30 Nisan 2011 Cumartesi

* Akıl her şeye yeter mi? (Mehmet Ali Demirbaş'ın 02.05.2011 tarihli yazısı)

Bozuk kitap - 19

02 Mayıs 2011, Pazartesi

Akıl her şeye yeter mi?

 

Reformcu diyor ki: (Aklın yetersizlik iddiası, tasavvufçuların ve eski ulemanın bir uydurmasıdır. Akıl, Kur'anın ışığında her şeyi anlar. Din, tasavvufçuların ilhamlarıyla veya kerametleriyle anlaşılmaz. Bu sakat görüşler, aklın mucizesini ipotek altına alan bâtıl bir iddiadır. Aklın yolu birdir. Aklı insanın elinden alırsanız, zenginler fakirleri sömürür, onları kukla hâline getirir. Bu da zenginin daha zengin, fakirin daha fakir olmasına, kapitalin hâkimiyetine sebep olur.)

CEVAP

Yazar kendisini sosyalizmden alamıyor. Her konuyu sosyalizm açısından açıklamaya çalışıyor. Her fırsatta servet düşmanlığı yapıyor. Bu ifadelerde üç büyük yanlış vardır: Akıl her şeye yeter deniyor, tasavvufa ve keramete saldırılıyor ve akla ipotek konduğu savunuluyor.

Şimdi bunları ayrı ayrı açıklayalım: Dinimizde Kitap, Sünnet, İcma ve Kıyas-ı fukaha olmak üzere dört delil var. Ehl-i sünnete göre akıl delil değildir. Akıl, sadece Şia ve Mutezile mezhebinde hüccettir. Yazarın Mutezile zihniyetinde olduğu her yönüyle belli olmaktadır.

Akıl, herkeste eşit değildir. En yüksek akıl ile en aşağı akıl arasında binlerce derece vardır. Akıl eşit olmayınca kimin aklı ölçü alınacak ki?

Her işte ve hele din işlerinde akla güvenilemez. Din işleri, akıl üzerine kurulamaz, çünkü akıl bir kararda kalmaz. Herkesin aklı, birbirine uymadığı gibi, selim olmayan aklın yanılması daha çok olur. En akıllı denilen kişi, uzman olduğu dünya işlerinde bile çok hata eder. Hele âhiret bilgilerinde, akla hiç güvenilmez.

İnsanların şekilleri, ahlakları ve ilimleri gibi, akılları da farklıdır. Birinin aklına uygun gelen bir şey, başkasının aklına uygun gelmeyebilir. O halde, Şia ve Mutezile'nin aksine, din işlerinde, akıl tek başına tam bir ölçü olamaz. Ancak selim akılla birlikte din, tam ve doğru bir vesika ve ölçü olur.

Selim olmayan akıl bir gerçeği kabul etmezse, bunun ne kıymeti vardır? Selim olan akıl, din hükümlerinin hepsinin pek yerinde ve doğru olduğunu açıkça görür.

Mutezile'ye göre aklın yolu birdir. Akıl, herkeste eşittir. Akıl şaşmaz bir hüccettir. Akılla haram ve helal olan şeyleri de bilme mecburiyeti vardır. Hâlbuki haram, helal, ancak nakille anlaşılır.

 

 

Üye olmak için | Üyelikten ayrılmak için | Dini sualler için | Mail grubu sayfası

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net

 

* Müslüman isyankâr olmaz

02 Mayıs 2011, Pazartesi

Müslüman isyankâr olmaz

.

 

Sual: Piyasada onlarca ilmihal var. Hiç birinde, (Devlete isyan edilir veya edilmez) diye yazılmazken, S. Ebediyye'de (Devlete isyan edilmez) diyor. Bunun sebebi nedir?

CEVAP

Diğer ilmihaller bu konuda eksik yazmışlar. Osmanlı zamanında her Müslüman'ın başucu kitabı olan Cennet Yolu İlmihali'nde şöyle yazıyor: Ehl-i sünnet olmanın on alameti vardır:

1- Cemaate devam etmek,

2- İtikadı bozuk olduğu bilinmeyen her imama uymak,

3- Mest üzerine meshi caiz görmek,

4- Sahabenin hiçbirine kötü söz söylememek,

5- Devlete, sultana isyan etmemek,

6- Dinde haksız olarak münakaşa etmemek,

7- Dinde, şüphe etmemek,

8- Hayrın ve şerrin, Allahü teâlâdan olduğunu bilmek,

9- İtikadı bozuk olduğu bilinmeyen Ehl-i kıbleye kâfir dememek.

10- Dört halifeyi diğer sahabeden üstün bilmek. (Miftah-ül cennet)

Demek ki Ehl-i sünnet olmak için bu on vasfa haiz olmak gerekiyor. Onlardan biri de devlete isyan etmemektir. Diğer ilmihallerde olmaması bir eksikliktir.

(Kâfir olan devlete de isyan edilmez mi, kâfir devlete isyan cihad değil mi?) diye soranlar da çok oluyor. Cihad, isyan ve çapulculuk demek değildir. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında yazılı olan cihad, başka ülkelerdeki düşman olan kâfirlerle, devlet olarak savaşmak demektir. Korsan gösteriler yapmak, cihad diye bağırmak cihad olmaz, fitne ve çapulculuk olur. Dinimize zarar verir. İki hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Kıyamet yaklaştıkla, fitneler çoğalır. Gece başlarken karanlığın artması gibi olur. Sabah evinden mümin olarak çıkan çok kimse, akşam kâfir olarak döner. Akşam müminken, gece imanları gider. Böyle zamanlarda, eve kapanmak fitneye karışmaktan iyidir. Kenarda kalan, ileri atılandan iyidir. O gün oklarınızı kırın, silahlarınızı bırakın! Herkesi tatlı dille, güler yüzle karşılayın!) [Ebu Davud]

(Bozuk bir işi düzeltemediğiniz zaman, sabredin! Allahü teâlâ onu düzeltir.) [Beyheki]

Bu hadis-i şerifler, kanunlara karşı gelmeyi, ihtilal yapmayı değil, meşru yollardan nasihat verip sabretmeyi emretmektedir.

Müslümanlar ihtilal yapmaz, ama zulme, haksızlığa da teslim olmaz. Meşru yollardan hakkını arar. Hükümetin meşru emirlerine uyulur. Hiç kimsenin haram olan emirleri yapılmazsa da, isyan da edilmez. Fitne çıkarılmaz. Zâlimlere karşı gelmemeli, onlarla tartışmamalı! Mesela, namaz kılmamak en büyük günahlardandır. Âmir, müdür, kâfir ve zâlim olup, emri altında olana (Namaz kılma) derse, senin yanında kılmam demeyi düşünerek, peki demeli, çünkü fitne çıkarmak, yani Müslümanların ezilmelerine sebep olmak haramdır. O zâlimin yanından ayrılınca, namazı hemen kılmalıdır.

Kuvvete karşı gelmek, devlete karşı isyan etmek ahmaklıktır. Kendini tehlikeye atmak olur. Bu ise, haramdır. Tarihte öyle ahmaklar çıkmış ki, fitneye sebep olan yazı ve sözlerinden dolayı kendi kellelerini kaptırdıkları gibi, on binlerce Müslümanın kanının dökülmesine sebep olmuşlardır. Kâfirlerin Müslümanlara karşı daha şiddetli hareket etmelerine sebep olmuşlardır.

 

Bugünkü şiirimiz:

· Ey gönül

Dinimiz İslam
İnternet Radyosu

Huzura Doğru
TV

Bugünkü ilahi:
·
Kainati Döndüren

 

Üye olmak için | Üyelikten ayrılmak için | Dini sualler için | Mail grubu sayfası

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net

 

 

29 Nisan 2011 Cuma

* Kimse kimsenin rızkını yiyemez (Mehmet Ali Demirbaş'ın 01.05.2011 tarihli yazısı)

01 Mayıs 2011, Pazar

Kimse kimsenin rızkını yiyemez

 

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:

Çok kazanmak rızkı artırmadığı gibi, çok kaybetmek de rızkı azaltmaz. Daha çocuk, anne karnındayken, Cebrail aleyhisselam ona der ki:

(Sen hiç endişe etme! Allahü teâlâ yiyeceğin rızıkların hepsinin üstüne senin ismini yazdı. Rızık, ezelde takdir edilmiştir. Senin ne zaman, nerede öleceğin bildirilmiştir. O bir an ileri gitmez, geri de kalmaz.)

İnsan rızkını aramasa da, rızkı onu arar. Herkes ancak kendi ismi yazılı olan rızka kavuşabilir. Nitekim bir kimse, hastalanınca, belki kefaret gerekebilir diye, ihtiyaten orucunu bozmak için çiğ pirinç tanesi yutar. Nasıl olmuşsa pirinç, boğazına takılıp kalır. Öksürür, bağırır çıkmaz. Doktorlar, (Bunu almak için ameliyatla nefes borusunu yarmak gerekir, buna imkânımız yok, biz bunu yapamayız. Sen Evliya bir zata git, o sana okusun, dua etsin, belki öyle kurtulabilirsin) derler. O da, bir zata gider, o zat da, (Evladım, bu benim işim değil. Bağdat'ta şu adreste, şöyle mübarek bir zat var, sen doğru ona git) der. İstanbul nere, Bağdat nere! Ama can meselesi olduğu için mecburen gider. Bağdat'ta, o mübarek zatı bulur. Durumunu anlatır. O zat da, (Evladım, burada mümkün değil, bu pirinç tanesini çıkaracak olan zat Buhara'da) der. Adam çok üzülür, ama can tatlı, düşer yollara. Buhara'ya gelir, tekkeyi bulur. O mübarek zat da, sohbet ediyormuş, iğne atılsa yere düşmeyecek kadar kalabalık. Kapının eşiğine oturur. Oturur oturmaz bir hapşırık gelir, pirinç tanesi yere düşer. Oradaki bir kedi yavrusu, pat alıp kaçar. O kadar yer, o kadar zaman, o kadar sıkıntı. Çok şaşırır, bu ne hâl ya Rabbi der. Gelir hoca efendiye, bunun hikmetini sorar. O mübarek zat da, (Allahü teâlâ bu pirincin üzerine kedinin ismini yazdı, ben ne yapayım? Bu pirinç tanesini bu kedi yesin diye seni İstanbul'dan buraya getirdi) cevabını verir.

Şuna mutlak inanmalı, kimse kimsenin rızkını yiyemez. Hiç kimse de rızkını bitirmeden ölmez. Peki, o zaman niye çalışıp para kazanıyoruz? Ehl-i sünnet âlimleri,(Çok sevab kazanmak için, çok para kazanmak lâzım) buyuruyorlar. Yani çok ibadet yapmak, çok kitap dağıtmak, çok hayır hasenat yapmak için çok para lâzım. İşte bu niyetle, helalinden çok para kazanmak için, çok çalışmak gerekir.

 

 

Üye olmak için | Üyelikten ayrılmak için | Dini sualler için | Mail grubu sayfası

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net

 

* Erzel-i ömür

01 Mayıs 2011, Pazar

Erzel-i ömür

.

 

Sual: Erzel-i ömür nedir? Eğer erzel-i ömür, ihtiyarlığın son günleri demekse, niye erzel-i ömür istenmiyor? Çok yaşamanın ne mahzuru var?

CEVAP

Erzel-i ömür, ihtiyarlığın son günlerinde görülen rezil haller demektir. Erzel, en rezil demektir. Bunun gibi elzem, en lazım demektir. Ehem, en ehemmiyetli demektir.

Erzel-i ömürde, insan bunar, oğlunu, kızını, eşini tanıyamaz. Evinin yolunu bilemez. Yatalak hasta olur, pislik içinde yatar. Kimse kokudan yanına yaklaşmayabilir. Bir bardak su vereni bulunmayabilir. Başkalarına muhtaç olunan böyle sıkıntılı ihtiyarlık dönemine, erzel-i ömür deniyor. Allahü teâlânın bizi erzel-i ömürden muhafaza etmesi için dua etmeliyiz.

 

Cenaze akşama kalırsa

Sual: Cenaze akşama kalmışsa, cenaze namazı akşamdan önce mi sonra mı kılınır?

CEVAP

Cenaze akşam vakti hazırlanmışsa, önce akşam namazının farzı, sonra cenaze namazı kılınır. Yani cenaze namazı, akşam namazının sünnetinden önce kılınır. (Hindiyye)

 

Tanıdığın cenazesinde

Sual: Tanıdık biri, mesela bakkal Ali amca ölse, cenaze namazını kılarken ismini söylemekte mahzur var mıdır?

CEVAP

Mahzur yoksa da, ismini söylememek daha uygundur. (Hindiyye)

 

Bugünkü şiirimiz:

· Ben derviş miyim?

Dinimiz İslam
İnternet Radyosu

Huzura Doğru
TV

Bugünkü ilahi:
·
Kabe'nin Yolları

 

Üye olmak için | Üyelikten ayrılmak için | Dini sualler için | Mail grubu sayfası

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net

 

* Yunus suresi

30 Nisan 2011, Cumartesi

Yunus suresi

.

 

Sual: Yunus suresinin fazileti nedir?

CEVAP

Yunus suresi Mekke'de nâzil oldu. Sadece 40, 94, 95 ve 96. âyetler Medine'de nâzil oldu. 109 âyet-i kerîmedir. 98. âyet-i kerîmede Yûnus aleyhisselâmın kavminden bahsedildiği için, sureye bu isim verilmiştir.

Surede, Nuh aleyhisselamla Musa aleyhisselama dair kıssalar, rahmet-i ilahînin, azâb-ı ilâhîden daha çok olduğu bildirilmektedir. Ayrıca surede, Resulullah efendimizin gerçek peygamber olduğuna inanmayan, ona çeşitli iftiralar yaparak düşman olan müşriklere, daha önceki kavimlerin başlarına gelenlerden örnekler verilerek, kendilerine gelen bu peygambere inanmaları gerektiği uyarısı yapılıyor, inanmadıkları takdirde ahirette başlarına gelecek azab hatırlatılıyor. Bu arada, ona inanan Müslümanlara çektikleri bu sıkıntılar karşısında âhiret hayatında mükâfata kavuşacakları müjdesi veriliyor. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:

(Yunus suresini okuyana, Yunus aleyhisselâmı tasdik edip ona inananların, onu yalanlayıp inkâr edenlerin ve Firavun ile boğulanların adedinin on katı sevab verilir.) [Beydavi]

 

Cenaze namazına geciken

Sual: Cenaze namazına geç kalan ne yapar?

CEVAP

1- Cenaze namazında, imam birinci tekbiri aldıktan sonra gelen, imam ikinci tekbiri alana kadar bekler ve onunla birlikte tekbir alır. İmam cenaze namazını bitirince de, yetişememiş bulunduğu tekbiri, cenaze kaldırılmadan önce alır.

2- İmama, iki veya üç tekbir aldıktan sonra yetişmiş olan da böyle yapar. Yani hemen yetişemediği tekbirleri peş peşe söyler.

3- Cenaze namazına, imam dördüncü tekbiri alırken yetişen kimse, eğer imam selam vermemişse, bu tekbirle, cenaze namazına girer. Sonra, cenaze kaldırılmadan önce, arka arkaya üç defa tekbir alır, dua okumaz. (Hindiyye)

 

Cenaze namazı için teyemmüm

Sual: Cenaze namazı kılmak niyetiyle teyemmüm etmiş olan bir kimse, bu teyemmümle farz namaz kılabilir mi?

CEVAP

Evet, kılabilir. (Hindiyye)

 

Bugünkü şiirimiz:

· Benim gibi

Dinimiz İslam
İnternet Radyosu

Huzura Doğru
TV

Bugünkü ilahi:
·
Kahrın Da Hoş Lütfun Da Hoş

 

Üye olmak için | Üyelikten ayrılmak için | Dini sualler için | Mail grubu sayfası

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net

 

Haftalik Bulten (29 Nisan 2011)

 
  Sorularla Islamiyet  
     
 
      Hayırlı Cumalar;
 

Sitemize yeni eklenen soru cevaplardan, sizin için seçtiğimiz bazılarını aşağıdaki bağlantılardan okuyabilir, pdf formatında bilgisayarınıza indirebilirsiniz.

 
 
 
     
 
      Soru - Cevap Arşivinden:
   
 
 
     
 
      Videolarımızdan:
 

Muhafaza Delili


Vaad Etme Delili


Hayat Verme Delili

 
 
 
     
 
     
 

www.sorularlaislamiyet.com
English | Azerice | Russian | Deutsch | Bulgarian | Nederlandse | Facebook