30 Haziran 2013 Pazar

* Sosyal medya

Açıklama: cid:image003.jpg@01CCB889.2FB0FBA0

 

Açıklama: cid:image004.gif@01CCB889.2FB0FBA0

1 Temmuz 2013, Pazartesi

Sosyal medya

 

 

Sual: Sosyal medya zararlı mıdır? Bir başkan, (İyi kimseler de Twitter’a girsinler, yıkıcıların zararı önlensin) diyor. Bütün iyiler Twitter’a girse, kötülerin zararını önlemek mümkün müdür?

CEVAP

Önce, medya zararlı mıdır, ona bakalım. Her çeşit medya, bıçak gibidir, etkili bir silahtır. Bıçakla iyi işler yapılırsa faydalı olur. Bıçak, düşmanın eline geçerse, gözümüzü oyar, gırtlağımızı kesebilir. Düşman, bıçağı, böyle kötü bir işte kullandığı için (Bıçak kötü alettir) denmez. Bıçağı, kötü işte kullananlar kötülenir.

Modern silahların savunmada büyük rolü olur. Bu silahlar teröristlerin veya yıkıcı çapulcuların eline geçerse, çeşitli olaylara girişebilirler. İşte medya da böyledir. İyi kimseler kullanırsa, büyük hizmetleri olur. Kötüler kullanırsa insanlığa büyük zararlar verirler.

Nitekim bu yolla yıllardır birçok provokasyonlar, hattâ darbeler yaptılar. Şimdi hâlâ kışkırtıcı yayınlar yapılıyor. O eski günleri şahsen hatırlıyorum. Menderes iktidarda iken, (Talebeler kıyma makinesinden geçiriliyor. Polis, halkın üstüne kurşun yağdırdı. Yüzlerce insan öldü, yüzlerce de yaralı var) deniyordu. Dikta bir iktidarın olduğu söylenerek, alaşağı edilmesi isteniyordu. Sonunda kötü emellerine kavuştular.

Bu bölücü medya, yıkımına durmadan devam etti. Keçisi çalınan müftüye, (Keçi çalan müftü) dedi. Bar çalıştıran bir bayan, başını kapatarak, (Müftü karısıyım) diyerek hükümete saldırdı. Kötü kimseler bunu sağa sola yollayarak, ortalığı karıştırmaya çalıştılar.

Sayın başkanın dediği gibi, binlerce iyi kimse, Twitter’a girse ne yapacak? Hâlbuki birkaç yüz provokatörün kışkırtmaları yüzünden ortalığı savaş alanına döndürebilirler. Bunu çok yakında gördük. (Polis çok sayıda insan öldürdü, haydi yaralılara kan vermeye koşalım) dediler. Yabancı ülkelerdeki halkı döven polisleri Türk polisi olarak lanse ettiler. Yayımladıkları videolarda, çapulcuların, yakıp yıktıkları yerleri göstermeyip polisin biber gazı sıktığını gösterdiler. (İktidara karşı halk tepkisini gösterdi) diyerek yalan dolanla gençlerin tansiyonunu yükselttiler. Hattâ iktidarı desteklemek için yapılan mitingi bile iktidara karşı olarak gösterdiler.

Bu durumu gören iyi kimseler, Twitter’da ne yapabilir? Sadece bunların yalan olduğunu söyleyebilir, belki onların kendileri de, bu yalanların etkisi altında kalabilirler. Çünkü uydurma isimlerle yağmur gibi tweet yağınca, insan kendi yalanına bile inanır.

Bir çapulcu, birkaç saat içinde çok yer yakıp yakar, bir ormanı kısa zamanda kül edebilir, ama o ormanı yeniden yapmak için yılların geçmesi lazım. Yıkmak kolay, yapmak zordur. Meşhur bir söz vardır:

(Süleymaniye Camisi’ni birkaç çapulcu, bombayla veya başka aletlerle kısa zamanda yıkabilir. Ama onu yeniden yapmak için bir Sinan, bir de Süleyman lazımdır.)

Bir deli bir kuyuya bir taş atar, kırk akıllı çıkaramaz.

İyi kimsenin Twitter’da rolü çok az olur. Müslüman kimse, provokatörlerden yüz kat daha cesur olsa da, yalan ve iftira edemez, (Bölücüler yalan söylüyor) demekten başka şey elinden gelmez. Ama bölücüler, tutmazsa da iz bırakır diye, durmadan sağa sola çamur atarlar, önlerine gelen her şeyi yakıp yıkarlar.

Bu işler karşı atakla önlenemez. Yalan yazanlara, tahrik edenlere, halkı kışkırtanlara, provokatörlük yapanlara, yakıp yıkanlara caydırıcı ağır cezalar vermekle büyük ölçüde önlenir.  

 

İntihar 

İntihar çare değil, kurtuluş yok ölünce,

Gerçeği öğrenirsin, mezarına girince.

 

Dinimiz İslam
İnternet Radyosu

Huzura Doğru
TV

Bugünkü ilahi:
·Bugünün Yarını Var

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.myreligionislam.com

 

 

* Zekât verirken (Mehmet Ali Demirbaş'ın 01.07.2013 tarihli yazısı)

01 Temmuz 2013, Pazartesi

Zekât verirken

 

 

1- Zekât verirken bilezik, yüzük gibi altınların işçilik ve sanat değerine değil, ağırlığına itibar edilir. Mesela Reşat, Cumhuriyet ve Aziz liralar 7,2 gramdır. 12 ayardan fazla olan bütün altınlar tartılıp, kırkta biri zekât olarak verilir. Bilezik, küpe, yüzük gibi çeşitli ayarlarda altını olanın, bunların içinden en yüksek olanının ayarından vermesi daha iyi, ortasından vermesi caiz, düşüğünden vermesi ise mekruhtur.

2- Zekâta tâbi mallar, altın liraların en düşüğünün alış fiyatına göre hesap edilir.

3- Nisabın üstünde bileziği olan kadının zekâtını, kocası değil, kendisi verir. (Zekâtımı bir fakire ver) diye kocasını veya başka birini vekil ederse, vekil kendi parasıyla da zekâtı verebilir.

4- Miras ve mehr-i müeccel alacakları nisap hesabına katılır, fakat zekâtı verilmez. Aldıktan sonra nisabı bulursa, diğer alacaklardan farklı olarak, sadece o senenin zekâtı verilir.

5- Zekât, farz olduktan sonra verilir. Nisaba ulaşan, zengin olduğu tarihi, hicrî kamerî aya göre bir yere yazar ve her sene o tarihte zekâtını verir. Ramazan ayını beklemez. Günü gelmeden zekât vermekte de mahzur yoktur. Gelecek birkaç yılın zekâtını önceden vermek de caizdir. Zamanı gelince tekrar hesaplanır, eksik verilmişse tamamlanır. Fazla verilmişse gelecek senenin zekâtından düşülür.

6- Nisap, yıl içinde sıfırlanınca, ilk nisabı bulduğu gün yeniden tarih atılır. Bundan bir hicri yıl sonra, nisaba malikse zekât verir. Sıfırlandıktan sonra, bir daha zengin olana kadar tarih atılmaz. Sıfırlanmadan, mesela 50 gram varsa, yıl sonu diğer paralarıyla birlikte nisaba malikse zekâtını verir. Yani yıl içindeki, sıfırlanma hariç diğer dalgalanmalara itibar edilmez.

7- Uşru verilen mal, kırk yıl kalsa, uşru da zekâtı da verilmez, ama ticaret malı olursa veya satılıp paraya, altına çevrilirse zekât malı olur. Bir gün sonra da zekât günü gelse zekâtını vermek gerekir. Altın ve gümüş eşya ile kâğıt paralar, her ne suretle ele geçerse geçsin, zekât malı olurlar.

8- O ay tahakkuk eden kira borçları, zekât nisabından düşülür, gelecek aylarınki düşülmez.

9- 25–30 yıllık da olsa, uzun vadeli taksitlerle alınan krediler, zekât hesabından borç olarak düşülür.

10- Altın miktarı yarıdan az olan karışımın zekât hesabı, ağırlığıyla değil kıymetiyle yapılır.

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.myreligionislam.com

 

 

29 Haziran 2013 Cumartesi

* Hayvan beslemek

Açıklama: cid:image003.jpg@01CCB889.2FB0FBA0

 

Açıklama: cid:image004.gif@01CCB889.2FB0FBA0

30 Haziran 2013, Pazar

Hayvan beslemek

 

 

Sual: Evdeki kedilere veya sokaktaki köpeklere verdiğimiz yiyecekler sadaka hükmüne girer mi?

CEVAP

Elbette girer. Hattâ kedi, köpek, domuz gibi hayvanlar, evimizdeki, bahçemizdeki buldukları şeyleri yeseler, mesela kurt koyunumuzu, tilki tavuğumuzu, kartal civcivlerimizi yese hepsi sadaka olur. Bir hadis-i şerif:

(Müslümanın diktiği ağaçtan yenilen şey sadakadır. O ağaçtan çalınanlar, vahşi hayvanların ve kuşların yedikleri sadaka olur.) [Müslim]

 

Müzik sesi duyulurken

Sual: Otobüste, dolmuşta, yolda müzik sesleri işitilirken zikretmek, yani çeşitli tesbihleri okumak günah mıdır?

CEVAP

Hayır, aksine çok sevab olur. Otobüste veya dışarıda çalınan müziği dinlemeyip Allah'ı anmak, çok sevabdır. Herkes, gaflet içinde, oyunda eğlencedeyken, Allah’ı hatırlamak daha sevab olur. Bir hadis-i şerif:

(Gâfiller arasında Allahü teâlâyı zikreden, kuru ağaçlar arasında bulunan yeşil fidana, ölüler arasındaki canlı olana ve savaştan kaçanlar arasında, yiğitçe savaşana benzer.) [İ. Gazalî]

Müzik çalınırken zikirle meşgul olmak, ibadete müzik karıştırmak olmaz, çünkü müzik elde olmadan kulağımıza geliyor.

Zikri, tesbih veya zikirmatikle çekiyorsak, dikkati çekmemesi için kimseye göstermemeye çalışmalıdır.

 

Tefekkür

Çekirdek içinde orman gizlidir,

Zehirler içinde derman gizlidir,

Bunları ibretle tefekkür gerek,

Tahıl tanesinde harman gizlidir.

 

 

Dinimiz İslam
İnternet Radyosu

Huzura Doğru
TV

Bugünkü ilahi:
·Ademoğlu Aç Gözünü

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.myreligionislam.com

 

 

28 Haziran 2013 Cuma

* Gerçek âlimlerin ortak özelliği (Mehmet Ali Demirbaş'ın 30.06.2013 tarihli yazısı)

30 Haziran 2013, Pazar

Gerçek âlimlerin ortak özelliği

 

 

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:

Bütün Ehl-i sünnet âlimlerinin ortak bir özelliği vardır. O da, sorulan suallere, soranın dünyasını değil, âhiretini düşünerek cevap vermeleridir. Hâlbuki bazen, sual de, cevap da dünyalık olur, fakat soranın mutlaka âhiretini düşünerek ve Allah’ın rızasını gözeterek cevap verirler. Peygamber efendimiz, (Bu dünyanın, Allah indinde sivrisinek kanadı kadar bir kıymeti olsaydı, düşmanı olan kâfire bir yudum su vermezdi) buyurduğu için Ehl-i sünnet âlimleri, dünyaya hiç kıymet vermediler. Aksi takdirde iyi birer âlim olmazlardı.

İslamiyet’i anlatmak ve yaymak, bu yolda faydalı olmak için yalnız ilim ve ihlâs kâfi değildir, akıl ve ilm-i siyaset de lazımdır. İlm-i siyaset, insanların hâlini, zamanın ve memleketin şartlarını bilmek demektir. Bunlar yoksa, kitaptan alıp nakletse bile fitneye sebep olur. Nitekim müctehid olmayanlar hadis-i şerifleri anlayamaz ve onunla amel edemez. Hadis-i şerifler hüccettir, senettir. Fakat bazıları tek bir şahsa söylenmiştir. Bazıları beş kişiye, bazıları ise umuma söylenmiştir. Onun için bizim gibilerin çeşitli malzemeler toplayarak, ekmek yapmamız mümkün değildir. Unu, şekeri bir araya getirerek, helva yapacak hâlde değiliz. Ya unu, ya şekeri yakarız. Onun ehli, ustası, Peygamber efendimizin vârisleri olan âlimlerdir. Merhum hocamız da, ömürlerini vererek ilmiyle, ihlâsıyla gece gündüz çalışarak binlerce Ehl-i sünnet âliminin kitabından, günümüz insanı için gereken bilgileri, yine onların anlayacağı şekilde hazırlamıştır. Bunun için de, (Bizim kitaplarımız çok kıymetlidir, çünkü içinde bize ait bir yazı, düşünce yoktur. Biz sadece büyüklerin yazılarını yazmak, onlardan nakletmek için çalıştık) buyururdu.

Dolayısıyla, bu kitaplar hakkında kim ne diyorsa, ancak kendi değerini göstermiş olur. Çünkü büyüklerin kitapları aynadır. Herkes bakar; kalbi temiz olan, yani itikadı ve ameli doğru olan, ondan zevk duyar. Kalbi kötü olan da, kusur bulur, itiraz eder, düşman olur.

Peygamber efendimiz, (Bir kimsenin hidayetine vesile olan, Nuh aleyhisselamın ömrü kadar [bin yıl] ibadet etmiş gibi sevab alır) buyuruyor. Bu bin yıllık ibadetlere farzlar da dâhildir. Birine doğru bir din kitabı veren de, aynı sevabı kazanır, yani o kişinin hidayetine sebep olmuş gibi cihad sevabı alır.

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.myreligionislam.com

 

 

* Dedesiyle konuşmam demek

Açıklama: cid:image003.jpg@01CCB889.2FB0FBA0

 

Açıklama: cid:image004.gif@01CCB889.2FB0FBA0

29 Haziran 2013, Cumartesi

Dedesiyle konuşmam demek

 

 

Sual: Bir kimse, (Ali’nin dedesiyle konuşmayacağım) diye yemin etse, fakat Ali’nin baba tarafından olduğu gibi anne tarafından dedesi varsa, niyet ettiği dedesiyle değil de, öteki dedesiyle konuşsa, yemini bozulmuş olur mu?

CEVAP

Evet, bozulmuş olur. Hattâ birine, (Kardeşinle konuşmayacağım) derken onun kardeşlerinden birine niyet etse, o kimsenin de, beş tane kardeşi olsa, hiçbiriyle konuşamaz. Konuşunca yemini bozulur ve yemin kefareti vermesi gerekir.

 

Bir kişiyle cemaat olmak

Sual: Bir kişiyle cemaatle namaz kılarken, imamın abdesti bozulup gitse, yanındaki bir kişinin namazı bozulur mu? Yoksa kaldığı yerden devam edebilir mi?

CEVAP

Kaldığı yerden namaza devam eder.

 

Savaş bahanesiyle

Sual: Suriye’de Esad’ın askerleri, muhalifleri olan Sünnîlerin kadınlarına tecavüz ediyormuş. Muhalifler de, (Esad taraftarlarının kadınları savaş esiridir) diye cariye olarak kullanıyorlarmış. Bunlar uygun mudur?

CEVAP

Haber doğruysa, her iki tarafın yaptıkları da dinimize aykırıdır.

 

Mazlumun gözyaşları

Aldatmasın şatonun, renkli mermer taşları,

Kralı suda boğar, mazlumun gözyaşları.

 

 

Dinimiz İslam
İnternet Radyosu

Huzura Doğru
TV

Bugünkü ilahi:
·Zikredelim Dost Seni

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.myreligionislam.com

 

 

27 Haziran 2013 Perşembe

* Aykırı atasözleri

Açıklama: cid:image003.jpg@01CCB889.2FB0FBA0

 

Açıklama: cid:image004.gif@01CCB889.2FB0FBA0

28 Haziran 2013, Cuma

Aykırı atasözleri

 

 

Sual: Her fırsatta atalarımızı kötüleyen bazı kimseler, şimdi de (Aykırı atasözleri) diyerek bazı atasözlerine saldırıyorlar. Aşağıdaki sözlerin neresi aykırıdır?

CEVAP

Toplumun seviyesi o kadar düşmüş ki, doğru sözleri de yanlış kabul ediyor. Aynı kişiler, veciz olduğu için hadis-i şeriflere bile uydurma diyecek kadar ileri gitmiştir. Atasözlerinin hepsi tecrübe ürünüdür, doğrudur. Son asırda atasözü diye bazı sözler ilave edilmiş olabilirse de, bunlar ceddimize leke sürülmesine sebep olmaz.

Aykırı denilen, fakat her biri veciz sözler olan atasözlerine bakalım:

 

Aç, anansa da kaç:

(Aç olan kimse tehlikelidir, en yakını bile olsa zarar verebilir) demektir. (Aç it, fırın duvarını deler) atasözü de aç olanın ne zor işler yapabileceğini göstermektedir. (Aç kimse karnını doyurmak için önüne çıkan engelleri aşar ve isteğini elde eder) demektir. (Aç aman bilmez, çocuk zaman bilmez) sözü de, (Aç bir kimse hiçbir mazeretle susturulamaz) demektir. (Aç kurt yavrusunu yer) sözü de, (Açın gözü kararmıştır, karnını doyurmak için ölümü bile göze alarak kendinden kat kat güçlü olanla boğuşur) demektir. Sözün aykırılıkla bir alakası yoktur.

***

Ana kızına taht kurar, kız bahtı kocada arar:

(Kocası iyi olmayan bir kadın, kendi ne kadar varlıklı olursa olsun, kocasının desteği olmadıkça, kocası ona arka çıkmadıkça kendi varlığı onu mutlu edemez) demektir. Anne kızının geleceği için ne kadar önemli yatırım yaparsa yapsın, kızın kocası iyi değilse faydası olmaz. Kötü koca bunları tüketir, kızın hayatını karartır.

***

Avradı bet [kötü] olanın sakalı tez ağarır:

(Geçimsiz hanımı olan erkek, sıkıntıdan dolayı tez yaşlanır) demektir. Geçimsiz kadın, herkesi yıpratır demektir. Erkek de geçimsiz olsa, o da herkesi yıpratır.

***

Avradın düzdüğü evi Allah yıkmaz; avradın bozduğu evi Allah yapmaz:

(Bir kadın, tutumlu ve geçimli olursa, o ev mânen ve madden yükselir, o evde dirlik düzen olur. Kadın geçimsiz yani kötü olursa, o ev mânen ve madden yıkılmaya maruz kalır) demektir. Onun için (Yuvayı yapan dişi kuştur) demişlerdir. Ev düzeninde kadının rolünün büyük olduğu anlatılıyor.

***

Avradın kazdığı kuyudan su çıkmaz:

Burada kadın erkek statülerinin, bünyelerinin farklı olduğu vurgulanmaktadır. Pahalı ve kıymetli bir araç, çok hızlı gider, fakat tankın yaptığını yapamaz. Tank, otomobil gibi hızlı gidemese de, duvarı uçurur. Hiç kimse, otomobilin tanktan veya tankın otomobilden üstün olduğunu söyleyemez. Çünkü her birinin görevi farklıdır, birinin yaptığını diğeri yapamaz. Kadın, ağır işte çalıştırılamaz, derin kuyu kazamaz, derin olmayınca da su çıkmaz. Bir zamanlar kadın erkek eşit diye, sosyalist Rusya’da, kadın maden ocaklarında çalıştırılmıştı. Elbette erkek gibi verimli olması mümkün değildi. Bu çarpıklık nihayet yıkıldı.

***

Bakmakla öğrenilse it kasaplığı öğrenirdi:

(Bakmakla usta olunsa kediler, köpekler de kasap olurdu) da denir. (Yapılmadan, üzerinde çalışılmadan, tecrübe kazanılmadan, yalnızca bakmakla hiçbir şey öğrenilemez) demektir. Kasaplıkla alakası yoktur.

***

Bekâr gözüyle kız alınmaz:

(Bekâr gözü, kör gözü) de denir. (Tecrübesi olmayan kişinin yapacağı iş isabetli olmaz) anlamındadır. Bekârla, kız almakla direkt alakası yoksa da, şu mânâya da gelir:

Bekâr erkeğin evlilik tecrübesi olmadığı için, aile olabilecek vasıfları bilemez, kızın kusurlarını göremez. Kaşına gözüne bakar, bir gamze yüzünden kızın, iyi kötü her şeyini kabul eder. Hele bir de kıza âşık olmuşsa temelli gözü kör olur. Ana baba ve yakınları kıza başka gözle bakarlar, onun iyi bir aile olabilecek vasıflarını ararlar. Böylece ona yol gösterirler.

***

Bekâra karı boşaması kolaydır:

(O işte bilgi ve tecrübesi olmayan kimse, yapacağı işi önemsemez, hafife alır. Sonucun nelere mal olacağını hesaplayamaz) demektir. Karı boşamakla alakası yoktur.

***

Bekârın parasını it, yakasını bit yer:

(Bekâr, genelde parasını gereksiz harcar, yaşayışı düzensizdir. Üstü başı kirli olabilir) demektir. (Her bekâr böyledir) demek değildir. Zaten her söz herkes için geçerli olmaz. (Genelde böyledir) anlamındadır.

***

Deveye cilve yap demişler, iki çadır devirmiş:

(Eşeğe cilve yap demişler, çifte atmış) da denir. (Kaba kişinin, beğenilsin diye yaptığı işler, şakalar kaba olur) demektir. Deve ile, cilve ile alakası yoktur.

***

El ağzına bakan, karısını tez boşar:

(Başkalarının işin özünü bilmediği konularda onların sözüne uymak yanlışlığa sebep olur) demektir. Çünkü bilir bilmez herkes bir şey söyler. Karı boşamakla alakası yoktur.

***

Erkek kadınla, kadın altınla, altın da ateşle sınanır:

(Erkeğin iyisi hanımıyla iyi geçinendir. Kadının iyisi ziynete değer vermeyendir. Altının hası da ateşte belli olur) demektir. Erkek hanımıyla iyi geçinmiyorsa, imtihanı kaybetmiş demektir. Kadın da, ziynet yüzünden kocasını zor duruma düşürmüşse o da öyledir.

***

Erken evlenen döl alır, erken kalkan yol alır:

(İşi vaktinde yapan semeresini görür) demektir. (Demir tavında dövülür) sözü de bu anlamdadır. Erken kalkmakla ilgili hadis-i şerifte (Çalışmaya erken gidenin, işi bereketli olur ve başarı kazanır) buyuruldu. Atasözleri genelde hadis-i şerifleri açıklar mahiyettedir.

***

Eşeğe rakı içirmişler, çulunu bahşiş vermiş:

(Sarhoş, içince ahmaklaşır, kabadayılaşır, kendini beğendirmek için, hâline bakmaz, neyi varsa sağa sola verir) demektir. Eşekle çulla alakası yoktur.

***

Fare şarap içerse kediye meydan okur:

(Keçi şarap içerse deveye meydan okur) diye de söylenir. (Sarhoşun aklı gittiği için, hâline, kuvvetine bakmaz, başaramayacağı, perişan olacağı işlere başvurur) demektir. Mesela şoförlük yapar, aslan kesilir, herkesi geçmek ister ve kazalara sebep olur.

***

Farzdan önce farz var, namazdan önce boğaz var:

(İki farzdan hangisi öncelikli ise onu yapmalı) demektir. Bir de mesela hazır yemeği kaçırma tehlikesi varken namaz kılınırsa, namaz huşu ile kılınmış olmaz. Namaz mekruh olur. Onun için dinimiz, (Yemek hazırken, namaz vakti çıkmayacaksa veya mekruh vakte girmeyecekse, önce yemek yenmeli) buyurmuştur. Yoksa (Namaz kılma da, yemek ye) demek değildir.

***

Gelinin dini, kaynananın imanı yok:

(Gelin kaynana geçimsizliğinde ikisi de yerine göre suçlu olur. Hep tek taraf suçlanmamalı) demektir. Genel olarak böyle söylenir, ama bu her gelin veya kaynana için söylenmez.

***

Güzellik ondur, dokuzu dondur:

(Giyim kuşam insanı değiştirir, olduğundan farklı gösterir, iyi giyim güzelleştirir) demektir. Bunun için kadınlar, erkeklerden daha fazla ziynete önem verir.

***

Horoz kadar kocam olsun, kümes kadar evim:

Aile hayatının önemini bilen özellikle dul kadınların söylediği bir sözdür. Kirada yaşayanlar bilir. İnsan başını sokacak bir evi ile kendine arkadaş olabilecek bir kocasının olmasını ister.

***

Bir kadın âlâdır, iki olursa belâdır:

(Kadının biri âlâ, ikisi belâdır) şeklinde de söylenir. Bu da tecrübeyle söylenmiş bir atasözüdür. (İki hanımı olanın rahatı olmaz. İkinci hanımla evlenen başına belâyı sarmış olur, o evde huzur kalmaz) demektir. Bir fıkra anlatırlar:

Bir kişi sabah namazına ve diğer namazlara hep erken gelirmiş. Sebebini sorarlar. (İki evliyim. Hanımın biri su döküyor, öteki havlu veriyor, tez oluyor) demiş. Buna kanan, başka biri de, bir daha evlenir. O da erken gelmeye başlar. (Sen niye erken geliyorsun?) diye sorarlar. (Hanımların kavgasını duymamak için) diye cevap verir. Meğer ötekinin erken gelmesi de kavga yüzünden imiş, ama söylememiş. (Bana hizmet ediyorlar) diye örtmeye çalışmış.

***

Karının buyurduğu başa, ananın sözünü vur taşa:

Annesinin sözünü tutmayan, karısının sözünden çıkmayan kılıbık evlatlar için söylenir. (Karın bir şey derse baş üstüne dersin, annen söylerse yeter artık dersin) anlamında yerinde bir sözdür.

***

Katıra “Baban kim” demişler, “At dayımdır” demiş:

(İnsan kusurunu gizlemek için iyi yönlerini söyler) demektir. Bilindiği gibi katırın babası eşek, anası attır. (Babam eşektir) dememek için, annesinin kardeşini söyleyerek övünür. Toplumda bu çok görülür.

***

Kime Müslüman desen, haçı koltuğundan çıkar:

(Biz onu iyi olarak bilirdik, kötü bir kimse olduğu anlaşıldı) anlamında söylenir.

***

Misafir, ama ne kâfir:

Uzun süre misafirlikte kalan, (Burası bizim evden rahat) diyerek günlerce gitmeyen, ev sahibinin işini gücünü düşünmeyen yüzsüz misafirler için söylenir. (Bu kadar da yüzsüzlük, anlayışsızlık olmaz) anlamındadır.

***

Oğlan doğur, kız doğur, hamurunu sen yoğur:

(Oğlan olsun, kız olsun, terbiye etmezsen, yaramaz olurlar, baştan çıkarlar) demektir. (Kız olsaydı veya erkek olsaydı bu sıkıntıları yaşamazdık) demek yanlıştır. (Terbiye edilmezse ikisi de elden çıkar) anlamındadır. Cinsiyetin değil, terbiyenin önemi vurgulanmaktadır.

***

Sizde yiyip içelim, bizde gülüp oynayalım:

Hep kendi menfaatini düşünen bencil kimseler için söylenir. (Her türlü masraf, yorgunluk sizde olsun, bedavadan dost ağırlamak bizde olsun diyorsun) anlamında sitemli bir sözdür.

***

Zenginin horozu da yumurtlar:

(Paralı kişi, verimsiz sanılan işlerden bile kâr sağlama yolunu bulur) anlamında uygun bir sözdür. (Zengin arabasını dağdan aşırır, fakir düz yolda şaşırır) da derler. Genelde, parası olan işini bilir. (Horozuna altın bile yumurtlatır) derler.

 

Görüldüğü gibi bu sözlerin hiçbiri gerçeklere aykırı değildir. Ama atalarımızı, tecrübenin önemini bilmeyen kimseler, bunları aykırı söz olarak göstermişlerdir.

 

Gül için figan

Bülbülün figanı var,

Gülle halvet anı var,

Canansız can aşksızdır,

Her canın cananı var.

 

 

Dinimiz İslam
İnternet Radyosu

Huzura Doğru
TV

Bugünkü ilahi:
·Zikre Dalmış Bütün Alem

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.myreligionislam.com