11 Ekim 2025 Cumartesi

* Fırsatı ganimet bilmelidir (Osman Ünlü Hocanın 11.10.2025 tarihli yazısı)

11 Ekim 2025, Cumartesi

Fırsatı ganimet bilmelidir

Sual: Bazı kimseler, çoğu zaman bazı şeyler ve bilhassa ibadetler için ileride, sonra yaparız diyorlar, böyle yapmak, geciktirmek doğru mudur?

Cevap: Bu konuda İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:

“Fırsatı ganimet bilmelidir. Vakitleri çok kıymetli nimet bilmelidir. Modaya, âdetlere uymakla ele bir şey geçmez. Yalan sözlerden, kaçamak davranışlardan ancak zarar ve ziyan ele geçer. Peygamber efendimiz; (Helekel-müsevvifûn) buyurdu. Yani sonra yaparım diyenler helak oldular. Bugünkü ömrü vehim ve hayal için harcamak ve hayal olan şeyleri ele geçirmek için, mevcut olanları elden kaçırmak çok çirkin bir iştir. Elde bulunan şeyi, en ehemmiyetli, en kıymetli şey için kullanmak gerekir. Karışık, pis, faydasız şeyler geriye bırakılmalıdır. Hak teâlâ, mâ-sivâsı ile yani ondan başka şeyler ile olan rahatlıktan kurtarmak için, bir parça rahatsızlık versin! Dedikodu ile ele bir şey geçmez. Kalbin selametini istemelidir. Asıl lazım olan işi düşünmeli, lüzumsuz, faydasız şeylerden tam kaçmalıdır.”

Sual: Sebeplere yapışmadan doğrudan Allahü teâlâdan istemek doğru mudur?

Cevap: Sebepleri aramamak ve öğrenmek istememek, Allahü teâlânın âdetini bozmak olur. Fen derslerini, fen bilgilerini öğrenmek, onun âdetine uymak, sebepleri öğrenmek demektir.

Sual: Namaz kılanın karşısında manzara resimleri bulunursa, namaz kılınabilir mi?

Cevap: Cansız resimleri, mesela ağaç, manzara resimleri, nerede bulunursa bulunsun, burada kılınan namaz mekruh olmaz. Çünkü, küçük ve başsız ve cansız resimlere tapınılmamıştır. Güneşe, Ay'a, yıldızlara ve yeşil ağaca tapanlar oldu ise de, bu şeylerin kendilerine taptılar. Resimlerine tapınılmadı. Bunların aslına karşı kılmak mekrûh olur.

Sual: Kız çocuklarına oyuncak bebek almanın mahzuru var mıdır?

Cevap: Çocuklara oynamak için oyuncak bebek almak, imâm-ı Ebû Yusuf'a göre caizdir.

Sual: Namaz içindeki, rüku ve secde tesbihleri el ile sayılabilir mi?

Cevap: Namazda, âyetleri, tesbihleri eli ile saymak tenzihen mekruhtur. Kalbi ile veya parmaklarını oynatarak saymak caizdir. Namaz dışında parmakla saymak ve tesbih kullanmak caizdir. Resulullah Efendimiz, bir kadının tesbihleri, çekirdeklerle saydığını görerek menetmemiştir. Riya ve gösteriş için tesbih kullanmak mekruhtur.

 

Osman Ünlü hocanın Türkiye Gazetesi'nde yayımlanan makalelerin arşivi için tıklayınız...

 





 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

Radyo

Huzura Doğru
TV

Dini sualler için

Üye olmak için 
|  Üyelikten ayrılmak için

 

Google mail grubu sayfası

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

 

 

* Kaza namazı kılarken ezan ve ikamet okumak

11 Ekim 2025, Cumartesi

 

Kaza namazı kılarken ezan ve ikamet okumak

 

Sual: Kaza namazı kılarken kırda, camide veya evde ezan ve ikamet okunur mu?

Cevap: Kırda, bostanda, yalnız veya cemaat ile kaza kılarken, erkeklerin ezanı ve ikameti yüksek sesle okumaları sünnettir. Sesi işiten insanlar, cinnîler, taşlar, kıyamette şahit olacaktır. Birkaç kazayı bir arada kılan, önce ezan ve ikamet okur. Sonraki kazaları kılarken, hepsine ikamet okur, ezan okumasa da olur.

Kadınlar, vaktinde ve kaza kılarken ezan ve ikamet okumaz.

Cami’de kaza kılan, ezan ve ikameti, kendi işiteceği kadar hafif okur. Birkaç kişi, kaza namazını camide cemaat ile kılarsa, ezan ve ikamet okunmaz. Bütün cami halkı, kaza kılarsa, bu zaman, ezan ve ikamet okunur. Zaten camide, cemaat ile kaza kılmak mekruhtur. Çünkü, namazı kazaya bırakmak, büyük günâh olup, bunu herkese bildirmek câiz değildir. Kaza namazını cemaat ile kılabilmek için, imam ve cemaatin aynı günün, aynı namazını kaza etmeleri lâzımdır. Meselâ pazar gününün öğle namazını kaza edecek kimse, salı gününün öğle namazını kaza edecek kimseye veya o pazar gününün öğle namazını eda eden kimseye uyamaz.

Evinde kaza kılan, şahitleri çoğaltmak için, ezan ve ikameti, odada işitilecek kadar, yüksek sesle okur. [Sünneti farz kazası niyeti ile kılan da böyledir.] (Tam İlmihal s. 205)

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

Radyo

Huzura Doğru
TV

Dini sualler için

Üye olmak için 
|  Üyelikten ayrılmak için

 

Google mail grubu sayfası

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

10 Ekim 2025 Cuma

* İmama uyanlar dört çeşittir (Osman Ünlü Hocanın 10.10.2025 tarihli yazısı)

10 Ekim 2025, Cuma

İmama uyanlar dört çeşittir

Sual: Din kitaplarında namaz bahsinde Muktedî, Mesbûk gibi kelimeler geçmektedir bunlar ne demektir?

Cevap: Bu konuda Mızıraklı İlmihâl kitabında buyuruluyor ki:

“İmama uyanlar dört nevdir, çeşittir. Bunlar, Müdrik, Muktedî, Mesbûk, Lâhık diye anılırlar.

1-Müdrik, iftitah tekbirini imam ile birlikte alana denir.

2-Muktedî, iftitah tekbirine yetişemeyene denir.

3-Mesbûk, imam rekatlerin birini veya ikisini kıldıktan sonra uymuş olana denir.

4-Lâhık, iftitah tekbirini imam ile beraber almış, fakat sonra, kendisine hades vaki olduğundan yani abdesti bozulduğundan dolayı, abdest alıp, tekrar imama uyana denir.

Bu abesti bozulup tekrar abdest alan kimse, yine evvelce olduğu gibi, kıraatsiz, rüku ve sücud tesbihlerini ederek, söyleyerek namazını kılar. O kişi, eğer abdest almaya gittiğinde dünya kelamı söylememiş ise, imamın ardında kılmış gibidir. Lakin, camiden çıktıktan sonra, pek yakın yerden abdestini almalı, hiç konuşmamalıdır. Çok ileriye giderse, namazı fasid olur, bozulur diyen âlimler vardır.

Sual: Camiye gidip imam rükuda iken acele ile tekbir alıp imama uyan kimsenin namazı sahih olur mu?

Cevap: Bir kimse, namaz kılmak için mescide geldiğinde, imamı, rükuda bulsa ve rükuya yetişeyim diye acele edip, iftitah tekbirini rükuya inerken alsa, imama uymuş olmaz. İmamı, rükuda buldukta, imama uymaya niyet edip, tekbiri ayakta tekmil, tamam edip, sonra rükuya gider ve imamın beli ile beraber olup, tesbih ederse rüku tesbihini söylerse, o rekata uymuş olur. Amma rükuya inerken, imamın beli doğrulsa, o rekata yetişmiş olmaz.

Sual: Namazı vakti girer girmez kılmanın ne gibi sevabı ve faziletleri vardır?

Cevap: Vaktinde eda edilen, kılınan namazın fazileti pek çoktur. Bunlardan birkaçını beyan etmişler bildirmişlerdir:

1-Birinci fazileti o kimsenin yüzü nurlu olur. 2-Ömrünün berekâtı olur. 3-Duası kabul olur. 4-İnsanların hayırlısı olur. 5-Cümle müminler ona muhabbet eder.

Sual: Önceki ümmetlerde de namaz ibadeti var mı idi?

Cevap: Bu konu ile alakalı olarak Redd-ül-muhtâr kitabında buyuruluyor ki:

“Semâvî dinlerin hepsinde, namaz kılmak emredilmiştir. Âdem aleyhisselâm ikindi namazını, Yakub aleyhisselâm akşam namazını, Yunus aleyhisselâm yatsı namazlarını kılarlardı denilmiştir.

 

Osman Ünlü hocanın Türkiye Gazetesi'nde yayımlanan makalelerin arşivi için tıklayınız...

 





 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

Radyo

Huzura Doğru
TV

Dini sualler için

Üye olmak için 
|  Üyelikten ayrılmak için

 

Google mail grubu sayfası

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

 

 

* Ezan ve ikamet, kıbleye karşı okunur

10 Ekim 2025, Cuma

Ezan ve ikamet, kıbleye karşı okunur

Sual: Birkaç müezzinin birlikte ezan okumaları câiz midir? Ezan ve ikamet, kıbleye karşı mı okunur ve okurken konuşulabilir mi?

Cevap: (İbni Âbidîn)de ve (Ukûd-üd-dürriyye)de diyor ki, (Minarede ve Cuma hutbesi okunacağı zaman, birkaç müezzinin birlikte ezan okumalarına (Ezan-ı Cavk) denir. Sesin çoğalması için, bir ağızdan okumaları, mütevâris olduğu için, yani asırlardan beri yapıldığı için, sünnet-i hasenedir, câizdir. Müslümanların beğendiğini Allahü teâlâ da beğenir). (Berîka)da, 94. cü sahifesinde diyor ki, (Müslümanların güzel demeleri, müctehidlerin güzel demeleridir. Müctehid olmayanların beğenip beğenmemelerinin kıymeti yoktur). Şimdi, bazı cahillerin hoparlör ile ezan okumağı övmelerinin kıymeti olmadığı buradan açıkça anlaşılmaktadır. Müctehid olmayanların câiz demeleri ile, yapmaları ile, ibadetleri değiştirmek, bid’at olur, büyük günâh olur.]

İkamet, ezandan daha efdaldir. Ezan ve ikamet, kıbleye karşı okunur. Okurken konuşulmaz ve selâma cevap verilmez. Konuşursa, her ikisi de tekrar okunur. (Tam İlmihal s. 205)

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

Radyo

Huzura Doğru
TV

Dini sualler için

Üye olmak için 
|  Üyelikten ayrılmak için

 

Google mail grubu sayfası

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

9 Ekim 2025 Perşembe

* Ezan kelimelerinin bildirilmesi

9 Ekim 2025, Perşembe

Ezan kelimelerinin bildirilmesi

Sual: Ezan kelimeleri nasıl tespit edildi? Ezan okurken elleri kulaklara koymak gerekir mi?

Cevap: (Mevâhib-i ledünniyye)de diyor ki, (Hicretin birinci senesinde, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, Eshâb-ı kirama sordu. Kimisi, namaz vakitlerini bildirmek için, Nasara gibi nâkûs, yani çan çalalım dedi. Kimisi, Yahudiler gibi boru çalınsın dedi. Kimisi de, namaz vakti ateş yakıp yukarı kaldıralım dedi. Resûlullah, bunları kabul etmedi. Abdullah bin Zeyd bin Sa’lebe ve hazret-i Ömer rüyada ezan okumasını görüp söylediler. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bunu beğenip, namaz vakitlerinde böyle ezan okunmasını emir buyurdu). (Medâric-ün-nübüvve) ve (Tahtâvî)de böyle yazıyor ve minarelerde ışık yakmanın, mecusilere benzediğini, bid’at olduğunu bildiriyor. [Buradan, namaz vaktini bildirmek için minarede ışık yakmanın büyük günâh olduğu anlaşılmaktadır.] (Tebyîn-ül-hakâık)da ve (Tahtâvî)de diyor ki, (Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, Bilâl-i Habeşîye, (İki parmağını kulaklarına koy! Böylece, sesin çok çıkar) buyurdu. Elleri kulaklara koyarsa iyi olur. Böyle yapmak, ezanın sünneti değil ise de, sesin çoğalmasının sünnetidir. Çünkü, rüyada, melek okurken böyle yapmamıştır. Ezan okumak için değil, okumağı, sesi arttırmak için sünnet olmuştur. Çünkü, sesini yükseltir buyurularak, sebep gösterilmiş, hikmeti bildirilmiştir. Parmaklar kulaklara konmazsa, ezan güzel olur. Konursa, sesi yükseltmesi güzel olur). Görülüyor ki, parmakları kulaklara koymak, sesi arttırdığı hâlde, ezanın sünneti değildir. Fakat, emir edilmiş olduğu için, bid’at de değildir. Bugün bazı camilerde kullanılan hoparlör, sesi yükseltiyor ise de, ezanın sünneti olmadığı, bid’at olduğu, ayrıca parmakları kulaklara kaldırmak sünnetinin terk edilmesine sebep olduğu anlaşılmaktadır. Hoparlör konan bazı camilerde minare yapılmadığı görülüyor. [(Fetâvâ-yı Hindiyye) beşinci cild, 322. ci sahifede diyor ki, (Sesi, mahalleye duyurmak için, minare yapmak câizdir. Buna lüzum yoksa, câiz değildir). Hoparlörün câiz olmadığı buradan da anlaşılmaktadır.] (Tam İlmihal s. 204)

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

Radyo

Huzura Doğru
TV

Dini sualler için

Üye olmak için 
|  Üyelikten ayrılmak için

 

Google mail grubu sayfası

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

* Nimetler, her insana gelmektedir (Osman Ünlü Hocanın 09.10.2025 tarihli yazısı)

9 Ekim 2025, Perşembe

Nimetler, her insana gelmektedir

Sual: Allah tarafından gönderilen nimetler, insanların hepisine aynı şekilde mi gelmektedir?

Cevap: Allahü teâlânın feyizleri, nimetleri, ihsanları, iyilikleri, her an, insanların iyisine de, kötüsüne de gelmektedir. Herkese mal, evlat, rızık, hidayet ve daha her iyiliği fark gözetmeksizin göndermektedir. Fark, bunları alabilmekte ve bazılarını da alamamak suretiyle, insanlardadır. Nahl sûresinin otuzüçüncü âyetinde meâlen;

(Allahü teâlâ, kullarına zulmetmez, haksızlık etmez. Onlar, kendilerini azaba, acılara sürükleyen bozuk düşünceleri, çirkin işleri ile kendilerine zulüm ve işkence ediyorlar) buyurulmuştur.

Güneş, elmaya ve bibere aynı şekilde parladığı hâlde, elmayı kızartınca tatlılaştırır, biberi kızartınca acılaştırır. Tatlılık ve acılık hep güneşin ışıkları ile ise de, aralarındaki fark, güneşten değil, kendilerindendir.

Allahü teâlâ, bütün insanlara çok acıdığı için, dünyanın her tarafındaki, her insanın, her ailenin, her milletin her zamanda ve her işlerinde nasıl hareket etmeleri lazım geleceğini, dünyada ve ahirette rahat etmeleri ve saadet-i ebediyyeye kavuşmaları için, işlerini ne yolda yürütmeleri ve nelerden kaçınmaları lazım geldiğini, Kur’ân-ı kerimde bildirdi. Ehl-i sünnet âlimleri, bunların hepsini, keskin görüşleri ile bulup, milyonlarca kitap yazarak, bütün dünyaya bildirdi. Demek ki, Allahü teâlâ, insanları işlerinde başıboş bırakmamış, İslamiyetin girmediği bir yer kalmamıştır.

İnsanların, âhıretteki nimetlere kavuşamaması, ondan yüz çevirdikleri içindir. Evet, yüz çeviren birçok kimsenin, dünya nimetleri içinde yaşadığı, mahrum kalmadıkları zan olunuyor ise de, bunlara dünya için çalışmalarının karşılığını vermektedir. Yalnız dünya için çalışanlara verdiği dünyalıklar hakikatte azap ve felaket tohumlarıdır. Allahü teâlânın aldatarak, nimet şeklinde gösterdiği musibetlerdir. Nitekim, Mü'minûn sûresi, ellialtıncı âyetinde meâlen;

(Kâfirler, mal ve çok evlat gibi dünyalıkları verdiğimiz için, kendilerine iyilik mi ediyoruz, yardım mı ediyoruz sanıyor. Peygamberime inanmadıkları ve din-i islamı beğenmedikleri için, onlara mükafat mı ediyoruz, diyorlar? Hayır öyle değildir. Aldanıyorlar. Bunların nimet olmayıp, musibet olduğunu anlamıyorlar) buyuruldu.

 

Osman Ünlü hocanın Türkiye Gazetesi'nde yayımlanan makalelerin arşivi için tıklayınız...

 





 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

Radyo

Huzura Doğru
TV

Dini sualler için

Üye olmak için 
|  Üyelikten ayrılmak için

 

Google mail grubu sayfası

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com