31 Ocak 2010 Pazar

* Rahip ne demektir? (Mehmet Ali Demirbaş'ın 02.02.2010 tarihli yazısı)

bilgi@dinimizislam.com

02 Şubat 2010, Salı

 Rahip ne demektir?

 

Sual: Bir yazıda ("Ümmetin rahibi" diye anılan Amir bin Abdullah da, çok ağlar, ayakları şişinceye kadar namaz kılardı) ifadesi geçiyor. Rahip, burada ne anlama geliyor?

CEVAP

Bazı kelimelerin birkaç manası olabilir. Rahip, âbid yani çok ibadet eden demektir. Amir bin Abdullah hazretleri, "bu ümmetin âbidi" diye bildiriliyor. Bunu, ümmetin rahibi diye tercüme edince, yanlış anlaşılmaya sebep olmuştur. Piyasadaki tercüme kitapların, hemen hepsinde, hatalar, indi [kişisel, keyfi] düşünceler bulunmaktadır.

Kasıtlı yapanların dışında, özellikle, o dildeki deyimlerin, Türkçedeki karşılıkları iyi bilinmediği için, kelime kelime tercüme ediliyor ve büyük yanlışlıklara sebep oluyor.

Rahip; keşiş, papaz ve aslan anlamına da gelir. Cümledeki yerine göre mana verilir. (Bir rahip, ormandaki bir geyiği parçaladı) denince, bunun, papaz değil aslan olduğu anlaşılır. (Bir rahip, kilisede istavroz çıkardı) denirse, bunun keşiş olduğu anlaşılır. (Tabiinden, Amir bin Abdullah rahmetullahi aleyh rahip idi) denince, bu zatın âbid, çok ibadet eden bir Müslüman olduğu anlaşılır. Eshab-ı kiramın arasında da, Amir bin Abdullah isminde, biri var idi. Bu zat, Ebu Ubeyde bin Cerrah diye meşhur olmuştur. (Amir bin Abdullah, Bedir'de babasını öldürdü) denince de, bunun sahabeden, Ebu Ubeyde bin Cerrah radıyallahü anh olduğu anlaşılır.

 

Alay edilince gülmek

Sual: Hıristiyanlıkla veya Yahudilikle alay edilen filmlere gülmenin, mahzuru olur mu?

CEVAP

Allahü teâlâ ile, Peygamberlerle, meleklerle alay edilirse, buna gülmek caiz olmaz, kasten gülmek küfre sebep olur. Gayr-i ihtiyari yani istemeden, elinde olmadan gülmek küfür olmaz. Gayrimüslimlerin uydurduğu bir hurafe veya batıl bir inançla alay edilirse, ona gülmek küfür olmaz. Kendileri de, Müslüman olunca, bu hurafelere nasıl inandık diye hayret edip gülüyorlar.

 

Köpek alıp satmak

Sual: Köpek alınıp satılabilir mi?

CEVAP

Hanefi mezhebinde köpek satılır, kiraya verilir, öldürülürse ödenir, derisinden seccade bile yapılabilir. (Redd-ül Muhtar)

Şafii'de köpek, necaset gibi aynî necis olduğu için, satmak caiz değildir. Şafii olan, çoban köpeği, bekçi köpeği gibi bir köpeğe ihtiyaç duyarsa, Hanefi'yi taklit ederek köpek satın alabilir.

 

 

Üye olmak için | Üyelikten ayrılmak için | Dini sualler için | Mail grubu sayfası

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net  

* Hayızla ilgili sual sorarken

www.dinimizislam.com

bilgi@dinimizislam.com

02 Şubat 2010, Salı

Hayızla ilgili sual sorarken

 

Sual: Belki de menopozdan dolayı, bir iki gün kan geliyor, birkaç gün gelmiyor, sonra tekrar geliyor. Bu günlerde namaz kılmak gerekiyor mu?

CEVAP

Buna ve hayzla ilgili bütün suallere cevap verebilmek için, bundan bir önceki ay veya birkaç ay önce, kaç gün temiz kalındığını, kaç gün hayz olduğunu bildirmeniz şarttır. Mesela geçen ay 23 gün temiz kaldı, 7 gün hayz olmuştu, şimdi ise 25 temiz kaldıktan sonra 5 gün kan, 2 gün temiz, 3 gün kan geldi gibi yazmak gerekir. Eğer bundan önceki ay veya aylarda da, 10 günden fazla kan gelmişse, 10 günden az gelen daha önceki bir aydaki kan durumunu da bildirmek gerekiyor. Maliki mezhebi taklit ediliyorsa, en çok görülen hayz gün sayısının da bildirilmesi gerekir. Bildirilmezse doğru cevap verilemez.

 

Estağfirullah

 

Düştüğümüz gaflete,

Tevbe estağfirullah!

Ettiğimiz gıybete,

Tevbe estağfirullah!

 

Gözlerin baktığına,

Kalblerin aktığına,

Kulağın çarptığına,

Tevbe estağfirullah!

 

Suçumuz neyse bildik,

Naçar kapına geldik,

Ölüp ölüp dirildik,

Tevbe estağfirullah!

 

Günahı yüze vurma!

Rüzgâr gibi savurma!

Ateşinde kavurma!

Tevbe estağfirullah!

 

Tevbe gerek âsiye,

Pişmanız ölesiye,

Kalmadan veresiye,

Tevbe estağfirullah!

 

Sağa sola atıldık,

Nefsimize tutulduk,

Pişman olup kurtulduk,

Tevbe estağfirullah!

 

Çok kere gelip gittik,

Acele tevbe ettik,

Günah içinde bittik,

Tevbe estağfirullah!

 

Bakın Eşrefoğlu’na,

Girdi Hakk’ın yoluna,

Kefaret olur ona,

Tevbe estağfirullah!

 


Bugünkü sesli yayını dinlemek için tıklayın:

·Ah Nice Bir Uyursun

 

 

Üye olmak için | Üyelikten ayrılmak için | Dini sualler için | Mail grubu sayfası

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net  

* Şarta bağlı boşama

www.dinimizislam.com

bilgi@dinimizislam.com

01 Şubat 2010, Pazartesi

Şarta bağlı boşama

 

Sual: Bir kimse, hanımına, (Falan yere gidersen, üç talakla boş ol) dese, hanımının da, o yere gitmesi mutlaka gerekiyorsa, bunun kurtuluş çaresi var mıdır?

CEVAP

Evet, çaresi vardır. Hanımını bir talakla boşar. İddet zamanı bittikten sonra, hanımı boş olduğu için, artık rahatça gidilmesi gereken yere gider. Daha sonra, hanımla tekrar nikâh kıyarlar. Hanımı artık oraya gitse de boşama olmaz. Bağın biri koptuğu için, iki bağ ile evliliğe devam ederler. (Nimet-i İslam)

 

Hakkını helal et

Sual: Biz bir istekte bulunmadan, biri gelip bize yardım ediyor. Biz de ona, (Hakkını helal et) diyoruz. Demesek hakkı bize geçmiş olur mu? Yani bu, kul hakkı olur mu? Markette de, paranın üstü kalsın diyoruz. Kasiyer hakkını helal et demese, parayı rızasıyla bırakanın hakkı geçiyor mu?

CEVAP

Yardımı kendiliğinden yaptığı için ve paranın üstünü kendiliğinden almadığı için hak geçmiş olmaz; ancak iyilik edene teşekkür etmek gerekir. Kendiliğinden yardım edince bir hak geçmez; çünkü biz istemeden yapmıştır; fakat devam eden bir yardım ise, bizim rızamız dâhilinde yapıyor demektir. O zaman, hakkını helal et demek gerekir. Mesela arabayla giderken, bazı çocuklar bir bezle arabanın camını siliyorlar. Biz yapmayın dediğimiz halde yaparlarsa hak geçmez. Biz sükût eder, yapmalarına rıza gösterirsek, onlarla helalleşmek veya birkaç kuruş vermek gerekir.

 

Sigara ve abdest

Sual: Sigara veya bira içmek abdesti bozar mı?

CEVAP

İkisi de bozmaz. Biranın haram olması ayrı, abdesti bozup bozmaması ayrıdır. İnsan haram olan idrarı veya kanı içse haram işlemiş olur; fakat abdesti bozulmuş olmaz.

 


Bugünkü sesli yayını dinlemek için tıklayın:

· Affet İsyanım Benim

 

 

Üye olmak için | Üyelikten ayrılmak için | Dini sualler için | Mail grubu sayfası

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net  

30 Ocak 2010 Cumartesi

* Seçkin maniler - 1

y1.jpg

 

Mani, bir halk edebiyatı nazım türüdür. Genelde sevgi üzerinedir. Gelin kaynana ve başka konularda da yazılanları vardır. Çoğunlukla yedi heceli olur, dört mısradan meydana gelir.  Birinci, ikinci ve dördüncü mısralar birbirleriyle kafiyeli, üçüncü mısra serbesttir. İlk iki mısra, havadan sudan bahseden hazırlık mısralarıdır. Bunların son iki mısra ile anlam bağlantısı yoktur. Üçüncü mısra bir geçiştir, dördüncü mısra ise, asıl maksadı bildirir. Bir örnek verelim:

Kalenin altı bayır,

Gülü dikenden ayır!

Sen gurbete gidersen,

Yanarım cayır cayır.

Görüldüğü gibi, ilk iki mısra son mısradan farklıdır. Üçüncü mısrada, dördüncü mısradaki maksat için bir geçiş var. Dördüncü mısrada asıl maksat söyleniyor.

Eskiden yazılan halk manileri, hece ve kafiye yönünden uygundu. Günümüzde, serbest şiir dendiği gibi, serbest maniler çıkmış. Hece yok, kafiyeler yetersiz. Bunları görünce birkaç mani de biz yazalım dedik. Yazdıklarımız mâna yönüyle onlardan farksızsa da, en azından hece sayıları aynı ve kafiyelidir.

Yazar bayanlar, beyler,

Hepsi uyduruk şeyler,

En güzel manileri,

Elbette Hoca söyler.

Okurken takılmadan rahatça okunur. Haftada iki gün, Pazartesi ve Çarşamba günleri bu köşede yedi dörtlük halinde yayınlamayı düşünüyoruz. İşte bugünkü manilerimiz:

 

Bahar gelir yaz olur,

Kibirlide naz olur,

Kıymetliler her zaman,

Bir toplumda az olur.

* * *

Kaşını yıkma kızım!

Hizmetten bıkma kızım!

Elin günün içinde,

Hayırsız çıkma kızım!

* * *

Salihler verir almaz,

İhsandan geri kalmaz,

Büyükleri tanımak,

Herkese nasip olmaz.

* * *

Hiç basmadım izlere,

Diken oldum gözlere,

Ecel geldi giderim,

Dünya kalsın sizlere.

* * *

Hiç çekinme gelmekten,

Geri kalma gülmekten,

Mümin olan can atar,

Allah için ölmekten?

* * *

Nimet dolu diyarım,

Yetmişlik ihtiyarım,

Ne kadar şükretsem az,

Müminim, bahtiyarım.

* * *

Eline almış kozu,

Çektirir reklam pozu,

Dikkatli olmak gerek,

Vuran çıkar balyozu.

 Üye olmak için | Üyelikten ayrılmak için
Dini sualler için | Mail grubu sayfası 

www.dinimizislam.com 
www.mehmetalidemirbas.com 
www.evlilikrehberi.net  

* Hastanede namaz (Mehmet Ali Demirbaş'ın 01.02.2010 tarihli yazısı)

bilgi@dinimizislam.com

01 Şubat 2010, Pazartesi

 Hastanede namaz

 

Sual: Hastanede, yatağından hiç kalkamayan hastanın yatağı uygun değilse, namazını nasıl kılar?

CEVAP

Kıble sağ tarafındaysa sağ tarafa, kıble solundaysa sol tarafa dönerek kılar. Kıble ayak yönündeyse, başının altına yastık koyarak, yüzü kıbleye gelecek şekilde ima ile kılar. Başı kıble tarafına geliyorsa veya ara yönlerden bir tarafa doğruysa, dönebildiği kadar başını kıbleye dönmeye çalışır. Sağ tarafa yatmak, sol tarafa yatarak kılmaktan evladır. Sırtüstü yatmak da, sağa yatıp ima ile kılmaktan evladır.

 

İmam-ı Eş'arinin sözleri

Sual: Herkese Lazım Olan İman kitabında, (Eş'arî ve Mutezile mezheplerine göre, mümkün olmayan bir şeyin yapılmasını, Allahü teâlânın emretmesi caiz değildir. Kendisi mümkünse de, insanların gücü yetmediği şeyleri emretmesi de, Mutezileye göre caiz değildir. Eş'arîye göre, bu caizdir; fakat emretmemiştir. İnsanın havada uçmasını emretmek böyledir) deniyor. İmam-ı Eş'ari, Ehl-i sünnetin iki imamından biri olduğuna göre, caiz demesinin sebebi nedir?

CEVAP

Caiz demesi, (Emretseydi, Allahü teâlânın adaletine aykırı olmaz, zulüm olmazdı) demektir. Yine aynı kitapta deniyor ki: Allahü teâlâ için adalet, kendi mülkünde olanı kullanmak demektir. Zulüm ise, başkasının mülküne tecavüzdür. Kâinat ve içinde bulunan her şeyin yaratıcısı Allahü teâlâdır. Ondan başka yaratıcı bulunmadığına ve hiç kimse, hiçbir şeye sahip olmadığına göre, Rabbimizin yaptığı işler, hiç kimsenin malına, mülküne tecavüz değildir. Onun yaptığı işler için, (Adalete uymuyor) denilemez. Allahü teâlâ, kullarının kimisine sevab vermeye, kimisine azap yapmaya mecbur değildir. Âsilerin, günahkârların hepsini Cennete koysa, fazlına, ihsanına yakışır. İtaat, ibadet edenlerin hepsini Cehenneme atsa, adaletine aykırı olmaz. (H. L. O. İman)

Allahü teâlâ bu ümmete merhamet ederek, güç yetmeyen şeyleri emretmemiştir. İmam-ı Eş'ari, (Emretmemiştir; ama emretseydi zulüm olmazdı. Çünkü kendi mülkünü kullanmış olur) demek istiyor. Yani Müslümanları Cehenneme, kâfirleri Cennete atsa, adaletine aykırı olmaz; ama Müslümanları Cennete, kâfirleri Cehenneme koyacağına söz vermiştir. Sözünden dönmeyeceğini de bildirmiştir. Yani mümin olarak ölen, garanti Cennete gidecek, kâfir olarak ölen ise sonsuz olarak Cehennemde kalacaktır.

 

 

Üye olmak için | Üyelikten ayrılmak için | Dini sualler için | Mail grubu sayfası

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net  

* Tarladaki ağacı hediye etmek

www.dinimizislam.com

bilgi@dinimizislam.com

31 Ocak 2010, Pazar

Tarladaki ağacı hediye etmek

 

Sual: Bir kimse, tarlasındaki ağacı hediye edebilir mi?

CEVAP

Hediye edemez. Ağaçtaki meyveyi hediye edebilir. İçinde yemek olan tabağı hediye edip de, (Sadece tabağı hediye ediyorum, içindeki yemeğini hediye etmiyorum) demek caiz olmaz. Bunun aksini, yani tabakla yemeği verip, (Sadece yemeği hediye ediyorum, tabağımı isterim) demek caizdir; çünkü yemek, tabaktan ayrılmayan bir parça değildir. Bunun gibi bu koyunu sana hediye ettim; ama yünü benimdir denmez. Yünüyle hediye edilir. Tarladaki ağacı hediye etmek, bu kuralın dışındadır. Yani tarladaki ağaç hediye edilemez; çünkü ağaç tarlaya bağlıdır. Tarlasız yaşayamaz. Ancak ağaç sökülüp verilebilir. Tarlaya bağlı olduğu sürece hediye edilemez.

 

Güvenilmez namerde

 

Pot kırar, çam devirir,

Güvenilmez namerde.

Ansızın sırt çevirir,

Güvenilmez namerde.

 

Kan emer azar azar,

Arkandan kuyu kazar,

Her zaman ara bozar,

Güvenilmez namerde.

 

Sivridir, göze batar,

Ansızın yardan atar,

Birkaç kuruşa satar,

Güvenilmez namerde.

 

Sakız gibi bulaşır,

Durmaz laf alır taşır,

Yerli yersiz sataşır,

Güvenilmez namerde.

 

Bir mazlum gibi durur,

Bakarsın ki kudurur,

Sırtına hançer vurur,

Güvenilmez namerde.

 

Soysuzlara bir eştir,

Hırsızlıklar beleştir,

Sözde durmaz kalleştir,

Güvenilmez namerde.

 

Masallarla avutur,

Yaptığını unutur,

Hoca’yı da uyutur,

Güvenilmez namerde.

 


Bugünkü sesli yayını dinlemek için tıklayın:

· Taleal Bedru Aleyna

 

 

Üye olmak için | Üyelikten ayrılmak için | Dini sualler için | Mail grubu sayfası

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net  

29 Ocak 2010 Cuma

* Küfre en yakın günah (Mehmet Ali Demirbaş'ın 31.01.2010 tarihli yazısı)

bilgi@dinimizislam.com

31 Ocak 2010, Pazar

 Küfre en yakın günah

 

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:

(Allah iman selameti versin) demek, çok güzel bir duadır. İmanla ölmek, en büyük nimet, en büyük gayedir. Son nefeste imanla ölmek için dua etmek de çok mühimdir. Mübarek zatlar yani âlimler, evliya zatlar, hep son nefes korkusundan ağlamışlardır.

Kibir, küfre en yakın, en büyük günahtır; çünkü Allahü teâlâ, (Azamet ve kibriya bana aittir, kim bu hususta bana ortak olmak isterse hiç acımam, onu yakarım) buyuruyor.

Kibir ve kendini beğenmek, her iyiliğe engeldir. Başaramamak iki sebeple olur: Kibir ve israf. Eğer (İğneyle dağ toz hale gelebilir) dense inanılır; fakat (Kalbdeki kibri tamamen çıkarmak mümkündür) dense, inanılmaz. Kibir böyle kötü bir hastalıktır; çünkü hücrelerin içine geçmiştir. Bu kibrin tamamen çıkması, temizlenmesi neredeyse mümkün değildir. O halde çare nedir? Ne yapmalı?

Kötü huylu birinin, bir bahçesi varmış. Bahçesinin kenarlarına, insanlara zarar versin diye diken dikmiş. Zamanla dikenler büyümüş, bahçenin dışına taşmış. İnsanlar da geçecek başka yer olmadığından oradan geçiyorlarmış; fakat her taraflarına diken batıyormuş. Dayanamamışlar, ne olur bu dikenleri kes demişler. O da, (Size ne, bahçe benim) demiş. Onlar da valiye şikâyet etmişler. Vali de adamı çağırmış, insanlar rahatsız oluyorlar, dikenleri kes demiş. Adam yine, bahçe benim demiş. Vali de, (Bahçe seninse millet de benim, bağlayın bunu, atın hapse) demiş. Adam hapse götürülürken, (Beni valiye götürün) demiş. Valiye geri getirmişler. (Vali bey, siz haklısınız, ben yanlış yaptım) demiş ve doğru bahçesine gitmiş; ama dikenler o kadar büyümüş ve kök salmış ki, temizlemek mümkün değil. Daha küçükken temizlenmesi lazımdı; fakat başka çaresi de yok, valinin emri var, temizlenecek. Kartlaşmış dikenleri keserken, her tarafına dikenler batmış ve adam ölmüş.

Peki, ne yapması gerekirdi? O ağaçların aşı olması lazımdı, o köklerin üzerinde, dikenler yerine güller açabilirdi. Yani bir aşı ustasına, mürşid-i kâmile gitmesi lazımdı ve o mübarek zat aşı yapacaktı, sonra o aynı köklerden güller, sümbüller, çiçekler açacaktı, meyveler yetişecekti. Mademki bu kötü ahlak kök salmış, yapacağımız şey mürşid-i kâmile gidip, onun vereceği ahlakla ahlaklanmak, yani aşı yaptırmaktır. Aşı tutar; fakat bu aşıyı yapabilen uzmana gitmek lazım. Sahtelerine gidilmez, gidilirse de fayda yerine zarar olur. Hakikisi bulunamazsa kitaplarına müracaat edilir. [Hakikat Kitabevi'nin yayınlarının hepsi, o büyüklerin kitaplarıdır.]

 

 

Üye olmak için | Üyelikten ayrılmak için | Dini sualler için | Mail grubu sayfası

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net