31 Ağustos 2013 Cumartesi

* Havf ve reca

Açıklama: cid:image003.jpg@01CCB889.2FB0FBA0

 

Açıklama: cid:image004.gif@01CCB889.2FB0FBA0

1 Eylül 2013, Pazar

Havf ve reca

 

 

Sual: Havf ve reca deniyor. İslam harflerindeki R harfi kalın okunduğuna göre, niye raca değil de reca deniyor?

CEVAP

Ecdadımız Osmanlılar, R harfini ra diye değil, re diye okumuştur. Mesela Rasulullah değil, Resulullah, Elemtera değil, Elemtere diye okumuşlardır. Biz de onlar gibi okuyoruz. Her iki şekilde de okunsa mânâ değişmez.  

 

Beterin beteri

Bu hâline de şükret, beterin beteri var,

Hiçbir şey kötü değil, imansız ölmek kadar.

 

Dinimiz İslam
İnternet Radyosu

Huzura Doğru
TV

Bugünkü ilahi:
·Mevlayı Sever

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.myreligionislam.com

 

 

30 Ağustos 2013 Cuma

* Domuz yağı yenmez

Açıklama: cid:image003.jpg@01CCB889.2FB0FBA0

 

Açıklama: cid:image004.gif@01CCB889.2FB0FBA0

31 Ağustos 2013, Cumartesi

Domuz yağı yenmez

 

 

Sual: (Ben resulüm yani peygamberim) diyecek kadar sapıtan ve bâtıl bir din kuran Mısırlı Reşat Halife, (Domuzun eti haram, ama yağı helâldir, çünkü Kur’anda domuzun sadece etinin haram olduğu bildiriliyor, yağı ve başka yeri denmiyor) diyor. Domuzun eti haram olunca, yağı, bağırsakları ve bağırsaklarındaki pislikleri helâl olur mu?

CEVAP

Elbette helâl olmaz. İslam âlimleri, (Bid’at ehli Kur'an-ı kerimi anlayamaz) buyuruyor. Kur’an-ı kerim sanki Anayasa gibidir. Anayasa kanunlarla açıklanır. Âyet-i kerimeler ve hadis-i şerifler, genelde şartsız söylenir. Şartsız söylenince, bazı şartları olur. Mesela Kur’an-ı kerimde, (Kan haramdır) buyuruluyor. Buradan her çeşit kanın haram olduğu anlaşılmaz. Resulullah efendimiz, “sallallahü aleyhi ve sellem” akan kanın haram olduğunu bildirmiştir. Karaciğer ve bir kan deposu olan dalağın içindeki kanın haram olmadığını açıklamıştır. Etlerin içinde bulunan kanlar da haram değildir. Yine aynı âyet-i kerimede, başka hayvan tarafından öldürülen hayvanın da, yenmeyeceği bildiriliyor. Bunun şartlarını da Peygamber efendimiz şöyle açıklıyor:

(Eğitilmiş av köpeğini, Allah'ın adını anarak av üzerine gönderdiğin zaman, senin için tuttuğu avı öldürmüş olsa bile onu ye! Ancak köpek yakaladığı avı yemişse o yenmez, çünkü yakaladığı avı kendi için tutmuş olur.) [Buhârî]

Bu hadis-i şerifin açıklamasını da, fıkıh âlimleri kitaplarına yazmışlardır:

Eğitimli bir tazı, bir tavşanı öldürüp getirse, bakılır, eğer kendi için öldürmüşse, yani birazını yemişse o yenmez. Hiç dokunmadan getirmişse yenir. Onun için tazıya, alışıp da tavşanı yemesin diye, pişmiş et verirler. Bunları âyet-i kerimeden ve hadis-i şeriften biz nasıl çıkartırız ki?

Yine âyet-i kerimede, boğazlanmadan ölen hayvanın yenmeyeceği bildiriliyor. Peygamber efendimiz bunun istisnasının olduğunu açıklayıp buyuruyor ki:

(Size iki meyte [ölmüş hayvan] ve iki kan helâl kılındı. İki meyte balık ve çekirge, iki kan da karaciğer ve dalaktır.) [İbni Mace]

Peygamber efendimiz bunu açıklamasaydı, ilmihal kitaplarından işin doğrusunu öğrenmeseydik, balık yiyemezdik. Kanı açıklamasaydı, dalağı yiyemezdik. Hâlâ âyet-i kerimeyi anlamayıp dalağa haram diyenler var.

Reşat Halife, bid’at ehlinin daniskasıdır. Kur’anı anlaması asla mümkün olmaz. (Domuzun sadece eti haramdır) demesi bunu açıkça gösteriyor. Demek domuzun pisliğine de helâl diyebiliyor. Kur’anda yazmıyor diye, köpek etine helâl diyen zındıklar az değildir. Allahü teâlâ, Peygamber efendimizi niye gönderdi? O, Kur’anı açıklamasaydı, köpek etinin haram olduğunu kim nereden bilecekti? Çinliler gibi, önümüze ne haşerat çıksa yerdik. O hâlde, âyet-i kerimelerin ve hadis-i şeriflerin açıklamaları olan muteber ilmihâl kitaplarıyla amel etmeliyiz.

 

Sevenle beraber

Kişi sevdiğiyle beraber olur,

Hak dostunu seven, elbet kurtulur.

 

Dinimiz İslam
İnternet Radyosu

Huzura Doğru
TV

Bugünkü ilahi:
·Manzum Atasözleri

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.myreligionislam.com

 

 

29 Ağustos 2013 Perşembe

* Ev nafakaya dâhildir

Açıklama: cid:image003.jpg@01CCB889.2FB0FBA0

 

Açıklama: cid:image004.gif@01CCB889.2FB0FBA0

30 Ağustos 2013, Cuma

Ev nafakaya dâhildir

 

 

Sual: S. Ebediyye’de, (Kira ile ev tutmak varken, ev satın almak zaruret değildir) deniyor. Bu ifade, (Kira ile ev tutmaya gücü yetenin faizli krediyle ev alması caiz değildir) anlamına gelmez mi?

CEVAP

Evet, o anlamdadır, ama burasını S. Ebediyye kitabını hazırlayan merhum hocamıza sormuştuk. Bu hükmün, gayrimüslim ülkeler için geçerli olmadığını, mesela Avrupa’daki bir Müslümanın, ev nafakaya dâhil olduğu için krediyle ev alabileceğini bildirmişlerdi. Yani kira ile ev tutabilen de, krediyle ev alabilir.

 

Kötülük eken

Serden geçilir de, yâr’den geçilmez.

Şer ekilmiş ise, hayır biçilmez.

 

Dinimiz İslam
İnternet Radyosu

Huzura Doğru
TV

Bugünkü ilahi:
·La İlahe İllallah

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.myreligionislam.com

 

 

28 Ağustos 2013 Çarşamba

* İslamiyet'in hedefi

Açıklama: cid:image003.jpg@01CCB889.2FB0FBA0

 

Açıklama: cid:image004.gif@01CCB889.2FB0FBA0

29 Ağustos 2013, Perşembe

İslamiyet’in hedefi

 

 

Sual: (İslamiyet’in hedefi kâfirleri Müslüman etmek değildir. Müslümanlığı yaymak için cihat etmek İslâmiyet'e aykırıdır) deniyor. Kâfirlerin Müslüman olması için emr-i maruf ve nehy-i münker yapmak, İslâmiyet'i yaymak cihad değil midir? Emr-i marufa, İslâmiyet'in yayılmasına karşı çıkmak caiz olur mu?

CEVAP

Elbette caiz olmaz. Emr-i maruf gücü yetenlere, imkânı olanlara farzdır. Onun için farz-ı kifayedir. Birkaç hadis-i şerif:

(İmkânı varken, emr-i maruf ve nehy-i münker yapmayan bizden değildir.) [Tirmizî]

(Emr-i maruf ve nehy-i münker yaparken ölen şehittir.) [İbni Asakir]

(Emr-i maruf ve nehy-i münker yapan, Allah’ın ve Resulünün halifesidir.) [Deylemî]

Hazret-i Ebu Bekir, (Yâ Resulallah, savaştan başka cihad yolu var mı?) diye sordu. Resul-i Ekrem, (Evet vardır. Emr-i maruf ve nehy-i münker yapmaktır) buyurdu. (Tibyan)

Emr-i marufu emreden iki âyet-i kerime meali:

(İçinizde, hayra çağıran, marufu emreden ve münkeri nehy eden bir topluluk bulunsun. İşte bunlar, kurtuluşa erenlerdir.) [Âl-i İmran 104]

(Oğlum, namazı doğru kıl, emr-i maruf ve nehy-i münker yap! Bunları yaparken gelecek sıkıntılara katlan, çünkü bunlar, azmi gerektiren [kesin farz olan] işlerdendir.) [Lokman 17]

Dinimizin hedefi İslamiyet’in her yere yayılmasıdır. Birkaç âyet-i kerime meali:

(Kendilerine kitap verilenlerden, Allah’a ve âhiret gününe inanmayan, Allah’ın ve Resulünün haram ettiği şeyi haram tanımayan ve hak dini [İslamiyet’i] din edinmeyenlerle, zelil bir hâlde kendi elleriyle [boyun eğerek] cizye verinceye kadar savaşın!) [Tevbe 29] (Savaşı, fertler değil, İslam devleti yapar. Savaş, Müslüman olmayanlarla, Müslümanlığın yayılması için yapılıyor. Bu âyet nasıl inkâr edilir?)

(Fitne tamamen yok oluncaya ve Allah'ın dini tatbik edilinceye kadar onlarla savaşın!) [Bekara 193] (Fitne, dine uygun olmayan her şeydir. Demek ki, İslam devleti, Allah'ın dinine uyulması için savaşıyor.)

(Fitne kalmayıp, yalnız Allah’ın dini kalana kadar onlarla savaşın.) [Enfal 39]

(İman edenler Allah yolunda savaşır, inanmayanlarsa tağut [şeytan] yolunda savaşırlar. O hâlde şeytanın evliyasına [dostlarına] karşı savaşın!) [Nisa 76]

(Yakınınızda bulunan inkârcılarla savaşın; sizi kendilerine karşı sert bulsunlar.) [Tevbe 123]

İmam-ı Muhammed hazretleri de buyuruyor ki: Cihad emri şöyle geldi:

Önce, İslamiyet’in başlangıcında müşriklerle karşılaşmamak ve onlara yumuşak davranmak emredildi.

İkinci emir geldi. (Kâfirlere yumuşak ve güzel sözlerle İslamiyet’i bildir!) denildi.

Üçüncü emir geldi. İhtiyaç hâlinde savaşmaya izin verildi.

Dördüncü emir geldi. (Kâfirler size eziyet verirse, onlarla savaşın!) denildi.

Beşinci emir geldi. Medine’de İslam devleti teşekkül edince, (Haram olan dört ayın haricinde her zaman savaşabilirsiniz) dendi.

Altıncı emir geldi. (İslam devleti, düşmanlık yapan kâfirlerle her zaman savaşabilir) dendi. Böylece, cihad etmek, farz-ı kifâye oldu. (Siyer-i kebir)

Demek ki İslâmiyet'in hedefi, dinimizin emrettiği şekilde Müslümanlığı her yere yaymaya çalışmaktır.

 

Sabrın sonu selamet

Bu can sana emanet, etme ona hıyanet!

Sıkıntıya göğüs ger, sabrın sonu selamet.

 

 

Dinimiz İslam
İnternet Radyosu

Huzura Doğru
TV

Bugünkü ilahi:
·Kulak

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.myreligionislam.com

 

 

* Allah'ı sorgulamak (Mehmet Ali Demirbaş'ın 29.08.2013 tarihli yazısı)

29 Ağustos 2013, Perşembe

Allah’ı sorgulamak

 

 

Sual: İlahiyatçı biri, (Tanrı’nın bana sormadan beni kısa boylu yaratması adalet midir?) diyor. Bu yanlış değil mi?

CEVAP

Allahü teâlâ dileseydi onu, kedi, köpek, domuz olarak da yaratabilirdi. (Niye beni hayvan yarattın?) demeye hakkı olmazdı. Bakkaldan çay ve şekeri alırız, kimi onunla çay içer, kimi de helva yapar, yer. Şekerin bir şey demeye hakkı var mı? (Ne diye falanca bakkaldan aldığını çayla içtin de, beni helva yaptın?) demeye hakkı olmaz. Madem şeker benim malımdır, mülkümdür, onu dilediğim gibi kullanırım. Başkasının, (Bu şekerle niye helva yaptın?) demeye hakkı olamaz.

Bir insan domates alır, bununla salata yapar, tuzlu veya tuzsuz yer, domates buna müdahale edemez. Çöpe atılsa da bir şey diyemez. Bütün meyve ve sebzeler böyledir. Hayvanlar da böyledir. Bir kimse, bir kuzuyu keser, kızartır, yer, sucuk yapar, köpeğe verir. Kuzu ona, (Niye öyle yaptın?) diyemez, çünkü mal onundur. Kuzuya sorsak, elbette (Beni kesme!) der. Yılana sorsalar, (Ben yılan değil, aslan veya insan olmak isterdim) diyebilir. Yılanın, (Beni niye inek yaratmadın, beni niye kadın yaratmadın?) demeye hakkı yoktur.

Kölelik dönemlerinde insan kölesini istediği gibi çalıştırırdı. Köleye hiç sorulmazdı. Sorulsa, niye çalışmak istesin, elbette hür olmak isterdi. İşte bütün insanlar da, Allahü teâlânın kulu, kölesidir. Yoktan yaratılmıştır. Köle nasıl denileni yapmaya mecbursa, biz köleler de bizi yoktan yaratan Rabbimizin emirlerini yapmak zorundayız. Yapmam diyen şiddetli azaba düçar kalır. Yapan ise sonsuz nimete kavuşur.

Allahü teâlânın, insanları yaratmadan önce de, yarattıktan sonra emir verirken de, kimseye bir şey sorması gerekmez. Sorulsa, insan niye kul, köle olsun ki, herkes, (Ben hükümdar, hattâ Tanrı olmak isterim) der.

Kadının, (Beni niye kadın yarattın?), erkeğin (Beni niye erkek yarattın?) demeye hakkı olmadığı gibi, hiç kimsenin de, (Bizi niye yaratıp dünyaya getirdin, niye bunları emrettin, niye bunları yasakladın?) demeye hakkı yoktur. Bir buğday tanesini yaratmaktan âciz olan insan, kâinattaki her şeyi yoktan yaratan Allah’a karşı nasıl böyle konuşabilir?

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.myreligionislam.com

 

 

27 Ağustos 2013 Salı

* Peygamberlere iman

Açıklama: cid:image003.jpg@01CCB889.2FB0FBA0

 

Açıklama: cid:image004.gif@01CCB889.2FB0FBA0

28 Ağustos 2013, Çarşamba

Peygamberlere iman

 

 

Sual: (Peygamberlere ve Peygamberimize iman şart değildir) deniyor. Böyle söyleyenler, peygamberlere imanla ilgili âyet ve hadisleri elbette bilirler. Acaba Hristiyanlığa hak din diyebilmek maksadıyla mı bu âyet ve hadisleri görmezlikten gelip gizliyorlar? Peygamberlere inanmayan Müslüman olur mu?

CEVAP

Elbette peygamberlere ve son Peygamber Muhammed aleyhisselama inanmayan Müslüman olamaz. Çünkü imanın altı şartından biri bütün peygamberlere imandır. Birini inkâr eden kâfir olur. İman hadisinin Arapçası şöyledir:

(Âmentü billâhi ve melâiketihi ve kütübihi ve rüsülihi vel yevmil-âhiri ve bil kaderi hayrihi ve şerrihi minallahi teâlâ vel-ba'sü ba'delmevti hakkun, eşhedü en lâilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resûlühü.) [Buhârî, Müslim, Nesaî]

Türkçesi şöyledir:

(Ben Allah’a ve meleklere ve kitaplara ve peygamberlere ve âhiret gününe, [yani Cennete, Cehenneme, hesaba, mizana] ve kadere, hayrın ve şerrin Allah'tan olduğuna ve ölüme, öldükten sonra dirilmeye iman ettim. Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed aleyhisselamın Onun kulu ve resulü olduğuna şehadet ederim.) [Buhârî, Müslim, Nesaî]

Peygamber efendimize inanmakla ilgili bir hadis-i şerif:

(Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim de, Onun kulu ve resulü olduğuma şehadet eden, Cennete girer.) [Deylemî]

Peygamberlere iman, Kur’an-ı kerimde de geçmektedir. Üç âyet-i kerime meali:

(Kâfirler, Allah’ın emirleri ile peygamberlerin emirlerini birbirinden ayırmak istiyor. [Yahudiler] bir kısmına [Musa ve daha önceki peygamberlere] inanırız. Bir kısmına [İsa’ya, Muhammed’e] inanmayız. [Hristiyanlar ise “İsa, Allah’ın oğlu” diyor.] Bu inanışları ve dinleri kıymetsizdir. Hepsi kâfirdir, hepsine çok acı azaplar hazırladık. Bütün peygamberlere iman edip, hiçbirini diğerinden ayırmayan [Müslümanlar] ise, Allah’ın mükâfatına kavuşacaktır.) [Nisa 150–152; Kurtubî tefsiri]

(Asıl iyilik; Allah’a, âhirete, meleklere, kitaplara, nebilere inanmaktır.) [Bekara 177]

(Kimi, ona [Resulüme] iman etti, kimi de, ondan yüz çevirdi. Bunlara da çılgın ateşli Cehennem yetti. Âyetlerimizi inkâr ederek kâfir olanları elbette ateşe atacağız.) [Nisa 55-56]

 

Nefse uymayı bırak

Nefse uymayı bırak! Ecel döküyor yaprak,

Malın mezara gitmez, bedenin olur toprak.

 

Dinimiz İslam
İnternet Radyosu

Huzura Doğru
TV

Bugünkü ilahi:
·Kim Umar Senden Vefayı

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.myreligionislam.com

 

 

26 Ağustos 2013 Pazartesi

* Allah'ın adaleti (Mehmet Ali Demirbaş'ın 28.08.2013 tarihli yazısı)

28 Ağustos 2013, Çarşamba

Allah’ın adaleti

 

 

Sual: Bir ateist, (Tanrı’nın, beni dünyaya getirirken bana sormadığı, benim görüşümü almadığı hâlde, yaptıklarımdan beni sorguya çekmesi adalete aykırı değil midir?) diyor.

CEVAP

Adaletin ne olduğunu bilmediği için ateist böyle konuşuyor. Allahü teâlânın adaletiyle kulların arasındaki adalet çok farklıdır. Bu yanlışlıktan dolayı, ateist işin içinden çıkamıyor ve kendisinin sorguya çekilmesini adaletsizlik sanıyor.

İnsanlar arasındaki adalet, bir âmirin, ülkesini idare için koyduğu kanunlar içinde hareket etmesidir. Zulüm ise, bu kanunun dışına çıkmaktır. Her şeyi yoktan yaratan Allahü teâlâ, hâkimler hâkimi, her şeyin asıl sahibi ve tek yaratıcısıdır. Üstünde bir âmiri, sahibi yoktur ki, Onu bir kanun altında bulundursun. Bundan dolayı, (Allah’ın yaptığı şu iş, adalete uymuyor) denmez.

Adaletin bir başka tarifi ise kendi mülkünde olanı kullanmak demektir. Zulüm ise, başkasının mülküne tecavüzdür. Allahü teâlâ, kâinat ve içinde bulunan her şeyin yaratıcısı olup, Ondan başka yaratıcı bulunmadığına, hiçbir kimse, hiçbir şeye sahip olmadığına göre, Rabbimizin yaptığı işler, hiç kimsenin malına, mülküne tecavüz değildir. Ne yaparsa yapsın, Onun yaptığı işler için, (Adalete uymuyor) denmez. Yasak ettiği bir şeyi, daha sonra serbest bırakabildiği gibi, önceden serbest ettiği bir şeyi de daha sonra yasaklayabilir. Mülk Onundur, dilediği gibi kullanır. Kimsenin bir şey sormaya hakkı yoktur. Canlı, cansız, insan ve hayvan hepsi Onun mülküdür. Dilediği gibi tasarruf eder. Bize konuşma özelliğini ve ateiste, bu iş adalete uygun değil diye düşünme yeteneğini veren de Odur. Mülk Onundur. Her şeyi ve herkesi yoktan var eden Odur. (Şöyle yapanı Cehenneme, şöyle yapanı Cennete koyarım) diyerek imtihana soktu. Kazananı Cennete, kaybedeni Cehenneme atar. Aslında imtihan yapmadan da, istediğini Cennete, istediğini de Cehenneme koyabilirdi. Mülk Onundur, başkasının malına mülküne tecavüz yok ki, adalete aykırı densin! Allahü teâlâ, yarattıklarının hepsini Cehenneme atsa, yine adaletsizlik olmaz. Başka birinin malını atmıyor ki, adalete uymasın. Ama O merhamet etmiş, (Şunları yapanı Cennete koyarım) demiş, bu da Onun bir ihsanıdır. Cehenneme atsaydı, bir şey diyebilir miydik, itiraz edebilir miydik? Ateist gibi itiraz edilse de ele ne geçerdi?

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.myreligionislam.com