31 Aralık 2011 Cumartesi

* Kanadını germek

01 Ocak 2012, Pazar

Kanadını germek

 

Sual: (Kur'anda birkaç âyette, Peygamberimize, (Müminlere kanadını indir) buyuruluyor. Bu âyetten Peygamberimizin tek veya iki kanadı olduğu anlaşılamayacağı gibi, (Allah'ın eli sıkı değildir) âyetinden de, Allah'ın eli olduğu anlaşılamaz) sözü doğru mudur?

CEVAP

Elbette doğrudur. (Kanadını indir!) veya (Kanadını ger!) tâbiri Arapların da, kullandığı bir tâbir ki, Allahü teâlâ, onların anladığı dille söylüyor. Tavuklar, civcivlerini, kuşlar yavrularını kanatları altına alıp onları korumaya çalışırlar. (Kanadını indir, kanadını ger!) tâbirleri (Onları koru!) anlamındadır. Resulullah efendimiz, müminleri sonsuz azaptan korumaya çalışmıştır.

Kanat gibi, el tâbiri de bir deyimdir. Kanadın hakiki kanatla ilgisi olmadığı gibi, elin de hakiki el ile hiçbir alakası yoktur. (İstanbul valinin elindedir) demek avucunun içinde demek değil, onun kuvveti altındadır demektir. (Falanca dünyayı parmağıyla döndürür) demek de böyledir, parmakla ilgisi yoktur. (Her şey Allah'ın elinde) demek de böyledir. Yani her şey onun kudreti altındadır. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:

(Allah'ın eli [yardımı] onların [biat edenlerin] ellerinin [yardımlarının] üzerindedir.) [Fetih 10]

Allah'ın eli var diyen Selefiler, çok büyük bir yanlış içine giriyorlar. Allah'ı cisim şekline sokmuş oluyorlar. Bu ise küfürdür. Çünkü Allahü teâlâ hiçbir şeye benzemez. Bir âyet-i kerime meali de şöyledir:

(O hiçbir şeye benzemez.) [Şura 11]

Selefiler, (Mahiyetini bilmediğimiz bir el) deseler de, neticede yine eli var demiş oluyorlar. Bu yanlışlık, deyimleri gerçek manada anlamalarından kaynaklanmaktadır.

 

Eksik okumak

Sual: Kul diye başlayan âyetlerin başındaki kul kelimesini unutanın namazı sahih olur mu? Mesela (Kul inne salati ve nüsuki….) diye başlayan âyetteki kul kelimesi unutulsa namaz bozulmuş olur mu?

CEVAP

Hayır, namaz bozulmuş olmaz. O âyet-i kerimenin manası şöyledir:

(De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm, hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir.) [Enam 162]

Sadece baştaki (Kul = de ki) kelimesi söylenmemiş olur.

 

Tırnaktaki kir

Sual: Tırnak arasındaki su geçiren kirler gusle ve abdeste mani midir?

CEVAP

Altına su geçiyorsa abdeste ve gusle mani olmaz. Kirle necaset ayrıdır. Elbiseye bulaşan çamur, sümük, mazot, yağ gibi kirler temizlenmese bile, necis olmadıkları için namaza mani olmaz. Ancak temiz elbise varken kirli, yağlı elbisesiyle namaz kılmak mekruh olur. Elbiseye, namaza mani olacak kadar çok idrar veya necaset bulaşmışsa, o elbiseyle namaz kılınmaz.

Bunun gibi kirli, çamurlu ayakkabıyla cenaze namazı kılınabilirse de, necis ayakkabıyla kılınmaz.

 

 

Bugünkü şiirimiz:

·Geç

Dinimiz İslam
İnternet Radyosu

Huzura Doğru
TV

Bugünkü ilahi:
·Bizleri Mahrum Eyleme Allah

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net

 

 

30 Aralık 2011 Cuma

* Müstesna nimetlerin şükrü (Mehmet Ali Demirbaş'ın 01.01.2012 tarihli yazısı)

01 Ocak 2012, Pazar

Müstesna nimetlerin şükrü

 

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:

Dünya fanidir, bırakıp gitmeyen yok. Dünya gölgedir, yetişen yok. Bu faniye aldanmamalı. Dünya bir bataklık gibidir. Allah korusun, bir ayak battı mı, onu çekerken öteki daha fazla batıyor. Korkunç bir şey! Kimi bataklığı bilemez. Kimi battığını anlamaz. Kendi kendimize bundan kurtulmamız zordur. Nasıl ki bir çoban sürüsünü muhafaza ederse, din büyüklerimiz de, bizi o şekilde, bataklığa düşmekten muhafaza ediyorlar.

Cenab-ı Hakk'ın verdiği nimetler ne kadar çok hatırlanırsa, Rabbimiz, bundan o kadar çok razı olur. Dünyanın en bahtiyar insanları Ehl-i sünnet itikadındaki Müslümanlardır. Allahü teâlânın bir kimseye doğru imanı, yani Ehl-i sünnet itikadını ve bu yolun büyüklerini tanıtması, müstesna bir nimet olduğu gibi, bu yolda hizmeti ve bu yola hizmet eden din kardeşleri nasip etmesi de, müstesna nimettir.

İşte bütün bu nimetlerin şükrü, ancak bu yoldakilerin birbirlerini sevmeleriyle mümkündür. Kıymetli iman, ancak kıymetli insanlar arasında bulunur. Yoksa o kıymetli cevherin kıymetsizlerin içinde ne işi var? Ama Allah korusun, iman gidebilir de. Gitmemesi, devamlı kalması için gerekli şartı Cenab-ı Hak, hubb-i fillah ve buğd-i fillah olarak bildiriyor.

Hubb-i fillah için, Allah rızası için din kardeşlerini çok sevmek, onun yardımına koşmak, onunla ilgilenmek, onun derdiyle dertlenmek gerekir. İşte bu hâller oldukça, insan biraz da kendisini hesaba çekince, (Ben neyim? Ne zaman geldim? Niçin geldim? Nereye gidiyorum? Ne olacak benim akıbetim?) diye biraz düşünürse, din kardeşine dört elle sarılır. İnsan da sevdikleriyle âhirette beraber olur.

Buğd-i fillah için de, Allah rızası için, din kardeşlerimizi sevmeyenleri sevmemek, düşmanlarını düşman bilmek lazımdır. Sevgiye gevşeklik sığmaz.

Din büyükleri, (Allahü teâlâyı hatırlamadan alınıp verilen her nefes için günah yazılır) buyuruyorlar. Her nefesin iki şükür hakkı vardır. Birisi nefes aldığı, diğeri de verdiği içindir. Çünkü nefes alamayanlar ve bu yüzden ölenler çoktur. Nefes içeriye girdikten sonra ya dışarı çıkmazsa, o da tehlikelidir. Onun için de ayrıca bir şükür daha lazımdır. Dolayısıyla her nefesin iki şükür hakkı varken tamamen gaflet içinde alınan ve verilen her nefes sebebiyle bir günah yazılır. İşte bundan dolayı Cenab-ı Peygamber, (Ne iş yaparsanız yapın, ne ibadet yaparsanız yapın sonunda mutlaka istiğfar edin!) buyuruyor.

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net

 

* Olmasaydı ölmezdi

31 Aralık 2011, Cumartesi

Olmasaydı ölmezdi

 

Sual: Herhangi bir sebeple ölen bir kimse için, (O sebep olmasaydı ölmezdi) mesela, (Trafiğe çıkmasaydı veya deprem olmasaydı yahut bomba patlamasaydı ölmezdi) diyenler olduğu gibi, (Trafiğe çıkmasa da, deprem olmasa da, bomba patlamasa da, o kişi mutlaka başka bir sebeple ölecekti) diyenler oluyor. Bunların hangisi doğrudur?

CEVAP

Her ikisi de yanlıştır. Ölen veya öldürülen kimsenin, ne maksatla ve nasıl öleceğini veya öldürüleceğini Allahü teâlâ ezeli ilmiyle bildiği için, kaderini o şekilde yaratmıştır. Bu, değişikliğe uğramaz. O kişi için (Ölmezdi) veya (Başka sebeple ölürdü) demek yanlış olur. O iş olmuş, bitmiştir. (Şöyle olsaydı ölmezdi) denmez.

Bir de, (Allah öyle yazdığı için öldü veya öldürüldü) diyerek suçu Allah'a yüklemek de yanlış olur. Allahü teâlâ, neler olacağını, nasıl öleceğini bildiği için, olacak şeyi onun kaderine yazmıştır. Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri, (Kader, Allahü teâlânın ezeli ilmiyle bilmesidir, zorla yaptırması demek değildir) buyuruyor. Kimin trafik kazasında, kimin depremde, kimin bomba patlamasıyla, kimlerin ise kalb krizinden veya başka bir sebeple öleceği ezelde yazılmıştır, o iş mutlaka meydana gelecektir. (Şöyle olsaydı meydana gelmezdi) demek yanlış olur.

 

Oturarak giymek

Sual: Pantolon gibi çorabı da oturarak giymek gerekir?

CEVAP

Evet, daha uygun olur. Çorabı oturarak giymek rahat olur. Ayakta giyilirse düşme tehlikesi vardır. Oturma durumu yoksa, duvara falan dayanarak giymeli. Çorabı giyerken ayaklar kıbleye gelmeyecek şekilde oturmalı. Mesela arkamızı kıbleye doğru çevirerek oturursak, ayaklarımız kıbleye gelmemiş olur. Yan durulursa ayağın biri kıbleye gelebilir. Ayak kıbleye gelirse mekruh olur.

 

Haram ve israf

Sual: İçki ve genelev gibi haram bir şeye para verilirse, ayrıca israf da olur mu?

CEVAP

Evet, israf da olur. İsraf ise haramdır. (Hadika)

 

Bugünkü şiirimiz:

·Bize gelenler

Dinimiz İslam
İnternet Radyosu

Huzura Doğru
TV

Bugünkü ilahi:
·Bir Gün Olur İnanırsın

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net