerinden veya başka cinsten zekât malı veya altın, gümüş para da verilebilir. Hayvanın kıymeti, verileceği gündeki piyasaya göre hesap edilir. Orta dört koyun yerine, semiz üç koyun verilebilir. Fakat, ağırlık ve hacim ile ölçülen mal yerine kendi cinslerinden kıymetleri verilemez. Başka cinsten kıymetleri verilebilir. Altın ve gümüşün zekâtı ağırlıkları ile, yani tartarak verilir. Ticaret için olan hububatın ise, hacimleri ile, yani ölçek ile verilir. Böyle fâiz olabilen [yani vezin veya hacim ile ölçülen] malların kendi cinsinden, kıymetleri verilmez. Mesela, beş dirhem bakırlı gümüş yerine, aynı kıymette, dört dirhem saf gümüş verilemez. Beş dirhem hâlis yerine, beş dirhem adi, yani ayarı düşük verilir. Fakat bu surette, bile bile vermek mekruh olur. Beş kile adi buğday yerine, aynı kıymette olan dört kile hâlis buğday verilemez. Bir kile daha vermek lâzım olur. Fakat bunlardan herhangi birinin zekâtı olarak başka cinsten ticaret malı verilirken, o memleketlerdeki alış kıymeti hesap edilerek verilir. (Tam İlmihâl s. 298)

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

* Kefaret orucu bozulursa (Osman Ünlü'nün 29.06.2016 tarihli yazısı)

29 Haziran 2016, Çarşamba

Kefaret orucu bozulursa

 

 

Sual: Bir kimse, kefaret orucuna başlasa, altmış günü tamamlamadan hastalansa ve ara verse, bir kadının da muayyen günü başlasa ve ara verse, bunların kefaret orucuna baştan mı başlamaları gerekir?

Cevap: Kefaret orucu, hastalık, yolculuk gibi bir özür ile veya bayram günlerine rastlamak sebebi ile bozulursa yahut Ramazan ayına rastlarsa, yeniden altmış gün tutmak lazım olur. Bayram günlerinde bozmazsa, yine yeniden başlaması lazım olur. Kadın, hayız ve nifas sebebi ile bozunca, yeniden başlamaz. Temizlenince geri kalan günleri tutarak, altmışı tamamlar. Fakat, yemin kefareti olan üç gün art arda tutulacak orucu bu sebeple bozan kadının da, üç günü, yeniden tutması lazım olur. Kefaret orucuna, Ramazana ve bayramlara rastlamayacak şekilde başlamalıdır. Recebin birinci günü kefaret orucuna başlayıp, Şabanın sonunda, altmış günü tamam olmasa, üç günlük yola gitmeyi niyet ederek vatanından çıkar. Ramazanın birinci günü, kefaret orucuna niyet eder. Çünkü misafire Ramazan orucunun edası farz değildir, kaza etmesi caizdir.

***

Sual: Teravih namazının dışındaki tesbih namazı gibi nafile namazları cemaatle kılmanın dinimiz açısından mahzuru var mıdır?

Cevap: Sirâciyye fetva kitabında, teravih ve güneş tutulması namazlarından başka olan nafileleri cemaat ile kılmanın mekruh olduğu bildirilmektedir. Gıyâsiyye fetva kitabında, Şeyh-ul-imâm Serahsî hazretleri buyuruyor ki:

"Nafile namazı cemaat ile kılmak, Ramazandan başka zamanlarda, herkes çağrılırsa, mekruh olur. Bir iki kişi imama uyarsa mekruh olmaz. Üç kişi olursa şüphelidir. Dört kişi olursa, söz birliği ile mekruh olur."

***

Sual: Adakta bulunan fakir bir kimse, adadığı bu hayvanı kesince, bunun etinden kendisi, çoluğu, çocuğu yiyebilir mi?

Cevap: Fakir olsun, zengin olsun, adak eden, adak edilerek kesilen hayvanın etinden yiyemez ve zekât vermesi caiz olmayanlara yediremez. Anasına, babasına, evlatlarına, kocasına veya hanımına, fakir olsalar da yediremez. Yerse veya bunlara yedirirse, yenilen etin kıymetini, fakirlere sadaka verir. Akrabasından ve evinde bulunanlardan, zekâtını vermesi caiz olan büyük, küçük herkes yiyebilir. Bunlar içinde, zengin olanlar yiyemez. Yerlerse, adak sahibi, bunların kıymetini fakirlere verir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com